@azazilzalim
|
Arkamdan gelen hırıltılı nefes sesini duyduğumda, elimdeki çay bardağını masaya bırakıp usulca arkamı döndüm. Ama görünürde kimse yoktu, belki de ben yanlış duydum diyerek çayımı içmeye devam ettim. Neden bilmiyorum ama, içimde tarif edemediğim bir huzursuzluk vardı. Es geçmeye çalıştım ama, pek işe yaradığı söylenemezdi Cebimden telefonumu çıkartıp zaman geçirmek için internette takılmaya başladım. Bu sayede içimdeki korku az da olsa gitmişti. Yaklaşık bir saat geçtikten sora, telefonu cebime koyup kahvaltı bulaşıklarımı makineye dizip makineyi çalıştırdım. Mutfak toparlanmıştı. Odama geçip bir süre yatağımda uzanıp gözlerimi kapattım. Uyumuyordum ama, uyanık ta değildim. Tuhaf bir histi. gözlerim kapalıydı, gündüz vakti olmasına rağmen zifiri karanlığın içindeydim. Gözlerimi açmaya zorladım kendimi ama, bir türlü başaramamıştım. Zifiri karanlıkta bir süre sonra, yanık bir kadın cesedi belirdi. Saçları sarıydı ve oldukça Cemre'ye benziyordu. Ama o değildi, çünkü ben bu cesedi daha önce de görmüştüm, bu Cemre'nin ikizi Cenre'nin cesediydi. Bunun bir rüya olmadığına emindim. Gözüm kapalıydı belki ama, uyanıktım. Neden diye düşünmeye başladım. neden gösteriyorlardı bunu bana? Diye düşüncelere dalmışken, gözümün önündeki ceset kaybolmuş, yerine karanlık bir mezar gelmişti. Bu mezarı da biliyordum. Cenre'nin mezarıydı ama, tuhaf bir şey vardı. Mezar taşının üzerinde Cenre değil, Cemre yazıyordu! Şaşkınlıkla mezar taşına bakakaldım. Gerçeten de Cemre Güçlüsoy yazıyordu. Ama bu olamaz ki. Cemre yaşıyor. Ölen kişi Cemre değildi. Kardeşiydi ölen kişi diye düşünürken, karşımda aniden beliren korkunç bir siuletle sıçrayarak gözlerimi araladım. Neyse ki rüyaydı. Ama bir dakika. Ben yatağa uzandığımda, saat öğlenin biriydi. Ne çabuk gece on oldu böyle? Diye düşünerek yatağımdan kalkıp odanın ışıklarını açtım. Aşağıdan gelen kahkaha seslerine bakılacak olursa Cemre ve Berkay gelmişti. Odadan çıkıp banyoya girdiğimde, ılık suyu açıp elimi yüzümü yıkayarak askıdaki yüz havlusuyla kuruladım. Banyodan çıkıp mutfağa girdiğimde, her zamanki manzarayla karşılaştım. Berkay sandalyede oturmuş telefonuyla uğraşırken,Cemre yemek yapıyordu. "Vaay Amir? Tünydın karşim" diyen Berkay olmuştu. "Ne zaman geldiniz siz?" Diye sordum şaşkınca. "Valla yaklaşık iki saat oluyor" diyerek Cemre vermişti cevabı. "Yemek hazır beyler, üç tane bardak alıp gelin başlayalım" Cemre elindeki yemek tenceresiyle salona yöneldiğinde, bizde bardakları alıp peşinden gittik. Üçümüz de sandalyelerimize oturduğumuzda Cemre yemekleri servis ederken, ben de içeceklerimizi doldurmaya başladım. Bardaklardan birini Cemre'ye diğerini de Berkay'a uzattıktan sonra, büyük bir iştahla yemeğimi yemeye başladım. Sevgilim diye söylemiyorum, gerçekten de çok iyi yemek yapıyordu. "Eline sağlık aşkım" dediğimde, içten bir tebessümle cevap verdi. "Afiyet olsun" tabağımda kalan son lokmamı da yedikten sonra, boş tabak ve bardağımı makineye yerleştirdim. "lan Amir. göbüşün doyduysa bize salep yapsana be sıcak sıcak içek." "lan önce bi yemeğini bitir" "sen onu yapana kadar bitiririz biz merak etme" dediğinde başımla onaylayıp buz dolabına yöneldim. süt şüşesini ve üç paket salebi tezgahın üstüne bıraktıktan sonra, bulaşıklıktan cezveyi alıp ocağın üstüne bıraktım. üç bardak sütü cezveye döktükten sonra, salepleri sütün üzerine dökerek karıştırmaya başladım. yaklaşık beş dakika sonra kıvama gelmişti. "lan Amir valla mis gibi koktu ha. bak ne dicem. daha yol yakınken Hasret'i bırakayım, senle evlenelim. ne dersin?" dediğinde, şaşkınlıkla kalakaldım. "lan senin ebeni.." lafımı tamamlamay akalmadan, Cemre ben burdayım dercesine öksürmeye başladı. gerçi haklıydı da. bir kızın yanında küfür etmek hiç te doğru bir şey değildi. "beyler bırakın şimdi gevezeliği. yarın akşam evleniyoruz. farkında mısınız?" diye sordu Cemre. "valla aşkım ben çok heyecanlıyım. " dedğimde, salepleri çoktan ficanlara doldurup servis etmiştim bile. sandalyemi çekip oturduğumda, salebimden büyük bir yudum alıp fncanımı tekrardan masaya bıraktım. "şimdi gençler yarın çok işimiz var. saatte geç oldu, bence saleplerimizi içip uyuyalım. yarın erken kalkmamız lazım." dediğimde, hepsi olumlu anlamda kafalarını salladı. dediğimiz gbi, saleplerimizi içtikten sonra bardaklarımızı makneye dizp odalarımıza dağıldık. ne de olsa, yarın büyük gündü. neyse ki uzandığım an, kendimi derin bir uykuya teslim edebilmştim.. ........ |
0% |