@azazilzalim
|
5.bölüm.. keyifli okumalar :) "Amiir. Amir uyan artık. Amiir" gözlerimi yavaşça araladığımda, gözüm anında duvardaki saate takılmıştı. Yok artık saat öğlenin dördü müydü? "Amir hasta mısın sen? Normalde uyumazdın bu saate kadar?" Doye soran Berkay'dı. "Hasta değilim Berkay. Sadece dün gece uyku tutmadı, geç saatlerde yatınca bu saate kadar uyumuşum." Diye yanıtladım. "Lan dün gece beni aradın, ama hat kesildi kendi kendine kapandı. Ondan sonra da ulaşılmaza düştü. Bi problem yok değil mi?" "yok Berkay. Bi problem yok ta. Sen dün akşam bikaç saate döncem dedin? gece orda mı kaldın?" "Valla Amir elektirikler kesildi, Hasret'i de biliyorsun çol korkar karanlıktan. Bende tek bırakmak istemedim. Ama sana haber vermek için aradım gece, somra bidaha ulaşamadım" "şarjım bitti. Üşendim kalkıp şarja takmaya." Diye yalan söyledim. "Neyse.... bize yiyecek bir şeyler aldım. Hadi kalk ta yemek yiyelim." Olumlu anlamsa başımı salladıktan sonra, banyoya girip üstümdekileri çıkarttım ve, soğuk suyla güzel bir duş aldım. oldum olası soğuk suyla duş almayı çok seviyordum. Soğuk su beni her zamanki gibi rahatlatırken, askıdan aldığım bornozu üzerime geçirdikten sonra odama geçtim ve, gardrobumdan en sevdiğim eşofmanı çıkarttım. Kıyafetleri üzerime geçirdikten sonra, mutfağa Berkay'ın yanına indim. Ama tam mutfağa girmiştim ki, bütün kanımın bir anda çekildiğini hissettim. Çünkü mutfakta, karşımda duran kişi Berkay değil, rüyamda gördüğüm iblisti. Ama bi sefer öyle gölge halinde falan değil, gerçek yüzüyle karşımdaydı. İçimde hissettiğim derin korku ile kaçacağım anda, iki eliyle birden boğazıma sarıldı. "Kurtulamayacaksın.. benden kurtulamayacalsın. Ne yaparsan yap kime gidersen git, benden asla kurtulamayacaksın. Senin yüzünden. Her şey senin yüzünden. İntikamımı almadan durmam. Ne yaparsan yap, asla kurtulamayacalsın benden." Nefessizlikten, bütün vücudum mosmor kesilmişti. zorda olsa elimi eşofmanın cebine soktum ve Samet hocanın verdiği beyaz taşı elime aldım. Tam o sırada, her şey tekrar normale dönmüştü. Karşımdaki iblis bir anda ortadan kaybolurken, ben de nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. "Ya Amiirrr. Hadi yemekler buz gibi oldu be. Yani dolaptan içecek bir şeyler al dedik, iki saattir gelmek bilmedin. Çabuk ol lan biraz" "Geliyorum Berkay. Geliyorum" dedikten sonra, dolapta bulunan asitli içeceği ve bardakları alarak salona yöneldim. "Hahh. Şükür gelebildin" "Al şunları" diyerek, elimdekileri Berkay'a uzattım. "Lan Amirr.çsenin boğazına ne oldu lan? " "Ne olmuş boğazıma?" "Olum mosmor olmuş boğazın." Dediğinde, şaşkınlık içerisinde aynaya baktım. Gerçekten de mosmor olmuştu ve, bunun demin mutfakta olanlarla alakalı olduğuna emindim. "Amir. Neler olduğunu anlatacak mısın artık?" "Önemli birşey yok Berkay ya. Soğuktan olmuştur. Beni biliyorsun soğuktan sürekli bir yerlerim morarır." Dediğimde, pek inanmamıştı. "Amir.. bak bu aralar bi tuhafsın fark etmiyorum değil. Bıktım olum artık beni geçiştirmenden. Lan bem senin en iyi arkadaşın, hatta kardeşin değil miyim? Neden saklıyorsun ki? " "Berkay önemli bir şey yok dedim" "YA NE DEMEK ÖNEMLİ BİR ŞEY YOK YA? SALAK MI VAR SENİN KARŞINDA? BAK AMİR.. ŞİMDİ, TAM ŞU ANDA BÜTÜN OLANLARI BANA ANLATACAKSIN." "YA YETER BEE. HER ŞEYİMİ SANA ANLATMAK ZORUNDA MIYIM BEN? BİRAZ ANLAYIŞLI OL BERKAY BİRAZCIK ANLAYIŞLI OL." diye sert çıkıştığımda, sinirden ellerini başının iki yanına koyarak sıkmaya başladı. Fakat sinirini alamamış olacak ki, üzerinde çeşit çeşit yemeklerin bulunduğu masayı bir hışımla yere savurmuştu. "Berkay.. Berkay sakinleş biraz ne yapıyorsun?" "Bıraak. Neyi sakinleşeyim ha? Neyi sakinleeeş. Olum yeter lan yeter. Kardeşin değik miyim lan ben senin? Biz bugüne kadar türlü türlü şey yaşadık. Bir gün bile birbirimizden sakladık mı? Hm? Peki şimdi ne değişti Amir? Neden anlatmıyorsun bana birşeyleri.?" "Berkay. Kardeşim bak sana her şeyi anlatacağım ama, bugün değil kardeşim. Nolur anla biraz. Bif anda anlatabileceğim bir konu değil." Dediğimde, sokak kapısına doğru ilerledi, "Berkay.. Berkay bekle nereye gidiyorsun? Berkay gitme" "Kusura bakma Amir. Ne zaman ki bana karşı dürüst olursun, anca o zaman düzelir her şey." Dedi, ve ayakkabılarını giyerek evden ayrıldı. Off Allah kahretsin. Berkay'ın kalbini çok fena kırmıştım ve kolay kolay düzeleceğini zannetmiyorum. Her neyse. Kafamı kaldırıp televizyonun üstünde duran saate baktım. Saat dokuz buçuk olmuştu. Yerdeki kırık cam parçalarını toplayıp yere dökülen yemekleri temizledikten sonra, ayakkabımı giyip Camiye doğru ilerlemeye başladım. kısa bir süre sonra camoye yetişince, ayakkabılarımı çıkarttım ve içeriye, Samet hocanın yanına geldim. "Amir hoşgeldin evlat" "Hoşbulduk hocam" "Gereken her şey hazır evlat. Işıkları kapat, başlayalım." Dediğinde, her ne kadar ürksem de dediğini yaparak ayağı kalktım ve caminin tüm ışıklarını kapatarak yerime oturdum. Samet hoca yere üstü ayetlerle kaplı bir kumaş parçası serdikten sonra, tam ortaya bir koyun kafasının iskeletini koydu ve, etrafına mumlar yerleştirerek tek tek yakmaya başladı. Bir tas sıcak suyu da kumaşın ortasına koyduktan sonra, işlemlere başlamıştık. "Elini uzat" dediğini yaparak elimi uzattığımda, yanındaki maket bıçağını alarak işaret parmağıma küçük bir çizik attıktan sonra, yaradan süzülen kanı tasın içindeki sıcak suyun içine damlattı. Aynı işlemi kendine de yaptıktan sonra, gözlerimi kapatmamı, ve o demeden asla açmamam gerektiğini söyledi. Gözlerimi sıkıca yumduğumda, arapça bir şeyler söylemeye başladı. Ne söylediğini anlamasam da, içimde derin bir korku vardı.. Yaklaşık on dakilamızı bu şekilde geçirdikten sonra, Samet hoca arapça dilini kullanarak bir şeyler söylüyor, kime ait olduğunu bilmdedim ince bir kadın sesi cevap veriyordu. Ve ben, birada Samet hoca dışında birinin daha olduğunu bütün benliğimle hissediyordum. Bir süre daha aynı işlemi gerçekleştirdikten sonra, Samet hocadan gelen "gözünü aç" emrine uyarak usulca gözlerimi açtım. Her şey, gözümü kapatırken bıraktığım gibiydi. "Hocam. Ne oldu şimdi?" Dediğimde, gözleri dolu doluydu. "Çağırdığımız Melek Daveti'mize icabet etti evlat. Bundan sonra sen, onun koruması altındasın. Elhamdülillah o ifritler bu saatten sonra sana asla zarar veremeyecekler" dediğinde rahatlamıştım ama, Samet hocanın gözlerinden ardarda akan gözyaşları, içime sıkıntı hissetmeme sebep oluyordu. "Samet hoca? Neled oluyor niye ağlıhorsun sen?" Diye sordum. "Sana anlatamam evlat. zamanı geldiğinde, bütün detaylarıyla anlayacaksın zaten. Ortada haksız yere çok ağır cezalandırılan biri var. O zamana kadar bunu bilmen yeterli evlat. İşlemi sonlandırdım. Şimdi rahatça evine gidebilirsin" diyip ayağıya kalktığında, hızla yanına gittim ve "Allah razı olsun hocam" diyerek elini öptüm. "Allah cümlemizden razı olsun Amir. Sana verdiğim beyaz taşı yanından sakın ayırma. Eğer olurda herhangi bir korkuya kapılırsan," dedi ve cebinden çıkarttığı küçük bir kağıdı bana uzatarak devam etti. "Bu ayetleri oku. O zaman hiçbir şeyin kalmaz" dediğinde, işin aslını cidden merak ediyordum. "Hocam. Bütün olanları bana bi anlatsanız, lütfen" söylemeyeceğini biliyordum ama, yine de şansımə denemek istemiştim. "Amir.. zamanş gelince dedim. Şimdi evine gidebilirsin" biraz sert çıkışmıştı. Camiden çıkıp eve gitmek için arkamı dönmüştüm ki, karşımda gördüğüm kişi ile adeta kaskatı kesilmiştim. "A'Amir?" Allah kahretsin ki bu Berkay'dı.. Melek Daveti, Devam Edecek |
0% |