Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Bölüm 19

@azazilzalim

Berkay'dan...

Cemre ile düğün hazırlıklarının çoğunu hallettikten sonra, benim için damatlık almak için mağazaya doğru ilerlemeye başladık. Kahrerin ki, fazlasıyla yorulmuştum ve üstelik, bunun yanı sıra içimde tarif edemediğim bir sıkıntı vardı. Öyle bir histi ki, kalbimi sıkıştırıp nefes almamı engelliyordu adeta.

" Berkay, iyi misin?" Diye soran Cemre'ye,

"Değilim Cemre" diye yanıt verdim. Elimi kalbimin üzerinü koyarak, devam ettim.

"içimde korkunç bir sıkıntı var Cemre. Kalbum sıkışıyor. Nefes alamıyorum " dediğim an, Amir gelmişti aklıma. Allah kahretsin ya. Biz nasıl tek bıraktık onu evde?

"Cemre eve gidelim."

"Berkay ne oluyor ya? Söylesene" dediğinde, sesimi biraz yükselterek cevap verdim

"Cemre soru sorma! Eve gidelim hadi" dediğimde, neyseki daha fazla itiraz etmemişti. karşı caddedeki taksi durağını gördüğümde, Cemre'nin kolunu tutup hızla sürüklümeye başladım.bir an önce eve yetişmek istiyordum. nihayet kırmızı ışık yanıp araçlar durduğunda, koşarak karşı caddeye geçtim. tabii benle birlikte Cemre'de.

vakit kaybetmeden aracın kapısını açıp Cemre'nin binmesine yardım ettikten sonra, kendim de yerleşip kapıyı kapattım. şoför, gideceğimiz yerin adresini alıp yola koyulduğunda, kafamı cama yaslayıp içimdeki korkuyu bastırmaya çalıştım. eğer içimdeki sıkıntının sebebi Amir'se, ve eğer Amir'e bir şey olmuşsa, kendimi asla affetmeyecektim.

yaklaşık on beş dakikanın sonunda taksi apartmanın önünde durunca, cüzdanımdaki son parayla ücretini ödeyip araçtan indiğimde, karşıdan hızla gelen kalabalığı fark ettim. görüldüğü üzere bize bakıyorlardı ve, hepsi de oldukça sinirliydi.

onları beklemeden bir kaç adım ben yaklaştım ve, tam diplerinde durdum.

"hayırdır?" diye sordum sert bir şekilde

"bir problem mi var? ne bakıyorsunuz" dediğimde, hiç beklemediğim bir cevap aldım.

"evet, kardeş. bir sıkıntı var! sen ve Amir. utanmıyormusunuz lan? şu yanınızdaki kız sizin ananız mı bacınız mı? utanmıyormusunuz lan nikahsız bir şekilde eve kız atmaya? bu nasıl bir namussuzluktur?" dediklerinde, adeta şoka girmiştim.

"siz.. siz ne saçmalıyorsunuz lan? biz insanlık yapıp gencecik bir kızı tek başına yaşamaktan kurtardık. biz namussuz değiliz. sizsiniz namussuz. siz ve o iğrenç düşünceleriniz" dediğimde, içlerinden biri ani bir atakla yumruğunu savurmuştu ki, son anda kolunu tutup hiç beklemediği bir hamle yaparak erkekliğine sert bir tekme geçirdim. karşımdaki adam acı içinde yerde kıvranırken, Samet hoca araya girdi. ben ve Cemre hala olayın şokunu yaşarken, Samet hoca onları çoktan kovmuştu bile.

"Berkay? iyi misin evlat?" dediğinde derin bir nefes aldım.

"iyiyim hocam. sağolun. ama siz? siz nasıl geldiniz?" diye sordum şaşkınlıkla

"abdest almak için avluya çıkmıştım. sonra baktım ki ilerde bir karışıklık var, hemen çıkıp geldim. "

"iyi ki de geldiniz hocam"

"problem neydi Berkay? ne istiyorlardı senden?" diye sorduğunda, olayı en başından anlattım.

"hocam yanımdaki şu bayan, bir süre önce kapkaca uğramış. Amir'de ona yardım edip kurtarmış. ama o kapkaççı, Cemre'nin ikiz kız kardeşini Cemre sanıp iğrenç bir şekilde katletmişler. Cemre'de tek başına yaşamaktan korktuğu için yanımıza aldık. işte bunlarda Cemre'yi nikahsız bir şekilde yanımıza aldığımız için hır çıkardılar" diyip cümlemi bitirdiğimde, hoca şaşkın gözlerle bana baktı.

"Cemre hanım, bu mu?" diye sorduğunda, olumlu anlamda cevap verdim. Samet hoca gözlerini benden ayırıp bir süre Cemre'ye baktıktan sonra, hafif bir tebessüm, gözlerinde ise büyük bir şefkat vardı. aynı şekilde Cemre'nin de yüzünde içten, derin bir tebessüm vardı. neler olduğunu anlamadan lafa girdim.

"siz, tanışıyor musunuz?" diye sordum merakla.

"Cemre'nin babası benim küçüklükten beri en yakın arkadaşımdı evlat. Cemre'yi en son gördüğümde, beş altı yaşlarındaydı. maşallah kocaman genç kız olmuş" dediğinde, tek kaşımı kaldırdım.

"neyse evlat ben gideyim. hadi kalın sağlıcakla" diyerek yanımızdan geçerken, deminki şefkat dolu bakışıyla bir kere daha baktı Cemre'ye. ve sonra, ilerdeki ara sokağa sapıp gözden kayboldu. Cemre'ye baktığımda ise, gözlerinde tane tane yaşlar vardı.

"Cemre iyisin değil mi?" diye sordum.

"iyiyim Berkay" dediğinde rahatlamıştım ama, içimdeki sıkıntı hala geçmemişti.

"Cemre nolur hemen eve çıkalım" dediğimde, hızla binaya çıkan merdivenleri çıkmaya başladık.

Amir'den...

içimdeki derin korku ile onun kan kırmızısı gözlerine bakarken, o ise alaycı bir tebesüm ile git gide bana yaklaşıyordu. bir süre sonra sokak kapısından gelen anahtar sesiyle, Cemre gilin geldiğini anlayarak rahat bir nefes aldım. şükürler olsun ki, bu sefer de kurtarmıştım paçayı. karşımdaki varlık aniden kaybolduktan sonra, zifiri karanlık gittikçe azalmıştı. şimdi odanın içine, ışıl ışıl güneş ışıkları süzülüyordu. neyse ki her şey normale dönmüştü.

"Amirrr. Amir nerdesin" holde Berkay'ın sesi yankılandığında, hemencecik kendimi toparladım. Berkay bu gün düğün işlemleriyle uğraşacaktı. kim bilir nasıl mutludur şimdi. o yüzde, hiç bir şey çaktırmayacaktım. çocuğun mutluluğunu zehir etmeye hakkım yoktu sonuçta.

üstümü, saçımı başımı düzenledikten sonra, odanın kapısını açıp salona ilerledim.

"Berkay? geldiniz mi?" diye sordum gayet sakin bir tonla. hızla bakışlarını bana çevirdiğinde, rahat bir nefes almıştı.

"Amir? iyisin değil mi? bir sorun yok?" dediğinde, bir şeyler hissettiğini anlamıştım. sakinliğimi bozmamaya çalışarak cevap verdim.

"iyiyim Berkay. ne oldu ki? diye sordum şaşırmış gibi yaparak.

"ne bilim olum. alış veriş yapıyorduk, içime aniden bir sıkıntı çöktü. ben de sana bir şey oldu sandım, apar topar eve koştuk" dediğinde, hafif bir tebessüm oluştu yüzümde. Berkay gibi bir kardeşim olduğu için, gerçekten de çok şanslıydım.

"iyiyim Berkay. merak etme" diye yalan söyleyerek geçiştirmeye çalıştım.

"ee naptınız? hallettiniz mi işlerinizi?" diye sordum merakla.

"her şey hazır aşkım. sadece Berkay'ın damatlığı eksik. onu da halledecektik ama, kolumdan tutup apar topar eve getirdi" dediğinde, usulca başımı salladım.

"Amir. senle önemli bir konu hakkında konuşmamız lazım kardeşim" diyen Berkay, bütün dikkatimi üsüne çekmeyi başarmıştı.

"dinliyorum?" diyebildim zor da olsa.

"böyle ayak üstü olmaz kardeşim. geç otur şöyle, Cemre sen de içecek bir şeyler getirebilir misin?" dediğinde, Cemre mutfağa, ben de tek kişilik siyah koltuğa oturdum. Berkay'da hemen karşımdaki koltuğa oturarak ayaklarını masanın üstüne koyup söze başladı.

"Amir biz demin eve çıkarken, mahalleden bir kaç kişi üstümüze yürüdü." dediğinde, gözlerim faltaşı gibi açılmıştı.

"sebep?" diye sordum büyük bir şaşkınlıkla.

"şimdi Cemre bizimle birlikte yaşıyor ya." dediğinde, Cemre'de elinde üç fincan kahveyle yanımıza gelip çaprazımda duran koltuğa oturdu.

"ee" deyiverdim şaşkınca

"hayvanca şeyler düşünüyorlar işte. hani nikah yok bişey yok ya o açıdan" dediğinde, adeta donakalmıştım. suç bizdeydi gerçi. en başından beri düşünmemiz gerekiyordu bunu.

"Amir. bak kardeşim. eğer önlem almazsak, bunlar daha da ileriye gidip mahallede adımızı çıkarırlar" dediğinde, sessiz kaldım. haklıydı. bir süre kendi kendime düşündükten sonra, tamamen Cemre'ye dönüp konuşmaya başladım.

"Cemre. bak biliyorum çok ani olacak ama, başka bir seçeneğimiz yok. hem zaten şimdi olmasa da, gelecekte mutlaka olacak. bence ertelemeyelim. hem şu hadsizleri susturup, hem de aşkımız için, Benimle evlenir misin?" diye sorduğumda, şaşkınlıkla donakalmıştı. kısa bir sürenin ardından kendine geldiğinde, heyecan ve mutluluk içinde gözlerime baktı.

"e- evet" diye yanıtladı kekeleyerek.

"evet. evet Amir. evlenirim seninle" dediğinde, ikimiz de oturduğumuz yerden kalkarak bir birimize sım sıkı sarıldık. Berkay tezahürat yapıp ortaya tatlı ir manzara çıkartırken, meleğime daha sıkı sarılıp burnumu saçlarına dayadım ve, derin bir nefes çektim.

bir süre daha aynı şekilde kaldıktan sonra, pencere kenarında durup bizi izleyen o varlığa takıldı gözlerim.kan kırmızısı gözlerinde ölümüne nefret, kin, öfke ve intikam duygusu vardı. ve görüldüğü üzere öfkesi o kadar büyüktü ki, şimdiye kadar gördüğüm nefret ve öfke, şu ankinin yanında masum sayılırdı. bir şeylerin ters gittiğini, ya da gideceğini fark edebiliyordum ama, buna karşı koyacak gücü bir türlü kendimde bulamıyordum.
............


Loading...
0%