
Zeynep İzgi'nin (Mermi) Ağızından;
Atlas kanlar içinde yere düşmüştü, omzundan vurulmuştu ama çok kan kaybediyordu.
Miran atlas'ın nabzına bakıyordu.
Bağırarak "yaşıyor mu ?" diye sordum.
Miran "yaşıyor, ambulans çağırın çabuk" dedi aynı şekilde.
Arya telefonunu çıkarıp ambulansı aradı.
"Atlas, ölme ne olur" dedim çaresizce.
Kağan, kaçmaya çalışan emily denen kadına "rahat dur @r@spu" dedi öfkeyle.
Birkaç dakika sonra polisler ve ambulans gelmişti.
Polisler emily'i kelepçeleyip götürdü, 2. çeteyide ufak bir yaralanma ile yok ettik.
Ambulans'a bir kişi binebiliyordu sadece ama gitmeye cesaret edememiştim.
Rüzgar "ben geliyorum sizinle" dedi paramediğe.
Paramedik kafasıyla onayladı, rüzgar ambulans'a bindi, ambulans'ın kapısı sert bir şekilde kapandı ve hastaneye doğru yola çıktılar.
Miran arabayı getirdi, ve bizde ambulansın peşinden gittik.
🤍
Ameliyathane'nin önünde bekliyorduk.
Ağlıyordum, evet evet ağlıyordum, çünkü içim yanıyordu, pişmanlıktan ve vicdan azabından.
'ona birşey olmaz değil mi sıddık' diye sordum içimden.
'tabikide olmayacak, o çok güçlü bir komutan kızım' dedi aynı şekilde.
Sıddık'ın dedikleriyle birazda olsa içim ferahlamıştı.
Atlas iyi olduğu zaman daha da ferahlayacaktım.
Arya'ya "iyi olacak değil mi ?" diye sordum ağlayarak.
Arya gözlerimdeki yaşları sildi "tabikide iyi olacak zeynep, sakın korkma" dedi ve bana sarıldı.
"Korkuyorum" dedim yine hıçkırıklarım arasından.
Rüzgar ameliyathanenin önünde endişeli bir şekilde sağa sola volta atıyordu, "korkulacak bir şey yok izgi, atlas komutan iyi olacak bunu hepimiz biliyoruz değil mi ?" dedi gülümseyerek.
Miran "rüzgar haklı, sakin ve soğukkanlı olmalıyız arkadaşlar" dedi soğuk bir şekilde.
"Olamıyorum, sakin falan olamıyorum, çünkü benim yüzünden oldu" dedim bağırarak.
Kağan "senin yüzünden falan vurulmadı atlas komutan, o askerini korudu, pişman değildir yaptığına emin ol izgi" dedi aynı şekilde bağırarak.
Yarım saat geçmişti, neden bitmemişti bu ameliyat hâlâ.
Allah'ım sen onu koru.
2 dakika sonra doktor çıktı.
Rüzgar "durumu nasıl ?" diye sordu.
Doktor derin bir nefes verdi "hastamızın durumu iyi, şansımıza kurşun içeride değildi, omzundan vurulmuş, dikiş attık ve kan takviyesi yaptık, omzunu zorlamasın, normal odaya aldık uyandığı zaman yormadan görebilirsiniz, geçmiş olsun" dedi ve gitti.
Bende atlas'ın odasına geçtim, diğerleri ise kapıda bekledi.
Atlas yatakta uzunlamasına yatıyordu, sol omzu sargılıydı, siyah bir atlet vardı üzerinde, kumral saçları yastığa dağılmıştı, yüzünde maskesi yoktu ve sol tarafındaki yarayı görmüştüm, hiçte kötü durmuyordu oysaki, onu güzel gösteriyordu ya da bana öyle geliyordu.
Yüzündeki yaradan dolayı maske taktığını biliyordum, arkamı dönüp odadan çıkacaktım ki atlas arkamdan halsizce ilk defa adımla seslendi "zeynep".
🤍
Atlas Sezgin'in (Şimşek) Ağızından;
Hastanedeydim, uyandığımda karşımda zeynep'i görmeyi beklemiyordum, rüzgar'ı bekliyordum çünkü ambulanstayken onun sesini duymuştum.
Halsizce 'zeynep' demiştim sadece.
Zeynep "iyi misin ?" diye sordu.
"Korkma, iyiyim izgi" dedim.
Zeynep "Neden atladınız kurşunun önüne komutanım ?" dedi sitemle.
Hehh, ver şimdi cevap kıza atlas.
"Sana özel değil bu, başkası olsaydı yine yapardım emin ol izgi" dedim gülümseyerek.
Elimi bir anda yüzüme koydum, yüzümde maske yoktu, izgi büyük ihtimalle yaramı görmüştü, başkası görmemeliydi.
İzgi'ye "dolaptan bana maskemi verir misin izgi ?" diye sordum.
İzgi "tabiki" dedi, dolaptan maskemi aldı, takmak için yanıma geldi, maskeyi takarken göz göze gelmiştik.
O benim toprağımda boğulurken bende onun yeşil harelerinde kayboluyordum.
İzgi "başka bir şey istiyor musunuz komutanım ?" diye sordu.
"Bana rüzgar'ı çağır özel konuşacağız, kimse gelmesin lütfen" dedim.
İzgi "tamam komutanım" dedi ve odadan çıktı.
Kahretsin ! ona aşık oluyordum.
2 dakika sonra rüzgar geldi.
Rüzgar "beni istemişsiniz komutanım, bir sıkıntı mı var ?" diye sordu.
"Yok, sana teşekkür edecektim kasırga" dedim.
Rüzgar "ne için ?" diyerek sordu.
"Bana yardım ettiğin için" dedim gülümseyerek.
Rüzgar "ne demek komutanım vazifemiz" dedi mahcup bir şekilde.
Merakla "ne zaman çıkıcam bu hastaneden ?, daha çok işimiz var" diye sordum.
Rüzgar omuzlarını bilmem yaptı.
Rüzgar "ben size sormadan bir şey yaptım komutanım, umarım kızmazsınız" dedi aynı şekilde.
Allah'ım umarım kağan gibi saçma sapan işler yapmamıştır, aminn.
"Ne yaptın kasırga ?" diye sordum sakince.
Rüzgar "sizin refakatçiniz oldum" dedi bir çırpıda.
Allah'ım ben bu çocuğa birde izgi'ye iyice ısınıyorum, bilesinn.
"Sorun yok" dedim rüzgar'ı rahatlatmak adına.
Rüzgar rahat bir nefes verdi.
1 dakika sonra yemek geldi, rüzgar teşekkür ederek yemeği aldı, yanımdaki sandalyeye oturdu, çorbaya üfledi ve bana yedirmeye başladı.
Sana bir minnet borcum var artık kasırga unutma, bana da unutturma sakın.
"Ben yerdim" dedim.
Rüzgar "sorun yok komutanım, hem doktor omzunu zorlamamanız gerektiğini söyledi, siz refakatçinize karşı mı geliyorsunuz ?" dedi gülerek.
"Hayır, ha bu arada bana atlas diyebilirsin rüzgar" dedim gülümseyerek.
Rüzgar "iyi de arkadaş değiliz ki ?, size sadece arkadaşlarınız isminizle hitap ediyormuş, ben sizin askerinizim sadece" dedi mahzun bir şekilde.
"Doğru, bundan sonra sen benim hem askerimsin hemde arkadaşımsın rüzgar" dedim samimiyetle.
Rüzgar "gerçekten mi ?" diye sordu neşeyle.
Kafamı 'evet' anlamında aşağı yukarı salladım.
Rüzgar "bana olan güvenini boşa çıkarmayacağım atlas, söz veriyorum" dedi gülümseyerek.
🤍
Vurulmamın ve hastaneden taburcu olmamın üzerinden 2 hafta geçmişti.
Rüzgar bu süre zarfında benim refakatçim olmuştu, iki günü onun sayesinde kolay bir şekilde hastanede geçirmiştim.
Şimdi ise 3. Çete için hazırlanmıştık.
Bu çete insan kaçakçılığı yapıyordu, lideri ise Arthur Glory'di.
Ben büyük bir limanın sahibiydim. (Mark)
İzgi ise benim kişisel asistanımdı. (Lucy)
Rüzgar ve kağan benim iki gemimin kaptanlarıydı. (Rony ve Drew)
Miran ise korumamdı. (Zack)
Arya yine bize evden yardım edecekti. çok sahada gözükmemeliydi, şüphe çekerdi.
"Hazır mıyız tim ?" diye sordum yine.
Herkes "Hazırız" diye cevap verdi.
"Gidelim" dedim ve 3. çetenin olduğu yere gittik.
🤍
En lüks yatların birinde arthur glory'le beraber oturuyorduk.
Arthur "sizle tanıştığıma memnun oldum mark bey" dedi almanca.
Almanca bir şekilde "bende memnun oldum arthur bey, bir şeyler almaz mıydınız ?, ortak oluşumuzun şerefine" diye sordum.
Arthur "almam, teşekkür ederim, ortaklık konusuna gelince ben size nasıl güveneceğim peki söyler misiniz ?" diye sordu almanca.
Bağırarak "Etrafımdaki iş yaptığım insanlara sorun arthur bey, ben gayet işimi iyi yapan bir adamım, güvenmeyecekseniz bana s!kt!rin gidin o zaman" dedim almanca bir şekilde.
Sinirlendiğimi gören arthur u dönüşü yaptı "sakin olun mark bey, size güvenim sonsuzdur, ama yine de üzerimde bir tedirginlik var, gemileriniz götürebilir mallarımızı değil mi ?" diye sordu almanca.
"Tabikide, hiç şüpheniz olmasın" dedim.
Arya ne yapmıştı ?, niye kaçak yollarla kaçırılıp götürülen insanları tuttukları yerlerin koordinatlarını atmıyordu bize.
Bu herfile daha fazla yüz göz olmak istemiyorum anasını satayım, çabuk at şunları arya.
Ve beklediğim mesaj geldi, *buldum komutanım !, insanları tuttukları yerleri buldum !, biraz uzun sürdü kusura bakmayın, ancak oldu*.
*Aferim sana, çabuk at, bekliyorum* diye yazdım.
*Tamamdır* diye mesajıma cevap verdi ve koordinatları attı.
İşin bitti Arthur, koduğumun p@ştu, hapislerde çürüyüp git.
Hemen koordinatları polislere attım.
Arthur "biraz işlerim var mark bey müsaadenizle" dedi almanca.
Sinsice gülümseyerek "Müsade sizinidir, görüşmek üzere" dedim almanca bir şekilde.
Arthur yattan indi, izgi "komutanım adam kaçıp gidiyor elimizden, bir şey yapmayacak mısınız ?" diye sordu.
"Merak etme izgi, bir yere kaçamaz, sadece bekle" dedim.
3 dakika sonra polisler geldi ve arthur glory'i tutuklayıp götürdü.
Bizde toparlanıp eve doğru yola çıktık.
🤍
Yazar'ın Ağızından;
Timin hacker'i Arya Demirci yine zaferle bitirilen görevin şerefine kendine bir kahve yapmıştı.
Kahvesinden bir yudum aldı, bilgisayarından film aramaya başladı, çoğu filmi izlemişti, bu yüzden yeni bir film bulmak zordu onun için.
"Ve ölüm timi yine bir görevi başarıyla tamamladı" dedi, kendi kendine büyük bir gururla.
Masanın üzerindeki telefonu kısa bir şekilde çaldı ve kapandı.
Arya "Allah allah, kim aradı ki şimdi beni ?" diye sordu kendi kendine.
Telefonunu alıp arayan numaraya baktı arya, gizli bir numaraydı, "yapacağınız şakayı s!key!m @çlar, bir film izletmediniz" dedi söylenerek.
Aynı gizli numaradan bir mesaj gelmişti arya'ya, mesajda şöyle yazıyordu;
*Merhaba büyük şifre'nin taşıyıcısı şimdiden seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum, en yakın zamanda görüşmek üzere kukla, G.W*.
Arya sessiz bir şekilde "Kahretsin, öğrendiler" diye mırıldanabildi, şaşkınlıkla.
🤍
Evet bölümü nasıl buldunuz ?.
Umarım bölümü beğenirsiniz.
Sizce bu gizemli kişi kim ?.
Her şey şu anda tam rayında gidiyor arkadaşlar.
Neyse uzatmayayım, 8. Bölümde görüşmek üzere.
Beklemede kalın hoşçakalın ☘️.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |