Yeni Üyelik
2.
Bölüm

🌘Kayıp Suretler

@b.hilal

🌘

Ciğerlerime dolan yakıcı soğukla gözlerimi açtım. Beyaz ve kar denilen buz bataklığında gözlerimi açtım. Cenin pozisyonunda yatıyordum ve soğuk hava tenimi delip geçerken irkilerek yattiğım yerden kalktım.

Yüksek bir dağın eteklerindeydim, insanlar kıyafet giyerdi ama ben çıplaktım. Sırtımı okşayan uzun kıvırcık, kızıl tellere saç diyordu insanlar. Göğüskafesimin üstündeki iki şişkin sarkan organa baktığımda insanların iki cins varlık olduğunu hatırladım. Yutkunarak bacaklarımı araladıĝımda insan ırkının kadın olan tarafında olduğumu anladım. Ben tanımadıĝım bir kadının bedeninde hayat bulmuştum. Bilinçsizce uzun saçlarımla vücudumu örtme ihtiyacı hissettim. Evet bu duyguyu biliyordum, insan olmanın fıtratında utanmak vardı. Kar batağındaki ayaklarım hissizleşmeye başladı. Panikle koşmaya başladım. Akşam olmak üzereydi ve güneş gidiyordu. Bu dünyada gece ve gündüz diye iki zaman vardı doğru ya... Zaman, sayılar, yönler denilen kavramlar bile insanın lügatinde kısıtlayıcı bi ölçü değil miyidi? Yönler bile sınırlıydı. Sonsuzluk kavramı insan aklının almayacağı kadar delirtici bir olguydu. Ne garip sonsuzluğun yönü bile vardı onlar için, insanlar kendi aklınca sonsuzluğu bile bir yönden diğerine gitmek demek olduğunu sanıyorlardı. Bir başlangıç noktasına ihtiyaçları vardı. Halbuki sonsuzluğun yönü bile sonsuz olmaktan geçiyordu.

Göğsümün altındaki et parçası göğüs kemiğimi dövmeye başladı. İkinci hissettiğim şey korkuydu. Koşarken yüzümün ıslandığını anladığımda durdum. Ağlıyordum, korkuyordum dilimi dudaklarıma gezdirdiğimde tattığım ilk şey gözyaşım olmuştu, ne garip. Her yer kardı ve her yer aynıydı. Önceki boyutta sadece güzel bir ruhtan ibarettim. Üşümek, korkmak, ölmek, kaybolmak, ağlamak bunlara insan ırkında görüyordum ama yaşamadığım için bilmiyordum. Lanetin bedeli ağırdı, insan bedeninde uyanan ruhum sıkışmış ve aciz hissediyordu. Bu dünya ne kadar sınırlıydı böyle. Karşımda duran ormanın boşluğuna doğru güçlü bir çığlık attım. Sesim ince ve naifti. Kuşlar dallarında feryat ederek ürktüler ve uçtular. Hissizleşen ayaklarım değildi artık, bacaklarım uyuşurken kar batağına dengemi kaybedip düştüm ve dağın dik yamacından ormanın içine yuvarlanmaya başladım! Gözlerimi bile açamıyordum. Uzuvlarıma hükmüm geçmiyordu. Sırtım ağacın sert gövdesine çarparken güçsüzce inledim. Ağaca çarpmamla kirpiklerimi zorla araladım. Kolum yaralanmıştı. Bileğimin iç kısmından dirseğime kadar derin bir kesik açmıştı çarptığım ağaçlar. Kanım karı güzel bir renge boyadı. Kanım gece mavisiydi. Kan kırmızı olmaz mıydı? Bu ruhumun insan olmaması yüzündendi. Bu lanetin mührüydü belki de. Kara karışan koyu mavi kanın rengi açılmaya başlarken bu kadar kısa zamanda öleceğimi bilmiyordum. Gözlerim kapanmaya başlarken karla kaplı bir çift siyah postlu pati belirdi. Kolumdaki yarayı yaladı. Geceden daha siyah bir kurt kanımın kokusunu almıştı. Artık korku bile hissedemiyordum, uyuşuyordum. Gözlerime bakan kurdun bal rengi bakışları hüzünle doluydu. Ya da ölümün verdiği o halle öyle görmeye başlamıştım. Soğuktan katılaşan yüzüme inat, başını göğe kaldırıp uluyan kurda gülümsedim. Uluyuşu ölüm ninnisi gibi hüzün doluydu sanki. Bedenimi pay etmek için diğer kurtları çağirıyordu. Umrumda değildi ben zaten ölüyordum...

🌒

Gözlerimi tavana diktim, içtiğim sigaradan gri rengini almıştı. Her sigara içmek istediğimde hasta bakıcıdan sigaramı yakmasını istiyordum. Diğer koğuştakilere sigara izni yoktu ama doktorum kendime ya da odama zarar vermeyeceğimi söylemişti. Gıcırdayan demir yatağımdan doğrulup oturduğumda masamdaki kitaba baktım. Suç ve Ceza, okuduğum . 1446. Kitaptı. Okumam için kitaplarımı doktorum getiriyordu. Demir parmaklıklı küçük penceremden güneşe baktığımda yeni kitabımın birazdan geleceğini anladım. Odamda saat yoktu, masam, sandalyem ve yatağım yere sabitlenmişti. Sigara izmaritlerini biriktirdiğim küllük bile camdan değil plastikti. Odam tam da akıl hastasına uygun tasarlanmıştı. Bütün akıl hastalarının giydiği o aynı renk pijamaları giymeyi reddetmiştim. Odamda spor yaptığımda altımda eşofman olur üstü giymezdim. Diğer zamanlarda da doktorumun gegirdiği gömlek ve kumaş pantolonu giyerdim. Doktorum gelene kadar şınav çekebilirdim ve pozisyon alarak şınav çekmeye başladım. Kitap olmadığımda sıkılıyordum ve bu gün biraz gecikmişti bile. 1, 2, 3, .... 24, 25. Kapı usulaca açılırken lacivert topuklu ayakkabılarını gördüm. Ayağa kalkıp ellerimi ıslak medille temizledim. Doktor her zamanki gibi küt sarı saçlarını esnesinden bağlamış ve lacivert gömleği beyaz kalem eteği ve beyaz kısa ceketiyle her zamnki gibi giyinmişti. Çantasını masaya bıraktı.

 

Loading...
0%