Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@baharpnar

Soğuktan hipotermi geçirmemek için ellerimi montumun cebinden gerekmediği müddetçe hiç çıkarmadım. Şuan da çıkarmak istemiyorum ama Alin eve gelmediği, gelse bile bana bu demir kapıyı açmayacağı için hiç istemeyerek de olsa sağ elimi cebimden çıkarıp omzuma kadar gelen demir kapıyı kilidinden tutup açtım.

Elimi kapının kilidinden ayırmadan içeriye girip kapıyı kapattım. Hemen sonrasında da kilidi bırakıp içimden kilidin tam yerine oturması için dualar ederek elimi sıcacık cebime soktum. Bir dakikada bile bu kadar üşüttüyse elimi, gerisini düşünemiyorum yani...

Rüzgar felaket derecede estiği için gözlerim elimde olmadan kapanıyor. Neyseki iki buçuk yıldır bu evde yaşıyorum da yol ezberimde.

Evin altına girdiğimde beremi başımdan çıkarıp gözlerimi açtım. Keşke buraya kadar gelmeden önce açsaymışım gözlerimi. Bu ne?

Avazım çıktığı kadar "Ay, imdat! Hırsız var, komşular!" diye bağırıp kapıyı açmaya çalışan varlığın sırtına vurmaya başladım. Bana döneceğini hissettiğimdeyse sırtına atlayıp kolumla boynunu sıkmaya başladım. "Sen kimsin be? Niye başkasının evine giriyorsun, he? De bakayim bana."

Son cümlede şiveye kayan sesimi hemen düzeltip cümlemi öyle bitirdim.

Ellerini boynuna sardığım koluma götürünce korkudan daha da sıktım boynunu ama o, kolumu bir hışımla boynundan ayırıp "Ne yapıyorsun? İn sırtımdan." diye sert bir sesle konuştu.

Dediğini yapmadan "Hadi ya!" dedim onu tiye aldığımı belli ederek. "İneyim de kaç, değil mi? İnmiyorum. Kimsin ve niye eve girmeye çalışıyordun?"

"Gülay, in sırtımdan!"

Birden ismimi bağırmasıyla korksam da inat etmeden sırtından indim. Zaten ellerim de üşümüş. Demin yaşadığım adrenalinden dolayı hissetmesem de ellerimi cebime sokunca anladım.

Sırtı bana dönük, siyahlar içindeki adam yüzünü bana dönünce cebimin içine soktuğum beremi çıkarıp başıma taktım. Keşke dönmeseydin.

Korku ve utançtan yutkunup "Akın," dedim. Sonrasındaysa hemen "Abi," diye ekledim. "Senin burada ne işin var, niye geldin?"

Sorum, hesap sormaktan çok şaşkınlık içeriyordu. Ama Akın'ın sert ifadesi değişmedi. Aksine sanki ona hesap sormuşum gibi kaşları çatıldı.

Bana bir cevap vermeden kilide takılı anahtara dönüp anahtarı çevirdi ve içeri girdikten sonra omzunun üstünen bana bir bakış atarak "Gelmeyecek misin?" diye sordu.

Sesini duyunca kendime gelip olduğum yerden ileriye doğru yürüdüm. Allah kahretsin, rezil oldum. Hemde art arda iki kere.

Evden içeriye girer girmez kapıyı kapatıp ayakkabılarımı çıkardım.

Akın'ın kendini direkt koltuğa atıp yattığını görünce hızla merdivenlere yürüdüm. Ardından odama çıkıp hemen kapımın arkasına oturdum.

Alin bana demişti dün, abisinin geleceğini. Ama ben daha dün ne yediğimi hatırlamadığım için haliyle dediği şeyi de unuttum. Yani Akın bana kızsa haklı. Ama kızmasın.

Kendi kendime söylenerek ayağa kalktım. Ardından sırtımdaki çantayı yere koyup duvara yasladım.

Ya keşke böyle karşılaşmasaydık onunla, yıllar sonra.

"Of," diyerek seslice ofladım.

Hala üzerimde duran montumu çıkarıp kapının arkasındaki askılığa astım. Hemen ardındansa başımdaki bereyi çıkarıp montumun şapkasının içine koydum.

Şimdi ne yapmam gerek?

Akın yıllardır buraya günübirlik gelip gidiyordu ve geldiği saatler genelde akşam değil, sabah oluyordu. Eve de uğramıyor, sadece kampüse gelip kardeşini görüyor ve sonra ailesinin yanına gidiyordu.

Şimdi ne oldu da bu saatte buraya geldi?

Kapıyı kilitleyip hızlıca üstümü değiştirdim ve her ihtimale karşı çantamı hazırladım. İçine defterimi, kalemliğimi ve tabletimi koyup bir çift pijama takımı da ekledim.

Akın eğer bugün burada kalırsa ben kalamam. Ama kalmaz da giderse pijama takımımı tekrar dolaba koyarım.

🌪

Geçmiş sahneleri bitti, günümüze geldik. Çok eğlenceli, hem senin hem de benim kafamı dağıtacak tarzda bir kitap yazmaya çalışıyorum. Umarım başarabiliyorumdur.

Loading...
0%