@baskabirevrende_bi
|
Alara'nın gidişinden tam dört gün geçmişti. Ahu hanım bu olaydan sonra mahallede çığlıklar içerisinde Alarayı aramıştı. En sonunda gece vakti sokakta uzun bağırışmalardan sonra eve geri dönmüştü. Babaannem her ne kadar onu sevmese de Alara gittikten sonra ona acımış ve sırf çocuklar için Alara'nın evine gitmeye başlamıştı. Artık Alara yoktu. Nereye gittiği bilinmiyorudu. Annesine ve bize kısa mesajlar göndermişti. Mesajda kendisi için endişelenmememizi, iyi olduğunu ve bir mucize istediğini yazıyordu. Ondan sonra telefonuna hiçbir şekilde ulaşamadık.
Bu üç gün içerisinde oldukça ilginç ve tuhaf şeyler oldu. Babaannem evlendi. Evet, Mehmet amca ile evlendi. İkisi de tam birbirlerine göre. Hiperaktif, eğlence düşkünü ve maziye dönük. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş denilebilecek cinsten. Mehmet amca Paşa dedeme göre daha az oteriterdi. Babaannem normalde bir erkeğin otoritesi altında olmaktan nefret eden bir kadındı ama nasıl olurdu da Paşa dedem gibi otoriter, baskıcı ve biraz da şehvet düşkünü bir adamla kırk yılını geçirebilirdi anlamıyordum. Aşk böyle bir şey miydi? Sanmıyorum eğer böyle bir şeyse gerçekten çok toksik olmalı. Midem bulandı.
Alara gideli dört gün oldu. Kardeşleri o gittikten sonra iki gün yemek yiyemediler. Alara onların hem annesi, hem babası hem ablası olmuştu. Anılın serserilikleriyle bile o ilgilenirdi. Bu arada Anıl büyük bir depresyona girmişti. Dışarıdan bakılınca pek belli olmuyordu her zamanki gibi alay edip egleniyordu ama içten içe odaya gittiğinde Alarayı düşündüğünü biliyordum çünkü bende öyleydim...
Alara ortalıktan ayrıldığı ilk zamanlarda odama çekilip Alkın ile bu konuyu konuşmuştuk ve beraber el ele tutuşup ağlamıştık. Bir daha onu asla görememe düşüncesi çok karanlık bir düşünceydi. Biz onsuz ne yapardık? Biz aydınlık kuzenler takımıydık o gidince karanlığa gömülecektik. Çocukluğumuz ölecekti.
Onun için tek dileğim şuan olduğu yerde mutlu olması. Umarım kimseyi sorumluluğu altına almamıştır. Sevgili kuzenim onu çok özleyeceğim.
Bu dört gün içerisinde sadece bunlar olmadı tabii. Babam ve annem evleniyor ama farklı kişilerle. Ahmet yakında annesiyle beraber bizim eve yerleşecek. Bunun için heyecanlamalı mıyım yoksa kormalı mıyım bilemiyorum. Bu benim için bilinmez bir duygu olacak. Şimdiden zihnimde binbir türlü senaryo dönüyor.
Masadan hafifçe doğrulup karaladığım resme baktım. Ruh halim çizdiğim resimden belli oluyordu karışık ve karanlık. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bir yaz tatili daha platonik yaşamak istemiyorum.
Kendi kendime düşünürken içeriye bir anda Alkın girdi. Kollarını yerçekimine bırakmış, dudakları buruşuk bir halde. Üstünde pembe, gömlek crop ve altında beyaz mini bir etek giymişti. Kendini yatağa bıraktığında başımı tekrar resmine çevirdim. Arkadan Alkın'nın hüzünlü sesi kulaklarımla buluştuğunda ona doğru omzumun üstünden baktım. Kendini yatağa tamamen atmış kırmızıya boyadığı dudaklarını büzmüş yastığa sımsıkı sarılarak bana bakıyordu.
" Beni sevmiyooooo hühühü... "
Tekerlekli sandalyeyi hızla çevirip bıkkın bir tavırla başımı salladım. O çok güzel bir kızdı, bazen böyle söylediğinde karşıma alıp bir tokat atmak istiyordum
" Sen güzelsin kızım. "
Diye.
" Yine Ne oldu? "
Alkın olduğu yerden büzülmüş dudaklarıyla doğrulup yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına attı ve akmayan gözyaşlarını sildikten sonra hüzünlü bir sesle konuşmaya başladı.
" Kenan ile Elif... Öpüşmüşler. "
" Ne? "
" Herkes onları konuşuyor. Bugün İremden duydum. Beni aldattı. "
Alkın başını yastığa gömdüğünde konuştum.
" Siz sevgili değildiniz ki. "
Alkın aniden başını kaldırıp bana baktı.
" Gözlerimiz sevgiliyi Darin. Gözlerimiz..."
Ağlamıyordu. Bu kız üzülmek için bahane arayan takıntının tekiydi.
Garipsercesine.
" Tamam. Şunu soylemeliyim ki Kenanı sevmiyordun. "
Alkın süt dökmüş bir kedi gibi gözlerini aşağıya doğrulttu.
" Elif'i sinir etmek için yapıyordun. "
" Yani. Öylemi dersin? "
Kaşımı hafifçe kaldırıp cevap verdim.
" Öyle. Aklında ne gibi bir entrika vardı bilmiyorum. "
" Çok bir şey yoktu. Herkesin içerisinde sıçması için mide hapları vermeyi düşünüyordum ama işe yaramadı. "
" Psikopat "
Alkın düşünceli bir tavırla dudak kıvırıp Barbie desenli telefonunu eline aldı ve dudaklarını öne doğru toplayıp fotoğraf çekti.
" Neden kendini çektin. "
" Insta'ya atıcam aşko! Altına da nefes alan tüm kuşlar DM atsın yazcam. "
Telefonu hızla Alkın'nın elinden tutup çektim.
" Hey? "
" Ciddi olamazsın. "
" Biraz abartım sanırım. "
" Biraz mı? "
" Uffff tamam çok abarttım tamam. Bu yaz sap kalmak istemiyorum! "
" Sen hiçbir zaman yalnız kalmazsın Alkın. Bunu tercih edersin. "
" Doğru. Hiç düşmanım kalmadı. Yeni düşmanlar edinmeliyim. "
" Elif ve Aleynaya ne oldu? "
Alkın büyük bir zevkle gülümsedi.
" Dün tartıştılar diyelim. Hem onlar bir süre sonra hayranım oldu. Eskileri gibi..."
" Desene bu yaz da diğerleri gibi olacak. "
Dedim hüzünlü ve umutsuz bir tavırla ve Kendimi yatağın beyaz örtüsüne bıraktım.
" Şu erkolar ne aptallar. "
Bir süre sonra Alkın ayağa kalkıp Zara Larssondan Lush Life açıp büyük bir güçlükle ayağa kaldırdı.
" Akşama kadar dans edeceğiz bebeğim. Çünkü keyfimiz böyle istiyor. "
Beni kendi etrafında döndürdükten sonra zıplayarak dans etmeye devam etti. Buna karşı hafifçe gülümsedim.
" summer Doin' it the way I wanna (Bütün bu yaz istediğim gibi yapıyorum. )"
Kollarım ve bacaklarım istemsizce hareket etmeye başladığında bir anda zıplayıp Alkının ellerinden tuttum ve beraber oynayıp şarkının sözlerini haykırdık.
" Yeah I'mma dance my heart out 'til the dawn ( Alacakaranlığa kadar kalbim çıkana kadar dans edeceğim ) "
"But I won't be done when morning comes ( Ama sabah olduğunda bu bana yetmemiş olacak. )
" Doin' it all night, all summer ( Yapıyorum bütün gece,bütün yaz) "
" Gonna spend it like no other ( Harcayacağım diğerlerinden farklı bir şekilde ) "
En sonunda şarkının sonlarına doğru Alkınla haykırışlar içerisinde birbirimizin elini tutup kendi etrafımızda deliler gibi döndükten sonra şarkı bitti ve kendimizi gülücükler içerisinde dev kahverengi oyuncak ayımın koynunda bulduk.
" Hatırlıyor musun eskiden de böyle dans ederdik ve anneannemde bize eşsiz bir dans performansı sergileyip bizi gölgede bırakırdı. "
Alkın kıkırdayarak devam etti.
" Hakkını yemeyelim çok iyi bir dansçıydı ve kıçı şimdikinden bin kat büyüktü. Hep onun kadar ince belli ve büyük bir kıça sahip olmak istemişimdir."
Derin bir kahkaha attım.
" Çok terbiyesizsin. "
Alkın umursamayarak düşünceli bir tavırla bir anda durgunlaştı.
" Ormanda küçük bir kulubemiz vardı. Adı neydi...? "
" Uçan kanatlılar kulübesi. "
" Evet uçan memeliler kulübesi. "
Gülümsedim. O her zaman oraya öyle diyordu. Alkın bir süre daha sessizleştikten sonra devam etti.
" Pınar Sultan oraya gitmemizi istemezdi. O kadar da uzak olmamasına rağmen tatliş bir endişeyle bizi korkuturdu. "
Alkın hafifçe doğrulup kırmızı tırnaklarını bana doğru gösterip dişleriyle korkunç bir ifade takıntı.
" Ormanda keskin dişli cadılar ve karanlık ruhlar gizlidir. "
Eski haline dönüp devam etti.
" Orası siz çocuklar için fazla büyük ve karmaşık. "
Dedi ve tekrar yanıma uzandı.
" Aynısını yaptın. "
Alkın aklına gelen güzel şeyleri söylemeden derin bir kahkaha attı.
" Onlara kimse dokunamaz. Onları ben korurum. Karanlık ruhlarla savaşır, cadıları ise kendi kazanlarında pişiririm. "
" Hep bizi korumaya çalışırdı ama en çok korkan yine o olurdu. Güçlü gibi görünmeye çalışırdı ama aslında oldukça hassastı. O yanımdayken mutluydum. Çünkü hep bizi düşünürdü. Çikolatalı gofrete ve çilekli şekerlere bayıldığımı bilirdi ve her geldiğinde yanında en az üçer tane getirirdi. Onun payına göz diktiğimde ise ' Karnım ağrıyor al sen ye!' Derdi olabildiğince " kibar " bir tavırla."
Gülümsedim.
" Evet gerçekten çok kibardı. "
Bir süre derin bir sessizlikten sonra konuştum.
" Acaba şuan ne yapıyor? Aradan sadece dört gün geçti ama onu yıllardır kaybetmiş gibi hissediyorum. "
" Alara mucizelere inan biri değil Darin. Gittiği yer her neresiyse hayal kırıklığına uğramasından korkuyorum. "
" Ben de... Ama yine de... Bilmiyorum belki de hayal kırıklığına uğraması gerekiyordur? Ahmet'e aşık olduğum yazları hatırlıyorum, uykusuz gecelerimi... Ona daha erken aşkımı itiraf etmiş olsaydım ondan vazgeçebilirdim ya da birlikte olabilirdik. Eğer kırgın olmaktan korkmasaydım, risk alsaydım her şey çok daha farklı olabilirdi. "
" Kuşuuuuum "
Alkın dudaklarını büzüp kolunu omzuma götürerek sarıldı ve ayaklarını karnına doğru çekip telefonu eline aldı. "
" O zaman bu şarkı bizim için gelsin. "
Dedi ve Set Fire To The Rain açıp ağlamaya başladı. Onun aglamasiyla birlikte gözyaşlarım kendiliğinden aktı.
Burnunu çekerek gözlerimin içine baktı.
" Alarayı çok Özlüyorum geri gelicek değil mi? "
Yanağıma akan gözyaşlarımı silip başımı salladım.
" Bilmiyorum... Tek dileğim mutlu olması... "
Alkın sesi titreyerek sımsıkı sarıldı ve bedenlerimizi birbirimizin bedenlerini sıkı sıkıya bağladık. Eski günleri özlüyordum ama bu bambaşka bir şeydi. Bu biz kuzen değildil, kuzenden daha öteydik. Tek bir bedende üç kişiydik...
|
0% |