@bangchristopher
|
Merhaba 💝 "Tansiyonu biraz yüksek size vazodilatör vereceğim hap şeklinde dilinizin altına koyucaksınız kan damarlarınızı açacak." hemşire kendine uzatılan ele hapı koydu, "Evet, ben de bundan fazlasıyla var evde unutmuşum." "Yerinizde olsam artık bunları yapmazdım." Annesi oğlu için endişeleniyordu,öğretmen olsada ikinci plana attığı bir işi vardı o da paranormal olayları araştırmak.Bu konular onu ciddi anlamda yormuş, hayatını hiçe saymıştı. "Bize biraz izin verir misiniz?" yanlarına gelen polis hemşireye baktı, "Tabii." "Artık evinize gidin bu işler size göre değil efendim. Ve bir öğretmenmişsiniz lütfen öğrencilerinizle ilgilenin Bayım." adam başını salladı. "Her şey için teşekkür ederim,iyi geceler." "Oğlum bak bu işleri bırak her gün yeni bir vakaya bakıyorsun,ara versen olmaz mı?bak kalp krizi geçiriyordun az kalsın...benim tek oğlum sensin.Eğer baban yaşasaydı bunu yapmana izin vermezdi." Adam başını tekrardan salladı, "Biliyorum annem,sen beni merak etme elimden geldiğince kontrol altına almaya çalışacağım." annesi oğluna sıkı sıkı sarıldı bu hayattaki tek değerli varlığı oydu. -- Hyunjin her zamanki gibi rutin işlerini halledip resim dosyasını eline alarak evden çıktı bugün öğrencilerine tablo çalışması yaptırmaya karar vermişti. Kolundaki saatine bakarak sınıfa doğru ilerledi, arkasında tanıdık gelen o ayak seslerini işitti. "Hwang?" Hyunjin tanıdığı sesle arkasına döndü ve yutkundu. "Size de günaydın efendim." "Bu kibarlığın beni bir gün mahvedecek. Kim bilir kollarımda kaç nefes alacaksın?" Hyunjin gözlerini devirerek karşısında sırıtan adama baktı. "İzninizle dersime gireceğim. Duydum ki işiniz olmayan konulara burnunuzu sokuyormuşsunuz?yaşınız buna el vermez artık değil mi?" adam Hyunjin'in dediklerine sinirlendi, "Pekâlâ her zamanki gittiğin kafe'ye git ve bekle." Hyunjin derin bir nefes alıp verdi ve başını sallayarak sınıfa girdi. Felix her zamanki gibi yeşil gözlerini öğretmeninin üzerinde gezindirdi. Alnına dökülen kahve saçları, renkli diyebileceği bir tondaki ışıl ışıl gözleri, kırvımlı beliyle vücudunu tamamlıyordu. Gözleri kolundaki düğmeyi iliklemeye çalışan uzun ince parmaklara takıldı. Fırçasının ucundaki boyayı sildi, temiz suyun içine bırakarak yerinden kalktı Heycanlıydı da. "Ben yardımcı olabilirim?" ellerini uzatıp düğmeyi ilikledi. "Teşekkür ederim, hiçbir zaman düğmemi kendim ilikleyemedim." Felix'in yüzünü utancı kaplamıştı o an sadece gülümseyerek yerine geçti. "Felix?" arkadaşının sesini duyunca kafasını ona çevirdi. "Her şeyi biliyorum." gözleri şaşkınlıkla açılarak arkadaşına baktı. "Ne diyorsun, neyi biliyorsun?" "Bay Hyunjin hiçbir zaman seninle beraber olmayacak." Felix yutkunarak yere baktı. "Ne dediğini bilmiyorum ama çok güzel saçmalıyorsun Changbin." "Gözlerini gördüm Felix gözler yalan söylemez. Gözler kalbin aynasıdır. Kabul etsen de etmesen de sen ona aşıksın. Bunu anlıyor musun?" Felix için bu duygular başaçıkılamaz biz hâl almıştı. Eli ayağı birbirine girmişti bir çözüm yolu bulmalıydı. "Her neyse tablona odaklan." ellerinin acısına bakarak şiştiklerini gördü fırçayı sıkarak çalışma yaptığı için avuç içleri şişmişti.Daha fazla bu eziyete dayanamayarak okuldan izin alıp evine gitti.
|
0% |