Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7. Bölüm

@bahar_pala

bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 😁


Ezmira hanım " Bahar kızım sana odanı hazırladım yemek saatine kadar biraz dinlen istersen."


Ateş Ağa " Hangi odayı hazırladınız anne."


Ezmira hanım "En üst kattaki oda oğlum. "


Ateş Ağa " Benim odam da kalacak Bahar orayı hazırlayın."


"Ben senin odanda kalmam. Senin yüzünü bile görmek istemiyorum. "


Ateş Ağa "Bahar kalacaksın diyorsam kalacaksın. Ana benim odamı hazırlayın. " Ateş ağayı dinlemeyip en üst kata çıktım. Bir oda kapısı vardı büyük ihtimalle bu odayı hazırlamışlardı. Hemen odaya girip kapıyı kapattım ve kilitledim. Başımı kapıya yaslayıp aşağıya doğru çöktüm. Kapı hızla çalınınca Ateş ağanın senin duydum. Derin nefes alıp yatağa doğru ilerledim.


Ateş ağa "BAHAR AÇ O KAPIYI DELİRTME BENİ."


"ZATEN DELİSİN ŞİMDİ BENİ RAHAT BIRAK UYUYACAĞIM."


Bu da hep delirtme beni diyor başka kelime mi bilmiyor acaba. Ay ben küsmüştüm sana unuttum gidiyorum ben...


Ateş Ağa " O KAPIYI KIRDIRMA BANA. AÇ DEDİM SANA BAHAR." Yatağa uzandım. Gözlerimi kapattım ve cenin pozisyonu aldım.


Ezimra hanım" Oğlum sen ne edersin rahat bırak kızı daha yeni geldi. Bırak dinlensin."


Ateş ağa "Ana sen karşıma. Bu baharla benim aramda."


Ezmira hanım" Sana karışma dedim. Benim tepemin tasını attırma. İn aşağı baban geldi seninle konuşacak. Baharı rahat bırak. Seni burda görmeyeceğim."


Sesler kapıdan uzaklaşınca uyumaya çalıştım. Daha fazla düşünmek istemedim.


🦋🦋🦋🦋


Yazardan...


Yeni gün neler getirecek bilmeden uyudu Bahar....


Mardinde bir çok kişi berdele kurban gitmişti. Bahar sevdiğine kavuşamamanın hüzünü ile içi yanıyordu. Mardin bir çok sevdayı toprağın altına gömüştü. Nice sevda heba oldu töreler uğruna. Poyraz sevdasını orda bırakmayacak ve heba olmayacaklardı töre uğruna. Poyraz baharın en çok gülünce kısılan gözlerini seviyordu. Bahar her güldüğünde gözlerinden öpmek gelirdi içinden. Sevdiğine kavuşamadan başkası evlenmişti onunla. Ama Poyraz gizemli kişiliği ile çözecekti her şeyi. Zaman ne getirir bilemeyiz ama bahar ve Poyraz kavuşacaktı...


Mardin şahit olacaktı bu sevdaya...


🦋🦋🦋🦋


Bahardan...


Sabah uyandığımda boş boş tavana bakıyordum. Aşağı inip ezmira hanım ile konuşmak istiyordum. Bu hafta Diyarbakıra gidilecekti.


Diyarbakırın ileri gelen Aşiretlerinden Haznedarların en büyük oğlu Hazer Haznedarın düğünü vardı. Düğüne gitmek istemiyordum hele ki Ateş ağa ile hiç istemiyordum. Ama tabi ki beni zorlayıp götürmeye çalışacaktı. Dün kapımda bağırdıktan sonra bir daha hiç gelmemişti. İyi ki gelemdi yoksa elimden bir kaza çıkacaktı.


Yataktan çıkıp banyoya girdim kısaca işlerimi halledip çıktım. Kıyafet seçmek için dolabı açtım. Bütün kıyafetlerim özenli bir şekilde yerleştirilmişti. Hangi ara kıyafetlerim geldi ve dizildi hiç bir fikrim yoktu. Büyük ihtimalle annem hazırlayıp göndermişti. Krem rengi Çiçekli bir üst ve salaş krem etek çıkardım. Hızlı bir şekilde giyindim ve makyaj masasına ilerledim. Yüzüm çok solgun duruyordu o yüzden makyaj yapacaktım. Fondöteni alıp yüzüme dağıtım. Güzelce yedirdikten sonra allık ve rimel sürdüm. Şeftali tonları rujumuda sürünce makyajım bitmişti. Saçlarımı maşa ile su dalgası yaptım. Krem süet stilettolarımı giyip odadan çıktım.


Merdivenlerden inerken derin nefesler alıyordum. Kahvaltı masasında Ateş ağa ile karşılaşmadan nefes egzersizleri yapmak bana iyi gelecekti nede olsa. Avluda kurulmuş kahvaltı sofrasına kısa bir bakış attım. Kuş sütü eksikti tabiri caizse. Masaya yaklaştıkça topuklu ayakkabıdan çıkan ses herkesin bana bakmasını sağladı. Hafif bir gerildim ama dışarı yansıtmadım.


Boğazımı temizleyip "Günaydın."


Mirbey "Günaydın gelin hanım."


Ezmira "Günaydın kızım geç yerine kahvaltını et."


Hepsi bir bir günaydın dedikten sonra ezmira hanım oturmam için ateş ağanın yanını gösterdi. Tabi ki yanına geçip oturmadım.


Ateş ağanın kardeşi Aslanın yanı boştu bende Aslanın yanındaki sandalyeye doğru ilerledim. Aslan yanına oturacağımı anlamış olacak ki sandalyeyi geriye doğru çekti. Bu centilmen hareketi hanesine artık bir puan kazandırmıştı. Sevdim seni Aslanım.


Ateş ağanın çaprazında oturuyordum ve ters bakışlarını bana gönderiyordu. Ateş Ağa yanında oturacağımı düşünüyordu herhalde. Daha çok beklerdi, aklımı peynir ekmekle yememiştim sonuçta. Onun yanına oturunca huzursuz hissedecektim ve yemek yiyemeyecektim. Yemek benim kırmızı çizgimdi. Açken ben ben değildim.


Aslan kulağıma doğru eğilip "Bahar abim sana öldürecekmiş gibi bakıyor. Onu biraz daha sinirlendirmek ister misin?"


"Beni öldürmesi biraz sıkar. Ayrıca nasıl sinir edeceğim ki? Zaten yürüyen bomba kendisi."


"Abimin şeftaliye tiki var. Şeftali deyince çok kötü oluyor. Dene ve gör. Bu iyiliğimi de unutma. Bu bilgiyi de ben sana vermedim benim ismimi verme."


Aslan tabağımı alıp zeytin,peynir,salatalık domates, pişi derken tabağımı doldurmuştu. Ona engel olmaya çalıştım ama durduramadım.


Tabağı önüme bırakıp kafası ile tabağı işaret etti.


" Teşekkür ederim ama çok fazla hepsini yiyemem."


"Rica ederim Bahar. Afiyet olsun." Yüzündeki gülümsemesi ile önüne döndü ve kahvaltısına devam etti.


Ateş Ağaya bakıp sinsice sırtım. Demek ağamızın şeftaliye tiki vardı. Eh madem deneyelim.


"Aslan şuradaki şeftaliyi uzatır mısın?"


Cümlem biter bitmez ateş ağanın sesini işittim.


Ateş Ağa "Söyleme şunun ismini." Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve dişlerini sıkıyordu. Bana öfke ile bakıyordu. Madem dün bir Aslan gibi kükrüyordun şimdi de kedi gibi ol bakayım. Benimle uğraşmak neymiş gör.


"Neyi söylemeyeyim şeftali mi?"


Aslan yüzünü eğip gülmemeye çalışıyordu. Ama daha fazla dayanamayıp sesli bir kahkaha attı.


Aslan içten içe intikamını alıyordu. Abisine kendisi için bir araba almasını


istemişti abisi ise almamıştı. Ama intikamını yengesi alıyordu...


Ateş Ağa hızla ayağa kalkıp konaktan çıktı. Bir beladan kurtulduk. Bugün rahat olurdum en azından.


Aslan" senle iyi anlaşacağız kız yenge. Sevdim seni tam kafa dengisin. İyi bari ikimizde abimi sinir etmekten zevk alıyoruz. Öyleyse sana daha çok şey öğretmem gerekecek. Benim gibi kaynın olduğu için şükretmelisin."


Aslan saçı çok uzunmuş gibi arkaya atar gibi yapıp burnuma ufak bir fiske atıp konaktan çıktı. Ezmira hanım ile kahvaltımızı ettikten sonra konaktaki çalışanlardan sofrayı toparlamasını istedi. Evin kızı ahsen erkenden okula gittiği için görmemiştim. Ezmira hanım avludaki sedire geçip oturdu.Bende ezmira hanımın yanına geçip oturdum.


Ben konuya nasıl gireceğimi düşünürken ezmira hanım elini dizime koydu. "Kızım bize iki kahve yap gelde seninle içelim."


"Tabi hemen yapayım. Nasıl içersiniz peki?"


Ezmira hanım "Orta şekerli olsun güzel kızım." Kafamı sallayıp mutfağa geçtim.


Çalışanların bir kısmı mutfağı toparlıyor. Diğerleri ise yemek yapıyordu. Ben mutfağa girince hepsi işini bırakmıştı ve saygı ile bana bakmaya başladılar.


Zeliha "Buyrun hanım ağam ne istemiştiniz hemen vereyim."


Mutfakta 5 çalışan vardı iki tanesi orta yaşlardaki diğer üç kişi yirmili yaşlarda gibiydi.


"Kolay gelsin hanımlar. İsimlerinizi öğrenebilir miyim? Ayrıca Bahar deseniz yeterli."


Benimle biraz önce konuşan kadın " Adım Zeliha hanımım, yanımdaki benim ablam Ayşen. Bu kızlarda selen, seren,Sare üçüzlerdir. Benim kızlarım. Ablam beni ziyarete geldi. Biz dördümüz normalde çalışıyoruz. " Zeliha demek ismi. Bu poyrazın bana yardım etsin diye söylediği kişiydi. Bunu aklıma not ettim.


"Memnun oldum hanımlar. Vakit çok sizinle bir gün oturup kahve içelim. Ben kahve yapacaktım da cezve,kahve ve şekerin yerini bana gösterebilir misiniz?"


Zeliha "Olmaz hanımım biz yapalım siz oturun hemen yaparız biz."


"Yok,yok siz devam edin işinize,ezmira hanım bana söyledi. Teşekkür ederim."


Zeliha" Peki hanımım." Gerekli malzemeleri verip işlerine devam ettiler. Bende kahveyi yapıp avluya götürdüm ezmira hanımın önüne indirip yerime geçtim. Ezmira hanım kahveden bir yudum alıp bana döndü.


"Ellerine sağlık kızım pek güzel olmuş."


"Afiyet olsun. Aslında sizinle bir şey konuşacaktım. Ben düğüne gitmek istemiyorum. Hem daha yeni yeni iyileşmeye başladım. Gitmesem benim için daha iyi olur. O kadar yolu kaldıramayabilirim."


Ezmira hanım" Olmaz kızım. Ateş ile yeni evlendiniz. En azından bir dışarı çık hava al. Evde sıkılırsın. Sende gelesin." Gözlerimi kapatıp sakin kalmaya çalıştım ama olmuyordu. Ben sakın bir insan olmaya çalıştıkça sürekli bir şey çıkıyordu. Kardeşim istemiyorum gitmeyi zorla mı götüreceksiniz? İlla tepemin tası atsın mı?


"Ben bir bahçeyi dolaşayım. Bu konuyu sonra ben Ateş ile konuşurum."


Ezmira hanım" Tabi kızım sen konuş Ateş ile."


Avludan uzaklaşıp arka bahçeye doğru yönlendirdim adımlarımı. Taş yoldan ilerlerken bahçenin ne kadar büyük olduğunu düşündüm. Maşallah dört ev sığar buraya.


Sağ tarafımda erik ağaçları ve elma ağaçları vardı.


Sol tarafta ise sebzeler bulunuyordu. Bahçenin çevresini güller ve çeşitli çiçekler ile kaplamışlardı. Derin bir nefes aldım.


Biraz ilerleyip erik ağacının gölgesine oturdum. Derin derin nefesler alıyordum. Hava o kadar güzeldi ki... kuş cıvıltıları, rüzgarın sesi insana huzur veriyordu ta ki bir köpeğin arkamda havlamasına kadardı.


Allah'ım umarım o köpek benim arkamda değildir. Kafamı yavaşça arkama doğru çevirdim. Çevirmez olaydım. Gözlerim kör olaydı. Ben şu an odamda uyuya kalmış ve bir kabus görüyor olmuş olayım. Ama köpeğin tekrar havlaması ile rüyada olmadığımı anladım. Simsiyah tüyleri vardı. Ve köpeğin cinsi ne yazık ki


Dobermandı.


Doberman: Alman iş köpekleridir. Hızlı, çevik, hareketli ve güçlü dik duruşları vardır. Dominant oldukları için ilk defa köpek sahibi olmak isteyenlere uygun değildir. Google da okuduğum yazıyı bizzat dışımdan söyledim.


Köpek bana bakıyor ben köpeğe bakıyordum. Hareket etmiyordum. Kim köpekten korunmak için hareket etmeyin demişse yanlış söylemiş çünkü bu köpek her an bana saldıracak gibi bakıyordu. Arkamdan Ateş ağanın sesini duyunca bu kadar sevineceğim aklıma bile gelmezdi.


Ateş Ağa "Sevgili Bahar, orda tam olarak hareket etmeden ne yapıyorsun?"


Arkamı dönmeden yüksek sesle "Şu köpeği al başımdan çabuk. Köpek fobim var benim. Ağlarım bak , panik atak geçirip ölürüm sonra kahrından ölürsün keşke baharı kurtarsaydım diye. Zor durumdayım. Neden anlamıyorsun?"


Ateş Ağa gür bir kahkaha attı. Köpek üst üste havlayıp bana doğru koşmaya başlayınca çığlık atıp ayağa kalktım ve koşmaya başladım.


Allah' ım benim ne günahım vardı. Neden her şey benim başıma geliyordu. Arkama bakınca köpeğin bana çok yaklaştığını gördüm. Ayaklarımı götüme vura vura kaçıyordum. Bahçenin etrafında ikinci turumu atmıştım "Al şunu lütfen bak gerçekten korkuyorum Ateş ağa." köpeğin daha da hızlanması ile çığlık attım. "AAAAAAAAAAAAAAAAAA"


Ateş Ağa " Sabah kahvaltı masasında ben sana o şeyi söyleme dediğim halde söylediğine sayarsın. Kaç bakalım nereye kadar kaçacaksın." Ateş ağa elleri cebinde gülerek beni izliyordu. Gözün çıksın ,elin kopsun,ayağın kırılsın. Ben içimden beddua ederken ayağım taşa takılınca tökezledim. Büyüklerimiz boşuna dememişti beddua dönüp dolaşıp sizi bulur diye. Bu kadar hızlı bedduanın bana döneceğini düşünmemiştim. Arkama bakıp köpeğe söylenmeye başladım. Bir yandan konuşuyor bir yandan koşuyordum.


" GİTSENEEE, AAAAAAAAA GELME, GİT ,YAKLAŞMA, UZAK DUR BENDEN. DAHA NE KADAR KOVALAYACAKSIN. YA YORULMADIN MI? BU SENİ AÇ MI BIRAKTI İNSAN ETİNE Mİ GÖZ DİKTİN"


Ben bağırarak köpeğe konuşunca ateş Ağa karnını tutarak gülmeye başladı. Onu duymamaya çalışarak önümdeki duvara tırmandım. Nefes nefese duvarın üstüne ayaklarımı toplayıp oturdum. Köpek duvarın önünde durmuş çıkmaya çalışıyordu.


Ateş ağa gülmesini durduramıyor aynı zamanda benim videomu çekiyordu.


"Ya sen nasıl bir insansın. Tik ile bu aynı şey mi? Sende vicdan yok mu? Zor durumdayım diyorum niye anlamıyorsun? Ben senin yüzünden yaralandım ve tam iyileşmedim ya bir şey olsaydı gerizekalı." Ateş ağa zar zor gülmesini durdurup bana baktı


Köpek hâlâ havlıyor ve duvara çıkmaya çalışıyordu.


Ateş Ağa" Yakala oğlum. Tut onu hadi."


Köpek çıkmaya çalıştıkça ben ayaklarımı daha sıkı tutuyordum. Ateş ağa benim bu durumumdan gayet memnundu.


"SENİN DİLİN KOPSUN, DİLİNİ EŞŞEK ARILARI SOKSUN. ÇENEN ÇIKSIN YERİNDEN. AL ŞUNU DEDİM SANA."


Ateş Ağa "Ya pardon ben unutmuşum senin zor durumda olduğunu pardon."


"UNUTURSUN TABİ BEYNİN YOK Kİ SENİN, NORMAL. BANA BAK EĞER ONU BURDAN ALMAZSAN SABAH DEDİĞİM KELİMEYİ YİNE SÖYLERİM KARAR SENİN. " Ateş ağa söylediklerimden sonra ciddileşti.


Ateş Ağa "Leo gel oğlum. " elini ağzına götürüp ıslık çaldı.


Hah şöyle ateş ağa. Yola gel. Köpek Ateş ağanın seslenmesi ile ateş ağaya doğru koştu ve onun yanında oturdu. O kadar korkmuştum ki nefes nefese kalmıştım. Panikatağım tutsaydı eğer tahtalı köye yolculuk yapardım artık.


Bahar içinden söyledin ama dışından söyleseydin keşke. Şerefsiz bizi koşturdu. Ne kinci herifmiş. Biz zararsız kızlarız. Biz ne yaptıktan köpeği üstümüze saldı. Ha ne yaptık biz....


Ben nefesimi düzene sokmaya çalışırken ateş ağa yanıma doğru adımlamaya başladı tam önümde durup. "Bir daha beni tehdit etmeye kalkma yoksa sonuçlarına katlanırsın."


"Ateş ağa sen kendini ne zannediyorsun. Sence ben senin tehditlerine şu saatten sonra boyun eğer miyim? Ayrıca ne yaparsın çok merak ettim söylesene."


"Mesela senin ile hiç boşanmam bununla başlayabilirim. Nedersin Bahar." Gözlerimi kısarak ateş ağaya uzaylı görmüş gibi bakıyordum. Sen şimdi bunu söyledin ben çok korktum. Nasıl yapsak ki? Ben bunun intikamını senden çok güzel alacaktım....


"Bugünlük bu kadar yeter. Sana fazla dayandım. Bünyem kaldırmayabilir. Zehirlenmek istemiyorum. " Duvardan atlayıp bahçeden çıktım. Ateş ağa arkamdan geliyordu. Avluda mirbey ile ezmira hanım oturmuş sohbet ediyorlardı. O kadar çığlık atmama rağmen duymamışardı. Yaşlılıktan olsa gerek kulakları duymuyordu herhalde.


Mirbey "Ateş oğlum düğün erkene alınmış. Yarın olacakmış. Yarın sabah erkenden yola çıkacağız. Hazırlıklarınızı yapın. Herkes gelecek itiraz istemiyorum. Bu konu tartışmaya kapalı."


Bu kono tortuşmoya kopolı sabır ver Allah'ım bolca sabır.


Ateş ağa bana bak gördün mü? der gibi bakıyordu. Büyük ihtimalle ezmira hanım oğlunu arayıp benim bugün kendisi ile konuştuğum konuyu anlatmıştı. Nitekim Ateş Ağa da bugün onun için gelmiş olmalıydı.


Ateş Ağa " Tamam baba."


Odama çıkıp kısa bir duş aldım. Saate bakınca akşam yemeği saatinin yaklaştığını gördüm. Aşağıya indim. Mirbey ve Ezmira hanım masaya oturmuş evin toplanamsını bekliyordu. Onlara kafam ile baş selamı verip mutfağa geçtim. Mutfaktaki işlere yardım edip bende yerime geçtim herkes toplanınca yemek faslı başlamıştı. Karşımda Ahsen oturuyordu. Onunla okuldan geldiğinde tanışmıştık. Tatlı ve iyi niyetli bir kızdı. Aslan kadar onu da sevmiştim. Bu evde sadece anlaşamadığım ateş ağa idi. Biz yemek yerken konağın kapısı çalındı. Koruma kapıyı açıp içeri girdi. Ateş ağaya bakarak.


"Ağam Bahar Hanımağamın misafiri vardır."


Hemen paylaşmak istedim saat biraz geç ama olsun. Sizleri daha fazla bekletmek istemedim. Şimdiden iyi Okumalar. Bol bol yorum yapın. Yıldızlamyı unutmayın. Yazım yanlışları olabilir kontrol etmedim. Gördüğüm zaman düzelteceğim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. 🩵


Loading...
0%