@azrajjjj
|
"Umay, yatma vakti !" Madam Veronica beni çağırıyordu. Hiç uyuyasım da yoktu, canım da çok sıkılıyordu. Uykuyu assam mı, diye bir düşündüm ama azarlanma ve ceza alma olasılığım çok yüksekti üstelik yarın okul da vardı. En iyisi uyumaktı ama ben uyumayacaktım. "Tamam Madam, geliyorum." Üzerimi değiştirip yetimhanenin yatakhanesine geçtim. Herkes uyumuştu, bir ben kalmıştım. Hemen yatağımın altındaki eski gazetelerden birini ve el fenerimi çıkartıp tuhaf bir haber metni aradım. Göz gezdirirken aniden bir metin başlığı gözüme çarptı. Başlıkta "KAZA MI, CİNAYET Mİ ?" Yazıyordu. Metni okumaya başladım : 14/03/2007 Bugün saat 17.13 sularında... Dağı eteklerinde bir sürücü söylentilere göre direksiyon hakimiyetini kaybetmiş. Olay yeri incelemede ise anne, baba ve bebekten oluşan çekirdek ailede sürücünün karnının delik deşik olduğu, annenin öldüğü ve yeni doğan bebeğin bulunamadığı ortaya çıktı. Kayıp bebek aranıyor. Gözlerim dolmuştu. Olay tam doğduğum gün yaşanmıştı. Acaba o bebek nasıldı ? Yakınları onun için endişeli miydiler ? Neden babasının karnı delik deşikti ? Kaza mıydı yoksa cinayet miydi? O bebek...o bebek ben mıydım ? Hemen sonraki hafta çıkan gazeteyi açtım ve kayıp bebekle ilgili bir haber metni aradım. 3. Sayfanın başlığının birinde "KAYBOLAN BEBEK" yazıyordu. Hemen okumaya başladım : 20/03/2007 "KAZA MI, CİNAYET Mİ ?" Başlıklı yazımızda anlatıldığı üzere kayıp bebek bugün saat 13.00 'da bulundu. Çok şaşırtıcı ki bebekte hiç bir yara izi yok. Hastanede muayenesi devam ediyor. Muayne bitince yakınlarına teslim edilecek... Sonraki hafta yayınlanan gazeteleri de inceledim ama bu konuyla ilgili hiç birşey yazmıyordu. Bu konuyu Madam Veronica'ya sormalıydım. Umarım o bana düzgün bir cevap verirdi. O akşam kafamda bin bir soruyla uykuya daldım. Sabah yetimhane görevlilerinin sesiyle uyandım. "Kalkın, okul var, uyanın..." Diye diye kulağımızın dibinde bağırıyorlardı. Kimse onları dinlemiyordu yada işlerine gelmiyordu. Yine yeni bir gündü maalesef. Kalkıp yatağımı topladım. Okul formamı alıp soyunma odasına gittim. Boş bir kabın bulup okul formamı giyindim. Gömleğimin düğmelerini iliklerken kafama birşey düştü ve ıslandım. Bı an sendeledim ve ne olduğunu anlayamadım. Sonra kahkaha sesleri soyunma odasında yankılandı. O an gülen kişilerin Bermuda üçgeni olduğunu anladım. Haa Bermuda üçgeni kim derseniz üç kişilik bir zorba grup. Ben onlara Bermuda üçgeni diyorum. "Hey, bayıldın mı sen !"diye bir ses duydum sesin sahibi Uğur'du. Kafamdaki kovayı çıkartıp Uğura karşılık verdim. "Yok canım, uyuyorum ben !" Aniden kapıyı açmamla kapının Nergis'e çarpması bir oldu. "Eee kapının arkasında durursan böyle olur Nergis'ciğim." Uğur bana göz devirip "Ece sen hallet." Dedi ve Nergis'le dışarı çıktı. Ece'yle baş başa kalmıştık Ece'nin üzerine yürüyüp "Benden ne istiyorsunuz, sizden bu çektiğim ne !" Diye bağırdım. Ece "Hiç." Diyerek sırıttı. Bende gülerek "Hem suçlu hem güçlü birde gülüyo ya, sabrımı sınama." Dedim. Ece "Ben miyim suçlu olan, Madam Veronica, Nergis'e vurduğunu öğrenince bakalım sana ne tür ceza verecek bücür." Diyerek beni anlımın ortasından ittirdi. Ona tiksintiyle bakarak "Çek o pis ellerini üzerimden, üstelik ben Nergis'e hiç birşey yapmadım o kendisi kapının arkasında durmuştu." Dedim. Ece üzerime yürüdü ve "Sen ne tür bi böceksin." Dedi ve beni itekledi. Sarsıldım ve dengemi kaybettim. Yere düşerken kafamı kolonun köşesine çarptım. Kafamın yarıldığını hissettim. Ece beni o hâlde görünce kaçmaya çalıştı. Bende o kaçarken ayak bileğinden tutup çektim. Yüzüstü yere düştü. Rengi solmuşru. Hemen ayağa kalktım, eğilip Ece'nin yakasından tuttum ve kendime çektim, aramızda iki-üç karış mesafe vardı. "Sen beni çok hafife aldın. Bundan sonra bana karışanın damarına basıp onu böcek gibi ezicem. Gözüm üzerinizde." dedim ve onu sertçe bırakıp soyunma odasından yatakhaneye çıktım. Dolabımdaki aynadan kafama baktım. Hiç bir kanama yada yara izi yoktu. Nasıl olur, daha az önce kanıyordu, yada bir yanılma mıydı ? Aman her neyse okula geç kalıcam, çıkmam lazım. Dolabımdan çantamı alıp yetimhanede ayrıldım. Okula doğru yürümeye başladım. "İmdat, hırsız var !" "Ver o çantayı seni ihtiyar." Bir adam yaşlı bir teyzenin çantasını elinden almaya çalışıyordu. Kimsede buna müdahale etmiyordu. Ah, şu hain ve gaddar insanlar. "Şu duruma bir el atsam iyi olacak." Diye geçirdim içimden. Öyle de yaptım. Koşmaya başladım. Koşarken istemsizce zıplıyordum. Böyle daha hızlı giderim diye düşünüyordum. Aniden taşa takıldım ve sendeledim. Yere düşeceğimi hissedip refleks olarak gözlerimi kapattım ve kollarımı kaldırıp siper ettim Ama hiç de düşündüğüm gibi olmadı. Yerden yumuşak ve kabuk gibi bir yere düştüm. Bir dakika ne, kabuk mu !? Gözlerimi açtığımda hırsızın üzerine düştüğümü gördüm ve bağırarak adamın kafasına vurmaya başladım. "Hop hop, bacım napıyon ya, zaten sırtıma aniden atladın bı de kafama vuruyon !" Dedi hırsız. "Az bile yaptım ben sana ! Neymiş teyzenin çantasını çalmak gördün işte." Dedim öfkeyle kolunu arkadına kilitledim ve teyzeye çantasını uzattım. "Al çantanıda polisi ara teyze." "Sağol kızım, aradım polisi gelirler şimdi." On dakika geçmeden polisler geldi hırsızı alıp gittiler. Çantasını kurtardığım teyze hâla yanımdaydı. Bende belimde yamulan eteği düzeltip okul yoluna doğru döndüm. Daha her yer ıssızdı. Sokakta sadece kuşların sesi ve nefes alıp verme seslerimiz vardı. Bu huzurlu sessizliği bozan yaşlı teyze oldu. "Kızım yolun ne tarafa ?" "Okula teyzeciğim." "Tamda yolumun üstü,sana eşlik edebilir miyim ?" "Tabii." Benle beraber yaşlı teyzede yürümeye başladı. Yine bir müddet sustuk. Sessizliği bozan yine yaşlı teyze oldu. "Kızım sen hiç koşu yarışmasına katıldın mı ?" Burnumdan gülerek "Ne alaka teyze ?" Dedim. "Kızım gözümü açtım, kapattım, baktım yakalamışsın hırsızı." Hakikaten nasıl becermiştim. Sıradan bir insan değil miyim. Yok beh, cin miyim yoksa?! İyide ayaklarım ters değil. SübhanAllah. N'oluyor bana ? "Bir heyecanla koştum teyze, ondandır."dedim sırıtarak. Teyze yanağımı çekiştirerek "Ne tatlı kızsın sen öyle. Annen ve baban çok şanslı olmalı kızım." Dedi. Sustum kaldım öylece... Gerçi nereden bilsin. Onun suçu değil. Artık bu zayıf noktam olmamalı. Daha doğrusu hiç birşey benim zayıf noktam olmamalı. Ne aile, ne arkadaş, ne dost... Hiç kimse için kendimi üzmemeliyim. Alışmalıyım, kendimi alıştırmalıyım. Alış Umay, alış... "Teyze aslında benim annem ve babam yok. Yani bunu demeseydim iyidi. Ah ne saçmalıyorum aman boşver teyze. Özür dilerim, kusura bakma." Ah şu bakışlar ! Valla içimi kararttın be teyze. "Neyse teyze okula neredeyse varmışım ben görüşürüz." Dedim tebessüm ederek. "Bana eşlik ettiğin için sağol kızım sanada görüşürüz." Dedi sırıtarak. Başımla selam verdim ve okulun yoluna devam ettim. Aklımda hâlâ binbir soru vardı. O yaşadıklarım neydi ? Nasıl kanama durup yaram iyileşti ?
|
0% |