2. Bölüm

1. BÖLÜM " Külfet "

Görünüş
bahar_gorunus

1. BÖLÜM " Külfet "

" Off ! Sırtım . Her gün bu ağrılarla uyanmak zorunda mıyım Allah'ım ?" Benim gibi iki ayrı işte çalışan biri için sırt ağrısı en hafifiydi . Yatağımdan doğrulup baş ucumda duran telefonuma baktım saat sabahın sekiziydi, okula erken gittiğim için bünye erken uyanmaya alışıktı bugünde hafta sonuydu ve dersim yoktu ama gene sabahın köründe ayaktayım aslında bir yandan da iyiydi bugün ; can bildiğim , kardeş bildiğim arkadaşımın düğünü vardı. Yatağımdan çıkıp hemen üzerimi değiştirdim ardından elimi ve yüzümü yıkayıp mutfağa çay suyu bırakmak için gittim , çay suyu kaynanyana kadar hızlı hareketler ile evi bir güzel topladım geçen gün evi temizlediğim için bugün sadece topladım evde çocuk olmadığı için hatta gündüz vakti kimse kalmadığı için ne çok fazla dağılırdı nede kirlenirdi . Mutfağa gelip çayı demledim ve kahvaltı masasını hazırladım , şimdi en zor kısım gelmişti ev halkını uyandırmak ... Önce abimin odasına doğru gittim abim bir araba kiralama şirketinde çalışıyordu babam zamanında onun eğitim görmesine izin vermemiş onda bu nedenle böyle bir işte çalışırdı. Ben ise ne zorluklar içinde okulumu bitirmiş öğretmen olmuştum . Abimin odasının kapısını açıp içeri girmeden " uykucu uyan , kahvaltı hazır " abimi çağırıp en can alıcı kısma gelmiştim şimdi sıra babamı uyandırmaktaydı . Ufak adımlar ile odaya yaklaştım ve kapıyı sessizce açtım . Kapıyı tamda açmadan aralık bırakıp odayı gözlerimle taradım babam yoktu dün gece gelmemişti , Allah bilir hangi kumarhanede sabahlamıştı ? Odanın kapısını kapatıp mutfağa geçtim ve abim dışında herşey hazırdı . Mutfak kapısının eşiğinde durup , sesimi yüksek tutup " zahit abi eğer şimdi kahvaltıya gelmezsen o çok sevdiğin zeytinleri silip süpürüm haberin olsun !" Abim şimdi damlardı , o bu dünyada iki şeyi çok severdi , bir siyah zeytin , birde bendim. Ben masada yerimi alıp oturdum ve ardından tam da tahmin ettiğim gibi abim geldi ve oturdu . Demlenmiş çayları bardaklara doldurup kahvaltı yapmaya başlamıştık . Abim ağızındaki son lokmayı yutup. "Bugün senin arkadaşının düğünü var sanırım ?" " Evet abi bende birazdan oraya gidicem , sende gel olur mu ? Biliyorsun Aden de , kardeşi de seni ayrı sever ." Abim olumlu yönde başını oynatıp.

" Dışarıda biraz işim var , bittiği gibi gelirim . Senin bir şeye ihtiyacın var mı ?" Abime gülen gözlerle. " Yok sağ ol abim " abim bardağında ki son yudumu da içip masadan kalkıp kapıya yöneldi , bende onu uğurlamak için arkasından gitmiştim . Abim ayakkabılarını giyip , isteksiz bir yüz ifadesiyle ..." O nerde? Geldi mi dün gece eve ?" 25 yaşındaki adam bir kere olsun babasına ' baba' dememişti her zaman koca bir 'O' çıkardı ağzından bu durum canımı çok sıkardı ne olursa olsun'o' dediği kişi onun babasıydı . Bende surat asarak " yok ! Baktım odasına gelmemiş ." Babamın gelip gelmediği , nerde olup olmadığı umurunda bile değildi ve bana yaklaşıp anlıma bir öpücük kondurmuştu" akşam görüşürüz mavişim " abim evden gidince bende mutfağa geri döndüm ve sıcak bir çay daha doldurup içtim tabi hem içiyor hemde kahvaltıyı topuyordum . Çayımı da bitirip hızlıca yıkadım çıkan bulaşıkları, akşam kaç gibi eve geleceğim belli değildi o yüzden evin toplu ve temiz kalması iyiydi . İşimi bitirdigim gibi odama girdim sırt çantamı yatağa bırakıp bu gece için hazırladığım elbiseyi içine koydum ; bebe mavisi , hakim yakası olan , kol kısmı ise hafif yaşlı olan bir elbiseydi . Elbise giymeyi çokta süslü olmayı seven biri değildim fakat bugün arkadaşımın kına gecesi vardı ve benimde çok güzel olmam gerekiyordu . Çantamı hazırlayıp kenara koydum ve şimdi ise güzel bir duş alabilirdim .

Sıcak bir duşun ardından hemen dolabımı acıp içinden; siyah kot bir pantolan ve siyah uzun bir kazak çıkardım ve ardından uyumlu olsun diye de siyah bir eşarp çıkardı. Eşarbı gördüğüm zaman aklıma gelmişti ." Akşam takacağım eşarbı çantaya koymadım !" Hemen akşam için ayırdığım bebe mavisi eşarbı da çantaya koydum ve ... " Bana bugün ne oluyor ya ? Ayakkabıyı da unuttum !" Son anda ayakkabı da aklıma gelmişti ve hemen dolabım en alt rafından ise bebe mavisi olan topuklu ayakkabımı çıkardım ve direkt çantama yerleştirdim . " Bugün tam bir maviş olacaksın Ahsen " bornozum ile unuttuğum herşeyi yerine getirdikten sonra hemen banyoya geçip üzerimi değiştirip , dişlerimi fırcaladım , odaya gelince tüm işlerimi bitirdiğimi ve kendimin de hazır olduğunu görünce çantamı da alıp mutfağa gittim ne olur ne olmaz diye doğalgazın kolunu indirip . Kapının giriş yerinden anahtarı aldım ve kapıyı kilitleyip düşüm yola . Kalın bir kazak giymiştim ama sanki hava Eylüle göre sıcaktı ve ben şuan sırtımdan terlemeye bile başlamıştım . Bir kaç sokaka sonra adenlerin evinin öne geldim evin koca siyah kapısı sonuna kadar açıktı , bahçeden içeri girdiğimde bahçenin etrafı muhteşem görünüyordu ; beyaz balonlar , bayaz örtülü masalar ve üzerinde beyaz güller . Hepsi de Adenin sevdiği beyazdı . Eve girdiğim gibi evin çalışanı asiye abla ile karşılaşmıştım ve elinde hepsiler ile bir taraflara koşturup duruyordu beni gördüğü gibi ." Uyu! Benim asi kizum gelmiş , ha sen Adenin yanuna geç ben gelurum yanunuza " bende onu lafa tutmamak için başım ile onayladıp hemen üst kata çıkıp daldım Adenin odasına. " Ben geldimm! " Çantamı kenara bırakıp kollarımla sardım günümüz olduğunu düşündüğüm arkadaşıma." Hoş geldin ahsenim " sesi biraz derinden gelmişti bana , mutlu olduğu kadar üzgündü de bugün. Kollarımız dan ayrılıp koltuğa oturduk ev ve oda çok sessizdi biri ... " Kız! Ahsen sen nerde kaldın ya birazdan saç ve makyaj yapımı için gelecekler " kapı büyük bir gürültü ile açılmış , biz daha ne olduğunu anlmadansa hemen lafa gitmişti yağmur ve sessiz dediğim ortam şimdi ise gümbür gümbürdü. Koltuktan ayağı kalıp yağmurum omuzuna hafifce vurdum . " İnsan önce arkadaşım hoş geldin der değil mi ?" Deyip koca bir sarılışla onu da sardım yağmuru da en az Aden kadar seviyordum ." Akıl mı kaldı sanki ? Hoş geldin canım bebişim de çabuk olalım hazırlanalım , seni bekledik adenle , geldiğine göre hadi hemen çabuk giyinelim " yağmurun kollarından ayrılıp adene baktım oda çaresizce ellerini havaya kaldırdı ve mecburen de olsa yağmurun dilinden kurtulmak içinde olsa kabul etmiş ve benden de kabulleniş bekliyordu . Yoksa kimse sabahın saat 11.00 gece saat 19.00 da olacak bir gece için şimdiden hazırlanmazdı . " Yağmur daha erken değil mi ? " Aden bile bu gecenin en önemli karekteri olmasına rağmen yağmur kadar heycan yapmıyor ve erken olduğunu bile söylüyordu . Yağmur sanki Aden ona bana canını Verde demiş gibi ? Gözleri kocaman açılmıştı . " Ya ! Ne erkeni Aden anca hazır oluruz, sen ne biçim gelinsin? Az biraz heyecanlı ol !" Ortamı bir neşe sardı , bu kız sinir olunca daha bir tatlı oluyordu . Aden de benim gibi yağmurun dilinden kurtulmak için susup boyun eğmişti . Üç kızda giyinecek elbiseleri alıp sırasıyla banyoya girip çıkmıştık . Aden ; gecenin en güzel ve özel kızı , kırmızı bir bindallı ile muhteşem görünüyordu . Yağmursa; toz pembe ceket takımı ve siyah topuklu ayakkabısı ile çok güzel görünüyordu. Onların güzelliği karşısında yine ben sönük kalıyordum . " Çok güzel olmuşsunuz ." Aden yanıma gelip dudak büzdü ... " Asıl sen çok güzel olmuşsun mavişim" birbirimize yaklaşıp sarılma üçgeni yaptık , Adenin bizimle son gecesiydi aslında bu bir ayrılık değildi sadece eskisi gibi çok vakit geçiremeyecek ve delilikler yapamayacaktık . Gülüp , sarıldıktan sonra birbirimizden ayrılıp ... " Kızlar eşarplarınızı sakın siz yapmayın ! Çok iyi bir kuaför ayarladım saat 12.00 gibi gelecekler , benim saçım , sizin eşarbınızı ve makyajımızı onlar yapacak ona göre!" İç çekip ... " Of ! Yağmur biz de yapabilirdik gerek var mıydı sence ?" Yağmur gözlerini belertip ..." Bana bak maviş ! Tabi ki de var ! Ben ne dersem o hadi " biz saç baş için laf ebeliği yaparken bizimle iligilenecek olan kuaför elemanları çoktan gelmişti ... " Kuzularım ha sizun için gelenler vardur" asiye ablanin hatırlatması üzerine bizi hazırlayacak olan kadınlar içeri girmişti . Öncelik Adenindi , genç iki kadın gelmişti . Biri Adenin eşarbını özenerek yapıyor bir diğeri ise Adenin güzelliğine güzellik katıyordu . Yağmur odasında hazırlanmak istediği için gelen kadınlar adenden hemen sonra benim eşarbimı yapmış ve çokta abartılı olmayacak ama şık durucak bir makyaj yapmışlardı . Ben ve Aden hazırdık , en sona yağmur kalmıştı gerçi onun hep dediği bir söz vardı ' assolistler hep en sonda olmalıdır ' misafirler yavaş yavaş toplandıkları için yağmur ve Aden aşağı inmişti, Aden beni de yanına çağırmıştı ama ben gitmek istemedim bana ' sende bu aileden sayılırsın ' hep derdi ama ne yazık ki ben hep yabancı gibi hissediyordum . Aslında Adenin , yağmurun onun... Yanında çok mutluyum onlar beni hiç biraz zaman yalnız bırakmamıştı , birer kardeş gibi , dost gibi yanımda olmuşlardı lakin ... Ben hiç bir vakit kendimi onlardan saymadım . Pencere kenarına da olan koltuğa oturup telefonumu elime aldım abimi aramam gerekiyordu oda gelecekti . Aradığım gibi ilk çalışta telefon açıldı ..." Alo ! Abi nerdesin ? Ne zaman geleceksin?" " Biraz işlerim var abim hazırlanıp gelecem , böyle bir saate orda olurum." " Tamam abicim " telefonu çantama bırakıp , takmak için getirdiğim saati de koluma taktım ; turkuaz renkte bir saatti , kayışı eski bir saat ve elbisem ile uyumlu olmayan bir saat ... Bu dert değildi o bana annemden kalan tek hatıraydı . Kolumdaki saate bakıp annemin yüzünü hayal ettim ,ben annemi hiç görmemiştim , beni doğurduğu zaman ölmüş . Onu görmeyi , onun kokusunu duymayı , onun kollarında olmayı , sevgisi ile büyümeyi ne çok isterdim . Ben dalıp giderken kapının açılma sesiyle irkildim , kapı kırılırcasına sert açılmıştı . Kapıyı açana çevirdim bakışlarımı bir süre ben ona , ona bana takılı kaldı . Giydiği beyaz gömlek , siyah pantolon onu ne kadar da muazzam kılıyordu hiç bir renk onun gözlerinin rengi gibi değildi . Sanki ağacın yeşili , çimlenlerin yeşili yalandı da , bir tek onun gözlerinin yeşili gerçekti ... Bana bakıyordu oda kendi güzelliği karşısında , bende de güzellik arıyordu sanırım ? Ama bilmiyordu ki ; onun güzelliği karşında benim bir kuru çalıdan farksız olduğumu . Ellerini saçına daldırdı bir şey diyecekti de söylemek istediği şeyi hatırlamaya çalışıyordu sanki? " Şey ... Ben adene baktım da " bende olduğum yerden kalkıp onunla kurduğum göz temasını kestim ona o şekilde bakmam doğru değildi ." Aden aşağı indi ." Cümlemi tek bir solukta söyledim Aren de başı ile onaylayıp girmediği odana çıkmak için geri adımladı o sırada bir şey onun çıkmasını engelledi bu kişi benim hiç tahmin etmediğim biriydi . Neva hanım oğlunun arkasından çıkıp odaya adım attı gözleri bir beni süzüyor bir oğlunu Allah bilir ya şimdi neler düşünüyordur ? Çekinip , geri durduğum ve bir o kadar da hayranı olduğum bu kadına şimdi rezil olmuştum . Neva hanım oğluna sert bir bakış atıp ." Aren , Aden seni arıyordu az önce , kardeşine bak sen " sert bakışları gibi , sözlerini de sert bir halde ifade etmişti ... Aren annesine başı hareketi ile cevap vermiş ve gitmişti , sıra şimdi bendeydi neva hanım kızsa , kınasa haklıydı... Neva hanım kapıyı kapatıp yanıma yaklaştı o her bir adım attığında benim ayaklarımın bağı çözülüyordu . Koltuğun üzerine oturup benim de oturmam için eli ile işaret etmişti herhalde uzun bir öfke patlaması olacağı için oturmamı istiyordu ? Az önce sert bakışlı olan kadın gitmiş yerine gülen gözler, yumuşak yüz gelmişti ... " Çok güzel olmuşsun Ahsen , adın gibi en güzel " benimde bu güzel iltifat karşında , cevap vermem gerekiyordu ama ben sanki konuşma yetimi kaybetmiştim ? Neva hanım beni pek sevmezdi yani ben öyle hissederdim , çokta benimle de konuşmazdı bu tavrı yargılmama ve garipsemem yersiz değildi . Şaşkınlıktan biraz da kekeleyerek " teşekkür ederim" ayaklarımdan ellerime kadar tüm vücudum titriyordu daha önce neva hanımla yalnız kalmıştım ve az önce de beni oğlu ile o durumda görmüştü , kesinlikle kırıcı konuşa bilirdi. " Ahsen , şey ... Biliyorsun parsın ailesi yok ve kına yapıldığı sırada erkek tarafından birinin gelinin avcuna altın bırakması gerekiyor . Yani senden istediğim erkek tarafı olup , altını sen verir misin ?" Şok geçiriyordum galiba ben nasıl bir konuşma beklerken , neva hanım ne diyordu ? Şaşkınlığımı savurup attım ve yönelttiği teklife düşündüm bir an ... Pars da Aden gibi benim için değerliydi Aden içinde çok şey yapmış ve çok sevmişti . Şuan bir yani mutlu olduğu kadar , bir yanı da alev gibi yanıyordu annesiz babasız nasıl bir şeydi ben çok iyi biliyordum. Bunca insan arasında annesiz babasız kalmak nasıl bir duyguydu ben biliyordum . Neva hanıma dönüp ."tabi ki de yaparım , pars da Aden kadar kıymetli benim için , ayrıca pars ile hemşeriyiz ." Neva hanımda aldığı cevaba memnun olacakti , sağ elini elimin üzerine bırakıp sol elinde sıkıca tuttuğu kutuyu bana verdi ." Bunu bana pars verdi Ahsen , vermen gereken altın bu ." Kutuyu elinden alıp bende sıkıca tuttum elbisemin cebi yoktu ve kına saati gelene kadar , emanete riayet etmeliyim . Nava hanım kutuyu bana bırakıp odadan çıkmıştı ve artık benim de aşağı inip Adenin yanında olmama gerekiyordu bugün zaman çok çabuk geçmişti neredeyse kına saati yaklaşıyordu . Sağ elimde kutuyu sıkıca tutup aşağı indim evin her tarafı misafirlerle doluydu , çoğu kadın bana bakıyor ve bir şeyler diyordu ne dediklerini pek duyamıyordum ama bir teyze bana seslenip ... " Mavi gözlü kizum " mavi demişti ve maalesef şuan bariz maviş maviş görünen bendim . Başımı çevirip bana seslenen teyzeye baktim baya yaşlanmış bir kadını onunda gözleri benim gibi maviydi . " Efendim teyzecim " " ha sen kimlerdensun? " Ağzımı açıp kendimi tanıtacaktım ki yanıma yanaşıp , teyzeye benim yerime cevap verem yağmura takılı kaldı bakişlarım ." Ha Türkan teyze bu Adenin arkadaşı , oda yeni nişanlandı ." Kadınla beraber hayretle yağmura baktık , niye böyle bir şey demişti ki şimdi? bunca insanın arasında birde onu bazen hiç anlayamıyordum . Yağmur kolumdan tutup Adenin yanına sürüklüyordu benimle konuşan kadın ise öylece bırakmıştık nasılda ayıp olmuştu . Kadın bana ne sormuştu ? Yağmursa ne saçma karşılık vermişti ? Beni çileden çıkarıyordu . Sürüklene sürüklene misafir odasında olan Adenin yanına gelmiştik kimse odada yoktu bu iyiydi yağmuru doyasıya sövebilirdim . Aden bir köşede oturmuş kınada dağıtılaçak hediyelikleri kontrol ediyor bense gelir gelmez saldıriyordum ..."yağmur sen kadına neden öyle bir şey dedin ? He söyle!" Tek parmağımı savuruyor üstüne yürüyordum ne çok sinir olmuştum az evvel . Ben yağmura adım atıyor o ise geri adımlıyordu ." Kız ben öyle demeseydim seni havada kapardı ! Kadının gözleri ferfecir okuyordu , ben seni ona kaptırır mıyım hiç ?" Ben söylenen sözler için bu kadar öfkeliyken yağmur gayet sakin konuşuyordu sanki az önce yalan söyleyen bendim ! Adenin de kuzeninden farkı yoktu aksine şuan bizim atışmamız hoşuna gitmişti ve ben daha çok sinirleniyordum ve öfkeyle adene dönüp " sen neye gülüyorsun acaba Aden ? Yalan ortaya çıkarsa ne olacak? küçük duruma düşeriz" yağmur yanıma yaklaşıp beni sakinleştirmek ister gibi sarılarak " he he küçük düşeriz , demiyorsun da Aren bu yalanı ya gerçek sanırsa " kulaklarımın birer alev topuna döndüğüne emindim , yüzüm yüzüm kim bilir ne hâle gelmişti ? Ben bu yalanın neva hanımın dünyasından endişe ediyordum ve onun duyma ihtimali hiç aklıma gelmemişti... Yağmura dönüp olmayan etini çimçirmiştim gerçekten de Adenin dediği gibiydi bu kızın dilinin kemiği yoktu ne dediğini bilmiyordu . Adende yanıma yaklaşıp elini koluma dayadı " senle konuşan Türkan teyze , babaannemin komşusu , torununa kız arıyor seni de gözüne kestirmiş sanırım ? Ama yağmur seni iyi kurtardı." Kurtarmak mı? Bu yalan ortaya çıkabilirdi veya daha fazla uzaya bilirdi ne kötü duruma düşürdim ." Umarım deva gelmez kızlar ! Aksi takdirde abim ..." İmali sözlerimi her ikisinde yöneltmiştim. Abim duysa bir şey demezdi aslında ama yinede ona karşı öyle görünmek ve öyle konuları konuşmak istemiyordum . Koltuklardan birine geçip kızlar ile sohbet etmekti niyetim en azından kına saatine kadar ama yağmur üniversitesiden arkadaşlarını karşılamak için gitmiş Aden ise telefonu çaldığı gibi yarım evleneceği adam ile kuytu köşelerde görüşmek için kaçak gibi gitmişti . Oda da yalnız kalmıştım kananında yapılmasına iki saat kalmıştı dışarı çıkmak istiyordum benim işim yoktu nasıl olsa kına tepsisi de tutmayacaktım , dışarıda bir köşede oturmak, hava almak bana iyi gelirdi ama şimdi de o kadın yüzünden çıkamıyordum denk gelirsek bana sorular sorarsa kesin ve kesin kekeler kendimi ele verirdim . Odadan çıkmayınca camdan dışarı baktım sokak lambaları tek tek yanmaya başlıyordu bu şehri çok seviyordum ; sokaklarını , dağlarını , denizini , kokusunu, insanını hiç bir şeyi , hiç bir yeri bu memleket kadar kendime yakin hissetmiyordum . Odanın kapısı açılınca neva hanım girmişti içeri hemen yerinden kalkıp doğruldum onu gördüğüm gibi gözlerim elime kaydı sıkı sıkıya tutuyordum bana verdiği kutuyu onca gidip gelmenin içinde nasılda güzel korumuştum şaşılır şeydi. Nava hanım odayı gözleri ile tarayıp ..." Kızlar nerde Ahsen ? Neden yalnızsın?" Allahım şimdi yanmıştım ! Yağmur her neyse de , Adenin nasıl kınaya iki saat kala nişanlısı ile kaçak buluşmaya gittiğini söyleyecektim ? Yalanda söylemek istemiyordum .." şey ... Yağmur misafirlerini karşılamaya gitti . Aden...de şey ... Onu bilmiyorum ." Yalan söylemeyi sevmiyordum , daha doğrusu söylemeyi beceremiyordum . Anlamış mıydı acaba neva hanım eğer anlarsa bende Aden de bitmiştik ! Nava hanım adene kötek çekerdi Aden de bana ... " Yaaa! Aden kesin parsın yanına gitmiştir gelir birazdan ararım ben onu." Kadında farklı bir yetenek vardı sanki? Herşeyi görüyor , duyuyordu ama nasılda tanıyordu kızını ? " Hadi Ahsen sen de yanlız kalma beraber bahçeye çıkalım " bugün de ne çok şaşırıyordum nava hanım beni yanına çağırıyordu beni? Onunla beraber peşi sıra ilerledim ve bahçede bulunan bir masaya yerleştik tek tük insan vardı bahçede çoğu kişi içeride oturuyordu sanırım kına saatine yakın geleceklerdi ? Ben gergin ve rahatsız bir halde oturuyorken neva hanım ise olduğundan daha sakin ve hoşgörüyle oturuyordu . Ben ona bakmak için göz kontağı kurumamak için sürekli başka yöne bakıyor ve onunla konuşmuyordum bile ... Gözlerim bir anda elinde kahve fincanları olan bize doğru gelen asiye ablaya takıldı . Yanımıza gelip iki kişilik hazırlanmış kahve tepsinini özenle masaya bıraktı , ne yani burda olan insanların arasında oturup kahve mi içecektik ? Ben daha çok gerilirken Neva hanım ise kahvesinden yudum alıp bana döndü." Çok güzel olmuş , sende içsene kızım " kızım ! Kızım mı ? Adımı bile yanlış söyleyen kadın şimdi bana kızım diyordu ! İkiletmeden bende dolu bir yudum aldım kahvemden , kahve tam da istediğim gibiydi bol şekerli . Etrafı hayranlıkla izliyordum herşey çok güzel görünüyordu, bu güzelliğin içinde parlayan bir yıldızda vardı ... Abim ve Aren bizim olduğumuz masaya doğru geldi abim areni ayrı severdi asla onu kırmaz , fikirlerine de saygı duyardı . Abim neva hanıma selam verip yanıma gelip anlıma bir öpücük kondurmuştu, o benim sahip olduğum tek ailemdi . Aren eğilmiş annesinin kulağına bir takım şeyler söylüyordu ve ben ona bakmamak için kendimle savaş veriyordum ama ... Savaş veren sadece bendim bahçede olan tüm kızlar ona rahatlıkla bakabiliyordu . Abim areni de alıp bir kaç adamın da bulunduğu masaya geçti , bende kızlara bakmak için yanlarına gidecetim kına saati yaklaşıyordu ki umarım da Aden gelmiştik bir kınası olduğunu unutmamıştır ! Kalkmak için ayaklandığım sırada neva hanım gitmeme müsade etmemiş ve yanında kalmamı istemişti , bu halleri beni fazlasıyla şaşırtıyordu . " Ahsen birazdan kına başlar , sende hazır ol ! " " Tamam neva hanım " ben hanım deyince tek kaşın kaldırmış çatık yüzüyle ... " Artık hanım de lütfen ! En azından teyze de diyebilirsin " bugünün tarihi bir köşeye not edipmeliydi bence ! Dolu dolu şaşkın olsamda başımı aşağı yukarı hareket edip onaylamıştım benim için zor olacaktı tabi hanımdan , teyzeye terfi etmek . Bir yudum kalmış , soğumuş kahvemi bir dikişte içmiştim , içerinde oturan misafirler yavaş yavaş dışarıya geliyor masalarla içecek servisi yapılıyordu . Kadınların çoğu neva hanımın yanına gelip sarılıp teselli ediyordu , sonuçta tek kızı da gidiyordu. Bir anne için zor bir durum olmalıydı sanırım ? Bir süre sonra renkli meşaleler yanmış ve o meşhur türkü eşliğinde gelin ve damat avlunun ortasına doğru gelmişti .

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.

Annesinin birtanesini hor görmesinler.

Ucanda kuşlara malum olsun ben annemi özledim.

Hem annemi hem babamı , ben köyümü özledim ...

 

Aden ve pars avlunun ortasına bırakılan sandelyelerin üzerine oturmuş , genç kızlar ise türkü eşliğinde onların etrafında dönüyordu. Gözlerim istemsizce neva hanıma dönmüştü yaşlarını silmek için peçete yoktu , gözyaşları sessiz sessiz akıyordu ... Bir kız evladın acısını yaşamıştı şimdi ise bir diğer kızından ayrı düşmek onun için tarifsiz bir durum olmalı! Neva hanım böyle ağlarken kim bilir Aden ne durumdaydı ya o...! Hemen onun olduğu mesaya baktım ; yüzü solgun ve üzgündü yeşilleri ağlamıyordu gerçi o ağlasa bile içine ağlardı kim bilir nasılda üzülüyordu kardeşine ? Ben onu izlerken neva hanımın seslenişi ile hemen ona dönmüştüm ." Hadi gitde kızımın kınasını yak !" Elimden bırakmadığım kutuya bakıp kalabalığın içine yürdüm herkes ' nerde bu kızın kaynanası?' diye bağırıyordu kadınların arasından geçip adenin yanına yanına oturdum ve yüksek sesle ..." Onu ailesi benim ! Aç bakalım avcunu gelin hanım !" Pars minnet dolu bakışları ile bana bakıyordu , ne mutlu bana ki, onu mutlu etmiştim . Yağmur tuttuğu kına tepsisini bana uzattı bende parmağımın ucuna biraz alıp adene yaklaştırdım Adet olduğu için hemen açmadı tabi , bende tek elimle kutudan çıkardığım altını gösterdim ..." Şimdi açabilirsin gelin " altın görüldükten sonra avuç açılmış bende eline kınayı sürüp altını içine yerleştirmiştim , kimsenin duymayacağı şekilde Adenin kulağına eğilip ." Üç kağıtçı seni " adeni ve parsı tebrik edip yerime geri dönmüştüm şimdiyese tam anlamıyla kına gecesi başlıyordu horonlar , oyunlar akla gelebilecek her türlü müzik çalıyor yaşlısından çocuğuna kadar herkes oyuna dahil olup oynuyordu . Bense ne zaman gidecez diye sürekli saate bakıyordum , aslında bu gece burda kalmayı çok istiyordum ama babam asla müsade etmezdi o neva hanımı hiç sevmezdi . Uzun bir süre sonra müzikler kesilmiş misafirler dağılmaya başlıyordu gece saat 11.00'e geliyordu . Tüm misafirler gittikten sonra pars , kardeşi mert ve arkadaşı Sare de gitmişlerdi yarım düğün yapılmayacak Adenin ısrarı üzerine sadece aile arası sade bir nikah yapilacaktı . Tüm herkes gittikten sonra evin koca kapısı kapatılacaktı bende daha nava hanım içeri girmeden kızlarda dışarda iken veda edip eve gidecetim yoksa abimin kalkmasını beklersem bu gece eve gidemezdik . " Şey neva han... Yani teyze , bizde gidelim artık geç oldu " dönüp Aden ile vedalaşıp abimin çağıracaktım ki , " ben babanla konuştum Ahsen , abim ve sen bu gece misafirimizsiniz . Hem bu Adenin son gecesi onun yanında ol " duyduğum en güzel cümle olduğu kadar korkutuğumda bir cümleydi . Adenin yanında kalmak gerçekten bana da çok iyi gelecekti ama babam bu gece burda kaldığım için canımı okurdu , o nava hanıma olan korkusundan bir şey demişti ... Birde evet benim babam neva hanımdan çok korkardı . Kızlar ile kol kola takılıp eve girdik gözümü abime gezdirdim ama etrafta yoktu ne abim vardı ne de o . Tüm herkes günün yorgunlu ile odasına çekilmiş yağmura sorduğunda ise abimin arenin yanında olduğunu söylemişti . Kızlar ile odaya girdiğimizde son gece olduğu için ve ayrı kalmak istemediğimiz için üçümüzde Adenin yatağında onunla beraber uyuyacaktık . Planda bu gece burda kalacağım yoktu ve normal olarakta yanımda yedek kıyafet de yoktu bunu ben söylemden fark eden aden dolabindan bir pijama takımı çıkarıp bana verdi önce Aden sonra sırasıyla ben ve yağmurda üzerimizi değiştirdik . Aden yanımız gelip yıkadığı elini gösterdi sadece iki üç saatlik dinlenen kına çok güzel görünüyordu." Hadi bakalım kızlar sıra sizde!" Aden l masadan aldığı kâsayi yanımıza getirdi ne ara hazırlanmıştı bu, kına ve ne ara odaya getirilmişti ? Yağmur dünden razı çekmeceden bir örtü çıkarıp yatağa serdi ve iki üç peçete ile küçük cep gibi dört kese getirdi bende onları görünce bir heves etmiştim ve de adene hayır diyemezdim . Yatağını üzerine oturup ellerimizi adene uzattık nizami ve güzelce kınayı benimle yağmurun avcuna sürüp sarmıştı şarlı olan elime baktım sadce bir avucuma sürülmesini istemiştim ... Bir gün bende böyle kına yakar mıyım ? Diye düşündüm . Yakardım elbet falak sevdiğim adam için mi? Yoksa başka biri için mi ? Onu bilmiyordum ve ben kaderimden çok korkuyordum. Yağmur kolumu çimçirip daldığım yerden almıştı beni .." ne kız areni mi düşünüyorsun? Merak etme senin kinanı da neva halam sürücek " gözlerimi devrip yataktan kaltim ve odadan çıkmak istiyordum yağmurun konuşmalarına vercek cevabım yoktu ve umarım ben odaya gelene kadar uyurdu ve birazda susamıştım. Kızlara su içmek istediğimi söyleyip odadan çıkmıştım eve sessizdi ve herkes uyuyordu olabildiğince sessiz yürüyor vw kimsenin uyanmasını istemiyordum . Mutfağa girip ışığı bile açmadan koridorda yakılı olan ışığın yansıması ile dolptan bardak alıp su doldurdum ve yere çömelip iç yudumda içtim yanan içimi söndürmüştü içtiğim su .. bardağı yıkayıp kenara koydum ve aynı sessizlikte mutfaktan çıkmak için kapıya yöneldim ve o sırada sert bir kayaya çarptım , gerçekten sert ... Anlım biraz acımıştı ve bir anda mutfağın ışığı açıldı ve karşımda o vardı elim ayağım birbirine dolandı ve yapabildiğim şuan tek şey kekeleyerek konuşmaktı ." Ben.. su içtim de ... Seni görmedim özür dilerim ." Ben ondan özür dilerken ne yapacağımı bilmezken o bana bakıyor ve beni inceliyordu ... " Elbiseydi çıkarmışsın ! Kül kedisi olmuşsun " o benimle böyle rahat konuşa biliyorken ben neden yapamıyordum ki , birde ne demişti ' kül kedisi ' başını eğip sarlı olan elime baktı ve gülümseyerek ... " Kinalı kül kedisi ama "

Bölüm : 18.11.2024 01:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...