Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7-GÜNEŞİN KARANLIK YÜZÜ

@b_anemoia


Lütfen yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın şimdiden teşekkürler

☀️☀️☀️


Ben ilk cinayetini doğarken annesini öldürmekle işleyen biriydim, annem gibi masum birinin ölümüne neden olmuşken bu tür kansızların hayatta kalıp daha çok insana zarar vermesine göz yumamazdım. Hiçbir zaman masum birine zarar vermedim 'annem dışında' vermeyecektim de. Bu yaptığım doğru değildi, farkındaydım zaten fakat yaptıklarının cezasını ödemeyen, bir şekilde işin içinden sıyrılanların bir bedel ödemesi gerekiyordu. Selin ve Selim yurda geldiklerinde onların yaşadıklarına şahit olduktan sonra tıpkı onların annelerinin yaptığı gibi, bu tür pisliklerin cezasını vermemiz gerektiğini düşündük ve Elmas ile birlikte ve bu yola girdik. Kimsesiz çocukları dilendirip onlardan faydalanmaya çalışanların, tecavüzcülerin, kendinden güçsüze şiddet uygulayanların ve daha birçok pisliğin hak ettiği cezaları verirdik. Tutuklananlar ile ilgili bir sorunumuz yoktu, onların cezasını adalet veriyordu ancak bir şekilde ceza almayanların aramızda öylece dolanmasına izin veremezdim. Öldürmüyorduk, süründürüyorduk.

Bunu yaparken de kimliğimiz anlaşılmasın diye vücudumuzu yalnızca gözlerimiz görüneceği şekilde kamufle olurduk, dudaklarımızı dahi kapatan bir maske takardık, bu sayede sesimiz de tam anlaşılmıyordu. Lilith ve Medusa olarak ilk ve tek cinayetimiz, kendimizce sağladığımız ikinci adalet Elmas'ın babasıydı, yıllarca teyzeme yaşattıkları yetmezmiş gibi annem onu sakladıktan sonra bir süre kurtulmuş olsa da tekrar ortaya çıkmış ve tehdit etmeye başlamıştı. İşte tam bu sırada Hades ile tanışmıştık, biz oraya gittiğimizde o pisliğin bu kadar adamı olabileceğini hesaba katmamıştık ve o gün Hades olmasaydı bizim oradan sağ çıkmamız mümkün değildi. O da tıpkı bizim gibi yüzüne maskesini takmış, siyah bir tulum giymişti ve aslında o da o gün onu öldürmek için oradaydı, kendisinin de canını yaktığını söylemişti ve üçümüz birlikte yaptıklarını ödetmiştik. O günden sonra da başta sadece Elmas ile kullanacağımız uygulamayı Hades ile de kullanacağımız bir iletişim aracı haline getirmiştik, biz ona isimlerimizi Lilith ve Medusa olarak söylediğimiz de 'öyleyse ben de Hades' demiş ve gerçek kimliklerimizi birbirimize dahi açıklamama kararı almıştık. Yaptığımızın akıl alır bir yanı yoktu fakat birbirimize güvenmeyi tercih etmiştik.

Eve döndükten sonra Hades'in yolladığı belgeleri inceledik, tahmin ettiğim gibi Melek bebeği bu hale getiren babasıydı. Çok büyük olmasa da bir iş adamının oğluydu, daha önce de kendisine tecavüz ve tacizden birçok dava açılmış fakat kanıtlanmamış olduğundan ya da şikayetler geri çekildiğinde ceza almamıştı. Annesi yanlarında temizlikçi olarak çalışıyordu ve Melek babasının tecavüzü sonucu doğmuştu, muhtemelen istenmeyen bir bebekti, kadın tecavüze uğradıktan sonra şikayetçi olmuş fakat daha sonra şikayetini geri çekmişti, bir ay sonra da o caniyle evlenmişti. Fakat dikkatimi çeken bir diğer şey ise annesinin Meleği bıraktıktan 2 gün sonra intihar etmesiydi, yatak odasında kendini asmış bir şekilde bulunmuştu. İntihar şeklini okumak bana hiç iyi gelmemişti, neyse ki Elmas yanımdaydı ve ben asıl konuya odaklanmayı başarabilmiştim, bu ölümün intihar olduğu da bir şüphe konusuydu zaten.

Elmas ile hazırlanmak için her zamanki yere gitmiştik, evden o şekilde çıkamayacağımız için kimsenin bilmediği küçük evimizde hazırlanır daha sonra Hades ile buluşurduk. Her zamanki gibi üzerimize siyah tulum, siyah botlarımızı giyip saçlarımızın dökülmesi ihtimaline karşı peruk takarak, peruğun üzerine de yalnızca burun delikleri açık olan ve gözlerimizin göründüğü maskelerimizi taktıktan sonra eldivenlerimizi de elimize geçirdiğimizde artık hazırdık. Elmas siyah deri eldivenlerini takarken ben her zamanki gibi bordo eldivenlerimi takmıştım, ne olursa olsun üzerimde bir renk olmasını istiyordum.


Biz buluşma yerine geldiğimizde Hades çoktan gelmiş bizi bekliyordu. "Ah kızlar cinayet işlemeye bile gelirken bu kadar süslenmenize gerek var mı acaba? Her seferinde sizi beklemek zorunda kalıyorum." sesi boğuk çıkıyordu.

"Sakin ol adamım, geldik işte kendimizi gizlememiz için hazırlanıyoruz süslenmek için değil." diyerek karşılık verdim, gerçekte kim olduğumuzu bilmesek bile iyi anlaşıyorduk.

"Öyle olsun bakalım karanlık kraliçeleri sizi, neyse şimdi kısaca durumu özetliyorum; herif şu an şu gördüğün evde, yeni bir kadın getirdi az önce orospu çocuğu, içeride adamları yok, dışarıda ise yalnızca on kişi var ki halletmemiz zor değil, ayrıca asıl güzel haber şu ki bu herif yediği haltlar kanıtlanması diye çevrede herhangi bir güvenlik kamerasına yer vermemiş, temizliğe gerek yok. Gerçi olsa da fark etmez bizim için ama böylesi daha rahatlatıcı." Hades'in söylediklerini dikkatlice aklıma kazıdım.

"Peki giriş yapabileceğimiz en güvenli yer neresi? Fark edilmememiz lazım. Fark edilmeden ne kadar ilerlersek o kadar iyi bizim için," Elmas yalnızca bizi dinlemekle meşguldü "Çok basit Lilith, arka tarafta çok yüksek olmayan bir duvar var oradan girersek dikkat çekmeyiz, bu arada susturucularınızı taktınız değil mi?" Elmas sonunda konuşmaya karar vermişti, her zamanki gibi biz durum değerlendirmesi yaparken o sessiz kalıp sadece işe odaklanırdı "Her şey tamam, silahlar da susturucular var, bıçaklarımız da yanımızda artık başlayalım mı?" eve arka taraftan yaklaşmaya başladık, Hades önde ben ve Elmas bir adım arkasında sağında ve solunda kalıyorduk. Duvarı aşmak benim için zor olmamıştı, çocukluğumdan beri ağaçlara ve duvarlara tırmanmayı sevdiğim için oldukça kolaydı benim açımdan, Elmas hâlâ biraz zorlanıyordu fakat Hades'in yardımıyla o da kolayca çıkabildi bu defa. Duvardan atladığımızda evin arka tarafında hiç koruma olmaması işimize gelmişti, Elmas ve ben sağ taraftan ilerlerken, Hades sol taraftan gidiyordu, duvarın arkasından baktığımda dört adamın orada olduğunu gördük. Elmas ile iki kişi olarak paylaştırdık, çok hızlı olmamız gerekiyordu, hızlıca ben ikisini Elmas ikisini kafasından vururken onların tepki verebilecek zamanı dahi olmamıştı.

Tam ön bahçeye geldiğimizde Hades'in arkasından ona silah doğrultan kişiyi fark ettim ve son anda vurdum. Hades arkasına dönüp baktığında "Beni de vurabilirdin, merminin rüzgarını hissettim kulağımda ruh hastası kadın beni uyarsaydın ya."

"Hayatını kurtardım teşekkür edeceğine söyleniyor musun sen? Seni uyarana kadar kafana yemiştin kurşunu," dediğimde Elmas isyan etti "Her seferinde bir de sizin kavganızla mı uğraşacağım? Siz tartıştığınız arada 2 kişiyi daha etkisiz hale getirdim yoksa vurulacaktınız aptallar." ikimizde göz devirdik, Hades "O zaman geriye bir kişi kaldı kızlar," dediğinde birden Elmas üzerime atladı, ben daha ne olduğunu anlamadan çatıdan birinin düştüğünü gördüm. Elmas beni korurken Hades son adamı da vurup yanımıza geldi "iyi misiniz?"


"Ben iyiyim de Medusa sen vurulmadın değil mi?"

"Yok iyiyim ben de bir şey yok,"

"O halde üzerimden kalkar mısın? Şu an çok kötü bir görüntüdeyiz, ben yüz üstü yere yapıştım ve sen sırtımdasın, kaburgalarım kırılmış olabilir."

"Ben kilolu değilim aptal!" deyip nihayet üzerimden kalktığında ben de yavaşça öksürerek kalktım.


"Sana kilolu demedim ki ne kızıyorsun."

"Ama onu ima ettin,"


"Kızlar şu an konumuz bu mu? Herif içerde farkında mısınız ve bir kadın daha her an onun kurbanı olabilir." Hades'in söyledikleri bizi kendimize getirmişti. Bu üçlü nasıl bir aradayken bu kadar aptal olup bu kadar iyi iş çıkarıyordu, şaşılacak bir durumdu. Elmas ses çıkarmadan kolayca kapıyı açtı ve içeri girdik, Elmas kilit açma konusunda oldukça iyiydi. İçeri girer girmez bir kadının boğuk çığlığını duyduk ve hemen sesin geldiği odaya girdik, gördüklerimiz mide bulandırır cinstendi, kadını elleri ve ayaklarından yüz üstü yatağa bağlamış ve çıplak sırtını kırbaçlıyordu, kadının sırtındaki kırbaç izleri öfkemi daha da arttırmıştı. Bu tür fantezileri olanları zaten anlamazken bu pisliğin ki çok farklı boyuttaydı, öyle sert vurmuştu ki kadının sırtından kanlar akıyordu, derin yaralar oluşturmuştu. Ayrıca ortamdaki alkol ve masanın üzerinde duran beyaz toz kafalarının da pek yerinde olmadığını gösteriyordu.

Bizi görünce duraksadı, kadın ise daha fazla dayanamayıp bayılmıştı, bu iyiydi çünkü az sonra olacakları görmemesi onun için daha güzel olacaktı. "Selam çok eğleniyor musun bakalım, biz de biraz eğlenmeye geldik." Hades sakin görünmeye çalışsa da sesi fırtınanın habercisiydi, üçümüz az sonra bu şerefsizin cehennemi olacaktık fakat pislik herif söylediklerini yanlış anlamış olacak ki. "Ben kadınımı başka bir erkekle paylaşmam tek gecelik olsalar bile," dedi. Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım "Aa ama biz de varız, bak iki kadın daha geldi sana ve biz de eğlenmek istiyoruz," dediğimde heyecanlanmıştı şerefsiz "İşte bu hoşuma gitti, bu kadar giyinmenize gerek yoktu zaten az sonra hepsini çıkaracağım, işe şu maskelerini çıkararak başlayabilirsiniz bu da bir çeşit fantezi mi yoksa?" deyip dudaklarını yaladı. Gerçekten bu kadar aptal birinin nasıl bu suçlardan aklandığını çözememiştim, muhtemelen arkasını kollayan birileri olmalıydı. Çünkü en salak insan bile buraya onu öldürmeye geldiğimizi anlardı.


"Biraz sonra olacaklar da hoşuna gider mi acaba? Hiç sanmıyorum ama benim çok hoşuma gideceği kesin." diye karşılık verdi Hades "Medusa sen kadınla ilgilen biz de bu pisliği halledelim." diye devam ettiğinde Elmas itiraz etmekte gecikmemişti "Kadını sen arabaya götür, biz de Lilith ile bunun cezasını keselim, kadını nasıl taşıyacağım ben? Sen gelene kadar biz halletmiş oluruz." Hades itiraz etmek için ağzını açmıştı fakat pes edip bir küfür savurdu ve kadını çözmeye gitti.


O şerefsiz herif ise "Neler oluyor? Siz kimsiniz? Buraya bakın neredesiniz aptallar, size bunun için mi para ödüyorum odama kadar girmişler." diye bağırmaya başladığında ben ve Elmas kahkaha attık "Dedik ya biraz eğleneceğiz," bir şeyleri yeni idrak etmeye başlamıştı.

Elmas "Köpeklerin için üzgünüm, başın sağ olsun hepsi seni biraz sonra yollayacağımız yere önceden gitti. Sahiplerinin ateşine odun hazırlayacaklar. " dediğinde dehşetle gözlerini açtı, geri geri kaçmaya başladı ama çıkabileceği bir yer yoktu, biz kapının önündeydik pencerelerde ise parmaklıklar vardı, onun bu çaresiz halini görmek beni çok mutlu etmişti.

Elmas hızlıca üzerine atlayıp elindeki kırbacı daha o ne olduğunu anlayamadan elinden aldı ve karnına bir tekme atıp onu sırt üstü yere düşürdü, toparlanmasını izin vermeden ben silahımı ona doğrulttum, Elmas ise ayağını göğsüne bastırdı.


"Şimdi zarar verdiğin o küçük masum bebek ve bütün kadınlara yaşattıklarının bedelini ödeme sırası." deyip gülümsedim.


"B-ben bir şey yapmadım Hazal'ı istemiyordum biliyordu, aldırmak yerine sırf benimle evlenebilmek için doğurdu, ben sevmem çocukları. Hem kendim de değildim ki sarhoştum çok ağlıyordu, pişmanım zaten, annesi çocuğu bıraktıktan sonra da aradım onu en iyi şekilde büyütmek için, yerini biliyorsanız söyleyin bakarım kızıma en iyi şekilde, pişmanım durun lütfen ölmek istemiyorum ne isterseniz yaparım." diye bize yalvardığında Elmas bana dönüp "Sen ikna oldun mu?" dedi dilimi damağıma vurup "Yok inanmadım, hadi eğlence başlasın önden sen lütfen kapanışı ben yapmak istiyorum altın vuruş." dediğimde Elmas başını memnuniyetle salladı ve göğsünü kırbaçlamaya başladı, daha sonra suratını tanınmayacak hale getirene kadar dövdüğünde Hades kadını arabaya götürmüş ve geri dönmüştü. Aklım sadece Melek bebekteydi, gerçek adının Hazal olduğunu öğrenmiştim fakat geçmişine ait hiçbir şey kalmasını istemiyordum. Adı da ailesi de değişecekti. Hayatı boyunca onu koruyacak insanlar vardı artık, yeni ismi ona daha çok uyuyordu. Hades ve Elmas'ın adamı neredeyse bilincini kaybedecek hale getirmesini keyifle izledim. Son darbe benden gelecekti.

"İşte şimdi benim sıram." diye araya girdim ve cebimdeki bıçağı çıkardım, bunu gören Hades hemen söylenmeye başladı "Siktir ya yine mi? Sizin yüzünüzden psikolojim bozuldu amına koyayım, en iğrenç kısmı hep bana bırakıyorsunuz sayenizde sünnetçiden çok penis gördüm." dedikleri beni güldürmüştü, haklıydı çünkü tecavüzcülerin ve bu tür sapıkların hepsine aynı şeyi yapıyorduk; ben penisini keserdim, Hades ise onu alıp tecavüzcünün ağzına tıktıktan sonra elini ayağını bağlayıp üzerine 5 kuruş atardı, sonra  ölüme terk ederdik, kurtulursa bile yaşadığı şeyler yeterdi. Yine öyle olmuştu, buradaki işimiz bittiğinde tekrar araçlarımıza ilerledik. Hades yol boyunca ne kadar iğrenç olduğumdan bir daha bizimle bir işe girmeyeceğinden bahsetse de duramayacağını biliyorduk. Her operasyon sonrası yaşanan rutin bir konuşmaydı, söylenmek hoşuna gidiyordu. Biz Elmas ile doğrudan eve gidecektik, Hades ise kadını bir hastanenin önüne bıraktıktan sonra gidecekti, anlaştıktan sonra vedalaştık.

Elmas ile önce gizli yerimize gidip üzerimizi değiştirdik, kendi arabamızı aldıktan sonra da eve doğru yola çıktık

"Güneş neden bu kadar kötü oluyor insanlar aklım almıyor, bir çocuğa nasıl kıyabilirler, ben yolda ağlayan bir çocuk gördüğüm zaman bile üzülürken bunları bu hale getiren duygu ne ki? Babam mesela, eğer annen olmasa ben ve Sina şu an ne halde olurduk tahmin edemiyorum. Böyle adamların baba olmaması gerekiyor, senin baban iyi biriydi ama onun da sonu kötü oldu, iyiler hep kaybediliyor size bunları yaşatanın kim olduğunu da hala bulamadık bir gün bulursak en çok onlara çektireceğim işkenceyi bekliyorum." Elmas'ın söylediklerine verecek bir cevabım yoktu, elim boynundaki kolyeye giderken gözlerim dolmuştu. Kendini kaptırıp konudan konuya geçmişti fakat benim için tek bir şey önemliydi, o gece... Onlar o gün şahit oldukları manzarayı bir başkası yaptı sanıyordu çünkü susmuş kimseye bir şey anlatmamıştım, hatta 3 yıl boyunca konuşamamıştım, gördüğüm tedavilerden sonra konuşmaya başlayınca da onlar sormayı bırakmıştı. Bana hatırlatmak istemedikleri için, arada konuyu açmak isteseler de cevap vermez sustururdum onları.


Suskunluğumu fark eden Elmas pişman olup bir küfür savurdu "Özür dilerim hatırlatmak istemezdim, ben bir an gaza gelip saydırmaya başlayınca ne dediğimi bile fark etmedim." dediğinde burukça gülümseyip ona döndüm "Sorun değil bununla yaşamaya alıştım artık, kötü niyetli olmadığını biliyorum." sonunda eve geldiğimizde ikimizde çok yorgun hissediyorduk ve hemen uyuduk.

☀️

 

Gördüğüm kabusla beraber nefes nefese uyandım, yine o günü görmüştüm rüyamda, arabada Elmas ile olan konuşmalarımız hatırlattığı için olmalıydı. Uyandığımda saat 4.30'u gösteriyordu, mutfağa gidip bir bardak su içtikten sonra uykum kaçtığı için salona oturmaya gittim, koltukta oturup dizlerimi kendime çektim ve kollarımı etrafıma sarıp o şekilde TV ünitesinin üzerindeki annemin fotoğrafını izlemeye başladım. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin o yılbaşı gecesini ve sonrasında geçen iki günü unutamıyordum, yaşananları hatırladıkça ağlamama engel olamadım.


"Anne bunları yaşayacağımı bilsen yine de benim hayatım için kendinden vazgeçer miydin? Geçmezdin değil mi? Gördün mü o günü? Yanımda mıydın o yılbaşı gecesi? Umarım değilsindir üzülmeni istemem çünkü, ağladığıma bakma atlattım o geceyi ama hatırlayınca dayanamıyorum ağlıyorum sen üzülme ama olur mu?"

Atlatamamıştım, atlatabileceğimi de sanmıyordum. o yılbaşı gecesi söndürmüştü ışığımı, annesizliğim o geceden sonra daha ağır basmıştı. Geceleri daha fazla sevmeme neden olmuş, o geceyi hatırlatan her şeyden korkar olmuştum. Son zamanlarda sürekli o geceyi hatırlamamın özel bir nedeni var mıydı?

Loading...
0%