Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm 3

@azazilzalim

iki gün sonra...

O lanet günün üzerinden tam iki gün geçmişti. İki gün geçmiş olmasına rağmen, hala içimde o günün korkusunu yaşıyordum. Gördüğüm rüya, uyandığımda bulduğum not, anlamı ve Berkay.

Her neyse.. bütün kötü anlarıma yaptığımı tekrar yaparak, iki gün öncesine de sünger çektim. Sanki o gün hiç yaşanmamış gibi. Gerçi başarabilecek miyim? Oda merak konusu.

Gardrobumu açarak en sevdiğim siyah montumu alıp üzerime geçirdikten sonra, alt kata inen merdivenleri kullanarak salona girdim.

"Hah. Amir efendi hazırlanabildiniz demek."

"Hazırlandım Berkay.. çıkalım mı artık?"

"Çıkalım Amir efendi." Dedikten sonra, ikimiz de ayakkabılarımızı giyerek evden çıktık.o lanet gece Berkay'la vakit geçirememiştim ve, bunu telafi edeceğime dair söz vermiştim. ve oda, izin günümde birlikte sinemaya gitmemizi istemişti. Daha doğrusu izin günüm değildi ama, iki gün önce gördüğüm rüya yüzünden uyuyamamış ve, işe uykusuz bir şekilde gitmiştim. Neler olduğunu soran amirime ise, durumu anlattığımda beni eve göndermiş ve bir hafta izin vermişti.

Aslında buna sevindiğim söylenemezdi. Karakoldayken en azından uğraşmam gereken şeyler vardı. Ama evde kös kös oturmak, bana o lanet geceyi hatırltmaktan başka hiç bir şey yapmıyordu.

Yaklaşık on dakika yürüdükten sonra, avmye girerek Berkay'ın istediği filme iki bilet kestikten sonra, salona girerek filmin başlamasını bekledik.

"Amirr. Çok heyecanlıyım be. Bir buçuk aydır bu filmin çıkmasını bekliyordum ve sonunda beklediğim an geldi."

"Valla Berkay gecenin onunda korku filmine giden, korku filmi seven tek yaratık sensin bu alemde heralde."

"Yoo tek ben değilim. Mesut'ta var"

"Mesut kim lan"

"Tanımazsın sen boş ver." Berkay ve dengesizlikleri diye düşünerek karşımda duran Beyaz perdeye odaklandım ve filmin başlamasını bekledim.

"Hiii. Amir Allah kahretsin bizi. Nasıl unuturuz biz böyle bir şeyi?"

"Ne oldu Berkay neyi unutmuşuz?" Diye sordum.mantıklı bir cevap beklerken aldığım yanıt,

"Ya insan sinemaya gelirken mısır almayı unutur mu bee" olmuştu.

"Olum harbiden salaksın haa. Neyse filmin başlamasına daha on iki dakika var git al gel."

"Tamam. Bekle burda tamam mı? Bak kaçarsan vallahi pataklarım seni"

"Tamam.. ama bak sen gelmeden film başlarsa kaçarım. O yüzden çabuk ol."

"Tamamm" dedikten sonra, kantine doğru koşmaya başladı.
O sırada ben de başımı koltuğa yasladım ve gözlerimi kapatttım.

Tam o sırada, gözlerimin önünde rüyamda gördüğüm varlığı gördüm. Rüyamda söylediği şeyleri tekrarlıyordu. Ve o sırada, korkuyla gözlerimi tekrar açtım.

Uyumadım.. adım gibi eminim ki rüya değildi. İnsan bir dakika içinde, uykuya dalmadan rüya görebilir miydi? Sonuç olarak gördüğüm şey rüya değildi.

İyi ama neden.. neden yani. Bunları yaşamayı haketmiş olmam için mantıklı bir sebep gerekliydi. Ama yok, Allah kahretsin ki hiçbir neden yok. 'Senin yüzünden' diyordu anladım da, ne benim yüzümden.. diye düşünürken, Berkay çoktan gelmişti bile.

"Hayırdır Amir efendi? Çok düşünceli gördüm sizi."

"Ben... şey. Ben filmi düşünüyordum. Acaba güzel mi diye."

"Sen.. filme gelmek istemeyen, geri dönmek için kıçını yırtan Amir, şimdi de filmi mi düşünüyorsun? Şaşırdım valla"

"Ne yaptın aldın mı mısır?"

"Aldım. Hem de altı kutu."

"Hayvan mısın olum sen? Altı kutuyu nasıl bitircen?"

"Ya napiyim? Bir kutu filmin tanıtımına bile yetmiyor. İşi garantiye aldım ben de." Nihayet film başlamıştı.

30 dakika sonra

Film başlayalı neredeyse yarım saat olmuş, ve şu ana kadar gayet iyi gidiyordu.

"Lan Amiirr.. bu film çokgüzelmiş lan."

"Berkay sessiz ol. Sinemadayız."

"Olsun bee. Sinema diye fısır fısır mı konuşacağız. Al.al bak bağırarak konuşuyorum işte." Allah'ım harbiden gerizekalı bu çocuk.

"Beyefendi biraz sessiz olabilir misiniz? İzlediğimden bişey anlamıyorum." Hahh. İlk şikayet te gelmişti.

"Kusura bakmayın efendim. Doktor kendi haline bırakın dedi" dedikten sonra, Berkay'a döndüm.

"Berkay. Eğer bir daha bağıracak olursan, çıkar eve giderim bak uyarmadı deme."

"Öff iyi tamam be sustuk." Dedikten sonra tekrardan filme odaklandım..Daha doğrusu Berkay odaklandı. Ben hala demin olanları düşünüyor, bu nedenle de filme odaklanamıyordum.

Bir süre daha bunları düşündükten sonra, kafamı kaldırarak filme baktım. Ama tam o anda, perdenin hemen yanındaki duvarın üstündeki 'bsbbik' yazısını görmek, tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu.

Korkuyordum. Hem de çok korkuyordum.

"Berkay.. Berkay hemen gitmemiz lazım burdan."

"Ya Amir ne oldu.. nereye gidiyoruz. "

"Soru sorma Berkay ne olur. Gitmemiz lazım"

"Amir ne oldu söyles-"

"YA BERKAY YÜRÜ DEDİM SORU SORMA YÜRÜ"

"Beyefendi lütfen sessiz olu-"

"KES LAN SESİNİ DÖN ÖNÜNE. Berkay kalk hadi" diye bağırdığımda, nihayet kalkmayı başarabilmişti.

İkimiz birden sinema salonundan çıktıktan sonra, Berkay ardarda ne olduğuyla ilgili sorular sormuştu.

"Berkay önemli bişey olsa anlatırdım sana. Ama inan, sadece filmden korktum biraz. " dediğimde ne kadar inanmasa da, daha fazla ısrar etmemişti.

"peki şimdi ne yapmak istersin?" Diye sorduğunda, cebimden telefonumu çıkartarak saate baktım.

"Berkay saat gecenin on ikisi. Bence eve gidelim." Dediğimde, kafasını olumlu anlamda sallamakla yetindi.

Bu çocuğun hevesini kursağında bırakmaktan nefret ediyorum. Ama bile isteye yapmıyordum ki. Bir süre beraber yürüdükten sonra, Berkay'ın

"Amirr. Amir nereye gidiyorsun?" sorusuna boş gözlerle baktım.

"Amir evin önündeyiz farkında mısın? Ben seslenmesem hala gidiyordun." Dediğinde, şaşkınlıkla etrafıma baktım. Kafam o kadar karışıktı ki, yolun ne ara bittiğini farkına bile varmamışım.

"Üzgünüm.. ben. Dalmışım öyle."

"Neyse.. Amir Hasret mesaj atmış. Benim acil gitmem lazım. Sen eve geç, ben bikaç saate dönerim." Dediğinde, gecenin bir vakti tek başıma evde kalacağım gerçeği beni ürkütse de, itiraz etmemiştim. Sonuçta kız arkadaşıyla buluşacaçtı ve benim buna itiraz etmeye hakkım yoktu.

Berkay gittikten sonra cebimden çıkardığım anahtar ile kapıyı açıp içeri girdikten sonra, teker teker bütün evin ışıkların yakarak odama çıktım.

Çalışma masasının üstündeki laptobu alıp biraz zaman geçirdikten sonra, gördüğüm rüyanın anlamını araştırmaya karar vererek rüya tabirleri sitesine girdim ve, yazı kutucuğuna gördüğüm rüyayı yazarak 'anlamını bul' butonuna bastım. Lakin karşıma çıkan tek yazı, 'bsbbik' olmuştu.

Bir süre ellerimle gözümü ovuşturdum. Bu.. bu korkunç bir şaka olmalıydı. Gözlerimi tekrar açtığımda ise ekranda 'rüyanızla eşleşen herhangi bir sonuç bulunamamıştır' yazıyordu,

ani bir hareketle bilgisayarı kapattım ve kendimi yatağıma atarak uykuya dalmayı bekledim. Neyse ki fazla uzun sürmemişti.

Aynı gece saat 03:09

salondan gelen tıkırtı sesleri ile uykumdan uyandım. Saat üçü dokuz geçiyordu. İçerden gelen takırtı sesleri ne kadar korkmama neden olsa da, bir süre sonra Berkay'ın geldiğini anlayarak rahatlamıştım.

Tekrardan yatağıma uzandıktan sonra tekar gözlerimi kapattım. Yaklaşık on dakika sonra telefomumun çaldığını duyarak tekrar kalktım. Evin bütün ışıkları sönmüştü. Tuvalet hariç. Berkay kapatmıştır diyerek fazla takmadım ve, hala çalan telefonumu elime alarak ekrana baktım. Arayan kişi Berkay'dı.

Abi bu ne üşengeçliktir ya. Evin içinde olmamıza rağmen, yanıma gelmeye tenezzül etmeyerek telefon açıyordu. Cevapla tuşuna bastıktan sonra telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo?"

"Amir naber?"

"Yatıyordum. Sen ne yapıyorsun?"

"Valla Hasret'in evindeyim. Çok güzel kek yapmış kek yiyoruz."

"Zıkkımın dibin--" diyecektim ki, sonra da aklıma gelen şeyle kaskatı kesilmiştim. Berkay Hasret'in evindeyse, bu evin ışıklarını kapatan kimdi?

"Berkay.. Berkay yalvarıyorum çık eve gel . Burda tuhaf şeyler oluyor evde biri var." Dedikten hemen sonra, telefondan tuhaf sesler gelmeye başladı.

"Aloo.. alo Berkay orda mısın?" Karşı taraftan cevap geldi ama, bu Berkay değildi. Korkarım, rüyamda gördüğüm varlığın sesiydi.

"SENİN YÜZÜNDEN!" ardından telefonumun patlamasıyla birlikte, korku içinde yataktan sıçrayarak yüzüstü yere kapaklandım.. çarpmanın etkisiyle burnumdan kanlar akarken, acı içinde yerden kalkmaya çalıştım.

Nihayet yerden kalkmayı başardığım an, koşarak odadan çıkmaya çalıştım ama, kahretsin ki tam çıkacağım an, kapı kendi kendine aniden kapanmıştı. Kapının kolunu tutup açmaya çalışmıştım ama, ne kadar denesem de olmayacaktı. Çünkü kapı kitlenmiş ve, anahtar her zaman olması gereken yerde, kapının üstünde değildi.

Kalbimde hissettiğim derin korku hissiyle, gözümden akan yaşları silmeye başladım. Ağlıyordum. Evet ben. Bütün emniyet amirlerinin en gözdesi, korkusuz başkomiser Amir Karahanlı, şu anda küçük bir çocuk gibi korkudan ağlıyordum.

Kısa bir süre sonra zifiri karanlık odada, hırıltılı nefes sesleri işitmeye başladım. Odada benden başka göremediğim bir varlık daha vardı ve, bunu bütün benliğimle hissediyordum. Hatta ürkütücü nefes seslerinin gürlüğüne bakacak olursak tek bir değil, yüzlerce varlık vardı. Pis kokulu, sıcak nefeslerini ensemde hissedebiliyordum. Bu berbat bir histi.

Bir süre daha korkuyla ayakta dikildikten sonra, şansımı denemek için tekrar kapıya yöneldim ve, kolu indirerek bir kez daha açmaya çalıştım. Neyseki bu sefer açılmıştı.

"Şükürler olsun" demeyi çok isterdim. Ama, lanet olsun ki kapıyı açtığıma bin pişman olmuştum çünkü, kapının önüne adeta bir duvar inmişti. Hızla itelesem de, boştu. Hiçbir işe yaramıyordu.

Tam o sırada, göremediğim varlık beni duvara doğru sıkıştırdı ve, kulağıma usulca şu sözleri fısıldadı.

'Senin yüzünden'

Allah kahretsin ki göremediğim bir varlık ve, bir duvar arasında sıkışıp kalmıştım ve bunun rüya olmadığına adım gibi emindim...

Melek Daveti,Devam Edecek...
.

Loading...
0%