Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@baharpnar

Zilin çalmasıyla hemen şalımı düzeltip çantamı koluma takarak kapının kilidini açtım.

Evin kapısına doğru holde yürüyordum ki Akın'ın kapıyı açtığını gördüm.

Elindeki poşetleri kenara atıp ayakkabılarını bile çıkarmadan kollarını Akın'ın boynuna sarıp "Döndür beni abi!" diye bağıranın Alin olduğunu benimle birlikte bütün apartman duymuştur herhalde.

Akın, eğer dediğini yapmazsa Alin'in daha da bağıracağını bildiği için olsa gerek ellerini onun beline yerleştirip onu sıkıca tuttu ve kendi etrafında bir kez döndürdü. Ardından dizlerini kırarak boynunu kurtarmak için Alin'in koluna dokundu.

Alin daha fazla bir şey yapmadan abisinden ayrılıp "Hadi," dedi enerjik bir sesle.

Ben tam nereye, diye sormak için kapıya doğru biraz daha yaklaşmıştım ki Akın benden önce davrandı. "Ne, bir yere mi gideceğiz, nereye?"

"Kırk yılın bir başı abim gelmiş. Herhalde evde oturup karnımızı öylesine doyuracak atıştırmalıkları yemek yerine," Alin durdu. Ardından daha canlı bir şekilde konuşmaya başladı. "Bizi yemeğe çıkarmaya geldin. Hoş geldin, iyi dedin. Hadi gidelim."

Abisinin boyu sağ olsun beni göremiyordu ama ben onu görebiliyorum. Parmak uçlarına yüklenip içeriye bakmaya çalışırken "Gülay!" diye seslendi.

Daha fazla bu desibelde konuşup komşuları rahatsız etmemesi için "Efendim, Alin?" diye cevap verdim.

Akın benim sesimi duyar duymaz kenara çekilince Alin de beni görebildi.

"Hazırlan, diyecektim de sen zaten hazırmışsın. Hadi, telefonunu al da gel. Abim bizi yemeğe götürüyor."

Başımı hafifçe Akın'a çevirdiğimde mimiklerinden onun da bizi yemeğe götürme işini şuan Alin'den yeni duyduğunu gördüm. Bu yüzden "Gitmesek?" diye sordum. Belki Akın'ın çok parası yok. "Ya da siz gidin, özlem giderin. Ben seni beklerim."

Alin "Saçmalama!" derken Akın'ın bakışlarının bana döndüğünü hissettim.

Sert bir sesle "Gidiyorsak hep beraber." diyerek portmantoya ilerleyen Akın'a Alin bıyık altından gülerken ben kaşlarımı çattım. Biz onu, parasını düşünelim; o ne yapsın? Kızsın. Kendi bilir.

"O zaman montumu alayım," diyerek kaldığım odaya geçtim. Kapının arkasındaki montumdan ilk önce beremi aldım, sonra da montumu alıp hızlıca giyindim.

Şuan Akın'ın burada kalıp kalmayacağını tam kestiremediğim için hazırladığım çantayı kapının tam yanındaki duvarın dibine koyup anahtar ve telefonumu montumun cebine koydum.

Odadan çıkarken beremi şalım bozulmayacak şekilde takıp evin kapısına doğru yürüdüm.

Ben kapıya geldiğimde Alin "Rahat ol," dedi gevşek bir şekilde harfleri uzatarak. "Abim aşağı indi."

Söylediği şeyi hiç umursamamış gibi kapının önünde duran siyah botlarımı giydim.

Cebimi kontrol edip anahtarı yokladım. Yanıma almışım.

Kapıyı kapattıktan sonra Alin koluma girip demir kapıya doğru yürümemde bana eşlik etti.

"Ne yesek acaba? Lahmacun mu, pizza mı, tantuni mi, tombik mi yoksa başka bir şey mi?"

Soluksuz bir şekilde konuşan arkadaşıma "Dur," dedim. "Az yavaş ol kızım, bir nefes al."

Dediğimi umursamadan konuşmaya devam etti. "Ev yemekleri yapan bir yer var biraz ileride, abim bizi kesin oraya götürecek. Gerçi bize soracak. Benim cevabımdan çok senin cevabın önemli olacak. Bu yüzden sen ne yemek istiyorsan onu söyle."

Demir kapıdan çıkıp arkamızdan kapıyı kapattıktan sonra tam Alin'e bir şey diyecektim ki Akın'ın sesini duydum. "Karar verdiniz mi kızlar, nereye gidelim?"

Bana bakmadığını düşünerek başımı ona çevirmiştim ki bakışlarımız kesişti.

Kalbim teklerken karnımdaki uçuşan kelebekleri umursamadan hemen gözlerimi kaçırdım.

Akın'ın sorusuna cevap olarak "Lahmacuuun!" diye bağıran Alin'le yüzümü buruşturup kulağımı kapattım.

Akın "Kızım bağırmasana! İşten yorgun gelenler, ders çalışan çocuklar var evlerde. Milletin bir amacı, bir işi var yani. Bağırma durup durup." diye Alin'e kızınca üzüldüm.

Alin'in yüzünde hiçbir değişim olmadı. Ama kalbinin kırıldığına eminim. Çünkü daha sessiz bir şekilde "Milletten bana ne? Ben vizelere hazırlanırken, evde oturup full odaklı bir şekilde not çıkarırken mahalleden son ses müziği açıp geçen arabacılar vardı. Kimse çıkıp onlara bir şey demedi, ben iki sevindim diye kırk yılın bir başı sevinçle bağırdım diye kimse kızamaz. Vallahi çıngar çıkarırım."

Konuyu alakasız bir yerinden anladığını göstermesi, kırıldığını besbelli açık etti. Ben bile bunu anladıysam kaç yıllık abisi çoktan anlamıştır.

Akın Alin'in boşta kalan sol tarafına gidip kollarını ona uzattı. Ama Alin işi inada bindirip benim koluma daha da yapıştı.

"Tamam abiciğim, özür dilerim. Gel, götür beni lahmacuncuya."

Son kelimeyi söylerken sanki sakıncası var mı, dercesine bana baktığında başımı iki yana sallayıp yürümeye başladım.

Akın yol boyunca Alin'le konuşmaya çalışmış, Alin'in bana anlattığı istisnasız her şeye bir şey söyleyip Alin'in kendisine bakması için elinden geleni yapmıştı.

Lahmacuncudan içeriye girdiiğimizde Alin omzunun üzerinden abisine bakıp -daha doğrusu bakamayıp- tripli bir şekilde "Biz yukarıdayız. Sende siparişi verip gelirsin." dedi.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp Alin'in adımlarına ayak uydurarak yürüdüm.

Merdivenleri çıkıp kendimize duvar kenarında kalan birkaç masadan birini seçip oturduk.

Ellerimi karşımda kalbi kırık oturan arkadaşımın ellerine uzatıp "Alin," dedim. Başını duvara doğru çevirdi.

"Alin," diye tekrar ettim.

Başı bana dönerken "Efendim Gülay, ne oldu?" diye sordu. Ne ters ne de ilgiliydi bunu söylerken. Tam anlamıyla abisine olan kırgınlığı vardı sözlerinin üstünde.

"Ya abin öyle demek istemedi."

Kıza birkaç yılda neredeyse hiç görmeden ne kadar tanıdığım şüpheli olan yirmi üç yıllık abisini anlatıyorum resmen.

Alin omuz silkip "Doğru söylüyor." dedi. "Hem ben kırılmadım ki. Sadece canım trip atmak istedi. Susmaz, olayı daha da uzatırsan sana da trip atarım. Haberin olsun yani."

Elimle ağzıma hayali bir fermuar çektim.

Gözüm merdivenlere kayınca Alin göremediği için "Geliyor." diye haber verdim.

Alin hemen moda girip kollarını göğsünde birleştirdi.

Akın masaya gelince oturmak yerine gözlerini ona bakmayan Alin'e dikip "Alin," diye seslendi.

Bana yaptığı gibi yaptı Alin, bakmadı.

Akın, benim gibi ismini tekrar etse de Alin başını çevirip bakmadı bile.

"Gülay," dedi abisiyle muhatap olmadığını belli ederek. "Garson sipariş veren şahıs mı geldi? Geldiyse eğer asla benim yanıma oturmasın. Karşıma da oturmasın. Yoksa kalkıp giderim."

Gözlerimi Akın'a çevirdiğimde sıkıntıyla bir nefes verdiğini gördüm.

"Gülay'ın yanına mı oturayım, Alin?"

Niye, benim yanına oturmak kötü mü? Öcü müyüm ben? Gerçi bu konularda biraz hassasım. Ama Alin'e değil de bana mı sorsaydın acaba Akın?

Alin omuz silkince Akın başını bana çevirdi. Ama ben ne kadar aksi için uğraşsam da kaşlarım çatıldı ve Akın beni yanlış anlayarak Alin'in yanındaki boş sandalyeyi çekti. Alin'in de benim de çaprazımızda kalacak şekilde sandalyeyi yerleştirip oturdu.

Genç bir garson lahmacunların olduğu tepsileri önümüze bıraktıktan sonra "Başka bir isteğiniz var mı?" diye sordu.

Bakışları Akın'dan başlayarak Alin'e sonra da bana değdi. Ama bende duran bakışları, Akın'ın koluna dokunmasıyla ayrıldı. "Üç de ayran kardeşim istiyoruz kardeşim, sana zahmet."

Sesi bir garip çıkmıştı nedense.

Başımı Alin'e çevirdiğimde dudaklarını birbirine bastırıp kahkahasını bastırmaya çalıştığını anladım.

Yani şuan komik olan ne? Akın'ın çatık kaşlarla garsona bakması mı?

Bizim yaşımızda gibi gösteren garson çocuk ayranları getirince Akın çocuğun elinden ayranları alıp birini hemen benim, diğerini Alin'in önüne koyarak elindeki de kendi önüne koydu.

"Sağ ol, kardeşim. Başka bir isteğimiz yok, olmaz da. Sana kolay gelsin."

Garson çocuk başını sallayıp "Afiyet olsun." dedikten sonra yanımızdan ayrıldı.

Garsonun yanımızdan ayrılmasıyla Alin'in şen bir kahkaha atması bir oldu.

Akın kaşlarını oluru varmış gibi daha da çatarken Alin sustu. Bu sefer de Akın bakışlarını bana çevirdi.

"Ben bir lavaboya gideyim." diye mırıldandım.

Benim ayaklanmamla Akın da ayaklandı.

Kaşlarımı çatıp ona bakınca "Bende gideyim, elimi yüzümü yıkayayım bir." dedi.

Başımı Alin'e çevirdim onun da gelmesi için. Ama o başını duvara çevirip elini ağzına kapatmış ve sessizce gülüyordu.

Sesli bir nefes verip "O zaman gidelim." dedim.

🌪

Ayyyyy çok güzeller yaaaa.

O garson çocuk bence ilerde bir yerde karşımıza çıksın. Sizce de çıksın mı?

Bir sonraki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Belki yarın belki daha sonra. Bölümleri yazdığım an attığım için şuan taslakta başka bir bölüm yok. Onun için net bir şey söyleyemiyorum.

Okuduğunuz, bana destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim sizeeee <3🎀

Loading...
0%