@balli_sut
|
Çalan alarm sesiyle gözlerimi araladım saat 07:00'di. Son bir kaç yıldır olduğu gibi gene işe gitmek için uyanmıştım. Hayatımı düzen sokmaya çalışıyordum ama artık çok yorulmuştum. Beyaz ve siyahın hakim olduğu odamda gözlerimi gezdirdim ve bıkkın bir nefes verdim. Tatlı bir evim vardı aslında ama yalnız yaşamak bazen insanı geriyordu. Yataktan kalkar kalkmaz Karam yatağın altından çıktı ve miyavlamaya başladı. Onu kucağıma alıp okşamaya başladım. Karam'ı kendimi çok yalnız hissettiğim için bana eşlik etsin diye sahiplenmiştim. Kardeşlerine göre çok zayıf kalmıştı annesi onu kabul etmiyordu bunun sebebi belkide diğer beyaz yavruların arasında tek siyah yavru olmasıydı. Onu ellerimle beslemiş ve büyütmüştüm. Karam'ı yatağıma bıraktım. Hemen siyah tüylü battaniyeyle oyun oynamaya başladı. Odamda kocaman bir cam vardı ve cam denize bakıyordu. Bu manzarayı seviyordum. Mersin'de tek başıma bir evde yaşıyor ve çalışıyordum. Üniversite konservatuar mezünuydum. şarkı söylemeyi seviyordum. Müzikle ilgilenmeyi ama ne yazıkki sevdiğim işi yapamıyordum. Onun yerine sahilde bi kafe de çalışıyordum. Banyoya ilerleyip kıyafetlerimi çıkarttım, kendimi soğuk suyun kollarına bıraktım. Bu beni kendime getiriyordu. Soğuk bana iyi geliyordu. Sıcak bir şehirde yaşıyor olsam da. Duştan çıktım ve beyaz bornozumu üstüme geçirdim. Ayna da bir süre kendime baktım. Açık kumral sarıya yakın yıpranmış uzun saçlarıma, yeşil yorgun gözlerime, soluk beyaz tenime. Şu an ölü gibi görünüyordum. Daha fazla vakit kaybetmeden odama geçtim. kırmızı bikinilerimi giydim altıma siyah bir kot şort ve aynı renk ince yazlık gömlek. Mesayi saatim bittikten sonra akşam denize girmeyi seviyordum. Hafif bir makyaj yapıp ölü tenimi düzelttim, saçlarımı iki yandan balık sırtı ördüm. Karam'ı öptüm ve evden kaykayımı alıp çıktım. Çalıştığım kafe çok uzak değildi evime. Her sabah kaykayla gidip geliyordum. İş yerine varınca Ayla beni fark etti ve sırıtarak ''Esin gene senin yakışıklı geldi'' dediğinde göz devirdim. ''Aaa gene mi?'' diye sitem ettim. Son 3 aydır kumral bi adam kafeye geliyor ve sadece benim ona servis etmemi istiyordu. Adamın hakını yiyemezdim. Siyah saçları, mavi gözleri, ve bembeyaz teni. Boyu tahminlerime göre 1.90 falandı. Keskin yüz hatları çok güzel görünüyordu. Tamam tamam kabul ediyorum onu beğeniyordum ama nerdeyse her gün takıntılı gibi kafeye gelmesi ürkütmüyor değildi. Yanına doğru yürümeye başladım spariş almak için beni görünce genişce sırıttı. Gamzelleri belirginleşince gözlerim bir kaç saniyeliğine gamzelerinde takılı kaldı. ''Buyrun ne istersiniz?'' dedim gülümseyerek. ''Karamel makiyato'' dedi beni taklit ederek. ''Tabiki hemen geliyor'' ''Yanlız iki tane olsun'' dediğinde bu zamana kadar tek başına geldiğini ve şu an kimi beklediğini merak ettim. Sparişleri hazırlayıp tekrar masasına yöneldiğimde tek başına oturmaya devam ediyordu. ''Buyrun sparişleriniz'' ''Teşekkürler sizde benimle oturmaz mıydınız ?'' Bir anda nediyeceğimi şaşırmıştım. İkinci karamel makiyato benim için miydi yani? Kahveleri bana yaptırmış ve servis etmemi beklemişti bide. Gerçi bu benim işimdi ama genede gıcık olmuştum. Patronumuz Hakan Bey 'in pek birşey diyeceğini düşünmüyordum ama genede ''Mesayi saatleri içinde patronumun hoş karşılayacağını sanmıyorum'' dedim. '' Mesayin ne zaman bitiyor peki?'' diye sorduğunda kurtulamayacağımı anladım. ''21:30 da bitiyor'' dedim. ''Ama o saatten sonra yorgun oluyorum'' ''Hımm bana vakit ayıramaz mısın?'' Tek kaşım havaya kalktı ''Pardon'' ''Haklısın biraz yavşakça bi yaklaşım oldu özür dilerim sadece uzun zamandır buraya geliyorum ve size ilgim var'' dediğinde nedense yanaklarım kızarmaya başlamıştı.Açık sözlüydü. ''Daha adımı bile bilmiyorsunuz'' dedim salak gibi yakamda isim kartı vardı. ''Aslında biliyorum isim kartında yazıyor'' dediğinde yerin dibine girmek istedim. İçimden kendime küfrediyordum. ''Doğru ya '' dedim ağız ucuyla. O ise karşımda kıkırdıyordu. '' Ama ben sizin adınızı bilmiyorum'' dediğimde gülüşü soldu. ''Bartu Kara'' diyip elini uzattı. Bende aynı şekilde ellini sıkıp ''Esin Erdem'' ''Memnun oldum Esin'' Elimin üstüne bir öpücük kondurdu. O sırada işte olduğumu fark edip geri çekildim ''Benim işime geri dönmem lazım. Memnun oldum tekrardan'' İki saat sonra gitmişti ama masaya bir not bırakmıştı 21:30 da burda olucam diye. Nedense bu gün zaman su gibi akıp gitmişti. Bartu'yu merak ediyordum. Onu tanımak, ezberlemek istiyordum. İçimdeki bir his sanki onu önceden tanıyormuşum gibiydi. Ruhlarımız daha önce karşılaşmış gibiydi. Ruhlar birleşmek için bedenden izin almazdı. Bir şekilde kavuşurlardı birbirlerine ne kadar uzak olursa olsunlar. Bartu için hissettiğim tam olarak buydu. Benim gibi onunda ruhu yaralıydı. Bunu hissediyordum. Dediği gibi 21:30 ' da burdaydı. Altında siyah deniz şortu ve üstnde de siyah gömlek vardı. Bi an acaba benimle uyumlu olmak için mi böyle giyindi diyordu içimdeki ses. ''Merhaba tekrardan'' diyip gülümsedi. Kafa sallamakla yetinmiştim. Kaykayım elimde yanına yaklaştım. ''Eee ne yapıyoruz?'' diye sordum. ''Plaja inelim mi ?'' diye sordu elli saçlarının arasında gezerken. ''Olur zaten genelde işten sonra yüzerim'' dediğimde mutlu olmuştu. '' Tamamdır o zaman'' Biraz yürümüştük ikimizden de çıt çıkmıyordu. Evimin biraz altında kalan yerde durduk.'' Birşeyler içer misin?'' diye sordu Bartu. ''Olabilir'' ''O zaman bekle hemen geliyorum'' diyip koşar adımlarla gitmişti. 5 dakika sonunda elinde iki birayla yanıma geldi. ''Ne içersin bilemedim'' dediğinde ellindeki birayı aldım ve gülümsedim. O da bana karşılık verdi. Tam denizin kenarına oturduk ve ayaklarımızı suya doğru uzattık. Su bu saatlerde ılık oluyordu. Aklımdan bir sürü soru geçiyordu onun hakkında. Bir yandan da biramı yudumluyordum. '' Merak ettiğin her şeyi sorabilirsin'' dediğinde acaba dışımdan mı düşündüm diye korksamda soru sormaya başladım. ''Kaç yaşındasın? Ne iş yapıyorsun? Nerelisin? Kısaca bana kendinden bahset'' sanki soru sormamı bekliyor gibi cevap vermeye başladı. '' 28 yaşındayım. Giyim şirketi yönetiyorum. İzmir'liyim. Buraya kafa dinlemeye geldim ama sen benim aklımı çaldın. '' Yüzüne baktım anlam aramaya çalıştım. Kafam karıştığını anlamış olacak ki açıklama yapmaya başladı. '' Çalıştığın kafeye Mersin'e ilk geldiğim gün uğradım. Kötü bir gün geçirmiştim ama seni görünce içimde bir his oluştu'' dedi. ''Sanki seni tanıyormuşum gibi'' dedik aynı anda ve güldük. ''Denize girmek ister misin?'' diye sordum birden. Kafasını salladı ve gömleğini çıkarttı. O sırada kırmızı bikinim aklıma geldi ve içimden kendime küfrettim. Ne çok kendime küfrediyordum böyle. Şortumu ve gömleğimi çıkarttım. Ve denize girmeye başladım. Bartu arkamdan geliyoru.Daha doğrusu suya alışmaya çalışıyordu. '' Ne o su soğuk mu geldi?'' diye sordum alay edercesine o sırada tamamen girmiştim suya. ''Yo sadece'' dediğinde kestim sözünü. ''Sadece ne korktun mu?'' daha fazla dayanamadı ve suya atlayıp yanıma geldi. O sırada yakınlığımızı sorguladım ve ondan uzaklaştım. Evet onu aylardır görüyor olabilirdim ama tanımıyordum. ''Noldu yanlış birşey mi yaptım?'' ''Hayır hayır sadece daha yeni tanıştık ve biraz fazla yakınız'' dedim hemen. ''Haklısın'' dedi sadece. Hoş diyecek başka birşey de yoktu. Sudan çıktım ve kıyafetlerimi elime alıp evime yürümeye başladım. Evim zaten yakındı ve yanımda havlu da yoktu. Gömleğimi üstüme atmakla yetinmiştim. ''Sonra görüşürüz iyi geceler'' dedim Bartu'ya dönüp. ''İyi geceler'' |
0% |