@bataktacicek
|
Başlama tarihlerini alabilir miyiiiim? Keyifli okumalar. (Kitap sadece yks kurgusu değildir, dallanıp budaklanıyor. Bilginiz olsun. Belli bi raddeden sonra ders içeriği azalıyor yani. Çerezlik bir kurgu hiç değildir, ağır olmasa da dram içerir.) Kafa dağıtmak için yazıyorum, öylesine okuyacaksanız okuyun ve mantık aramayın lütfen. Hakaret ve karakterlerime küfür görmek istemiyorum. Anlayışınız için teşekkürler. TEKRAR UYARIYORUM. KARAKTERLERİ HATASIZ YAZMIYORUM, KIZ KARAKTER DE 25-30 LU BÖLÜMLERE KADAR UYUZ VE PARAGÖZ GELEBİLİR AMA SEBEBİ VAR. DAYANAMAYACAĞIM, HAKARET EDECEĞİM VS DİYORSANIZ KİTABA BAŞLAMAYIN, YOKSA YİYECEĞİNİZ ENGELDEN BEN SORUMLU DEĞİLİM. Tür: Gizem, Romantizm, Genç Kurgu, Dram ¤¤¤ "Ya sen bitir ya ben bitireyim. Ya sen çek git ya ben mi gideyim?" °
Camları silen anneme elimle bir dakika işareti yapıp pür dikkat izlediğim videoyu izlemeye devam ettim. Bu, benim için bir hayat memat meselesiydi çünkü. Karşımdaki ekranda üniversite sınavında sayısal bölümde derece yapmış bir öğrenci; temel yeterlilik sınavında net arttırma taktikleri anlatıyordu. Şu an anneme odaklanıp alacağım taktiklerdeki verimi yarıya indirgeyemezdim. Kaç yıldır uğraştığım şeyin kaçış biletini parmaklarımın arasında tutuyormuş gibi hissediyordum. Çarpı iki hızda izlediğim video sonlanınca kulağımdaki kulaklığı çıkartıp sandalyemi arkaya doğru döndürdüm. Şimdi annemle rutin olan laf dalaşlarımızdan birini gerçekleştirebilirdim. Hiç değilse bunu yapmak için artık müsaittim. "Önemli olmasa dinlemezdim zaten anne." Annem elindeki bezi su dolu kovanın içine attıktan sonra bana alaycı bir bakış atıp mırıldandı. Bu onun sınava kadar susacağım, sınavdan sonra görüşeceğiz adlı nutuğunu aktarmak için kullandığı metotlarından biriydi. "Bunları izlemekten ders çalışmaya vaktin kalıyor ya zaten, net arttırmak kaldı tek." Gözleriyle masamdaki kitabı işaret edip elini beline yerleştirdi. "Masanda haftalardır aynı kitabın aynı sayfası açık duruyor. Sen bizi salak mı sanıyorsun? Baban da ben de bu sene yine hüsrana uğrayacağımızı biliyoruz." Duyduğum cümlelerle gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Ben o kadar emek verirken annemin her seferinde bunu görmüyormuş gibi davranması kanıma dokunuyordu. Ben de dört sene boyunca sınav hazırlığı içerisinde olup, yaşıtlarım tarafından sosyal medyaya atılan içerikleri izlemeyi istememiştim fakat hedefime ulaşamamışken tercih yapıp gitmek de istemiyordum işte. Ayrıca annem sebeplerimi de biliyordu. Tam olarak bilmiyor olsa da her sınav öncesinde panik ataktan dolayı hastanelik olduğumu da görmüştü hep. Başarısızlıktan dolayı değil de yaşadıklarımdan ve yaşattıklarımdan dolayı hayatımı ertelediğimi biliyordu. Yaşattıklarımın boynuma dolanan urgan olduğuna herkesten daha fazla vakıftı. Dolan gözlerimden damla damla yaşlar süzülürken annem şaşkınca bana bakıp camı silmek üzere çıktığı sandalyeden indi. Fark etmişti. Hata ettiğini, beni suçlamaması gerektiğini fark etmişti ama çok geçti. "Anne konuşmak istemiyorum." "Ama yavrum, kötü bir niyetim..." Annemin sözünü kesen hıçkırıklarım durulduğunda gözlerimi yumuşak hamlelerle silip masama geri döndüm. "Odamdan çıkar mısın?" Annem ricamı ikiletmeden odamdan çıktığında yerimden hızlıca kalkıp kapımı kapattım. Bu ilk söylenmesi değildi bana karşı, belki bunlardan çok daha beterini de işitmiştim fakat şimdi patlamıştım işte. Yirmi bir yaşına girmesine altı ay kalmış iki genç kıza edilen bu hakaretvari cümleleri sineye çekemeyecek kadar dolmuştum. Karşımda duran bilgisayara uzunca bir süre bakmamla kafamı dağıtmaya ihtiyacım olduğunu hissedip rastgele bir videoya tıkladım. Zihnimdeki düşünceler karman çorman bir vaziyetteyken oturup ders çalışamazdım. Çalışırdım çalışmasına ama ne kadar verimli olurdu orası büyük bir muamma içeriyordu. Açtığım videonun saçma sapan reklamına gözümü devirmeden edemezken tam kapatmak için hareketlenmiştim ki duyduğum tek bir cümle bu hareketimi sekteye uğratmaya yetmişti. "Kuruma değil, öğrenciye dayalı çalışma planlamalarımızla size iyi bir gelecek değil; kaygısız bir hayat vadediyoruz." Kaygısız hayat... Tekrar tekrar okuduğum saçmalıkla kıkırtıma engel olamazken kıkırtım kahkahaya dönüşünce elimi ağzıma bastırdım. Bunlara inanıp üzerine para veren insanların olduğunu biliyor oluşum kahkahalarımın tekrar alevlenmesine sebebiyet verince videoyu durdurup sakince nefes almayı denedim. "Kaygısız hayatla, iyi gelecek arasında fark olduğunu düşünen bir kurumdan nasıl bir mucize beklemeliyim?" dedikten sonra içime tekrar doluşan gülme isteğiyle dudaklarımı birbirine bastırıp elimle kendimi yelledim. "Merak ettim, baksam mı?" Tereddütle önümdeki internet sitesine tıkladığımda ağlanacak hâlime güldüğümü fark edip yüzümü buruşturdum. Kesinlikle acınacak hâldeydim. Allah biliyor ya, az önce dalga geçtiğim reklamın detaylarını öğrenmeye çalışmam bile bir yerde faydası olabileceğini düşünmemden kaynaklanıyordu. "En fazla ne kaybederim ki? Ufacık bir araştırma." Sayfayı yenileyip alta doğru kaydırdıktan sonra masamın sol tarafına koyduğum gözlüğümü gözüme yerleştirip bilgisayara odaklandım. Site bireysel koçluk üzerine kurulmuş ve bu sistemle işlerini ilerleten bir siteydi. Öğrencilerle yine öğrenciler ilgileniyordu, bu şekilde alınan verimi yükseltmeyi amaçlamışlardı. Karşımda derece yapmış olan öğrencinin fotoğrafları varken hayranlık dolu bakışlarımı gizlemeye gerek duymadan birinin üzerine tıkladım. Benden bir sene küçüktü! Aklımda bulunmalıydı ki eğer bu internet sitesine müracat edeceksem koç olarak kesinlikle bu kızı seçmemeliydim. Benden küçük birinin bana yaptığı programa uymak, kesinlikle zoruma giderdi. Gerçi benden büyük insanların çoğu iş hayatına atılmış sayılırdı. Bir de böyle bir koçluk işiyle hiçbirinin uğraşacağını sanmıyordum. Nereden bakarsam bakayım aptalın tekiydim. Yaşadıklarını bir türlü atlatamayan ve önüne bakamayan aptalın tekiydim. Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden sıyrılmak adına sitenin fiyat bilgilendirme kısmına tıkladım sadece. Kaydolacağımdan değildi ama merak etmiştim, öylesine bir gözatıp çıkmaktan zarar gelmezdi. Karşıma çıkan sayfayı didik didik inceledim ve sakince arkama yaslandım. Bir senelik sözleşmeye otuz bin lira, altı aylık sözleşmeye on sekiz bin lira istiyorlardı. Aylık olarak ödemek istediğim takdirde ise bu fiyat üç katına katlanıyordu. Sanırım sitenin politikası ya hep ya hiç prensibine dayalı çalışıyordu. Aylık fiyatların bu kadar yüksek oluşundan çıkarttığım tek şey buydu. Gözüm masanın üzerinde duran şahsıma zimmetli kredi kartına kayınca kafamı iki yana salladım. Cidden bunu düşünecek kadar kafayı sıyırmış olamazdım. Ne olacak ki alt tarafı verdiğin otuz bin (!) liraya yanarsın. Gözümdeki gözlükleri çıkartıp sertçe yüzümü sıvazladım. Anneme laflarını yutturmak için herhangi başka bir çıkar yol düşündüm, yoktu. İki sene üst üste dershaneye gitmiştim. Babam bir sene daha mezuna kalırsam beni dershaneye yazdırmamak ve tek bir test kitabı dahi almamakla tehdit edince bu seneki dershane hayallerim suya düşmüştü. Dershane ve özel ders konusundaki ısrarında çok katı olsa da kitap konusunu bir şekilde aramızda halletmiş sayılırdık, son zamanlarda ülkenin durumu göz önünde bulundurulunca en azından buna şükrediyordum işte. Bakışlarım tekrar üzerinde adım ve soyadımın yazdığı, limiti elli bin lira olan kredi kartına kayınca düşünmeden elime alıp gerekli başvuru formunu açtım. Düşünmedim çünkü düşünürsem yapamayacağımı biliyordum. Üzerine çok fazla düşündüğüm her şeyin sonucunda hüsrana uğramış ve fikirlerimden vazgeçmiştim, düşünmeye gerek yoktu. Kaybedecek bir şeyim de yoktu, en fazla bir yıl boyunca harçlıklarımdan güç bela arttırdığım parayı heba edecektim. Buna değer miydi, bilmiyordum ama içimde bir keşke olarak kalacağına bu riski almayı tercih etmek istemiştim. Başvuru formuna gerekli bilgileri girdikten sonra kart bilgilerimi de girip ödemeyi yaptım. Az önce yaptıklarımın tedirginliği ile arkama yaslanıp dönen sandalyemi bir tur döndürdüm. "Koçumu bile başarıma göre veriyorlar, sisteme bak." Sandalyeyi durdurup telefonumu elime aldım. Saat tam öğlen ikiyi gösteriyordu. İçimden geçen yapmasa mıydım acaba sorusu zihnimi kemirdiği esnada telefonuma sms gelmesi ile ciğerlerime derin bir nefes doldurdum. Ardından dördüncü sene sınava hazırlanmanın bıkkınlığı ve yeni bir şeyler yapıyor olmanın verdiği heyecanla tuş kilidini açmıştım. koclukakademi: Sisteme girilen bilgilerinizi eksiksiz bir şekilde elimize ulaşmıştır. Sizinle ilgilenecek olan bireysel koçunuz Göktuğ A. Çınar, en kısa sürede size ulaşacaktır. Koçunuz ile ya da sistemimiz ile alakalı bir sıkıntınız olursa internet sitemize müracaat edip şikâyetlerinizi bildirebilirsiniz. İnternet sitesini tercih etmezseniz bu numara üzerinden de şikayet dilekçesi yazabilirsiniz. Genel Müdür- Toprak Kıraç. (Otomatik mesajdır) Telefonu elimde sıkıca tutarken ayağa kalkıp az önce annemin silmiş olduğu cama doğru ilerledim. Bana üç yıl boyunca söylediği tüm şeyleri sekiz ay sonra ona yutturacaktım. Bunu ne yollarla yapacağımı bilmiyordum ama yapacaktım. Artık bozuk olan psikolojimin ardına sığınmamalıydım. Gerekirse her gün on tane atak atlatıp yine o masanın başına oturacaktım. Oturmak zorundaydım. Elimde tuttuğum telefonun ekranı üst üste dört kere yanıp sönünce bakışlarımı umursamazca ekrana diktim. Gördüğüm mesajlarla omurgamı dikleştirip gözlerimi sıvazlama ihtiyacı duymuştum. En kısa süre dediklerinin bu kadar kısa bir süre olacağını tahmin edemezdim. 05xx: Merhaba Defne 05xx: Yıllardır bu şey için uğraşıyordum Mesaj silindi. 05xx: Detaylarla alakalı ufak bir konuşma yapıp e-sözleşmelerimizi imzalaman adına bizzat iletişim kurmak istedim. 05xx: Daha sonrasında sistem tarafından seçtiğimiz en uygun koç ile hizmetini almaya başlayabikeceksin. Defne: Siz kimsiniz? 05xx: Toprak ben, memnun oldum. Defne: Ben de memnun oldum Taprak Bey. Görüldü| ¤ Görüşmek üzereee ♡♡ instagram: bataktacicekk
|
0% |