Yeni Üyelik
1.
Bölüm

"Bakmakla Görmek Arasındaki Fark"

@azranzzz

~Buseden

 

İnsan bazen durmak dinlenmek ister. işte bende tam o evredeyim durmak istiyorum artık çünkü yoruldu son bir yıldır yaşanan her şeyden yıprandım.

 

 

Nefes alacak gücümde yok isteyimde. Cıvıl cıvıl kızdın nasıl bu hale geldin? Diyeceksiniz çünkü Buse Naz Kılınç kaybetmeyi, vazgeçmeyi, pes etmeyi öğrendi. Ben artık o neşeli kız değilim.

 

 

 

Aklımı yitirmeye yetecek kadar acı çektim ama aklımı yitirmeyi başaramadım. Neşemi yitirdim ben gülüşümü kaybettim. Ben nefes almayı yaşıyorum demeyi onla öğrenmişken onunla kaybettim.

 

 

 

Aynı anda iki kişiyi birden severken bianda gerçek aşkla karşılaştım. Tabi başta biraz yargıladık birbirimizi hatta uyuz olduk ama kim demişse iyi demiş zıt kutuplar birbirini çekermiş...

 

 

4 ay önce

 

Bebek ağlama sesiyle açtım gözlerimi zar zor yatakta doğruldum. ''Abi!!! Alparslan ağlıyor baksana çocuğuna ya!''. Yataktan kalktım abimin odasına yöneldim abim uyuyordu bebekle çok fazla ilgileniyordu o yüzden sabahları uyanmakta zorluk çekiyordu.

 

 

 

Kendi çocuğu bile olmayan bi bebeğin babası yerine koymuştu kendini. Bu bebek ufuğun oğluydu hem abimin en yakın arkaşının hemde benim ilk aşkımın çocuğuydu.

 

 

 

Aşık olduğum adamın aşık olduğu kadından olan çocuğuna bakmak zorundaydım. Her ne kadar kötü bi durum gibi görünsede bebeğin bi suçu yoktu ki. Ufuğunda suçu yoktu aşinanın'da ama bende masumdum bu acıyı çekmeyi hak etmedim.

 

 

 

Ufukla aşina bir trafik kazası atlattılar daha doğrusu daha atlatamadılar. iki aydır komadalar o kazada Alparslan'da arabadaydı ama şükür burnu bile kanamadan atlattı hatta bu yüzden bazen ona Harry Potter'ım diyorum sağ kalan çocuk bide boncuk boncuk gözleri var.

 

 

 

Alparslanı beşiğinden kucağıma alıp yavaş yavaş mutfağa indim. 4 aylık bir bebeğin anne sütü içmesi gerek ama elimizden bişey gelmiyor mamalarla idare ediyoruz işte.

 

 

 

Ona şimdiden çok alıştık annesinden çok benim kokumu aldı. Her sabah onun sesiyle uyanıyorum ben. Her gece o sustuktan sonra uyuyorum. Maması hazırdı bileğime bir damla damlatıp sıcaklığını test ettikten sonra biberonunu ağızına yerleştirdim. Minik elleriyle parmağımı tutmaya çalışıyordu.

 

 

 

Bir kaç dakika sonra mamasını bitirmişti çok iştahlı bir bebekti. Gülmeye başlamıştı ''doydun tabi gülersin''. O an Alparslanın ağızından hiç beklemediğim bir kelime çıktı ''Annyee''. Dedi ben o kelimenin altında ezilirken bir daha tekrarladı ''annyee''. ''Keşke... senin annen değilim ama keşke senin annen ben olsaydım".

 

 

 

Merdivenlerden gelen ayak sesiyle tedirgin oldum abim gelmişti ''korkuttun beni ya''.

 

 

 

''Sen ve korkmak?''. Dedi imalı bir ses tonuyla abim.

 

 

 

''Ben korkamaz mıyım?''.

 

 

 

''Korkamazsın sen benim kardeşimsin. Dedi sahiplenici bir tonda bian duraksadı bişey hatırlamış gibi olup konuşmaya devam etti. ''He bu arada Alparslanın dayısı gelicek bu gün''.

 

 

 

''Benim bu gün dışarıda işim var''.

 

 

 

''Bir kere bile hastaneye gitmedin hatta düğüne bile gitmedin bilmediğim bişey mi var buse!''. Dedi sinir tonu giderek yükseliyordu.

 

 

 

''Günaydınnn''. Diyerek mutfağa giren berk bütün kasveti dağıtmıştı.

 

 

 

''Günaydın Kılınç holdingin cio'su''. Dedi abim.

 

 

 

''Hadi çıkalım malum cioyum artık şirketimin başında durmam gerekiyor''. Dedi kasıntıyla berk.

 

 

 

''Abicim canım Abicim cio abim benim bende geliyim mi senle şirkete?''.

 

 

 

''berkte abiye geçiş yaptığına göre yine ne yaptın buse?''. Diye kendinden emin bir şekilde sorguladı beni berk.

 

 

 

''Cezalı o! Bu gün evdesin küçük hanım!''. Sinir bizim ailede doğuştan özelliklede Barlas abimde.

 

 

 

''Şimdi yasaklar delinmek içindir diyip evden çıkmak yok''. Dedi berk. Beni çok iyi tanıyordu.

 

 

 

Abimde onaylarcasına başını sallayıp mutfaktan çıktılar.

 

 

 

''Evet yine baş başa kaldık tatlışko''.

 

 

 

Alparslan onaylarcasına gülümsemişti. Ona tatlışko demem hoşuna gidiyordu. ''Hadi gidelimde biraz oyuncaklarınla oynıyalım''. Alparslanı kucağıma alıp odasına çıkarttım. ''Babana benzemek yok, Barlas amcana benzemek hiç yok heleki berke asla benzemiyorsun anlaştık mı?''. Alparslan onaylarcasına gülümsemişti.

 

 

 

Beşiğine bırakıp yanına oyuncak almaya giderken kapı çaldı. Aşağı inip kapıyı açtım karşımda görmeyi hiç beklemediğim biri gelmişti. Aliydi bu benim iki numara. Sinir seviyem yavaş yavaş yükseliyordu.

 

 

 

''Selam''. Dedi evli olduğunu gizleyip benimle flörtleşirken bi anda bu olayı bana açıklama gereği duyan karaktersiz herif.

 

 

 

''Hoşgeldin derdim ama biliyorsun yalan söylemeyi sevmem bas git şeytan görsün yüzünü!''. Hızla kapıyı kapattım. Öfke bütün bedenimi sarmıştı hızla merdivenleri tırmanırken bir daha kapının çalmasıyla duraksadım. ''Yüzsüz!''. Banyoya girdim elime su dolu kovayı aldım.

 

 

 

Hızla merdivenleri indim kapıyı açıp suyu alinin üzerine boşalttım ama ali sandığım kişi ali değildi. Karşımda 1.90 boylarında esmer, kaslı, yeni traş olmuş, mis gibi parfüm kokan, ayağında siyah postalları askeri üniforması ve öfkeden ateş çıkan gözleriyle bana bakan bi adam vardı üzeri ıslak olduğu için karın kasları belirginleşmişti. Gözlerimi zar zor adamdan alıp ''Kusura bakma ya''. Dedim.

 

 

 

''Naptın lan sen!''. Adam haklı olarak öfkeden köprüyordu.

 

 

 

''Ben seni şey sandım...''. Cümlemi tamamlamaya fırsat vermeden kükremeye devam etti.

 

 

 

''Ne sandın ya! Manyak mısın!''. Haklılık payı vardı ama kimse bana sesini yükseltemezdi.

 

 

 

''Tamam uzatma şekerden değilsin erimez o balon kasların''.

 

 

 

''Bu ne ya hem suçlu hem güçlü çocuk musun sen!''. Hâlâ sesini yükseltiyordu o yükseldikçe benim dahada yükselesim geliyordu. Kurduğu cümle son anda aklımı başıma getirmişti.

 

 

 

 

''Eyvah çoçuk'' Alparslan yukarıda tek kaldı. Hemen merdivenlere doğru koşmaya başladım. Merdivenleri hızla çıkarken oda arkamdan geliyordu nasıl oldu anlamadan önüme geçti. Benden önce odaya girip alparslanı kucağına aldı.

 

 

 

 

''Hey napıyorsun sen ya?''.

 

 

 

''Bi iş yapıyorsan doğru düzgün yap para kazanıyorsun bari hakkını ver!''

 

 

 

''Ne diyorsun sen ya ne parası ne işi!''.

 

 

 

''Bakıcı değil misin kızım sen?''.

 

 

 

''Benim bakıcıya benzer bi halim mi var?''. Baştan aşağı süzdü beni.

 

 

 

 

Esmer 1.70 boylarında esmer güzeli iyi giyimli ama fazlasıyla pembe tonlarda giyinmiş tuhaf derecede sevimli ama biraz tehlikeli ne zaman ne yapacağı belli olmayan hafiften psikopat bir tipti ''iyiki değilsin o zaman''.

 

 

 

 

''İhtiyacım yok zaten hukuk kazandım ben''.

 

 

 

''Allah müvekkillerini senin gazabından korusun''. Dedi alaycı bir üslupla.

 

 

 

''henüz kart bastıramadım kusura bakma bastırır bastırmaz yollıycam sana ihtiyacın olur senin''.

 

 

 

''Askerim ben...''. Dedi gururla Bu seferde ben sözünü böldüm.

 

 

 

''Ben sen değilim mesleğine saygım var ama bu sinirli olmanın gerekçesi değil''. Alparslan ağlamaya başlamıştı adamın kucağından aldım. Beşiğine bırakırken adamla göz göze geldik.

 

 

 

''Adını hâlâ söylemedin''. Dedi merakla

 

 

 

''Buse ben Buse Naz Kılınç''.

 

 

 

''Barlas yada Berk'in neyisin?'' Bu sefer bişeyi sorgular gibiydi meraktan çok.

 

 

 

''Kardeşiyim ikisininde''.

 

 

 

''Balamir bende Balamir Karaca''.

 

 

 

''Aşinanın abisisin''. Dedim umursamaz bi tonda.

 

 

 

''Seni hiç görmedim''.

 

 

 

''Ben istediğim sürece beni görebilirsin çünkü''.

 

 

 

''Havalara bak İngiltere prensesi falan değilsin benim bildiğim kadarıyla''.

 

 

 

''Prenses olmak için İngiliz olmaya gerek yok ben abimin prensesiyim''.

 

 

 

''Fazla şımartmış seni ama ayıktırıyım süslücüm dünya senin etrafında dönmüyor''.

 

 

 

''Benim dünyam benim etrafımda dönüyor bay dağ ayısı''.

 

 

 

''Bana bak!''.

 

 

 

''Asıl sen bana bak! Yok ya sen zaten ilk andan beri gözlerini benden alamıyorsun''.

 

 

 

''İlk defa konuşan süslü bi boya kutusu görüyorum şaşkınlığımı mazur gör'' dedi alaycı bir üslupla.

 

 

 

''Dağ ayısı!''.

 

 

 

''Dağ ayısı ne ya hem suçlu hem güçlü''.

 

 

 

''Adım Buse senin için bile ezberlemesi kolay bir isim zorlasan aklında tutarsı''.

 

 

 

''Süslü iyi buseden daha çok seni yansıtıyor''.

 

 

 

Tam bişey söyliyecekken telefonu çaldı. Telefonu açıp ''Tamam geliyorum''. Dedi sonra bana yönelip ''Malum görev beklemez ama seninle uğraşıcam süslü''.dedi ve gitti.

 

 

 

Alparslanın yanına eğilip ''Sakın dayınada benzeme bildiğin öküz bu ya gölge amcan gibi karanlık işlerede bulaşmak yok en iyisi anıl abin gibi ol Malum kendisi doktor birazda zeki bi tıp en mantıklı seçenek o''.

 

 

 

Alparslan minik elleriyle gözlerini avuşturuyordu. ''Uykun mu geldi bakalım senin?''. Beşiğini yavaş yavaş sallamaya başladım.

 

 

''Bebeğimin güzel gözleri varmış

Işıl ışıl parlarmış

Annesi ona hep bakarmış

Ninni söyler sallarmış

 

Melek bebek uyusun da büyüsün

Melek bebek tıpış tıpış yürüsün

 

Bebeğimin güzel elleri varmış

Yumuk yumuk sıkarmış

Annesi onu hep okşarmış

Ninni söyler sallarmış

 

Melek bebek uyusun da büyüsün

Melek bebek tıpış tıpış yürüsün

 

Bebeğimin güzel saçları varmış

Misler gibi kokarmış

Annesi onu hep tararmış

Ninni söyler sallarmış

 

Melek bebek uyusun da büyüsün

Melek bebek tıpış tıpış yürüsün

 

Alparslan uyumuştu artık rutindi benim için bu ninni Han Barlas Kılınça bile Ninni söyletiyordu bu minik beyefendi.

 

 

Bende çok yorgundum kafamı bi anlık yastığa koydum. Gözlerimi kapattığım anda uyku esir almaya başladı bedenimi. Uyandığımda Alparslan beşiğinde yoktu...

 

 

 

 

Loading...
0%