Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@babyshark7749

"Sabah sporu mu?"

Koşumu yarım bırakan sese döndüm. Bu sırada Ace her an saldırmaya hazır durumdaydı. Arkamı döndüğümde Amelia araba kaputuna yaslanmıştı. Ace bir bana bir ona bakıyordu. Onu dikkatlice süzdüm. Siyah kot pantolonun üzerine uzun olmayan bir kırmızı sweat giymişti. Ve onun üzerinde siyah bir ceket vardı. Kapuşonunu takmıştı.

Sanırım Amelia tıpkı Hayley gibi görünüşünden çok rahatlığına önem veriyordu.

"Ace'i sabah yürüyüşe çıkartırım. Bu yüzden koşu için bahanem olur."

"Saldırmaz, değil mi?"

"Benim veya onun için tehlike sinyalleri vermezsen. Ayrıca Hayley için kötü bir şey söylenmediği takdirde, uysaldır."

"O zaman dost sayılırız?"

Amelia'nın dediği şey ile Ace'e baktım. Sessizce oturmuş onu inceliyordu. Amelia telefonunu çıkartmak için elini cebine koyduğunda mırıltılar çıktı.

"Hayley için gelmiştim."

Amelia telefonundan bir şeylere baktı ve bana doğru yürüdü. Ace ayağa kalktığında ona gülümsedi. Bana telefonu tuttu.

Koca bir alan vardı fotoğrafta. Futbol kaleleri konulmuştu. Bir derinlik gibi bir yerdi. Yokuşu çıktıktan sonra caddeye çıkılyordu. Orada 22-25 yaşlarındaki (yaşları değişiyordu sanırım çünkü bazıları büyük gösteriyordu) erkekler vardı. Saha dışında her yer yemyeşildi. Park gayet düzgün duruyordu. Fakat tüm o şeyin arasından dikkat çeken Hayley'di. Çimlerin üzerinde oturmuştu. Bir şort ve uzun botlar giymişti.

"Hayley dün orada görülmüş. Kayıp ilanı verildiği için tanınmış. Dün hızlıca gitmemin nedeni buydu."

"Burası sanırım şehrin dışında... Hayley dikkat çekmemek için kentsel yaşamın dışında bir yere gitmiş olmalı."

"Bende öyle düşünüyorum. Fakat onu nerede buluruz hiçbir fikrim yok."

Amelia birden titredi ve aşağıya indi bakışları. Ace onun bacaklarına sürtünüyordu. Gülümsedi ve elini yavaşça onun kafasına götürdü. Ace sevmesine izin verirken fotoğrafı inceledim. Fotoğrafta önemli olan nokta Hayley'nin orada olması değildi. Çok gergin görünüyordu. Elleri çenesindeydi. Tıpkı kırmızı formalı oyuncular gibi gergindi.

"Amelia... Biraz sohbet edelim mi?"

****************************

"Eviniz... Burası mı?"

Ceketimi asarken Ace kendisine ayırmış olduğum örtünün üstüne gitti. Onu bu şekilde eğitmiştik. Eve girdiğimizde o temizlenene kadar orada bizi bekleyecekti. Hava soğuk olduğu ve o üşüdüğü için ayakkabılarımı çıkarttığım gibi elime bez aldım. Dikkatlice patilerini temizlerken, şakağımı yaladı. Onu iyice temizledikten sonra başına küçük bir öpücük kondurdum.

"Gidebilirsin... Yemeğini birazdan getiririm. Isın biraz."

O hızlıca salona geçerken Amelia çekingen bir şekilde etrafı inceliyordu. Ona baktığımda etrafı süzmeyi bıraktı.

"Kahve içer misin?"

"Hayley vücudumun kafeinden biraz arınması gerektiğini söylemişti. Aşırı gerginliğe yol açıyor."

Omzumu silktim ve mutfağa doğru yürüdüm. Bu sırada o da peşimden gelmişti. Dolaptan çıkarttığım sütü ısıtmak için bir kaba koydum. Ace'in mamasını koyduktan sonra mutfakta ona ayrılan yere götürdüm. Hafif bir ıslık çaldığımda koşarak içeri girdi.

Çikolata tozlarını koyduktan sonra sütü koydum. Kupayı önüne koyduğumda Amelia beni inceliyordu. Sanırım insanlara uzun uzun bakarak analiz yapan birisiydi. Karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Kakao..."

Kupanın içindeki sıcak çikolataya bakarken başını kaldırıp bana baktı. Ne diyeceğimi merakla bekliyordu...

"Çok zengin antioksidan kaynağıdır. Stres vücudu okside ettiği için, kendini stresli hissettiğinde kakao yemen faydalı olacaktır... Bu antioksidanlar aynı zamanda yaşlanmayı ve kalp-damar hastalıklarına ve kansere yakalanmayı da önler..."

O tekrardan kupaya bakarken gülümsedim.

"Ayrıca enerji veren bir besin kaynağıdır Kakao... Seni ayakta tutabilecek ve uykunu açacaktır."

"Sadece kakao hakkında neden bu kadar bilgiye sahipsin?"

"Uzun süre garsonluk yaptım. Müşterilerin yedikleri yemeklere tepkiler gösterdiğini fark ettim. Bu yüzden bütün besinlerin ana maddelerini araştırdım."

"Cidden ilginç birisisin."

O bir yudum alırken gülümsedi. "Yani sıcak çikolatanın içindeki maddeler bir nevi kafein görevi görüp beni ayakta tutacak?"

"Amacım sadece seni ayakta tutmak değil Amelia..."

Başını kaldırdığında yan bir gülüş attım.

"Cildin çok kuru... Sıcak çikolata nemlendirici görevi görür."

Eli yüzüne giderken ağzı şaşkınlıkla açıldı. Sonra gülümsedi tekrardan, "Çok dikkatlisin!"

Başımı sallarken bende gülümsedim. Sanırım Amelia'nın nasıl birisi olduğunu anlamıştım. Amelia kendini başkalarına zor açan bir insandı. Sessiz birisi sayılmazdı. Fakat gereksiz yakınlıktan uzak duran birisiydi. En azından az samimi olduğu kişilere... Onun dışında eğlenceli ve çok çabuk etkilenebilen birisi diyebilirdim.

"Hayley'nin dikkatini nasıl çektiğini anladım Jack... Bu bilgileri bildiğine şaşmadım değil. Fakat bu sadece benim gibi birisini etkiler..."

"Kendine haksızlık etme. Basit birisi değilsin..."

"Teşekkür ederim... Fakat Hayley'nin dikkatini nasıl çekebildiğini anladım... Yenilikçi bir insansın. Başka görüşlere ve fikirlere açıksın."

"Çünkü devrim sadece tek bir ses ile oluşmaz Lia."

"Hayley gibi konuştun Jack! O da bunu söyler. Kendi etik davranışlarına aykırı olmayacak tüm fikirlere açıktı."

"Değişkendi..."

Gülümsedi tekrardan ve gözleri doldu. Yutkunurken ağzını bir açıp bir kapattı. "Jack?"

"Efendim Lia?"

"Ona olan sözünü neden dinlemedin?"

*********************************

Amelia'ya her ne kadar anlatmak istesem de anlatmadım. Çünkü bir önemi yoktu. Verdiğim sözü tutamamıştım.

Mazeret önemli değil... Bir söz veriyorsan tutmak zorundasın.

Amelia'nın telefonundan fotoğrafı arattığımda evime çok yakın ara sokak gibi duran yerlerde bir park olduğunu gördüm. Amelia cidden çok üşüdüğü için evin ısısını arttırmıştım. Hem ısı hem de sohbet biraz daha yumuşak olunca uyuyakalmıştı. Ace'i yanında bırakıp evden çıktım.

Motorumla gittiğim parkta çalışan gençleri gördüm. Hepsi topun peşinde koşuyordu. O sırada bir düdük çaldı.

Hepsi saha kenarına gelirken öne bir kız çıktı. Yokuşu indiğimde sesini gayet net duyabildim.

"Atağa geçtiğinizde son derece endişeli oluyorsunuz..."

Çocuklar başlarını eğerken şaşkınlıkla ona bakıyordum. Saçları uzamıştı. Hemen sırtına denk geliyordu. İki yandan örmüştü ve geri kalanı açık bırakmıştı. Ben onu incelerken herkes ona odaklanmıştı.

"Max... Gareth Bale'i taklit etmeye çalışıyorsun. Bu iyi değil. Pirlo, Ronaldo, Messi veya Ramos gibi oynamanızı istemiyorum. Ya da Maradona gibi bile..."

Önündeki çocuğun ensesindeki terleri elindeki peçete ile sildi. Elini onun yanağına koydu.

"Sizden 'eko' olmanızı istemiyorum gençler. Sizden 'ses' olmanızı istiyorum!"

Oyuncuların hepsi başını sallarken bir tanesi bana baktı. Daha sonra ona döndü.

"Hayley abla... Bu beyefendiyi tanıyor musunuz?"

Başı hafifçe hareketlendi. Omzunun üzerinden bana döndüğünde nefesimi tuttum. Onun ise yüzündeki hafif tebessüm silindi. Bana korkuyla baktı.

"Jack?"

"Hayley..."

Hayley geriye çekilirken yüzünde bir hayal kırıklığı vardı. Alnındaki kaküller rüzgarın etkisi ile hareketlenmeye başlamıştı. Yutkundu sertçe ve gülümseyerek çocuklara döndü.

"Büyük günde görüşürüz, olur mu? Endişelenmeyin! Büyük zaferler büyük zorluklar sonucunda çıkar!"

Bunu söyledikten sonra hemen yanımdan geçti. Başımla diğerlerine selam verdim. Bu sırada Hayley koşarak yokuşu çıkıyordu. Ona yetiştim. Fakat onların önünde bir şey yapmak istemedim. Peşinden ilerlemeye devam ettim.

Biraz yürüdükten sonra yağmur yağmaya başlamıştı. Hafif yağmur yağdığında ona seslendim. Fakat cevap vermeden ilerlemeye devam etti. Yağmur hızlandı, hızlandı ve sonunda sağanak haline gelmişti. O ise hiç durmadı.

"Hayley!"

Her yeri sırılsıklam olmuştu. Kapuşonunu da takmıyordu ki... Artık taksa bile fark etmeyecekti. Adımlarımı hızlandırdım. O ise bunu fark etmiş olacak ki koşmaya başladı.

Hayley çok hızlı koşardı fakat çok çabuk yorulurdu. Nefes almakta zorlanırdı ve sürekli başı dönerdi. Ona yetişmeye çalıştığımda yavaşlamıştı. Hemen yanına vardım ve kolunu tuttum.

"Bırakır mısınız?"

"Hayley hasta olacaksın, lütfen sıcak bir yere gidelim."

"Bırakır mısınız?"

"YÜZÜME BAKAR MISIN?!"

Kolunda olan elime bakmayı bırakıp gözlerini gözlerime sabitledi. Kıpkırmızıydı gözleri.

"Ağlamışsın..." diye mırıldandığımda kolunu hızlıca çekti.

"Ağlamadım... Hem neden ağlayayım? Beni zerre umursamayan ve sözünü tutmayan birisi için mi? Hem de o sözü Emily ile bozduğun için mi ağlayacağım? O kadar zavallı mı görünüyorum?"

"Ağlamadığını iddia edemezsin. Bana yalan söyleyemezsin!"

"Neden? Yalan makinesi misin sen? Ayrıca doğruları söylüyorum."

"Çünkü yalanlarını anlayacak kadar iyi tanıyorum seni!"

"Beni tanımıyorsun Jack Hernolds! Beni tanısaydın sözünü Emily ile bozduğun için bir daha asla sana güvenmeyeceğimi biliyorsun... Sinirimi ise kaybolarak çıkarttığımı da biliyorsun."

"Evet... Bunları iyi biliyorum Hayley..."

Ceketimi çıkarttım ve onun üstüne örtmeye çalıştım. Fakat geri çekilmeye çalışması zorluyordu. Geriye gitti ve aramıza mesafe koymak için her şeyi denedi. Gözlerime bakmaya devam ederken yolun diğer tarafını gösterdi eliyle.

"Yardımını istemiyorum Jack! Beni tanıyorsan hemen git şimdi çünkü şuan o mavi gözlerini oymamak için kendimi zor tutuyorum."

"Seni tanıyorum... Fakat benim için değil ama Ace ve Amelia için benimle geleceğini de biliyorum."

Aniden durduğunda bunu fırsat bilip ceketi üstüne geçirdim ve kapüşonu örttüm.

"Amelia... Onu nereden tanıyorsun?"

"Senin yokluğuna dayanamayıo bir kader ortağını buldu Hayley! Gelecek misin?"

"Senin için değil... Amelia için geleceğim! Sakın bundan kendine pay biçme!"

 

 

Loading...
0%