@azazilzalim
|
Allah kahretsin.. görmediğim bir varlık ve, nasıl oluştuğunu anlamadığım duvarın arasında sıkışıp kalmıştım. Odanın içi zifiri karanlıktı. Gözgözü görmeyecek kadar hem de. Hemen odadan çıkarak ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve kendimi sokağa attım. Koşuyordum. Nereye gittiğimi bilmeden deli gibi koşuyordum. İyk de. Üç gün öncesine kadar sıradan bir hayat yaşarken, noldu da böyle kabus gibi bir hayat yaşamaya mahkûm oldum? Diye düşünürken, aniden gelen bir mide bulantısı ile hızla oturduğum yerden kalkarak az ilerdeki caminin lavobsuna doğru koşurdum. İyi de, hemen hemen çoğu zaman geldiğim lavobo, neden şimdi yerinde değildi? Emindim. Burada olduğuna emindim. Ama nasıl kaybolabilir ki? Diye düşünürken, mide bulantım katlanılmaz bir hal almıştı ve mecburen olduğum yere kusmuştum. Neyse ki caminin yanında ikram çeşmesi vardı da elimi yüzümü yıkayıp ağzımı çalkalayabilmiştim. İşim bitince suyu kapattım ve, kafamı kaldırıp yeni aydınlanmaya başlayan gökyüzünü izlemeye başlayacaktım ki, duyduğum şey ile korkularım tekrardan tavan yapmıştı.. Az önce o iğrenç vaziyetten, okunan dua sayesinde kurtulmuştum. Peki, o ezansa, şu an cami minaresinden yankılanan şey neydi? Diye düşünürken, yoldan geçmekte olan bir adam fark ederek koşarak yanına gittim ve, "Günaydın. ben bir şey soracaktım da. sabah ezanı on beş dakika kadar önce okunmadı mı?" Diye sordum. "Saçmalama kardeşim. Ezan daha yeni başladı" diyerek tersledi ve, tekrardan yürümeye devam etti. Ben adamın söyıedikleri üzerine donup kalırken, arkamdan Samet hocanın sesini işittim. Samet hoca, caminin imamıydı. "Amir? Hayırdır evladım?be işin var bu satte buralarda?" Diye sorduğunda, bütün olup biteni ona anlatmaya karar verdim. Ne de olsa cami imamıydı ve, bana bu konuda yardımcı olabilirdi. "Hocam ben.. benim sizinle acil bir konuda konuşmam gerekiyor. Ama böyle ayaküstü konuşulacak şeyler değil." Dediğimde, şaşırmıştı. "Tamam, camiye geçelim o zaman. Namazı kıldırdım kimse yoktur şimdi. Orda rahatça konuşuruz" dedi. İkimiz birlikte camiye girdikten sonra, oturup konuşmaya başladık. "Ee Amir, nedir bu kadar mühim olan konu?" "Şimdi hocam. Ben üç gün kadar önce kapkaca uğrayan bir kadına yardım ederek hayatını kurtardım. Ama aynı günün akşamı, karakoldan bir cinayet ihbarı geldi. Ceset, kapkaca uğrayan kadına aitti. Kız tecavüze uğramış, boğazı kesilmiş ve ardından yakılarak katledilmiş. İşte o gün, cinayet evraklarını tamamladıktan sonra, eve gitmek için hazırlanıyordum ki, amirim ve tanımadığım bir adamın konuşmasına şahit oldum. Adam, benim hayatımın cehenneme döndereceğini, ve bunun gibi pek çok şey söyledi. İşin ilginç tarafı ise, o günden sonra hayatım gerçekten değişmeye başladı." "Ne gibi konularda Amir?" "Hocam. Bu üç gündür tuhaf şeyler oluyor. İlk korkunç bir rüya gördüm. Odamın dört tarafı ateşlerle çevriliydi. Sona vjr sürü siyah varlıklar vardı etrafımda. Hepsi bir ağızdan arapça birşeyler söylüyordu. Sonra uyandım, yerde bir not kağıdı vardı ve içinde, rüyamda gördüğüm varlıkların sürekli tekrar ettiği söz yazılıydı. İnternetten yazının anlamına baktım. 'Senin yüzünden' yazıyordu. " "Senin yüzünden.. bsbbik yazıyordu kağıtta değil mi?" "Evet hocam. Daha sonra bunun gibi pek çok şey yaşadım. Dün akşam, elimde olmayan sebeplerden dolayı evde tek kalmak zorunda kaldım ve, Gece yarısı saa--" "Hşş. Amir sus." "Ama hoca--" "Amir sus dedim sana suuus" diye sert çıkıştığında, içimde büyük bir ürperti hissettim. "Sessiz ol." Dedi ve, avuç içini alnıma dayadıktan sonra gözlerini kapattı. İçinden birşeyler mırıldanıyordu ama, ne dediğini anlamıyordum. Samet hoca bir süre sonra gözlerini açtığında, gözbebeklerinin içinde büyük bir korku sezdim. eli hala alnımdayken, bir şeyler mırıldanmaya devam ediyor, ve ben beynimin içinde büyük bir elektiriklenme hissediyordum. Yaklaşık beş dakika kadar bu şekilde kaldıktan sonra, bedenimde büyük kasıntılar hissetmeye başladım. Kalbim sıkışıyor, nefes almakta güçlük çekiyordum. İçimde bir şeyler zorla çıkarılmaya çalışıyor fakat, çıkmamakta inat ediyor gibi hissediyordum. Ve bir süre sonra, Samet hocanın geriye doğru savrulduğunu gördüm. Sırtüstü yere düşmüştü ve, gözlerinde beni ürküten bir korku vardı. "Hocam. Hocam neler oluyor?" Diyebildim zarzor. "Amir. Bak evladım. Senin başın, başka alemlerin varlıkları tarafından büyük belada. Senin bedenini ele geçirmek isteyen bir varlık var. Bugün duyduğun ilk ezan, onların bir oyunuydu evlat. Kurban olduğum Rabbi'm iyi ki senin tuvalete girmeni engellemiş. Aksi takdirde şu an bedeninde, senin ruhun yerine başka varlıkların ruhu olabilirdi" dediğinde,gözlerim korkudan kocaman açılmıştı. Ne demek oluyordu tüm bunlar? "Hocam siz neler söylüyorsunuz?" "Korkma Amir. Ben sana sadece olanları anlattım. Ama olacakları, ben bile tahmin edemiyorum oğlum. Ortada senin yüzünden olmuş, ama senin haberinin bile olmadığı büyük bir mesele var." "Hocam ben.. ben bu şekilde yaşayamam hocam lütfen. nolud yardım edin bana." Duyduklarım karşısında tüylerim diken diken olmuştu. "Bak Amir. Senin gördüğün gölgelerin hepsi üç harfli. Önce bunu kabul etmen gerekir... bak evlat. Cinler, iki gruba ayrılır. Bunlar müslüman cinler, ve kafir cinlerdir. Müslüman cinlerin insanlara asla bir zararı olmaz. Ama kafir cinler, insanların hayatını yakıp küle çevirir." Dediğinde, sağ gözümden ne zaman aktığını fark etmediğim gözyaşlarımı silerek dinlemeye devam ettim. "Cinler kabileler halinde ayrılır Amir. Bazı kabilelerin musallatı, bir Nas suresiyle çözülür. Bazılarının günlerce, belki aylarca uğraştırır. Ama öyle bir kabile vardır ki, biz insan ırkı hiç bir şey yapamayız evlat.." içimdeki korku hatsafaya ulaşırken, yalvarır gözlerle hocanın gözlerine bakıyordum. "Hocam peki sonuç? Yani ne olacak şimdi?" "Sana görünen cinler insan ırkının baş edemeyeceği kabileden cinler evlat. Bu nedenle biz hiç bir şey yapamayız ama, bir yolu var." Diyip boğazını temizledikten sonra devam etti. "Rahmetli Hasan amcadan öğrendim ben tüm bunları. Bildiği her şeyi anlattı bana ölmeden önce sağolsun. Bana bu kabilenin musallatından nasıl kurtulmamız gerektiğini anlattığında pek bir şey anlamamıştım. Ama sonra musallata uğrayan birkaç kişiye denedim ve, hepsi olumlu sonuç verdi. Şimdi sıra sende Amir.. sakın korkma. Birlikte üstesinden geleceğiz bu nusibetin." "Allah razı olsun hocam" "Cümlemizden Amir." Dedi ve cebinden çıkarttığı küçük neyaz taşı bana uzattı. "Sen şimdi eve git, iyice dinlen. Bu taşı da yanından sakın ayırma. Seni gün boyu onlardan koruyacaktır. Ve akşam saat tam onda burda ol, işlemleri gerçekleştirelim" dediğinde, başımı hızla olumlu anlamda salladım ve ayağıya kalkarak, "Sağolun hocam. Hayırlı günler" dedim ve eve gitmek camiden çıkacakken, tekrar arkamı dönerek aklıma takılan soruyu hocaya yönelttim. "Peki hocam.. yapacağımız bu işlemin adı nedir?" "Gerçekleştireceğimiz ritüelin adı,,, Melek Daveti evlat.." Melek Daveti, Devam Edecek... ....... |
0% |