@balleydii
|
Hoş geldiniz. Bölüm Şarkısı: Senin Yüzünden Bölüm Görseli: Sınır; İnsan topluluğunun içinde bile yalnız kalanlara; İnsan topluluğunun içinde bile yalnız kalanlara;
Uraz'dan kaçtıktan sonra bütün gün bir daha başkası ile karşılaşmak istemediğim için odamdan çıkmamıştım. Uraz'dan korkuyordum çünkü kendimi en çok ona yakın hissediyordum. Bana nefretle bakması bile canımı sıkmıyordu çünkü sanki nedenleri var gibiydi. Buradan gitmemi isterken bile gözleri ona ihanet ederek kal diyordu bana. Kendisi büyük bir çelişkideydi ve o çelişkiden çıkana kadar onun yaptıklarını suiistimal edecektim. Kayra nefretle bakıyor, bütün işlerimi baltalayacakmış izlenimi veriyordu. Tavırları korkutmuyor değildi çünkü anneme benziyordu. Bartu ise koca bir bilinmezlikti. Eve geleli bir hafta bile olmamıştı gerçi ama o ben geldiğimden beri evde fazla vakit geçirmiyordu. Sanki benden kaçıyor gibiydi lakin yeri geldiğinde de nefretini gösteriyordu. Bütün abilerim benden nefret ediyordu. Ve evet ne kadar kendime bile itiraf edemesem bile bu benim sinirlerimi gerçekten çok bozuyordu. Benden nefret edilmesine alışkın olmam bunu sevdiğim anlamına gelmezdi. Araz ise gün içerisinde birkaç kere odayı yoklamış uyuyor numarası yaptığım için geri gitmişti. Bu evde bir tek onun sevgisini hissediyordum. İlk kez gerçekten seviliyordum ve Araz'ı düşünmek bile dudaklarımda şirin bir gülümsemenin peyda olmasına sebep olmuştu. Son olarak bahsetmekten en çekindiğim: Ayhan Bey. Benimle konuşuyor, diğerleri gibi benden nefret etmiyordu ama bazen keşke nefret etse bile diyordum. Diğerleri benden nefret ediyordu Ayhan Bey ise beni dışarıdaki yabancı konumuna koyuyordu. Onun için sokaktaki bir yabancıdan herhangi bir farkım yoktu. En çok bu üzüyordu beni. Beni onun kızı olduğum için değil yardıma ihtiyaç biri gibi görüyordu. Üzücüydü çok üzücü... Gözlerim sızlarken yine kendimi tuttum her zaman yaptığımı yaptım ve sustum. Sessizliğin sesini dinledim. Uğultulu bir boşluk. Gözlerimi kapatmış uyumaya çalışırken aniden kapının açılması ile kapıyı kilitlemediğim için kendime lanetler okudum. Acaba abilerden biri miydi, bana şiddet uygularlar mıydı? Uygulamaya kalkarlarsa bağırsam sesimi duyarlar mıydı? Yoksa eskisi gibi sessiz mi kalırlardı acı dolu haykırışlara? Panik olmuş bir şekilde yatakta yatarken korkudan gözlerimi bile açamamıştım. Sımsıkı kapattığım gözlerimden ellerime kadar her bir zerremin titrediğini hissettim. Ama düşündüğüm hiçbir şey gerçekleşmedi. Araz'ın tatlı sesi kulaklarımı doldurdu "Ayza'm akşam oldu kalk artık sıkıldım" tatlı sitemi ile kıkırdadım. Onun varlığının verdiği huzur ile kocaman gülümsedim ve gözlerimi açtım. Yatakta oturur pozisyona geldim ve "Tamam tamam kalktım" dedim. Elindeki bir parça kıyafeti yatağın üzerine koydu ardından "Bunları senin için getirdim pansumanını da yenilemek gerek" dedi ve diğer elindeki ilk yardım çantasını salladı. Kafamı onaylarcasına salladım ve üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Onun karşısında yarı çıplak durmak benim için utanç verici olmalıydı belki ama öyle değildi. Dokunuşlarında herhangi bir rahatsız edici bir durum yoktu. Her bir zerreme sevgiyi aşılayan ellerinden nasıl rahatsız olurdum ki? O yavaş hareketler ile incitmekten korkarcasına pansumanımı tazelerken konuşmadım. Sözcükler dudaklarıma akın etti lakin onu üzmemek için susmuştum. O yaralarımı sararken bu kadar özenli davranırken annesinin her dokunduğunda kanattığını böyle hareketlere yabancı olduğumu söylemedim. Kanatılmaya alışmış birine dokununca kırılacak bir biblo gibi özenle davranılınca şaşırdığını söyleyemedim. Bu seferde onu üzmemek için dilime pranga vurdum. Özgürlüğümü baltaladım. Böyle yapa yapa kendimi, kendime olan saygımı zamanla yitireceğimi biliyordum ama onu üzmek istemedim yine. Zaten bunca yıl benim yüzümden acı çekmişti bari bundan sonra mutlu olmalıydı. Bu yüzden sustum. Dilime pranga vurdum. Annem bile beni susturamazken sevgi susturmuştu. Sevmekten de nefret ediyordum. İnsanı değiştiriyordu çünkü. Sevdiği üzülmesin diye asla yapmam dediği şeyleri yapıyordu. Hani şöyle bir soru vardı ya "İnsan sevince değişir miydi yoksa sevince mi kendini bulurdu?" insan sevince değişirdi. Sevdiği kişinin onu sevmesi için değişirdi. Bu yüzden nefret ediyordum sevmekten. Ve nefret ettiğim her şey bir gün dönüp dolaşıp beni buluyordu. Bu da benim lanetim olmalıydı. - ♡ ♡ ♡- Araz pansumanımı yaptıktan sonra aşağı inmiştik. Ayhan Bey dışında herkes salondaydı ve diken üzerinde oturuyordum. Bana nefretle bakan üç göz sebep oluyordu diken üzerinde olmama. Araz ise abilerini o kadar seviyordu ki bana nasıl baktıklarını görmüyordu. Hepimizi bir arada gördüğü için mutluydu bu yüzden kimse ağzını açıp bana kötü bir şey diyemiyordu. Uraz'ın bakışları nefretle kaplıydı lakin derinlerdeki merakı hissedebiliyordum. Neden kanadığımı merak ediyor olmalıydı. Kayra ise... Gözlerindeki saf nefret korkutuyordu. Nefret de görüyordum. en daha çok korkutan şey ise onu anneme benzetmemdi. Acaba bana şiddet uygularlar mıydı? Bu soru aklımda o kadar çok dolanıyordu ki yanlış bir hareket yapmaktan çekiniyordum. Araz abileri ile sohbet ederken bende onlar izliyordum. Ardından durdu ve bana döndü "Ayza benim yukarıda bir işim var birazdan gelirim" dedi ve benim "Gitme" dememe izin vermeden odadan çıktı. Salonda yalnız kalmamız ile ben iyice korkarken Kayra korktuğumu fark etmiş olmalıydı ki güldü. "Ucube, korkmuş" ürperircesine olduğum yerde sektim. Ucube demesini beklemiyordum. O kadının hitap ettiği gibi. Bakışlarımın derinliğini Uraz yakalamıştı. Bakışlarımı donuklaştırdım ardından Kayra'ya döndüm "Annene benziyorsun." Dudaklarımdan dökülen kelimeler ile Kayra dondu bu sefer. Zayıf noktası bu olmalıydı. Komik bir şey varmış gibi güldüm ve bir sır verecekmiş gibi öne doğru eğildim "Biliyor musun Kayra en çok senden korkuyorum" itirafım karşısında irkildi. Yapma, dercesine bakıyordu ama ben başladım mı paramparça etmeden durmazdım. "En çok senden korkuyorum çünkü sen annenin kopyasısın. Onun yaptıklarının tamamını yapmandan korkuyorum. Bakışlarında sadece nefret yok ve ben bunu görüyorum." Yavaş yavaş sessiz ve sakince konuşuyordum ama bağırsam böyle etki yaratmazdı. "Bakışlarında nefretin yanında vahşet var," Uraz'a döndüm "Morluklarım kanar diye korkuyorum Uraz" dedim biraz daha açık olarak. Kayra ve Uraz sessizleşirken Bartu celallenmişti. Ayağa kalktı ve önüme geldi. "Sen kimsin de benim kardeşlerimin moralini bozarsın!" söylediği şeyler değil de ses tonu etkilenmeme sebep oldu. Yine de burukça baktım. Biraz önce açık açık annemin bana şiddet uyguladığını söylemiştim ama hiçbiri bunu anlamamıştı "Bende senin kardeşinim. Ne yazık ki" histeri krizine girmiş gibi güldüm "Ya neden hepiniz körsünüz ya" Bartu iyice sinirlenmiş olmalıydı ki "Ne haddine bana kör dersin!" dedi ve elini kaldırdı. Normalde bir kenara büzüşürdüm ama deli cesareti gelmiş gibiydim. Kaldırdığı elini havada yakaladığım gibi büktüm ve hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Bartu'nun yüzünde şaşkınlık emareleri oluşurken diğerleri direk şaşkınlıkla bakıyordu. Bana gerçekten vuracaktı! Avuç içlerim kaşınırken bütün vücudum titriyordu. Geriye doğru yavaş yavaş adımlarken Bartu olduğu yerde kalmıştı. Kayra hala dalgındı, belli ki kırılmıştı; Uraz ise şaşkındı çünkü benden böyle bir çıkış beklemiyor olmalıydı. Kapının önünde geriye doğru adımlarken kafam birinin göğsüne çarptı. Bu adımlarımı durdururken arkamı dönecektim ki elliyle omzumu sabitledi. Eğilmiş olmalıydı ki nefesini boynumda hissediyordum. "Sana vurmazdı. Sadece elini ileri geri sallayacaktı. Bu evde kimse kimseye vuramaz. Sana bile" dedi keskin sesi ile. Ayhan Bey'in konuşması içime su serperken titremelerim azalmıştı. "T-tamam" dedim ve omzumu elinden kurtardım. Bakışları ile bedenimi süzdü ardından "Çok fazla titriyorsun" dedi çattığı kaşları ile. Omuzlarımı silktim "Oluyor arada bir şey olmaz" umursamaz tavrım bunun normal bir şey olduğunu belli ediyordu. Bir süre daha karar verememiş gibi baktı ardından kafasını belli belirsiz salladı. O koltuğa oturunca diğerleri de tekrar kendilerine çeki düzen verdiler. Ben ise kapının önünde kalmıştım. Koltuklara oturmak istemiyordum ama izinsiz bir şekilde odama çıkarsam kızabileceklerinden de korkuyordum. Odama çıkmak için bile olsa onlarla muhatap olmak istemediğim için kapının ağızında kalmıştım. Ben kapının önünde kalmışken Araz süper kahramanım olarak merdivenlerin ucunda görüldü "Kızım kapının önünde ne yapıyorsun?" sorusu ile bütün bakışların benim üzerime dönmesi dışında bir sıkıntı yoktu sanırım. Araz elimi tuttu ve koltuğa çekiştirdi. Üçlü koltuğa iki kişi yayılırken sol kolu ile beni sımsıkı sarmıştı. Onun bu sahiplenici tavırları hoşuma giderken diğerlerini yok saydım ve bulunduğum yerin huzuruna odaklandım. Herkes sessizlikten memnunken Araz pek memnun kalmamış olmalıydı ki "Ayza'm sen ne olmayı planlıyorsun?" diye sordu. Ayhan Bey ve Uraz'da sorunun cevabını merak etmiş olmalı ki bize dönmüştü. Ben ise o an bir şey fark ettim ve yoğun bir kedere büründüm. Ben hiç ne olacağımı düşünmemiştim çünkü böyle bir seçeneğim bile yoktu. Annem tıp okuyacaksın derdi ama ben hiçbir zaman düşünmemiştim. Hayallerinin olmadığını bile yıllar sonra fark etmek koyarmış insana. Benim bocaladığımı hepsi fark etmişti. Bu yanaklarımda kanların toplanmasına sebep olurken "Tıp" dedim daha fazla dikkat çekmemek için. Ardından devam ettim "Birinci sınıf tıp bilgisine sahibim zaten. Annem asla boşlamazdı" dedim aynı tutumla. Araz kafasını onaylarcasına salladı "Sen ne olmak istiyorsun Araz?" diye sordum bende ona. "Ben aslında spor ile ilgileniyorum daha çok," dedi ve devam etti "Karate, boks ve birkaç dövüş sporunda daha lisansım var ama bokstan devam etmeyi düşünüyorum" dedi. "Çok iyi. Bende bir zamanlar karate ile ilgilenmiştim" dedim. Sadece karate değil boks, yüzme, tenis, at biniciliği gibi neredeyse bütün sporlardan eğitim aldığımı söyleyecektim ki "Sen ve karate mi? Sen yumruk bile atamazsın" diyen Kayra ile güldüm. Elimle abisini gösterdim "Bir polisin bileğini bükmek herkesin yapabileceği bir şey değil. Umarım o yönümü bir gün görmezsiniz" dedim alaycı tavrımla. Kayra sinirden kızarırken yüzüme şirin bir tebessüm kondurdum. Araz gamzemi olduğu kısımdan öperken erkek aşçı yanımıza geldi ve "Yemek hazır efendim" dedi. Evde benden başka bir tane bile kız yoktu. Temizlikçiler dahil herkes ama herkes erkekti. Ayhaan Bey adamı onayladı ardından ayağa kalktı. Onun ayaklanması ile hepimiz ayağa kalktık ve yemek odasına gittik. Masadaki etleri görünce onlara özlemle baktım. Bir parça et bile çok fazla kaloriye tekabül ettiği için et yiyemezdim. Ayhan Bey'in yemeğe başlaması ile diğerleri de başlamış oldu. Ben yiyebileceğim şeyleri hesapladığım için diğerlerinden daha geç başlıyordum. Bir kâse çorba ile bir parça ekmek yemeye başladım. Bir kâse de salata yiyebiliyordum. Bir şeyleri yavaş yersek daha az şeyle doyabiliyormuşuz. Küçükken bir öğretmenim öyle söylemişti. O yüzden diğerleri çorbayı bitirdiğinde ben daha yarılamamıştım bile. Herkes dilediği gibi et yerken ben onları izledim sadece. Çorba bitince kuru ekmek yedim. Ardından salatadan yedim parça parça. Yediklerim genzimden geçerken yaksa bile o kadar da üzülmüyordum. Üzülmüyorum, üzülmüyorum, üzülmüyorum. İnternette okumuştum insan bir şeyi ne kadar çok duyarsa inanması o kadar kolay olurmuş. Ve insan kendisine yalan söyleyecek duruma geldiyse son çok yakınmış. Her son başlangıç derlerdi ya ben öyle bir biteceğim ki. Doğacak küllerim bile olmayacak. Yaşamım değil belki ama bitişim unutulmaz olacak. Buğulanan gözlerimle birbiriyle gülüşerek konuşanları izliyordum. Onlar tamdı, bunca yıl ben yokken de yaptılar ben onlar için fazlalıktım. Ama ben her zaman yarımdım. Ben bunca yıl bir hiçliktim ve onlara muhtacım. Sadece beni annemden korumaları için değil bana sevmeyi öğretmeleri gerekiyordu. Bana yaşamayı öğretir misin baba? Gülmekten ağlamayı, düşünce kalkmayı, bana düşmeyi öğretir misin baba? En dipteyken bile bana seni seviyorum der misin, görür müsün beni? Görür müsün ölmek üzere olan bedenimi? Ben durgunca önüme bakarken Kayra'nın sesi kulaklarımı doldurdu "Hala mı diyettesin, gerçekten mi?" dedi gülerek. O an kendimi o kadar kötü hissediyordum ki "Diyette değilim" dedim içime kaçan sesim ile. "Bu kadar az yeme amacın kilo vermek" dedi beni dinlemeden. Oysaki çok zayıftım. O kadar zayıftım ki hastalık düzeyine bile gelmişti. Kayra bunu göremeyecek kadar kör ben ise bunu söyleyemeyecek kadar yorgundum. Anlık gelen bıkkınlık ile "Bunu nasıl kanıtlayabilirim?" diye sordum. Bir kere de olsa bana inanmasını istiyordum. Sadece bir kerecik inansalar bana yetecekti. Kayra et tabağını gösterdi "Onlardan ye" Çatalım etlere gitti. İki parça aldım ve tabağa koydum. Kayra bunu beklemiyor olacaktı ki şaşkınca bana baktı. Ben ise ete dalarken "Bir parça çikolata var mı?" diye sordum. Et yemekle bile sınırı aşıyordum. En azından tadına hasret kaldığım çikolatadan yemiş olurdum Araz ayağa kalkarken ben Kayra'ya bakmaya devam ettim. Etin tadı ağzımda dağılınca yaşadığım zevk ile gözlerim kapandı. Ardından geri Kayra'ya bakmak için açtım. İki parça et son olmadı. Canım sıkılana kadar et yedim ve diğerleri de beni izledi. Ben ise sadece Kayra'yı izledim. Araz elinde çikolata ile gelince gözlerimin parladığına iddiasına girerdim. Biraz su içtim ve etin tadını ağzımdan men ettim. Ardından çikolatayı attım. Şekerli tadını o kadar özlemiştim ki. Çikolatam da bitince Ayhan Bey ayağa kalktı. En son ben kalktım ve salona doğru ilerlemeye başladık. Bacaklarımdaki hakimiyetimi kaybettiğimi hissettiğimde ayakta duramadım ve yere düştüm. Benim düşmem ile bütün bakışlar bana dönerken ben sadece Kayra'ya bakıyordum. Araz hızla yanıma çökerken "Sorun ne?" diye sordu. Ona cevap vermek yerine Kayra'ya bakmaya devam ettim. O ne olduğunu anlamaya çalışırken ben sadece bakıyordum. Şaheserini görmesini istiyordum çünkü beni bu hale getiren kendisiydi. Vücudum titremeye başladı ardından boğazımdan yükselen kan dışarı çıksın diye genişçe gülümsedim. Bugün Kayra Soylu benim gülüşümü kana bulamıştı. Asla unutmayacaktım. Asla... Akan kanı görünce bakışlarındaki nefret yok oldu yerine endişe gelmişti ama çok geçti. Kanı gören Araz beni sarsmaya başlarken vücudumdaki bütün hakimiyetimi kaybettim. - ♡ ♡ ♡- Bölüm Sonu!!! Yorumlarızı lütfen benden eksik etmeyin. Ayza'nın intihar etmeye çalışacağını bekliyor muydunuz? (Vallahi yazana kadar ben bile bilmiyordum :) ) Peki buna dolaylı yoldan Kayra'nın sebep olması?
|
0% |