@b_anemoia
|
Lütfen yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın şimdiden teşekkürler ❤️
☀️☀️☀️
"Saat öğlen 3 oldu, gece uyuyamamış olsan bile tüm günü uyuyarak geçirdin." Yine de bana yetmemişti "Yemezler hep aynı numara saat en fazla 9 buçuktur," birkaç kıkırtı sesi duyar gibi oldum ama içeride bizden başka kimse yoktu ya da ben öyle sanıyordum. "Güneş misafirlerimiz var uyuyacaksan bile kalk git odan da zıbar, salonun ortasında değil, bir gün uykudan öleceksin sonunda." uyku bandının bir gözünü kaldırıp gözümü hafifçe araladım, Miraç ve Sıraç gelmişti, bu çocuklar beni her zaman uykuda yakalamak zorunda mıydı? Hemen yerimden doğruldum, üzerimde sadece siyah ince askılı geceliğim vardı. "Aşk olsun ama madem uyuduğumu gördün insan bir üstümü örter değil mi? Ne biçim arkadaşsın sen?" diyerek Elmas'ı suçlamayı ihmal etmedim. Bu halde yakalandığım için kesinlikle utanmamıştım. "Bana ne kızım uyumasaydın sen de salonda," Elmas'a yüzümü buruşturup Ademoğullarına döndüm "Eh anlaşılan beni daha çok bu halde göreceksiniz beyler, neyse hoş geldiniz ve niye geldiniz?" dediğimde Miraç gülerken Sıraç gözlerini açıp dudaklarını bastırıyordu, Elmas ise beni azarlama fırsatını kaçırmadı "Siz onun kusuruna bakmayın, aklına geleni direkt olarak söylemek gibi bir huyu var, misafire neden geldin denir mi akıl hastası?" omuz silktim benim açımdan bir sorun yoktu "Bence denir, neden denmesin ki? Hem uykuluyum ben, uyku sarhoşuyum yaptıklarımı mazur görmelisin." sabır dilercesine başını salladı.
"Ne fark eder ki? Onlar da artık bizden biri sayılır, arkadaş değil miyiz? Onlardan mı çekineceğim?" İlk defa gördüğüm insanlar olsalardı da önemsemezdim, Elmas gözlerini devirip "Keşke biraz çekinsen," diye karşılık verdiğinde umursamadım ve Sıraç'a döndüm "Her neyse bizim kavgamız bitmez sen en iyisi gelme nedenini söyle,"
"Lütfen benimle konuşurken rahat olun kızlar, efendim falan demenize gerek yok Asaf amca diyebilirsiniz, bunu tercih ederim hadi oturun lütfen ayakta kalmayın."
"Annemlerin arkadaşı var ya hep bahsediyordu oradan hatırlıyorsundur." Aklıma gelenleri düşünmeden dile getirdim. "Ha evet, yalnız o benim annemin arkadaşı, senin annenin ilk ve tek aşkıydı," dediğimde Elmas hızlıca bana doğru döndü ve hayretle bana baktı. "Sen nerede olduğumuzun farkında mısın? Bütün aile sırlarımızı dök istersen, bir annemin aşk hayatı kalmıştı müdahale etmediğin, özel denen şeyden haberin var mı acaba?"
"Her şeye bir cevabın var değil mi? Hayır yani ikna da ediyorsun beni o kanıma dokunuyor, ağız tadıyla kızamıyorum da." Bulunduğumuz ortamı unutarak sanki evimizdeymiş gibi devam ettim. "Aklıma takıldı şu an biz o Asaf'ı bulacaktık en son ama bulamadık,"
"Kötü bir şey mi dedik ki biz, dediysek ben de özür diliyorum," Hepsi bu tepkime gülmüştü, Elmas hariç, o sabır dilemek ile meşguldü. Miraç "Annenin ilk ve tek aşkı ama anladığım kadarıyla baban değil öyle mi? Özel bir soru ama tutamadım kendimi kusura bakma," dediğinde Elmas "Maalesef annem babamla isteyerek evlenmedi, babasının zoruyla evlenmiş. Neyse ki kurtuldu o adamdan, ayrıca özeli mi kaldı artık Güneş sağ olsun size her şeyi anlatıyor." dediğinde teyzemin yaşadıkları aklıma gelince kendimi tutamadım. "Ah senin o deden var ya, umarım şu an zebaniler kendisiyle oldukça eğleniyordur, sevenleri ayırmak ne demek ya, ha bir de Asaf enişteciğimi öldürmek ile tehdit etmiş yoksa teyzemin kendi canı umurunda değilmiş ki. Sevdiğini kurtarmak için gidip baban olacak o hayvanla evlenmiş. Hayır bir de bir insan kızını neden neredeyse kendi yaşında biriyle evlendirir ki? Deden de az şerefsiz değilmiş, şu an babana da dedene de sövesim geldi de ben büyüklerimin yanında küfür etmem ona dua etsinler." Elmas beni öldürmek istercesine bakarken "Cidden kapatma düğmen yok mu? İstersen annemin doğumundan başlasaydın anlatmaya boş boğaz, ayrıca babama hayvan deyip hiç tanımadığın adama enişteciğim demen de göz yaşartıcı." haklıydı yine kendimi tutamamış muhtemelen söylememem gereken şeyler söylemiştim ama bu durum beni kesinlikle utandırmamıştı
"Peki soyadı Özdoğan mıydı?" dediğimde gözlerini kısarak bana baktı "Evet, evlendikten sonraki soyadı Özdoğan oldu ama sen bunu nereden biliyorsun ki? Onu tanıyor musun yoksa?" gülümsedim, annemin geçmişten bir arkadaşını bulmuştum, annemin kardeşi gibi gördüğü teyzemin ilk ve tek aşkı Asaf abi, böyle bir tesadüf beklemiyordum. "Tanıyorum," deyip boynumdaki kolyeye dokundum "Çünkü o benim annem." dediğimde sesim titremişti ama ağlamıyordum. Asaf abi söylediklerimi duyunca dudakları aralandı ve bir süre öylece baktı, beni baştan aşağı süzdükten sonra "Doğru mu söylüyorsun? Sen gerçekten Lale'nin kızı mısın? O Nerede? Nasıl peki? 23 yıldır ulaşamıyorum kendisine, numarasını mı değiştirdi? Maillerime de cevap vermiyor. En son hamileydi, görüştüğümüzde zaten bana dayı olacağımı söylemişti, sonra ben yurt dışına gidince mecburen iletişimimiz kopmuştu ara sıra mailleşirdik ama bu beklenmedikti." heyecanla bir nefeste söylediklerine hazırlıksız yakalanmıştım, teyzemin anlattıklarından biliyordum, birbirilerine annemle çok düşkün olduklarını, ona arkadaşın benim yüzümden öldü diye nasıl söyleyecektim.
"Özür dilerim Asaf abi, seni arkadaşından ayırdığım için, benim yüzümden öldü annem, beni doğurduğu için öldü, benim için kendi hayatından vazgeçti" dediğimde artık tamamen ağlamaya başladım. Asaf abi bir süre bana baktıktan sonra başımı göğsüne yaslayıp saçıma öpücük kondurdu "Ağlama kızım, o nasıl söz? Senin ne suçun olabilir, doğmak hiç özür nedeni olur mu? Bir daha sakın böyle düşünme, annen bu halini görse seni bir güzel azarlardı... Lale böyledir şaşırmadım sevdikleri için kendini gözünü kırpmadan feda edebilirdi, en büyük hayali ise senin gibi güzel bir kız çocuğuydu."
"Desene bizim Lale söylediği yapmış ve kendisinin kopyasını doğurmuş," dedikten sonra Elmasa baktı "Sen Suna'nın kızı mısın?" diye sordu. Elmas dudaklarını ısırdı "Evet," Asaf abi şu an Elmas'a çok farklı bakıyordu, şefkat ve kırgınlıkla, neler geçti o an aklından duyabilmek isterdim "Çekinme benden, az önceki konuşmalar hiç olmamış gibi devam edelim." Az önce büyük bir pot kırdığımı şu an fark etmiştim Elmas duyduklarından sonra gülümsedi "İçim rahatladı, sağ olun Asaf Bey yoksa annem öğrense hiç iyi şeyler olmazdı." "Sen de bana abi de lütfen, hatta sizin dayınız sayılırım dayı da diyebilirsiniz." "Yok ben abi demeye devam edeceğim, vallahi dayımı günahım kadar sevmem, şimdi dayı dedikçe onu hatırlarım." Yine dilimi tutamamıştım, kendimden bahsetmekten hoşlanmazdım fakat nedense Ademoğlu ailesinden biriyle konuşurken susamıyordum. "İstediğini söyleyebilirsin, hadi sofraya geçelim sohbetimize orada devam ederiz." Asaf abinin söylediklerinden sonra sofraya geçtik ve ilk konuşmaya başlayan yine kendisi oldu. "Suna nasıl peki iyi mi?" soruyu Elmas'a sormuştu. "İyi çok şükür maşallahı var,"
"Özür dilerim, bilmiyordum ben üzmek istemezdim kızım seni, yıllardır görmediğim için öyle merakımdan soruyorum." Sesinden mahcubiyetini hissetmiştim. "Üzülmedim ben, haklısınız kim olsa merak eder arkadaşlarını, alıştım bu sorular yakmıyor canımı." Yakıyordu ve yakmaya devam edecekti, kimsesizlik asla geçmeyecek bir yaraydı. "Peki ben yine de konuyu değiştireyim, siz nereden tanışıyorsunuz bakalım?" dediğinde soruyu yanıtlayan Miraç olmuştu ama keşke o olmasaydı.
"Hay senin ağzını si- Miraç ne boş boğazsın anasını satayım, amcam kızların ailesini tanıyor farkında mısın? Hani bunu haftalardır saklıyoruz ya," diye azarladı Sıraç, ben ise masum masum Asaf ağabeye baktım "Asaf abiciğim acaba bu konu da aramızda kalabilir mi? Teyzem öğrenirse ağzıma sı- , silleyi çakar yani, hele Sina öğrenirse bu defa garanti kule yaptırır ve bizi hapseder," bir süre öylece baktı ve başını iki yana sallayarak gülümsedi "Cidden annenin kopyasısın, o da hep Kenan'ın arkasından iş çevirirdi, ben ve Suna saklardık, peki haberi olmaz, zaten görüşeceğimizi sanmıyorum ama bu demek değil ki yaptığını onaylıyorum, sakın bir daha bu tür tehlikeli işlere girme, neyse ki iyisin daha ciddi bir şey de olabilirdi." hızlıca başımı aşağı yukarı salladım "Girmem tabi bir seferlik bir şeydi," dedim. Elmas ise homurdanarak "kesin öyle olur," dediğinde Sıraç gülerek başını iki yana salladı "Hiç inanmadım biliyor musun Güneş." ben ise omzuna vurup "Sussana sen bir, Asaf abim sen bunlara bakma ben çok uysal biriyimdir, hiç belayla işim olmaz, o gün tesadüfen oldu sadece." dediğimde Sıraç kaşlarını kaldırıp 'öyle mi' dercesine baktı, Asaf abi ve Miraç ise kahkahalarla gülüyordu. ☀️ Bir süre sonra Miraç su getirme bahanesiyle içeri gitti ve pastayla geri döndüğünde hepimiz alkışlarla Asaf abinin doğum gününü kutlarken o şaşkınlıkla bize bakıyordu, bunu beklemediği açıktı.
Sıra hediyeleri vermeye geldiğinde Elmas ile birlikte aldığımız saati uzattım "Elmas ve benden umarım beğenirsin," hediyeyi hemen açıp bir süre izledi ve kolundaki saati çıkarıp onu taktı "Kızlarımdan aldığım ilk hediyem, beğenmeme gibi bir lüksüm yok." diyerek göz kırptı. Bu adama bu kadar çabuk alışmam normal miydi? Bir süre daha oturduktan sonra vedalaşıp eve döndük, tabi Asaf abi bundan sonra sık sık görüşeceğimiz konusunda baya ısrarcıydı. Gerekli sözleri aldıktan sonra içi rahatlamıştı fakat eve geldiğimizde kapıda sinirli ve düşünceli bir şekilde Sina'yı görmeyi beklemiyorduk, bizi görünce bir süre baktıktan sonra konuştu. "Neredesiniz siz?" Yine öfkeden kırmızı görmüş boğaya dönmüştü, burnundan çıkan dumanlar ve gözlerinden saçılan alevler benim hayal gücüm olabilirdi ama Sina'nın da böyle hissettiğine emindim. "Birinin doğum günü yemeğindeydik, ne oldu? Sen neden buradasın bu saatte ve neden geldiğini haber vermedin?" Elmas'ın söylediklerini dinledikten sonra Sina'nın yüzü düştü. Öfkesi yerini endişeye bırakmıştı "Güneş polis sana saldıranı bulmuş," bir süre bizi izledikten sonra devam etti "Ama cesedini..." |
0% |