Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8. Bölüm

@bahar_pala

ÖNCEKİ BÖLÜM HATIRLATMA


Duvardan atlayıp bahçeden çıktım. Ateş ağa arkamdan geliyordu. Avluda mirbey ile ezmira hanım oturmuş sohbet ediyorlardı. O kadar çığlık atmama rağmen duymamışardı. Yaşlılıktan olsa gerek kulakları duymuyordu herhalde.


Mirbey "Ateş oğlum düğün erkene alınmış. Yarın olacakmış. Yarın sabah erkenden yola çıkacağız. Hazırlıklarınızı yapın. Herkes gelecek itiraz istemiyorum. Bu konu tartışmaya kapalı."


Bu kono tortuşmoya kopolı sabır ver Allah'ım bolca sabır.


Ateş ağa bana bak gördün mü? der gibi bakıyordu. Büyük ihtimalle ezmira hanım oğlunu arayıp benim bugün kendisi ile konuştuğum konuyu anlatmıştı. Nitekim Ateş Ağa da bugün onun için gelmiş olmalıydı.


Ateş Ağa " Tamam baba."


Odama çıkıp kısa bir duş aldım. Saate bakınca akşam yemeği saatinin yaklaştığını gördüm. Aşağıya indim. Mirbey ve Ezmira hanım masaya oturmuş evin toplanamsını bekliyordu. Onlara kafam ile baş selamı verip mutfağa geçtim. Mutfaktaki işlere yardım edip bende yerime geçtim herkes toplanınca yemek faslı başlamıştı. Karşımda Ahsen oturuyordu. Onunla okuldan geldiğinde tanışmıştık. Tatlı ve iyi niyetli bir kızdı. Aslan kadar onu da sevmiştim. Bu evde sadece anlaşamadığım ateş ağa idi. Biz yemek yerken konağın kapısı çalındı. Koruma kapıyı açıp içeri girdi. Ateş ağaya bakarak.


"Ağam Bahar Hanımağamın misafiri vardır."


Hatırlatma bitti.........


BAHARDAN...


Kapıya doğru baktım ama kimseyi göremedim. Kim bu saatte gelirdi ki?


Ateş ağanın gözleri bir süre yüzümde oyalandı daha sonra korumaya bakıp kafasını sağa sola sallayarak "kimmiş?" Dedi.


Koruma "Ağam Poyraz Ağa gelmiş. " Gözlerimi fal taşı gibi açıldı. Midemde kelebekler uçuştu. Poyrazım gelmiş. Hoş gelmiş. Kalbim göğüs kafesimi kıracak kadar hızlı atıyordu. Ateş ağanın seyiren gözleri pekte umrumda değildi. Bananeydi. Boğazımı kuru bir öksürükle temizleyip "Mirbey amca ben bakabilir miyim? Ailemden bir haber getirmiştir?" Mirbey kafasını aşağı yukarı sallayıp "Gidesin kızım. Hatta yemeğe davet edesin Poyraz Ağayı birlikte yiyelim." Yok canım kalsın,durduk yere olay çıkmasın,kan dökülmesin değil mi? Sakin sakin ben gidip konuşup geleyim. "Yok o yemiştir gelmez." Mirbey kafasını sallayıp yemeğine geri döndü. Bende sandalyeden kalkıp Ateş ağaya bakmadan onun yanından geçecektim. Öyle umuyordum ama hödük Ağa durur mu? Koluma yapıştı sülük gibi. Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım sabır dilercesine gözlerimi kapattım. Benim günahısım neydi Allah'ım ben bu hödük ile konuşmak zorunda mıyım?


Zorundasın maalesef senin yüzünden bu durumdayız. Madem sinir oluyordun ne diye gidip evlendin.


Sen kimin tarafindasın ya? sürekli bir zorbalamalar falan. Neyse şimdi gidip Poyraz ile konuşmak onun ile gözlerimi kenetlenmek istiyordum. Tabi şu ateş belasından kurtulursam.


"Çek şu elini gidip geleceğim." Ateş ağa sandalyesini geri çekip ayağa kalktı. Şimdi aramızda uzun bir mesafe vardı. Kafasını eğip yüzüme doğru nefesini sert bir şekilde verdi. " Oldu Bahar istersen birde sana valiz hazırlayayım onla git. Ne dersin olur mu?" Vallahi çok iyi olur, mükemmel olur. Kral yap bir kıyak bırak beni.


"Olur Zeliha teyzeye söyle ilgilensin o zaman. Hatta dur ben söyleyeyim sen yorulma." Bu fırsat kaçmaz bahar. Tam Zeliha teyzeye seslenecekken ateş ağa eli ile ağzımı kapattı. Elini ısırdım. Elini sallayarak indirdi. Oldu paşam birde ağzımı kapat böyle olur sonun ayağını denk al.


Şu an gurulu bir anneyim. Bahar kızım sana cesaret hapı mı verdiler? Sen ne güzel şeyler yapıyorsun öyle. Allah devamını getirsin inşallah.


"Manyak napıyorsun elimi deldin. Git nereye gidiyorsan. " oh olsun. Keşke daha sert ısırsaydım kopsaydı etin. Bırak be artık Poyraz ağaç oldu dışarıda kök saldı. Elimi bırakır bırakmaz konağın kapısına doğru gittim. Poyraz sokağın başına doğru ilerlemiş orda elleri cebinde yere doğru bakıyordu. Ard arda dizili beş tane siyah araba vardı. Poyraz korumasız bir yere gitmezdi. Korumalarıda sokağın belirli yerlerine dizilmişti.


Beni fark etmemişti arkası dönüktü. Hızla oraya doğru ilerledim. Ona seslenecekken o benden önce davranıp arkasını dönmeden "Baharım çok geç kaldın. " bana doğru dönüp yüzüme özlemle baktı. Gözlerim doldu, Poyraz bunu görünce göz bebekleri titredi. Poyraz sevdiğinin bir tek göz yaşına kurban olurdu. O mutlu olsun onu hiç bir şey üzmesin isterdi.


Poyraz elimi tutup beni bizi görmeyeckleri bir köşeye çekti. Beni çeker çekmez sımsıkı sarıldı. Ellerim direkt boynunu buldu. Elimle yumuşak saç diplerini okşuyordum. Poyraz kafasını boynuma gömdü. " Geldiğimi nerden anladın Ali" Ona ilk defa ikinci ismi ile seslenmiştim Poyraz bir an boşluğa düşer gibi oldu bedeni kasıldı. "Ben seni Bahar kokundan tanırım baharım. Sen gelmeden kokun ulaşıyor bana. Senin kokun bana Ötüken gülüşün Ötüken. Yüzüm kime dönük olursa olsun,yüreğim hep sana dönük."


Poyraz biraz geriye çekilip " Baharım iyi misin, o lavuk sana bir şey yapmıyor değil mi?" Ayak parmaklarımın ucuna doğru yükselip Poyrazın yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Gözleri parladı. " Bana ne yapabilir ki? Hem sen benden daha iyi biliyorsundur. Zeliha hanım sana ne olduysa söylemiştir." Dudağı kıvrılır gibi oldu ama hemen düzeltti.


Bahar bölmek istemem. Ama çokta uzatma biri gelir falan uğraşmayalım.


Poyraz yüzümü elleri arasına alıp yanağımı okşamaya başladı. O böyle yapınca uykum geldi


Şu an uykunun sırası mı?


"Baharım sana bir şey getirdim. Eminin çok sevineceksin. " ne getirdin yiğidim Poyraza biraz daha böyle eriyecek gibi bakarsam hiç iyi şeyler olmayacaktı kendime gelmeye çalıştım. Poyraz o sırada arkasına dönüp ıslık çaldı.


Poyrazın arkasındaki koruma ceketinin önünü ilikleyip hızlıca arkasındaki direğe bağlı olan ipi çözdü. Ona dikkatle bakarken o ipi tuttu bize doğru gelmeye başladı. Duvarın arkasından atım Geceyi gördüm. Ben geceye bakarken Poyraz da bana bakıyordu hiç bir haraketimi kaçırmak istemiyordu. Gözlerimden mutluktan akan yaşlar yerini aldı. Poyraz elleriyle göz yaşlarımı tek tek siliyordu ama nafile yerine yenisi ekleniyordu. "Hayatta umudun hep gülmek olsun Baharım. Bir gün ağlarsan oda mutluluktan olsun bugün ki gibi. Birazda olsa mutlu olman için dünyaları önüne sererim sen yeter ki şu gülüşünü esirgeme benden. Sen benimsin ben seninim. " Poyraza sımsıkı sarıldım. Elimden gelse ondan ayrılmazdım hatta şu an onunla evime dönmek isterdim ama bunları yapamıyorum. "Çok teşekkür ederim Ali'm. Çok sevindim, çok mutluyum. Gece benim için çok değerli." Bir insanı ne kadar sevebilirsin ki. İçim içime sığmıyordu. Bu sevgi sığmıyordu içime taşıyordu.


Poyrazın dediği cümle o kadar doğruydu ki benimsin demden önce seninim diyebilmeli insan Poyraz ile biz olduk.


Poyrazdan ayrılıp göz yaşlarımı sildim. Derin bir nefes alıp "Gitmem gerekiyor. Çok yakında yine beraber olacağız. Şimdi gidiyorum ama sonra doyasıya sarılacağım sana. Seni çok seviyorum kalbimde yer edinmiş hırçın poyrazım. Bir rüzgara yenik düştüm. Kalbimde fırtınalar oldu ama kazanan sen oldun poyraz,sen galip geldin o savaşta. Bu kadar açık ilk defa konuşuyorum. Geç olmadan söylemek istedim. "


Poyrazın göz bebeklerinde yer edinen şefkat, aşk, beni daha çok mutlu ediyordu. " Baharım az kaldı. Bundan sonra hep yan yana olacağız. Sen ve ben çok mutlu olacağız. Şimdi git geceyi ahıra bırakırlar. Seni seviyorum." Ona bir daha sarılırsam bırakamazdım o yüzden arkamı döndüm hızlı adımlarla konağa ilerledim. Ateş Ağa kapıda beni bekliyordu. Göz yaşlarını siler gibi yaptı. " Çok acıklı bir sahneydi ayrılamadınız. Ahhh poyraz seviyorum seni. Bende bahar bende. Mıy mıy mıy içim kıyıldı. Aşk dolu dakikalarınız pek hüzünlüydü. " Ateş ağa kahkaha atarken Ona sadece bön bön bakıyordum. " Biliyorum kıskandın o yüzden böyle yapıyorsun. Bak sana hayırlı bir kısmet bulurum. Boşa beni ben sana güzel bir kız bulurum. Onla mutlu mesut yaşarsın." Tabi ki en çirkef kızı bulurum sana ama bunu bilmene gerek yok. Sonuçta herkes kendi dengi ile.


"Yok Bahar ben almayayım. Hem benim karım var. İkinci bir evlilik yapmayı düşünmüyorum. Hem sevenleri ayırmak sevaptır. Bende sevap kazanayım dedim. O yüzden lütfen engel olma bana. " ay haspam, başına taş düşsün de beni hatırlayama. Kafan yarılsın, yılanlarla dolu ormana düşersin inşallah. Cevap vermeden yanından geçtim. Ateş Ağa ise peşimden odaya çıktı. Avluda ezmira hanım vardı. Yanına geçip oturdum "Nasılsın kızım. Ateş ile aranız nasıl." Ezmira hanımın sorusu ile ona doğru döndüm. Bu nasıl bir soru Allah aşkına tabi ki kötü. Sormasını bile gerek yok. Her şey ortada. "Kötü ezmira hanım. Bende iyi olsun istemiyorum zaten. Bu durumdan gayet memnunum."


Ezmira hanım söylediklerim ile pek mutlu olmadı. Ağzından sıkıntılı bir nefes verip " Bak kızım açık konuşacağım seninle. Ateş zordur,onu anlayacak ona ışık olacak kişi sensin. Biraz çabala sen ona ne kadar ılımlı yaklaşırsan o sana daha çok ılımlı davranır. Aranızdaki buzlar erir mutlu bir evlilik olur. Evet Ateş biraz serttir, aksidir ama sen ona iyi geleceksin." Pordan ama banane ben mutlu bir evlilik istemiyorum boşanmak istiyorum.


"Ezmira hanım ben ordan bakınca rehabilitasyon merkezine mi? Benziyorum. Ya da ilaca falan mı? benziyorum. İnanın ateşe iyi gelmek gibi bir niyetim yok. Maden oğlunuz sorunlu onu siz iyileştirin. Bu tamamen sizin sorununuz. " ezmira hanımın gözlerinde beliren öfke bana hiç yardımcı olmuyordu. Doğru söyledim diye sinirleniyor. Napayım yani yalan mı söyleyeyim. "Sen bilirsin kızım ama sonradan pişman olma diye söyledim. Sen şimdi odana çık hazırlan yarın düğün var yola çıkacağız. " Kafamı sallayıp odama çıktım.


Giyeceğim elbiseyi karar verip ufak bir çanta hazırladım. Ateş ağa bir zahmet kendi hazırlasın uşağı yoktu. Valizi kapattım kapının kenarına koydum. Pijamalarımı alıp banyoya geçtim elimi yüzümü yıkayıp, dişimi fırçaladıktan sonra odaya geçtim. Bugün erken uyumak istiyordum. Yatağa uzanıp yanı başımdaki olan abajuru kapattım. Düğüne ailem de gelecekti o yüzden kolay ikna olmuştum en azından annemi ve babamı görecektim. Bu benim için moral kaynağı olurdu. Ayrıca benim için bir diğer önemli olan kişi Poyraz Ali de gelecekti. Çok fazla bir araya gelemeyeceğim ama olsun görmek bile yeter.


🦋🦋🦋🦋


"Hadi Bahar bin şu arabaya sen benim karımsın benimle geleceksin."


"Pardon ben senin karın değilim. Nerden senin karın oluyorum. Resmi nikah kıyıldı da benim mi haberim yok? Şimdi ben kendi arabamla gideceğim ve sende buna karışmayacaksın." Arabamın kapısını açıp bindim. Kemerimi takıp arabayı çalıştırdım ve gaza bastım Ateş ağa arkamdan bağırıp çağırırken bu pekte umrumda değildi. Çenesi çıksın yemek yiyemsin inşallah ses telleri kopsun. Bir yolculuk daha Ateş ağa ile çekemezdim. Annesi ve babası,kardeşleri büyük bir araba ile yola çıkmıştı. Geriye sadece Ateş Ağa ile ben kalmıştık. Radyoyu açıp Poyrazla daha önce dinlediğimiz şarkıyı açtım.


~Flashback~


"Bahar radyoyu açar mısın?"


"Hemen açıyorum." Poyraz ile bugün çiftliğe gidiyorduk. Bugün ailelerimiz birlikte vakit geçirmek için çiftliğe gitmişlerdi. Bundan en son benim haberin olduğu için onlarla beraber gidememiştim. Okul bitince Annem poyrazı beni alması için göndermişti.


Denk gelen şarkıyı duyunca yüzümde büyük bir gülümseme oluştu.


"Aykırı Yolları"


Poyraz bana bakıp gülümsedi. Bu şarkıyı çok severdim. Karadeniz şarkıları insanın enerjisini artırıyordu.


Gemileri yürüten de ortadaki direktir


Beni böyle söyleten de, bu gaybana yürektir


Aykırı yollarına, boylarına maşallah


Bizim evde gelin yokta, sen olursun inşallah


Bizim evde damat yokta sen olursun inşallah


Aykırının yolu uzunu da, dön göreyim yüzünü


Gelsek omuz omuza da, öpsem kara gözünü


Aykırı yollarına, boylarına maşallah


Bizim evde gelin yokta, sen olursun inşallah?


Nakarat kısmını tekrar çalınca başlayınca Poyraz bana bakıp


"Bizim evde gelin yokta, sen olursun inşallah." Dedi. İçten içe bunu ne kadar istediğimi bilmeyen Poyraz bir bilse şimdi nikah dairesine götürmüştü beni.


İç sesim beni yanıltmayarak nakaratın sözlerini değiştirip söyledi.


"Bizim evde damat yokta,sen olursun inşallah" Bahar hadi inşallah ne kadar yürekten istiyorum bunu biliyorsun.


Flashback bitti...


2 saat sonra...


Diyarbakıra varalı yarım saat olmuştu. Düğün evine gelmiş yemek yiyordum. Düğün evlerinde yemekler lezzetli olurdu. Sırf yemek için bile gidebilirim. Bir çok düğüne zamanın da abilerime bu yüzden katılmıştık. Yemek diyince akan sular durur. Menüde düğün çorbası, kavurma, pilav çeşitleri, kuzu dolma, et döner ve daha bir sürü şey. Sevdiğim yemeklerden bir tabak hazırlayıp uzak bir köşeye geçtim. Karnımı güzelce doyurup, yukarı misafirlerin oturduğu odaya


gidip annemlerin yanında oturacaktım. Buraya geldiğim de onlar çoktan gelmişti. Onlarla hasret giderip yeğenim mirza ile oynamıştım. Poyraz ortalarda yoktu. Ne kadar merak etsem de kimseye soramadım. Abim geldiğinde ona soracaktım. Telefonumu arabada unuttuğum için arayamıyordum. Çünkü gidip getirmeye üşeniyorum. Gelmesini bekleyecektim.


Ateş ağayı bir süredir görmediğim için çok mutluydum. Bu sesizlik çok sürmeyecekti muhtemelen ama bu bile bana yeterdi. Uzun süre hemde.


"Hala yemek yedin mi? Çok güzeldi ben çok beğendim. Hem sen kavurmayı çok seversin sana peçeteye koyacaktım ama annem izin vermedi." Mirzanın söylediğini duyunca kendimi tutamayıp güldüm.


Allah aşkına ne güzel peçete parçacıklı kavurmayı yerdik ne istedin bizden yenge, yeğenim bizi düşünüp kavurma cebine koyacakmış.


"Halacım yedim ben sen merak etme. Hem annen doğru olanı yapmış. Yemeği oraya koyamazsın. "


"Olsun hala ben yine de sana getirecektim. Hem bende seninle beraber yemiş olurdum. Şimdi ben yine acıktım. Burda kızların peşinde koşuyordum. Ama hiç biri pas vermiyor. Yoruldum bende."


"Bebeğim sen bu kelimeleri nerden öğrendin. Oy ben sana kıyamam kimmiş seni peşinden koşturan kızlar. Göster bakayım."


"Bak hala şurda Rizvan amcanın kızı. Çok güzel değil mi? keşke benim olsa."


Rızvan abi Demir aşiretinin ağasıydı. Adıyamandan gelmişlerdi onlar da buraya. Karısı birde kızı Mihri ile gelmişti.


"Poyraz amca. Poyraz amcam geldiii" Poyrazın ismini duyunca direkt kapıya baktım. Mirza kucağımdan inip poyraza doğru koştu ve kucağına atladı. Bir an için bizim bir aile olduğumuzu düşündüm. Poyrazdan çok iyi bir baba olurdu. Çocuklara karşı çok merhametliydi.


"Karasu kızı bir hoş geldin yok mu?"


"Hoş geldin tabi, daldım sadece. İyi ki geldin." Etrafta insanlar olmasa poyraza koşar sarılırdım ama bu şu an için pek uygun bir zaman değildi. Biz bir birimizin gözlerinde kaybolurken. Gelin ve damat konaktan giriş yaptı. Bugün nikah kıyılacaktı. Gelin hanım kına ve düğünü bir yapmak istemişti o yüzden ilk nikah kıyılacaktı daha sonra kına olacaktı. Gelin ve damat yerlerine geçince Poyraz yanıma geldi.


Nikah şahitleri ben ve poyrazdık. Gelin masasının yanına geçip yerime oturdum. Poyrazda yanıma oturdu. Nikah memuru gelince nikaha başladı. Kendi Nikahımızı hayal ettim. Poyraz ile ben evleniyordum hayalimde. Nikah memurunun sorusu ile hayalim çok uzun sürmedi. "Sizde şahitlik ediyor musunuz?" Poyrazla ben aynı anda "Evet" dedik. Yüzümü poyraza çevirdim. Güzel yüzüne daldım. Poyraz ona baktığımı hissedip yüzünü yüzüme doğru çevirdi. Bana baktı gözünü kırptı. Gözleri arkama kayınca kaskatı kesildi. Elini beline atınca bütün saygıner aşireti mensupları ve korumalar silahını çıkardı. Ben ne olduğunu anlamak için arkama bakınca, silahlı adamların etrafımızı sarmış olduğunu gördüm. Peşpeşe siyah araçlar geldi ve düğün salonunu taramaya başladılar. Poyraz masayı devirdi elimi tutup beni masanın arkasına çekti. Her tarafta çığlık kıyamet kopuyordu. Silah sesleri o kadar fazlaydı ki kulakları sağır ediyordu. Poyraz tamamen beni koruyup karşı tarafa karşılık veriyordu. Ortalık savaş alanından farksızdı...


Devam edecek...


Açıklamadan sonra bölümü hemen paylaşmak istedim. Normalde 8000 kelime olacaktı ama maalesef silindi. Bende şimdi 2500 kelimelik bir bölüm attım. Siz daha fazla beklemeyin diye. Canım okurlarım sizi seviyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere yıldıza basmayı lütfen unutmayın birde bol bol yorum yapın. Saat biraz geç ama sabah sürprizi olsun size.🫶🏻💜😁💫🦋


Loading...
0%