Yeni Üyelik
1.
Bölüm

GİRİŞ

@b_anemoia

 

Lütfen oy vermeyi ve satır aralarında düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın şimdiden teşekkürler 💖

 

 

 

Başlama tarihinizi buraya bırakır mısınız?

 

 

 

 

 

🔥🔥🔥

 

Titreyen ellerine aldırış etmeden son umuduna tutundu genç kız, on altı yıllık hayatının son dört yılında yaşadıkları artık dayanılmaz bir hâl almış, son umuduna yazmaya karar vermişti, Persephone...

 

Parmak uçlarından dökülen kelimelerin kime ulaşacağını dahi bilmiyordu. İçinden bir ses onu ve annesini bu cehennem çukuruna sürükleyenlerin hak ettiği cezayı bulmasını sağlayacağına inanıyordu. Hatta kendisinden sonra belki annesini kurtarabilirdi. Yapardı değil mi? Daha önce de birçok kadını, çocuğu kurtarmış, sesini duyurmuştu. Kimsenin duymadığı sessiz çığlıkları o duyardı. Bizim atamadığımız çığlıkları o bizim yerimize atardı. Cinsiyetini, yaşını hiç kimse bilmezdi ama varlığını hissettirirdi. Kelimeleriyle dokunurdu yüreklere. Ne için yardım istenirse halletmenin bir yolunu illaki bulurdu Persephone. Kendisi için artık kurtuluş yoktu fakat ona bu hayatı reva görenler, kendisinden sonra kesinlikle rahat bir yaşam sürmemeliydi. Biliyordu, Persephone bunu başarırdı. Daha önce cesaret etseydi yazmaya belki yarım saat önce yaşananları da yaşamayacak, güne bu şekilde başlamayacaktı. Babasının, annesinin, dedesinin duymadığı, çığlıklarını o duyardı. Ya da aslında duyup duymazdan geldikleri çığlıklar... Yazacakları bitince son bir kez okudu Persephone'nin biyografisini süsleyen satırları.

 

'Hiçbir karanlık sonsuza kadar sürmez, tut elimi beraber çıkalım o karanlıktan. Aydınlık yarınlara...'

 

Onun için artık umut kalmamıştı, tamamen karanlığa bürünmüştü, hayat tüm renklerini yitirmiş, sadece siyahtan ibaretti, yine de gülümsedi, bu acıyı saklayan bir gülümsemeydi, kimden saklıyordu ki acısını? Hâlâ uyuyan ev halkını geride bırakarak çıktı balkona, sonsuz bir uykudaydılar zaten, burası her daim onun nefes alabildiği tek yer olmuştu, bu ev görünümlü cehennemde.

Son kez bakındı etrafında yükselen binalara, tam karşısındaki binanın balkonuna takıldı gözleri. Onlarca bina içerisinde, bir tek burada mevsim hep bahardı. Çorak topraklarda açan bir çiçek gibi, bu beton yığınlarının arasında tüm dikkati üzerine çekiyordu, en azından onun dikkati hep balkondaydı. Diğer sıradan evlerin aksine balkonu çiçek bahçesi gibiydi, demir korkulukları saran, pembe ve beyaz begonviller, üzerindeki üç rüzgar gülü... Şu an bulunduğu balkonu güzelleştiren de tam karşısındaki bu balkondu aslında, orayı izlemeyi severdi. Kimi zaman açık pencerenin ardındaki ev sahibini görürdü, balkonu gibi kıyafetleri de rengarenk veya çiçekli olurdu. Açık kumral, uzun saçlarını savurarak dans ettiği zamanlarda kendisini onun yerine koyardı. Her daim onun yerinde olmayı dilerdi aslında. Başka bir hayat mümkündü ama ona bu fırsat ona hiç verilmemişti, o dans etmeyi sevmezdi aslında ama komşusunu dans ederken izleyince gülümsemeden edemezdi. Kendisi istemiyordu dans etmeyi çünkü mecbur bırakılıyordu, oysa o anlarda dans etmemek için her şeyi yapabilirdi, yapamıyordu. Ama kendi istediği gibi özgürce dans etseydi severdi o da. Amcasını, babasını ve dedesini eğlendirmek için annesi ya da kendisinin dans etmesi onu hiç mutlu etmezdi. Üzerine giydiği kıyafetlerden tiksinirdi mesela, dans ederken komşusu gibi özgür hissetmesi gerekirken, o kendini kıyafetlerin içerisinde mahkum gibi hissederdi. Yine de annesinin yerinde olmaktansa bu durum onun için daha kabullenilir bir şeydi. Fakat bu sabah her şeyin sonu olmuştu. Amcası onun elinde kalan son umudu da çekip almıştı. Biliyordu, o da annesi gibi bir hayata mahkum olacaktı artık. O hayatı yaşamaktan da ölmeyi tercih etmişti. Son bir kez komşusunu görmeyi diledi, onun eğlenen halini görünce kendisini onun yerine koyardı. Bekledi ama bu sabah erken uyanmamıştı. Tahmin ediyordu aslında, gece geç saatlere kadar ders çalıştığı için öğlene kadar uyanmazdı. Yıllardır uzaktan izleyerek tanımıştı onu.

 

Telefonundan Persephone'ye attığı mesajları sildi, ölümünün ardından kimsenin ona musallat olmasını istemiyordu. Korumak istedi Persephone'yi, içten içe biliyordu o saklasa da Persephone saklamayacaktı gerçekleri bildiğini. Son bir kez daha baktı karşı balkona, begonvilleri hayranlıkla inceledi, bu mesafeden kokusunu alamazdı belki ama alabiliyor gibi hissetmişti, abisine kısa bir mesaj attı "Seni seviyorum abiciğim. Beni affet," hiçbir şeyden haberi yoktu abisinin, üniversite son sınıf öğrencisiydi, 4 yıldır eve doğru dürüst uğradığı yoktu, abisi varken amcası, dedesi ve babası normal davranırlardı. Biliyorlardı, o kendileri gibi değildi, korkarlardı da kendisinden, genç kız yine de kızgındı, eğer abisi dört yıl önce gitmemiş olsaydı yaşadıklarının hiçbirini yaşamayacaktı.

 

Annesinin nasıl bir hayat sürdüğünü fark etmeyecekti. Bu gerçekle yüzleşmek ağır gelmişti. Kapattı telefonu, çıktı demir korkulukların üzerine, kendisini atmadan önce son bir kez gökyüzüne baktı. Bugün her zamankinden daha karanlık geldi, gri gökyüzünü görmek onu rahatsız etmişti, renkler önemini kaybettiği için mi gökyüzü bugün böyleydi? Gördüğü tek renk karşısındaki balkondu oysa ki. Annesinin sesi yükseldi aniden, korkmadı, önemsemedi. "Eda! Kızım," dolan gözlerine rağmen gülümsedi. "Anneciğim yapma, gel içeri düşeceksin." Annesinin sesi çaresiz geliyordu. Ama ilk defa bağırdığını duymuştu. Önemsemedi, çünkü bu çığlığı atması gereken zaman çoktan geçmişti. "Kızım ben sizin için dayanıyorum, abin ve senin için. Ne olursun bırakma beni bu karanlıkta tek başına." Histerik bir şekilde kahkaha attı Eda, "Beni de içine düştüğün karanlığa çekmek yerine, ikimizi de kurtarmanın bir yolunu bulsaydın, susmasaydın anne! Ben yokum artık," diğerleri de uyanmıştı fakat ne olduğunu anlayamayıp, uyandırıldıkları için öfkelenmişlerdi. Annesi fark etmişti, döndüremezdi Eda'yı kararından. Az önce duymamak için kulaklarını tıkadığı çığlıkları daha fazla duymazdan gelemezdi, yıllarca kimsesiz olduğu, korktuğu için mecbur kaldığı her şeyi kaldırmıştı fakat kızını kaybetmeyi kaldıramazdı. Daha fazla düşünmeden o da geçti korkuluğun diğer tarafına, tam bu esnada karşı balkondan çıkan komşusu gördükleri karşısında bir çığlık atmıştı. Sevindi Eda, son göreceği yüz ailesi değil de komşusu olduğu için. "Ne yapıyorsunuz siz? Yalvarırım yapmayın, bakın her ne sizi bu noktaya getirdi bilmiyorum ama yardım edebilirim size lütfen." İlk defa fark edilmişlerdi, yıllarca yaşadıklarını kimse görmemişti oysa, artık görülmenin de bir anlamı yoktu. Annesi tepkisizce kızını izlerken Eda gülümsedi komşusuna. Gülümsediğini gören komşusu elini uzattı. "İçeri geçin sonra hemen buraya gelin, bak istersen tut elimi düşmene izin vermem ama risk var yine de zarar görmeyin. Gencecik bir kızsın sen, hiçbir şey için geç değil ablam, lütfen bak söz veriyorum ben seni kurtarırım derdinden, korurum herkesten. Gelin lütfen,"

 

Eda bir uzansa tutabilecekti elini aslında, balkonları arasında çok mesafe yoktu ama bunun yerine; "Bir çiçek verir misin bana? Beyaz begonvil," demeyi tercih etmişti. Hiç düşünmeden koparıp uzattı beyaz begonvili komşusu, uzanıp aldı, kokusunu çekti içine, annesi telaşla arkasına baktığında diğerlerinin geldiğini görüp korkuyla irkildi, Eda ise komşusunun kahve gözlerinden ayırmamıştı gözlerini. Onun sessizliğini fark eden komşusu devam etti. İkna edebilirdi.

 

"Hiçbir karanlık sonsuza kadar sürmez, tut elimi beraber çıkalım o karanlıktan. Aydınlık yarınlara." Bu sözler Eda'nın kalbinde umudu yeniden yeşertti, anladı karşısındakinin kim olduğunu, "Persephone," diye fısıldadı. Güldü komşusu, "Evet benim, bak ilk defa biri gerçek kimliğimi gördü, hadi tut elimi ablam, biliyorsun kurtarırım ben seni."

 

Eda tam elini uzatıp tutacaktı ki duyduğu ses ile geri çekti elini, "Ne işiniz var orada sizin, girin içeri!" rica yok, her zamanki gibi emir vermişti. Sabah ondan masumiyetini alan kirli ellerin sahibi. Hiç düşünmedi, tuttu annesinin elinden atladı ikisi birden, beşinci kattan bedenleri aşağı düşerken Eda'nın kısa süren kahkahasına eşlik eden tek ses komşusunun acı çığlığıydı. Bu bir intihar değildi, bu bir cinayetti. Eda ve annesi için kurtuluş, onlara bu hayatı yaşatanlar için ise cehenneme ilk adım.

 

**

Eda'dan Persehone'ye;

 

Kimsin? Adın ne? Hiçbir şey bilmiyorum senin hakkında ama önemi yok bildiğim bana yeterli, benim için adaleti arayacağını biliyorum, kimsenin duymadığı sesimi duyuracak, sessiz çığlıklarımı yanıtsız bırakmayacaksın.

 

Ben Eda, 16 yaşında öldüğümü düşünecek herkes ama ben ölmeye dört sene önce başladım, yavaş yavaş çürüdü bedenim. İlk önce annemin gerçeğiyle yüzleştim. Yıllardır babam, amcam ve dedemin masalarına meze olduğu gerçeği.

 

Biliyor musun? Aslında babam gerçek babam bile olmayabilir çünkü annem kağıt üstünde babamla evli olsa da kimi zaman dedemin odasından, kimi zaman amcamın odasından çıkarken görüyorum onu.

 

Nedenini ben bu yaşta anlıyorsam senin de anladığını düşünüyorum, yazmaya elim varmıyor çünkü bu gerçek beni kahrediyor. Son iki senedir de beni de bu çukura sürüklediler, onlar içki masasında keyif yaparken annem onlara hizmet ediyor, ben ise istemediğim halde zorla dans etmek zorunda bırakılıyordum. Üzerimde bulunmaması gereken kıyafetlerle...

 

Normalde dekolte giymek istersem kızıyorlar, izin vermiyorlardı ama şimdi... evdeyken öyle giyinmek zorundayım. Gerçi çıkamıyorum genelde evden ama bazen çıkıyorum onlara alkol ve çerez almaya. Ve hayır okumuyorum da. Göndermediler. Açıktan okuyorum, göstermelik.

 

Yine de dayanmaya çalıştım ben, ta ki az önceye kadar, her şeye rağmen masumiyetimi kaybetmemiştim ama bu sabah amcam kirli elleriyle aldı benden onu da, umudumu, çocukluğumu, her şeyimi.

 

Senden tek bir şey istiyorum, herkes tarafından saygın olduğu düşünülen AKEROĞLU ailesinin gerçeklerini duyur. Benim için her şey bitti ama annemi belki kurtarabilirsin. Yalnızca abim, bir tek o farklı, o hiçbir şeyi bilmiyor. O bilseydi yaşamazdık hiçbir şeyi.

 

Ona söylemedim, o belki kendini bu aileden kurtarır, emekleri boşa gitmez diye, okumadığımı bile bilmiyor, o kadar profesyonelce rol yaptılar ki evimizin içindeki abim bile göremedi gerçekleri. O gidene kadar ben de görememiştim...

 

Eğer abime anlatırsan da önce emin ol, o kendi hayatını bu kansızlar için yakmasın. Asla vazgeçme olur mu? Bizim sesimiz olmaya devam et Persephone.

 

🔥🔥🔥

 

Her kurgumda olduğu gibi bu kurnunda emojisi var 🔥 alev alev geliyoruz çünkü.

 

Beni aşağıda yer alan sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın olur mu? Bundan sonra oradan alıntılar atıp duyuru yapacağım. Ayrıca instagram öne çıkanlardan WhatsApp kanalıma ulaşabilirsiniz.

 

İnstagram: b_anemoia_

 

X (Twitter): b_anemoia

 

Loading...
0%