@b_anemoia
|
Keyifli okumalar dilerim, lütfen yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın ☀️☀️☀️
Dün gece Kenan'a yaptıklarımızdan dolayı hâlâ başıma bir şey gelmediğine göre Kenan bunu yapanın ben olduğumu anlamamıştı. Sina beni sorguya çekmediğini göre holdinge gittiğimden haberi yoktu. Şimdi ise benim için asıl önemli olan konuda yardım istemem gerekliydi tek başına da yapabilirdim fakat yardım alsam işler daha kolay olacaktı, bunun için gruba mesaj attım. Siz: Selam beyler
Elmasım: Beyler?
Siz: sen karşımdasın sana niye selam vereyim girme araya
HAKKI: ALEYKÜMSELAM
Siz: Bismillahirrahmanirrahim
Siz: Hakkı bu gruptaymış lan haberim yoktu madem buradasın neden hiç konuşmuyorsun
Siz: laf da çakarmış haspam, neyse yardımınıza ihtiyacım var ama önce sizin için sorun olmayacaksa Can'ı gruba alır mısınız
Miraç ADEMOĞLU soluCAN kişisini ekledi
Elmasım: işin içine Can katıldığına göre büyük bir bok yiyeceksin
Siz: nasıl da tanıyor beni aşkım yaa ama baştan söyliyim bu defa karşımıza alacağımız kişi Kenan'dan daha tehlikeli ona göre var mısınız?
ADEMOĞLU ADEM: korkmalı mıyız?
Miraç ADEMOĞLU: bok kokusu alıyorum Siz: Sina Turan'ı :)
Siz: görevimiz; aşıkları kavuşturma
Siz: tam düşündüğün şey Ferhat ile Aslı, Kerem ile Mecnun'dan daha büyük ve efsaneleşmeyi hak eden aşıkları kavuşturmamız gereken konular var
Siz: kes uzatma, sen benden iyi mi bileceksin, bu arada birbirlerine aşıklar sen körsen göremiyorsan benim problemim değil, Asaf abi değil sorun anan kusura bakma da kaçıp duruyor onları bir araya getirmemiz lazım.
Miraç ADEMOĞLU: ben kesinlikle varım
ADEMOĞLU ADEM: Karışmasak mı biz
HAKKI: ben Gönül işlerinden anlamam Güneş hanım ama yardımcı olabilirsem olurum
Siz: Hakkı gönülün g si neden büyük demek ki anlıyorsun :) bir de bir daha bana hanım dersen kafanı klozete sokarım
Siz: biliriz o otomatik klavyeyi :) ha bir de Asafcığıma eğer planımı anlatırsan yine sokarım kafanı klozete bu hepiniz için geçerli en çok sen Elmas!
Siz: benim de söyleyecek şeylerim var ona göre söyle
Miraç ADEMOĞLU: Güneş senin aşk hayatın mı var? Lan ben abimle senin aranızı yapmaya çalışıyorum aylardır
ADEMOĞLU ADEM: AŞK MI HAYATI?
Siz: lan noluyu ne abisi ne aşk hayatı benim aşk hayatım yok be ne zaman oldu ki Elmas konuyu dağıtma yersin ağzına tekmeyi
soluCAN: kız karışma Güneşime yolarım seni bak
Siz: ortalığı karıştırmaktan aşka ayıracak zamanım olmadı başkalarının aşk hayatına ne zaman karıştım ki bu ilk olacak ayy çok heyecanlı
Siz: ne güzel sevap işledik işte
HAKKI: sen bu yazdığına inandın mı bence kesin yapmışlardır
Siz: yaptık valla Hakkıcığım benim nasıl da tanımış beni ya adam adam
Elmasım: şu hale bak övünüyor birde hanımefendi
Siz: neyse beyler müsaitseniz gelin de plan kuralım hadi sıkılıyorum evde zaten
Sıraç mesaj attıktan 15 dakika sonra gelmişlerdi. Hâlâ acıyan bacağıma rağmen seke seke kapıya koştum "Ay hoş geldiniz suç ortaklarım benim, canımın içleri yerim sizi." Miraç her zaman olduğu gibi kahkaha atarken, Hakkı kaşlarını kaldırmış bakıyordu, Sıraç ise başını iki yana sallayarak gülüyordu. Salona geçtiğimiz de Can'ın yanına bağdaş kurup oturdum, koltuk sandalye hiç fark etmez her yere bağdaş kurarak oturma gibi bir takıntım vardı. Üniversitedeyken derslerde amfide bile bu şekilde otururdum. Yanına oturduğum da Can kolunu omzuna artarak beni göğsüne yasladı. "Uzun zamandır seninle Sina'nın arkasından iş çevirmemiştik ayy, kız ben bir heyecan yaptım." dedi. Elmas ise "Can, Sina tarafından öldürülmek için bu kadar hevesli olman göz yaşartıcı," dediğinde Can güldü. "Siz anlamazsınız Sina'm, haşin erkeğim beni çok sever de sevgisini gösterme stili ilk okuldan kalma." diye karşılık verdiğinde biraz geri çekilip kaşlarımı çatarak "Nasıl yani?" diye sordum. "Şimdi şöyle ki altın çileğim, ilk okulda erkekler kızlara aşkını saçını çekerek falan gösterirdi ya, bizimki de o hesap," göz kırptı, ben ellerimi ağzıma götürüp şoka girmiş bir şekilde Can'a baktım. "Sina sana aşık mı yani? Siktir bu yüzden hiç kız arkadaşı olmadı demek ki." herkes hayretle bana bakarken Can ve Miraç kahkaha attı. "Salak mısınız siz ya? Sina kendini bize adadığı için kimseyi almadı hayatına, siz gelmiş ne diyorsunuz, Can kusura bakma hevesini kırmak istemem ama seni seviyor olsaydı sırf yanımızda durma diye zorla sana bir kutu müshil ilacı içirmezdi, tuvalette kal da seni daha az görsün diye bunu yaptı hatırlatırım." Elmas'ın söylediklerine öyle bir gülüyordum ki gülerken koltuktan düşmüştüm ama yerde gülmeye devam ettim. Miraç, Hakkı ve Elmas da ben düştükten sonra gülmeye başladılar fakat Sıraç elini uzatıp "Bir yerin acıdı mı? Kötü düştün," dediğinde gülmekten cevap veremediği için başımı olumsuz anlamda salladım. Can ise alınmıştı "Ağzımızla gülüyoruz Güneşciğim lütfen, ayrıca ben Sina burada kaldığı on gün boyunca ne acılar çektim sen çektiğim acılara gülüyorsun, acı çekmem hoşuna mı gidiyor kırdın beni." Gülmemi zorla durdurarak kalkıp Can'ın yüzünü avuçlarım arasına sıkıştırdım, dudakları büzüşürken gülmeye çalıştığında daha komik ve tatlı görünmüştü "Ya sen üzüldün mü, kıyamam sana affet ama komikti. Sina zorla sana o şişeyi içirirken ki haliniz. Senin canın acırsa benim de acır biz birbirimizin acılarını hissederiz Can özüm benim." hala avuçlarım arasında duran yüzünü sağa sola salladım bana öpücük attı, geri çekilip bir elimi ağzının üstüne yavaşça vurup sıktım, aniden gelen öksürük sesinin ardından "GÜNEŞ!" diye seslenen Sıraç'a irkilerek döndüm fakat o çatık kaşlarıyla bir bana bir Can'a bakıyordu, dönüp Can'a baktığımda bana yandan bir bakış atıp gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı, tekrar Sıraç'a dönüp "Ne?" diye sordum. "Teyzen ve amcam ile ilgili kafanda bir plan var mı?" dedi gözlerini kaçırarak. "Bir değil birkaç tane var, ikisinin ortak noktası ben olduğuma göre onları benim üzerimden kurulan planla bir araya getireceğiz. Amacım onları bir odaya kilitleyip zorla baş başa bırakmak değil ki zorlarlarsa, daha doğrusu teyzem kaçmaya devam ederse yaparım ama onları konuşmak zorunda bırakacak şeyler lazım bize." Elmas karşı çıkmakta gecikmemişti. "Kaçıyorsa vardır bir bildiği belki sevmiyor, neden üsteliyorsun ki sen?" "Naz yapıyor," "Of Güneş!" "Oflama Elmas, biz Asaf eniştemi bulmak ve onları kavuşturmak istiyorduk neden şimdi böyle yapıyorsun?" "Ne bileyim ya, neyse haklısın yapalım bir şeyler, annem mutlu olmayı hak ediyor." "Tamam o zaman aklımda olanları sayıyorum. İlk olarak ufak bir kaza geçirsem ikisi de hastaneye gelir ve birbirlerini teselli edebilirler, ikinci olarak ufak bir nezarethane macerası yaşarım ikisi beni kurtarmaya çalışırken konuşmaya başlarlar, üçüncü olarak kaçırılırsam beni ararken konuşurlar," dediklerimi duyan biricik arkadaşlarım bana hayretle bakıyordu, ilk konuşan Sıraç olmuştu. "Neden tüm planların içinde zarar görmen var? Mazoşist olabilir misin? Acaba acı çekmekten zevk mi alıyorsun Güneş?" "Sen cidden iyice delirdin, manyak mısın kızım sen, neyin peşindesin?" diye devam etti Can, son olarak Elmas "Güzel şakaydı gerçek planından bahset şimdi." dediğinde neden şaka yaptığını düşündüğünü anlamamıştım. "İyi de şaka değil ki, tamam bunları beğenmediyseniz son planımdan bahsediyorum, pavyona gideyim teyzem bu defa Sina beni öldüreceği için onun peşinden kesin gelir, Asaf abi de beni Sina'dan önce bulmak ve kurtarmak için gelir nasıl fikir?" hepsi aynı anda sinirle nefesini verirken Elmas "Kaçırılma fikri daha iyiydi," dedi. Hakkı ise bambaşka bir yere takılmıştı "Güneş senin bu pavyon düşkünlüğünün özel bir sebebi mi var? Konuyu bir şekilde hep pavyona getiriyorsun çünkü," Can ve Elmas gülerken Sıraç geriye yaslanıp yüzünü sıvazladı. Miraç ise gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. "Valla Hakkı bilmiyorum ki," "Hayır yani Lale teyze seni pavyonda falan mı doğurdu anlamıyorum ki." Can'ın söylediklerine kıkırdarken Elmas "Bence olabilir ben bir şüphelenmedim değil," dediğinde Sıraç "Nasıl sadece bir defa gitmedi mi yani? Hani şu karakolluk olmuştunuz, o ilk ve son değil miydi?" diye sorduğunda Can başını iki yana sallarken Elmas Sıraç'ın sorusunu cevapladı. "Hayır her şey 18. Yaş gününde başladı, doğum gününü kutlamaz ama 18. Yaş günü için pavyon kapattırmış, tek başına sabaha kadar içmişti, biz her yerde onu ararken telefonuna sonunda çalışanlardan biri yanıt verdi, gidip aldık o günden sonra müdavimi oldu. Hayır abi abaza dayı mısın sen, ne bu pavyon sevdası vallahi anlamıyorum ki." Elmasın söylediklerinden sonra herkes hayrete düşmüştü, ne var yani gören de çalışıyorum sanır, altı üstü eğleniyorum bunda bu kadar kızacak ne var ki? "Ama ışıklar falan rengarenk ortamı çok güzel," dediğimde Sıraç "Odan da ışıklarla dolu ayrıca gece kulüpleri de ışıklarla dolu neden ısrarla pavyon?" diye sordu. "Gece kulübün de efkarlanamıyorsun çünkü oraya da gidiyorum ama dans etmek için sadece." diye yanıtladığım da duyduğumuz ses hepimizi yerimizden sıçratmıştı. "GÜNEŞ NE PAVYONU? YİNE BAŞLADIN BAK HEP CAN'I GÖRÜNCE BÖYLE OLUYORSUN SEN!" Sina ne zaman girmişti eve kimse fark etmemişti. "Siktir Sina sen ne ara geldin, kapıyı da çalmadın ki," "Elmas senin pavyon kapattırma maceranı anlatırken girdim, anahtarım var ya hani, bana bak eğer bir daha pavyona gidersen şehirde bulunan tüm pavyonları satın alır kapatırım, gidecek bir pavyon bulamazsın." hemen yerimden doğruldum ve merdivenleri çıkarken Sina "Nereye?" diye sordu. "Pavyona gideceğim, eğer gidersem alacakmışsın ya gideyim de al işte," Sina ve Sıraç hariç herkes gülüyordu. "Ya sabır, otur yerine bak cinlerim tepeme çıktı iki dakika içerisinde," "Ama Sinacığım ne olur bir tane pavyon açsak, bende yabancı yere gitmeyeyim, uslu uslu kendi pavyonum da eğleneyim işte." "Ya sen bana sınav mısın? Alırsam kapattırırım diyorum neyin eğlencesi anlamıyorum ki seni, bu pavyon merakının nedenini cidden merak ediyorum bağımlı mısın kızım sen?" "Ben de başka şehirlere giderim, dur sen dur ben bir Ankara ziyareti yapayım bakalım orada da bana karışabilecek misin?" "Sırf pavyona gitmek için üşenmeyip ta Ankara'ya kadar gidecek misin gerçekten?" "Evet Sina yaparım bilirsin," şakam yoktu, gerçekten yapardım "Otur bak elim ayağım titriyor, şerefsizim ağlamamak için zor tutuyorum kendimi, bana bak açarsam oradan başka bir yere gitmeyeceğine söz veriyor musun?" Duyduklarım ağzımın kulaklarıma varmasına sebep olurken koşarak Sina'nın boynuna atlayıp sıkıca sarıldım "Söz valla söz," ardından yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. "Çekil kız çenem kırıldı, yemin ederim senin beynin çok farklı bir mekanizmaya sahip, eminim yok normal değilsin sen, bu kadar sevinecek ne var ben anlamıyorum. Lan ben bir kere bile gitmedim kız kardeşim pavyon sevdalısı oldu çıktı başıma." "Açıyoruz ama değil mi?" "Tamam açıyoruz şu yurt dışındaki otelin lansmanı açılışı falan geçsin, onun hazırlıklarına başlayacağım akıl hastası," bana bakarak yüzünü buruşturdu ve devam etti "ama kendi adıma asla açmam çok kıymetli arkadaşın Can üzerine yapar, saygın bir iş insanıyım böyle bir şey ile anılamam." yüzüm düştü. "Aslında açmaya gerek yok, şöyle yapalım pavyonu alırsan işletmeye gerek yok sadece dursun canım sıkılınca gider kendim çalar, söyler, içerim eğlenir gelirim olur mu?" Sina şaşırmıştı kaşları havalanırken birkaç kez gözlerini kırpıştırdı ve "Ciddi misin? Tek derdin ortam mı yani? Senin için özel kılan ne pavyonu?" diye sordu ben ise gözlerimi kaçırdım ve derin bir nefes aldım. "Babam ara sıra giderdi, pavyona gittiği günlerde daha bir neşeli oluyordu." dedim buruk bir gülümseme ile, gözlerim Sıraç'a kaydığında onun da beni izlediğini gördüm ona bakınca sertçe yutkundu. "Tamam söz veriyorum Güneş biliyorsun yarın sabah erkenden annem, Elmas ve Can ile birlikte Amsterdam'a gitmemiz gerekiyor, dönünce halledelim, şimdi onları almaya geldim sen gelmeyeceğine emin misin?" Sina'ya cevap vermeden önce biraz bekledim "Eminim," "Tamam öyle olsun ama evde tek başına kalmanı istemiyorum, deden buraya gelsin diye konuştuk ama burada çalışan yok sende yemek yapamıyorsun." Sıraç'a döndü "Sorun olmayacaksa biz dönünceye dek Güneş sizinle kalabilir mi?" diye sordu Sıraç ise anında "Estağfurullah ne sorunu, Güneş'i evimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız, misafir de sayılmaz aslında, kendi evi gibi rahat hissetmesi için elimizden geleni yapacağız," diye cevap verdiğinde sinirlenmiştim "Bana da sorsaydınız keşke, ben başkalarının evinde niye kalayım rahat edemem," Sina ise "Başkalarının evine gecenin bir yarısı gidip iki gün kalabiliyorsun ama Güneş Hanım!" diye azarladıktan sonra "O zaman dedem yoktu," diye karşılık verdim. "İyi sen de bizimle Amsterdam'a gelirsin," "Aslında dedemi çok özledim," dedim ve hemen eşyalarımı toparlamak için odama gittim. ☀️ Teyzemlerin evinden gitmeleri daha kolay olacağı için Elmas ve Can oraya gitmişti, ben de şu an Ademoğullarının evindeydim, dedem beni büyük bir coşkuyla karşılamıştı, yemek yerken az yediğimden şikâyet etmiş zorla daha fazlasını yedirmişti. Saat şu an 02.15'di ve ben yine kâbus görmüş salonda oturuyordum. Duyduğum ses ile irkildim. "Güneş," "Korkuttun beni Sıraç," "Kusura bakma, uyuyamadın mı?" Sorgulayan bakışlarıyla beni izlerken yanıma oturdu. "Kâbus gördüm uyandım, aklım Elmas da kaldı, tek kaldı evde şimdi ne zaman geri dönerim o da kesin değil," "Elmas derken kızından bahsediyorsun değil mi? Ben bazen karıştırıyorum." "Evet," "Asma yüzünü bak istersen gidip onu alabiliriz, odan da kalır Miraç da girmez zaten odana, sorun olmaz böylece," "Gerçekten mi içimde kötü bir his var Sıraç şimdi gidelim mi?" "Olur kalk üzerine bir şeyler al gidelim," "Gerek yok böyle gelirim, gecenin bir vakti ne olacak sanki?" beni başıyla onayladı ve Sıraç'ın arabasının anahtarını ve benim evimin anahtarını alıp çıktık, bahçeye çıktığımızda Hakkı da uyuyamamış olacak ki kapının önünde sigara içiyordu, bizi görünce "Hayırdır bir sıkıntı mı var?" diye sordu. "Güneşin evine gidip kızını alacağız sorun yok," "Ben de geleyim uyku da tutmadı, başka bir şey lazım olur belki." Hakkı'nın söylediklerine Sıraç sadece başını sallamakla yetinmişti. Fakat eve geldiğimizde kapının aralık olduğunu görünce duraksadık, Sıraç hemen bir kolunu önüme atarak beni geri çektiğinde Hakkı hemen belindeki silahı çıkardı. "Sen burada bekle Güneş, biz içeriyi kontrol edelim," Sıraç'da belindeki silahı çıkarmıştı. "Sen mafya olmadığına emin misin?" "Bu nereden çıktı?" dedi kaşlarını hafifçe çatarak. "Bu saatte üzerinde pijama var fakat silahın da belinde, neden ihtiyacın var ki her an silah taşımaya?" "Güneş bunu daha sonra tartışırız," onlar önden içeri girdi fakat benim de durmaya niyetim yoktu hemen arkalarından içeri girdim. Sıraç beni fark edince "Sana dışarıda bekle demiştim," dedi dişlerinin arasından. Ben ise sadece omuz silktim. Aniden Hakkı'nın 'siktir' demesiyle birlikte Sıraç ve ben Hakkı'nın yanına ilerlerdik. Hakkı bizi fark edip döndü ve yutkunup başını iki yana yavaşça salladı, Sıraç içeriye bakınca duraksadı, ben ikisi kapının önünde durduğu için ne olduğunu göremiyorum. Hakkı ve Sıraç'ı ittirip içeri girdiğimde gördüğüm manzarayla boğazımı yırtacak bir çığlık attım. ☀️☀️☀️
Duyuru ve alıntılar için beni aşağıda yer alan sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirsiniz, ayrıca WhatsApp kanalıma da instagram öne çıkanlardan ulaşabilirsiniz. instagram: b_anemoia_ Twitter:b_anemoia |
0% |