@balciahmet0
|
Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu: "İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacaklar." İmmanuel, Tanrı bizimle demektir.
Matta-1: 22/23
-
Gözlerimi açtığımda çoktan sabah olmuştu. Sararmış bana doğru bakan güneş pencerenin kenarındaki ufak delikten süzülmüş gözlerime doğru yanaşmıştı.
Usulca hiç kalkmak istemediğim sıcak ve yumuşak yatağımdan kalkarak onu topladım. Aşağıya indiğimde yine o derin yalnızlığı hissettim, yüzümü yıkadıktan sonra hemen bir şeyler atıştırıp okula geçmeliydim.
Bugün üniversitedeki son günüm, yirmi üç yaşında genç bir bilgisayar mühendisiyim. Ah Galatasaray Üniversitesi... burayı özleyeceğim ama okulun bitmeside beni mutlu ediyor.
Ama bugün beni en mutlu edicek haber Yağmur'dan gelmeliydi. O da yirmi üç yaşında genç bir avukat artık onun da okuldaki son günü olması beni mutlu ediyor.
Dün ona attığım ilanı aşk mesajından sonra ne diyeceğini çok merak ediyorum.
Mesaj
" Yağmur pekte uzun olmasada bir süredir arkadaşız. İtiraf etmeliyim en başından beri sana samimi bir şekilde çok içten duygularla bakmaktayım. Bu biraz hızlı oldu biliyorum ama bilmeni isterim ki artık bu ilişkinin bir adını koymak istiyorum. Benimle çıkar mısın?"
-
Çok kısa kahvaltımı yaptıktan sonra ilk iş yeni bilgisayarımın parçalarını almak için İmmanuel abiye gitmek olacaktı.
İmmanuel abi California'lı elli yaşında eski bir bilgisayar mühendisi, dediğine göre otuz beş yaşında yaptığı bir kaç basit bilgisayar deneyleri yüzünden ülkeden kovulduğuydu.
O günden beridir İstanbul da yaşıyor ve bilgisayar tamiri, parça temini ve satışı ile uğraşıyor.
Basit ve gösterişsiz bir yaşam sahibi olan İmmanuel abi benim İstanbul daki ilk arkadaşım dostum ve manevi babam gibidir.
Evimi, arabamı ve okul hayatımdaki tüm maddi sıkıntılarda bana yardım etmiş beni oğlu gibi görmüştür.
Geçen hafta yeni bilgisayarım için ona bir kaç sipariş verdim ve benim için en iyi parçaları yurt dışından getireceğini söyledi, ona inanıyorum.
Parçalar
" -Anakart -Hard disk -Bellek -İşlemci -Ekran kartı "
-
Planım şöyleydi ilk önce bilgisayar parçalarımı alıp eve bırakıcaktım. Ondan sonra eve geçip hazırlanıp okula geçmek. Arkadaşlarımla biraz vakit geçirdikten sonra Yağmur'la buluşup günü tamamlamak.
Hemen Beşiktaş daki evimden çıkıp arabama atladım ve caddenin ortasında bulunan bilgisayar tamiri dükkanına girdim.
-
Merhaba Manu, Nasılsın ?
-O merhaba Ahmet, iyiyim sen nasılsın ?
Bende iyiyim, noldu bizim parçalar.
- Az önce geldi, yüce İsa senin inandırsın bende seni arıyacaktım. Hepsi mükemmel parçalar.
Çok teşekkür ederim Manu, alabilir miyim ?
- Ah of course, otur lütfen sana çay vereyim.
Manu türk olmamana rağmen benden çok çay içiyorsun.
- Çaysız olur mu oğlum, yorgunluğu alır.
İyi bari oturayım.
-
Biraz sohbet ettikten sonra parçaları da alıp dükkandan çıktım. Para kabul etmemesi biraz sinirlendirdi beni ama yinede seviyordum onu o tanıdığım en iyi insanlardan birisi. Çay konusuna gelince tanıdığım iki kişi çok çay içiyor biri Yağmur biri de bu İmmanuel.
Eve geçtikten sonra hemen bilgisayarıma parçaları taktıktan sonra evden çıktım saat geç oluyordu ve arkadaşlarım okulda beni bekliyorlardı.
Hemen arabaya atlayıp okula doğru yola çıktım, hava gayet güzeldi deniz gözüme hiç olmadığı kadar mavi ve güneş hiç olmadığı kadar parlaktı.
Telefonumun ışığı yanıp söndü, tabi yaa Ceyhun arıyordu.
Alo, efendim
- Nerdesin lan, sabahtandır seni bekliyoruz on tane adam oğlum.
Tamam lan tamam, geliyoruz işte.
- Hadi okulun bahçesindeyiz seni bekliyoruz, daha okey oynucaz oğlum.
Beş dakikaya ordayım, hadi kapat görüşürüz.
- Görüşürüz tabi bebeğim hahahaha
Puşt
-
Sonunda bahçeye geçtim Ceyhun ve ekibi kola çekirdek yapıyorlar.
Hemen kırıldım yanlarına ve telefondan okey oynadık.
Ceyhu'nu severdim ama biraz cıvık bir adam nerde ne konuşacağını bilmez. En son yanlışlıkla bir profesöre küfür etti.
Aklıma geldikçe gülerim, bahçede birinden çakmak istemiş ve uzatmış biri bu da eyvallah dayı demiş. Dayı senin babandır demiş, bu da patlatmış küfürü. Çakmak istediği kişi profesör çıkınca tam iki hafta köpek gibi peşinden dolanıp özür diledi.
Hepsini teker teker yeniyordum okeyde, bir yerden sonra sıkıcı olmaya başladı. İçeri geçtim Serkan her zaman ki yerinde satranç oynuyordu hemen karşı karşıya geldik ve oyanamaya başladım. Elli hamlede basit bir çoban matıyla onu da yendim.
Saat ilerliyordu ve ben Yağmuru arayıp müsait olup olmadığını sorma cesaretini sonunda buldum.
Yanına gittim okulun dışında bir kafede buluştuk. İlk on beş dakika bakıştık, simsiyah kapkaranlık gözleriyle adeta gözlerime arzu aşılıyordu. Sonra söze girdim.
Nasılsın? Yağmur
+ İyiyim Ahmet, sen nasılsın?
Vallaha iyi olmaya çalışıyorum. Şey dün attığım mesaj
+Şşşş, aslında bende sana karşı boş değilim ama hep nasıl dile getireceğimi düşündüm. Bu mesaj kurtarıcı meleğim oldu.
(Yüzümde vatan gülüşü ile )Gerçekten mi ? Yağmur.
+(Hafif gülümseyerek) Gerçekten Ahmet.
Adeta bulutların üstünde uçuşa geçmiştim. Kalbim küt küt atıyor, karnımda kelebekler uçuşuyordu. Masadan hemen kalkıp sarılmak istedim ama nasıl bir tavır sergileyeceğini tahmin edemediğim için, oturduğum yerden enerjimi atmaya çalıştım.
Şey Yağmur bu gece bir işin var mı?
+(Şaşırmış bir şekilde) Yok.
Şey bir şeyler yapalım mı?
+ Ne gibi.
Film izleyelim
+ Saat geç oldu, sinema çoktan kapanmıştır. Gece kulüplerini ve içkiye de karşı olduğumu biliyorsun.
Eğer yanlış anlamazsan, ben tek kalıyorum biliyorsun bizim eve geçelim cidden hiçbir art niyetim yok.
+( Hafif bir gülümseme ile) Anlamam anlamam merak etme, hmm gidelim madem.
(Aynı vatan gülüşü ile) Ben hemen hesabı ödeyip geliyorum.
+Aaa olmaz öyle.
Şşş, bu gece misafirimsin. Hahahah
+Hahahah, tamam
-
Kafeden çıktığımızda saat gece onu gösteriyordu, benim arabayla sahil kenarından eve doğru ilerliyorduk.
Yağmur camdan kendisini etkileyici deniz manzarasına kaptırmış, adeta büyülenmiş gibi dalmıştı.
Bende son derece mutlu ve yola odaklı bir şekilde arabayı kullanıyordum.
Birden Yağmur:
+ ( hafif cırtlak bir ses ile) Ahmet dur!
Ne oldu ?
+Baksan yavru kedi, ben kedileri çok severim ne olur onu da alalım.
Allah'ım alalım Yağmur alalım.
-
Yanağıma kondurduğu öpücükten sonra kediyi alıp arabaya döndü. Hiçbir şey söylemeden kediyle tıpkı küçük bir çocuk gibi eve kadar oynadı.
Bende halinden son derece mutlu bir şekilde aracı kullanmaya devam ettim. Sonunda eve vardık, bu evden çıktığımda tek başımaydım şimdi ise iki tane kedim vardı.
Halimden son derece mutlu bir şekilde arabayı park edip, kediyi Yağmurun kucağından aldım. Eve çıktık ve Yağmura bana küçük gelen bir pijamamı ve gömleklerimden birini verdikten sonra baynonun yerini gösterdim.
Bende film için bilgisayar odasını toparlayıp, hazırlamaya başladım. Televizyonum bozuk olduğu için mecburen bilgisayardan izlicektik.
Ardından film için masayı da hazırladıktan sonra kediyi temizleyip doyuran Yağmura seslendim, kanepeye kurulup beni beklicekti.
Çabucak üstüme rahat bir şeyler alıp duş aldıktan sonra Yağmurun yanına geçtim. Kanepeye oturdum ve ne izliyeceğimize karar vermek için tartışmaya başladık.
Birden bilgisayar ekranına yeni bir filmin reklamı düştü, Karanlıklar Ardında güzel bir şeye benziyordu. Yağmurdan da fikir aldıktan sonra o filmi açtım.
-
Bir anda bilgisayar ekranından inanılmaz bir ışık saçıldı ikimizde gözlerimizi kapattık ve bağırmaya başladık.
Gözlerimizi açtığımızda ikimizde nerde olduğumuzu bilmiyorduk. Bir dağın başı ve karşımızda büyük bir tapınak. Yağmur:
+ Ne oldu bize, nerdeyiz ?
Sanırım ışınlandık
_______________________________________
İkinci bölüm için beklemede kalın dostlar son derece heyecanlı ve maceralı bir bölüm sizi bekli yor.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Instagram: balciahmet0 E posta: ahmetbalci1209@gmail.com Oy vermeyi unutmayın. Bol Bol yorum bekliyorum.
|
0% |