@azrajjjj
|
Okula girince direkt olarak sınıfa çıkmak yerine kütüphaneye geçmeyi seçtim. Kütüphaneye geçmemin nedeni yetimhanede internetin olmaması ve günde sadece sınırlı sürede teknolojiden yararlanma iznimiz olmasıydı. Yani istediğim zaman, istediğim süre teknolojiden yararlanamıyordum ve bu bana göre büyük bir sıkıntıydı daha doğrusu herkese göre büyük bir sıkıntı. Kütüphanede internetin olması ve bilgisayarların olması bence büyük bir nimet. Bugün sabah yaşadığım bu tatsız tuzsuz olaylardan sonra en iyi şey kafamı dağıtmaktı bu nedenle çantamdan kulaklığımı (en iyi yoldaşımı) çıkarttım ve bilgisayara taktım. Evet, kulaklığım benim can yoldaşım çünkü anca müzik dinleyerek dertleniyorum,kafamı dağıtıyorum,mutlu oluyorum yani tam bir müzikkoliğim ve bundan hiç pişman değilim. Hemen en sevdiğim şarkıcının şarkılarından birini açtım [tabikide Ezhel] o an kulaklığımda Geceler yankılandı. "Karanlıkta yolum, yönüm, yıldızlar ve sesler. Ay Güneş'ten daha güzel." diyordu Ezhel. Hakikatende öyleydi Ay Güneş'ten daha güzeldi çünkü mutluluğumda,heyecanımda,kederimde,düşüncemde,gecenin derinliğinde ve derdimdede sadece Ay'a bakabiliyordum. Güneş ise kendi ışığında boğuluyordu aynı şöhretinde kaybolan insanlar gibi... Okula bilerek erkenden gelmiştim. Sınıftaki herkestende nefret ediyordum zaten sevmemede bi neden yoktu. Kulaklığımda şarkı devam ederken bugün yaşanan olayı hatırlayıp araştırma kararı aldım. Acaba vampir falan mıydım? Gerçi vampir olamam kan görünce midem kalkıyor. İnternete bugün yaşadığım iyileşme ve ışınlanma olaylarını araştırdım ve koca ekranda sadece "SONUÇ YOK" yazısı çıktı. "Hay aksi kör şeytan! Her haltı biliyorsun ve bunu bilmediğini söylüyorsun bu ne biçim birşey?" dedim içimden. Ahh hiç uğraşamayacağım, en iyisi ders zili çalana kadar şarkının tadını çıkartmak. Umarım bir gün öğrenebilirim... Ders zili çalmıştı. Maalesef o kokuşmuş, miğde bulandırıcı ve ispiyoncu insanların bulunduğu o lanet odaya girmek zorundaydım. En nefret ettiğim şey bu olabilirdi. Olley, en sevdiğim ders yani boş ders ! Sınıftaki herkes bahçedeydi, bende kütüphanedeydim. Ahh işte sessizlik, yalnızlık ve huzur... Yine bilgisayarı açıp şarkı dinlemeye başladım. O an bi'şey oldu ve mideme bi kramp girdi, ağzımda ne olduğu belirsiz bir sıvı ve kan tadı vardı. Koşarak lavaboya gittim. Kan ve kusmuk (iğrenç)... Acilen revire gitmem lazımdı. Koridorda nasıl koştuğumu bilmiyordum, tek bildiğim şey midem, kusmam ve kan. Revirin kapısını alacaklı gibi çaldım. Kapıyı açan olmadı. Hemen bulduğum bir sınıfın kapısını açmamla yere yığılıp titreyerek kan kusmam bir oldu. Tek hatırladığım şey tarih öğretmeninin ve tüm öğrencilerin başımda toplanmasıydı sonra gözümü açtığımda bir hücre ve hastane karışımı bir yerde uyandım... "Burası da neresi, kimse yok mu ?!" Bir anda odaya maskeli iki adam girdi. Yüzleri gizliydi, göremiyordum. İçinden biri gür bir sesle "Sus çocuk." Dedi. " Hayır, susamam, bana bir açıklama borçlusunuz çünkü haklarım var." "Dinle beni, şu an özel insanların tutulduğu bir binanın hücresindesin çünkü sen sıradan bir insan değilsin. Sen bir şeytansın. Diğerlerinden daha özelsin ve senin sayende birçok başarıyı elde edicez." Ne yani kötü insanların oyunlarına alet mi olacaktım. Buna nasıl izin verebilirler, ben daha çocuğum. Benim adımda Umay ise her zorluğun üstesinden gelirim. Bilirsiniz imkânsız diye birşey yok zor var o da biraz zaman alır. "Yani ben bir şeytanım şimi öyle mi?" "Evet şeytansın." "O zaman korkun benden ahahahaha (!)" "Bu çocuğun akıllı olduğundan emin misin 5678." "Şimdiye kadar emindim ama şimdiden sonrası yok 5679." Adamlar beni bırakıp odadan çıktı. Buradan kurtulmalıydım. Bu hapishaneden zor olsada kaçacaktım. Çünkü bunun için hazırdım... |
0% |