Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3. Bölüm

@azrajjjj

(Yazarın anlatımıyla)

Tuhaf numaralı adamlar Umay'ı odada bırakalı bir buçuk gün olmuştu. Umay buradan kaçmak için kafasında bir takım planlar kuruyordu. Havalandırmadan kaçabilmeyi umut ediyordu. Umay kaçmak için planlar kurarken odanın kapısı çaldı. Gelen numaralı herhangi bir adamdı.

"Şeytan kız ziyaretçin var."

İyide Umay'ı seven kimse yoktu ki. Onu ziyaret edebilecek kimi vardı ? Yetimhanede kendi halinde bir kızdı. Okulda onu seven yada onun sevdiği kimse yoktu. Daha doğrusu Umay'ın kimsesi yoktu. Ne arkadaşı, ne dostu, ne de kardeşi... Yoktu işte.

"Ne, biri beni ziyarete mi geldi ?" dedi Umay içinden.

Oda biliyordu onu seven kimsenin olmadığını. Bilmese bile hissediyordu çünkü etrafındakiler bunu hissettiriyordu. Umay bu yaşına kadar ne kimse tarafından takdir edildi, ne de kimse onu kardeşi gibi sevdi. O sevgi nedir bilmezdi. Bir kişi dışında, Umay resmen onu annesi yerine koymuştu. Yetimhanede sadece onu severdi. Bazen ona kötü davransa bile Umay'ın tek sevdiği insan oydu. O Madam Veronica'ydı... Umay'ın tek sevdiği insan, sevdiğini hissettirmese bile onun sevdiği tek insan Madam Veronica'ydı.

Umay bunları düşünürken numaralı adamın sesi yükseldi "Hadi gidelim şeytan kız."

Umay önde, adam arkada koridorda ilerliyorlardı. Derin ama huzursuz bir sessizlik hakimdi. Sessizliği bozan Umay oldu.

"Size birşey sorabilir miyim ?"

"Sor ama hızlı olsun."

"Beni kim ziyarete geldi ?"

"Gidince görürsün çocuk."

"İyide beni kimse sevmezken kim beni ziyarete gelir ki ?" Dedi Umay huzursuz ve çatal bir sesle.

Numaralı adam yerinde durdu, kızın kolundan tutup "İnan bana seni seven yada sevmeyen biri benim umrumda bile değil. Tek derdim şu an seni sorun çıkmadan görüşme alanına götürmek. Eğer yolda daha fazla konuşursan dilini kesmek zorunda kalacağıma emin olabilirsin seni velet !"

Adam Umay'ın kolunu sertçe kavradı ve onu çekiştirerek görüşme odasına götürmek üzere yürümeye başladı.

"Hey, kolumu acıtıyorsun seni sersem numaralı !"

"Yetimhanede çoğu şeyi öğrenmişsin ama saygıyı öğrenmemişin." Dedi adam Umay'a göz devirerek.

"Bana saygı göstermeyene ben hiç saygı göstermem ve saygı nedir bilmezken bana saygıdan bahsedemezsin numaralı."

Adam Umay'ın bu laflarını işittikce kızın kolunu daha fazla sıkıyordu. Umay ne kadar "Kolum acıyor." Desede numaralı adam onu dinlemiyordu. Umay, adama çok sinirlenmişti. Adamın onu duymamazlıktan geldiğini biliyordu ve artık sabrı taşıyordu.

Umay yerinde durdu. Adam onun neden durduğunu anlamak için arkasına döndüğünde Umay adamın gözlerine parmağını soktu. Adam acıyla haykırırken Umay koridorda koşmaya başladı. Umay'ın önüne bir köşe çıkmıştı. Umay hızlıca köşeyi dönecekken numaralı bir adamla çarpışıp yere düştü.

Numaralı adam ona şeytani bir gülümsemeyle "Yakaladım seni velet." Dedi.

Umay yaptıklarından pişman değildi ama buraya düştüğü için çok pişmandı.

İki adamda Umay'ın kollarına girip onu havaya kaldırarak görüşme odasına götürüyorlardı. Umay'ın ayakları yere değmediği için ayaklarını çırparak ve kollarını çekiştirerek onlardan kurtulmaya çalışıyordu ama hiç birşey işe yaramıyordu.

Adamlar sonunda Umay'ı zor da olsa görüşme odasının kapısına getirmişlerdi. Umay kapıdan içeri girmek için harekete geçecekken adamlardan biri sırtından itekleyerek "Bide senin Hint filmi sahnesi gibi ağır ağır yürümeni mi bekleyeceğiz, biraz daha yavaş git çok hızlısın (!)" dedi.

Umay içeriye girdiğinde önünde Madam Veronica'yı gördü. Kızın kalbinde resmen kelebekler uçuştu. Çünkü dediğim gibi onu kokusuna muhtaç olan, daha onu görmeden ölen annesinin yerine koymuştu.

Umay adeta bir kene gibi Madam Veronica'ya yapıştı. Madam Veronica pek belli etmesede duygulanmıştı. Ama ona karşılık veremezdi çünkü o bir şeytandı ve kendisi melek gibi çocuklar yetiştiriyordu, yani öyle zannediyordu.

Madam Veronica Umay'ı elbisesinin yakasından tutup ittirdi. Umay anlamsız gözlerle Madam Veronica'ya bakıyordu. İlk defa böyle birşey olmuştu. Madam Veronica ilk defa onun sarılmasını istememişti.

Madam Veronica "Umay, lütfen bana yaklaşma." Dedi.

Umay hâlâ kadının suratına anlamsız anlamsız bakıyordu.

"Umay lütfen bana öyle bakma, ben onlarca melek yetiştiriyorum. Günahsız yetim ve öksüzü doyuruyorum."

"Peki ya ben ?" Dedi Umay. "Ben yetim ve öksüz değil miyim, ben günahsız değil miyim, ben iyi biri değil miyim ?"

Madam Veronica sadece susuyordu. Umay'ın gözleri yavaş yavaş doluyordu.

"NEDEN SUSUYORSUN, SANA DİYORUM Kİ BENİM ONLARLA NE FARKIM VAR BENDE ÇOCUĞUM ONLARDA." Dedi bağırarak.

"Anlamıyorsun Umay sen şeytansın istesende bizimle kalamazsın." Dedi hafif bir İngiliz aksanıyla.

"Peki biliyor muydun, bunca yıldır şeytan olduğumu ?"

Madam Veronica sadece susuyordu.

Umay'ın gözünden birkaç yaş yere düştü.

"Sana biliyor musun dedim." Dedi dünyası basına yıkılmış gibi bir sesle.

"Getirildiğin gün daha doğrusu seni getirdiğim gün kaza yerine çok yakın bir mandalina bahçesinde bulmuştum seni. Orada sadece etrafa bakıyordun. Önce seni yetimhaneye götürmeyip ailene verme kararı aldım. Sonra ailenin öldüğünü görünce seni yetimhaneye getirdim."

"Ama şimdi benden kaçıyorsun, sırf şeytanım diye. İnan bana böyle olmak istemezdim. Bunu ben seçmedim çünkü kaderin bir oyunu."

Umay herşeyi o gün anlamıştı. Bu hayatta kimseye güvenmemeyi, kimseyi sevmemeyi, herkesin sevilmeyecek olduğunu...

Umay Veronica'nın yanından dışarı çıkmıştı. Kapıda numaralı adamlar onu bekliyordu. Umay'ın resmen beyni donmuştu kimseyi dinlemiyordu, anlamıyordu sadece tek düşündüğü şey bunca zamandır Şeytan olduğunu neden anlamadığıydı, neden onu seven biri olmadığıydı...


Loading...
0%