Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Tanıtım

@baliminevreni

Üç aydır bu itler ile birlikte idim. Bir kampın içinde bu örgüte gönüllü olarak giren kişilere eğitim veriliyor ve onlar için umut vaat edecek şeyler söylüyorlar. Benim için şu anlık önemli olan kurulan kampların bölge konumları ve kaçırılan çocukların eğitildiği yeri bulmak. 


Küçük tepeyi geçip kayanın altında sakladığım tuşlu telefonu alıp kayıtlı olan iki numara vardı. İlk numara bilgileri verdim istihbarat ikincisi ise ifşa olma durumunda yardım isteme amaçlı.


İlk kayıtlı numarayı aradım. Bir süre çaldıktan sonra açıldı.


"Ak ana." dedim.


"Dinliyorum anka." dedi.


"Hedefe yaklaştım. Bir sorun çıkmazsa bu gece bilgileri alıp istihbarata çalışan askere vereceğim." dedim.


"Anlaşıldı anka. Dikkatli olun." dedi kapattı.


Yere koyduğum keleş alıp aşağa doğru inmeye başladım. Yüzümde ki peçeyi düzeltip doğan yeni güneşe baktım.


Topladığım aslanpençesi otunu şalvarın cebine koydum. Bu ot yeni ameliyat olan kişilerin enfeksiyon almasını engelliyor ve hızlı iyileştiriyor. Kim için istediklerini bilmiyordum?


Eğer ki ölmemesi gerektiği bir kişi için istiyebilirdi bunlar.


"Rojda!" diye bağıran Maho'ya baktım.


Öfkeliyim hem de çok ama bu öfkeyi silah olarak kullana biliyordum.


Koşarak yanıma gelip "Bulumuşsan?" dedi.


Cebimde ki aslanpençesi otunu çıkarıp verdim.


"Vallahi bulmuşsan." dedi.


Ağzının üstüne vurmamak için zor duruyordum. Kampın yolundan gitmek için patika yoldan gitmeye karar verip yürümeye başladım. Kolumdan tutan Maho'ya baktım.


Bakışı mı görüp kolumu bırakıp "Asger gelmiştir. O yol kullanmıyoz artık." dedi.


Uzun yola bir de bu salak ile hiç çekilmeyecekti. Diğer tarafa yönelip yürümeye başladım.


"Konuşamdığın doğru mudur?" dedi.


Ben konuşmam işte konuşursam öldürürüm. Çoğu sesimi duyan kişi bunlardan şu an mezarında yatıyorlar. Tabii mezarları varsa orası da meçhul.


"Sende cevher varmış. Öyle diyorlar." dedi maho.


Patika yol üzerinde eğer asker varsa birini arıyorlar demek. Aslanpençesi onun için olabilir mi? Bunu araştırmam doğru olmaz. Bana gelen emir belli idi. Kamp bilgilerimi topla. Kampı hal etmek için askeri timler ilgilenecek.


"Ula Maho buldunuz mu?" diye telsizden Ahmet'i duydum.


"Bulmuşuz Rojda buldu." dedi.


"Dikkatli gelesiniz her yer asger kaynıyor." dedi.


"Merak etmiyesin yanımda Rojda var iken bir şeycik olmaz." dedi.


Tabii olmaz çünkü kafana bizzat sıkacak kişilerden biriyim. Aranızda dolaşmak çok eğlenceli oluyordu bunların. Öyle umut dolu konuşuyorlar ki gülmemek zor oluyor. Bazen yakalansam ne olur diye düşünüyorum. İlk iş bunu yüzlerini vurmak olur.


"Rojda sen bizi duyuyorsun değil mi?" dedi maho.


Sadace başımı salladım ilk gün kampa girmek için ufak oyun oynamak zorunda kalmıştık. O günden bugüne hep beni kayıp kardeşi sanan kişi koruyor gibi gözüküyordum. Kırmızı liste de adı olan biri idi.


"Neden konuşamıyon o zaman?" dedi.


Aniden durup derin nefes aldım ve yeni doğan güneşe baktım. Sabır...


Maho' ya dönüp işaret dili ile "Bu soruyu soran en son kişiye abim ne yaptı, biliyorsun değil mi?" dedim.


Herkesin önünde çocuğun üstüne benzin döküp diri diri yakmıştı. Birini de diri diri toprağa görmüştü tabii. Maho o anları hatırlayınca yutkundu ve başını salladı.


"Güzel bir daha bunu sorar iken düşün derim." dedim.


İşaret diline yatkınlığım çocukluğumdan geliyordu. Bir kaza yüzünde işitme yetimin yüzde seksen dokuzunu kaybetmiştim. Annem ve babam bunun üstünde durarak sıkı tedavi almamı sağladı. On bir yıl boyunca işaret dili kullanıp beş ayrı dilde nasıl kullanacağımı öğrendim. Önüme dönüp hızlı adımlar ilerlemeye başladım. Duyduğum ayak sesleri ile arkamda bıraktığım Maho'nun yakasından tutup etrafa bakınmaya başladım.


"Ne o..." demeye kalmadan Maho'yu susturdum. Kayaların arasında gördüğüm küçük bir giriş dikkati mi çekti. Maho ince cılız biri olduğu için rahat sığardı. Maho'yu beni takip etmesi için işaret verdim. Beni takip edip kayanın arasın da olan giriş kısmına ilk önce Maho girdi. İçeri girince Maho telsiz ile haber göndermek üzere iken onu durdum. Şu an kamp üst düzey korumaya alınmış iken kaç kişi olduğunu bilmediğim askeri mi tehlikeye atamam. Şu anlık kampı bulmaları üç gün süre bilirdi. Hem görevim tehlikeye atamam üç aydır burada yakalanmaya göze alacak çok güçlü bilgiler bulmuştum.


Elleri mi oynatarak "Şu an haber verir isen ifşa oluruz." dedim.


Oda işaret dili ile "Hepsini geberte biliriz." diyince sakin olmaya çalıştım.


"Şu an kampı bulamazlar bulsalar bile yer altında kurduğumuz kampı bulamazlar. Bırak bir kaç çürük kişi kaybederiz ama birine haber verirsek deşifre oluruz. Bırak gitmelerini bekliyelim." dedim.


Maho sırıtırak başını salladı. Görüş açıma giren askeri postal ile gülümsedim. Çok özlemiştim üstümde gurur ile taşıdığım üniformayı ve her başımı kaldırdığım da gökyüzünde dalgalanan al bayrağı mı özlemiştim. Burada saçma sapan bir bayrak aşmışlar asarım keserim yapıyorlardır.


"Dikkatli bir şekilde aramaya devam." dedi asker.


"Ah be Piyade'nin şansı ne zaman oldu ki, komutanım." dedi asker.


Piyade komando olduklarını anlamıştım. Büyük ihtimalle çoğu sözleşmeli erdi. Geri kalan ihtimal astsubay mezunu olanlardı. Düzgün Türkçe konuşan birini duyunca bile mutlu olmuştum. Bir anda gözüme gelen toz ile gözleri mi kapadım. Ah senin postalına kardeşim. Eğilip gözlerimi sildim. Biraz giren gün ışığı ile bana bakan Maho'ya baktım.


"Maho." diye ses gelince telsizden. Telsizi alıp iletişimi kapattım. Giriş kısmının oyuk kısmına saklandık. Durmayın duyarsanız beni buradan alıp götürünce kim olduğum açığa çıksın hepinize ceza keserim piyadeler.


"Komutanım bir ses duydum." dedi askerlerden biri. Maho gözlerin de ki korku ile bana baktı. İşaret parmağımı peçenin yüzümü örttüğü dudaklarımın üstüne koyup sus işareti yaptım.


Türk askeri olarak gözünüzden bir şey kaçmaz ama bu kez kaçsın. Duyduğum yılan tıslama sesi ile Maho koluma yapıştı. Yılan girdiğimiz girişten çıktı.


"Duyduğun ses yılana ait olmasın." dedi asker.


"Olabilir." dedi asker.


Allah'ım çok şükür buradan çıkayım horoz keseceğim bu da adak olsun.


🕳️


Şu an bize bakan kendini buranın lideri ilan etmiş kişi vardı. Adı Mustafa oluyordu. Beş yıldır örgütün içinde idi. Bir ayağı yoktu yaptığımız bombalı saldırıda kaybetmiş.


"Niye bu kadar geç kaldınız?" dedi gözleri Maho'ya bakıyordu.


"Asger vardı." dedi maho başını öne eğmiş ellerini önünde birleştirmiş bir şekilde duruyordu. Görevden döndükten sonra saçımı kestirmem lazımdı.


"İkiniz nasıl sağ kurtuldunuz?" dedi mustafa.


Vatan haini bir piç olduğunu asla unutmam Mustafa.


Mustafa'nın bana şüphe ile bakışlarını his edebiliyorum.


Öyle bir cevap vermem lazım ki benden şüphe duymaması lazımdı. Eski bir Türk askeri idi. Hainlik edene kadar. Kimse ne için hain olduğunu bilmiyordu ama bir günde on iki askeri şehit etmişti.


Kendi silah arkadaşlarını kurduğu bomba düzeneği ile öldürmüştü. Her asker bağlı değildir. Ettiği yemini unutup hain olurlar. İnsanın kardeşim dediği kişinin hain çıkması zordur.


"Rojda sayesinde." dediği maho.


Köşede duran istihbarata çalışan asker beni izliyordu. Eğer deşifre olursam hiç bir şey yapmıyacaktı.


"Demek rojda sayesinde. Sen konuşmayan kız değil misin?" dedi.


Demek beni izliyorsun. Başımı salladım. Başımı eğmeyen kişiydim sadace göz teması kurmuyordum. Hiç bir güç beni bu itlerin önünde başımı eğdiremez.


"Tam olarak nasıl kurtuldunuz?" dedi. Ama gözleri benim üzerimde idi.


"Beni bir anda yakamdan tutup bir süre beklediği sonra küçük mağara gibi yere saklandık. Girişi bile uzakta zor görünüyordu. Asgerler gidene kadar oradaydık." dedi maho.


"Neden haber vermediniz?" dedi.


"Bu.." diye devam edecek iken Maho sözünü Mustafa şerefsizi kesti.


"Sana değil Rojda'ya sordum." dedi.


Öğrendiğim bir şey varsa düşmanını iyi tanı ve iyi gözlemle ki onun için güçlü kozlar kullan.


İşaret dilini kullanarak "Bize ne olursa olsun ilk önce saklanıp gözlem yap diye uyarmıştınız." dedim.


Mustafa tek kaşını kaldırıp önümüzde iki adım mesafe koyacak sekilde durdu.


"Nasıl bir gözlem yaptın peki, dilsiz?" dedi.


"İlk önce saklandık sonra dışarı incelediğimizde bir avuç asker vardı. Biz ikimiz için koca bir kamp deşifre olması tehlikeli olabilirdi. Karşınızda ki düşmanı sakın hafife almayın diyen sizsiniz, acemi bir er olsa da o bir Türk askeri demiştiniz." dedim.


"Burada ki bir çuval salak insana bedelsin Rojda." dedi yüzünde pislik bir gülüş vardı.


Eli peçeme gidince iki adım geriye gittim. Kaşlarını çattıp bana baktı.


"Neden uzaklaşıyorsun?" dedi.


"Yüzümün çoğu yanık ve kendimden nefret ediyorum." dedim.


"Benim için yüz güzelliği önemli değil. Keskin bir zeka ve bu sende fazlaca var. Peki peçen kalsın. Bundan sonra eğitimini ben vereceğim." dedi Mustafa.


Bu gece bura başınıza yıkılmazsa olabilir.


Çünkü bugün son geceniz...


Loading...
0%