Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@bayangizemxx_

Ruhum çekilmiş gibi bulduğum ilk çocuk parkında bir banka bıraktım kendimi. Ayakta bile duracak kuvvetim kalmamıştı. Ilk bulduğum yere kendimi bırakacak kadar ağır gelmeye başlamıştı bedenim. Üzerimde sanki bir beden değilde ceset taşıyormuş gibi hissediyordum bazen.


Yoğun düşüncelerimin verdiği yorgunluk dışında gram uykum yoktu. Ki şu anki ruh halimle uyumam imkansızdı zaten. Birkaç saate hava aydınlanırdı bende kimseye görünmeden yurt odama çıkardım. 3 kişilik odada 2 kişi kalıyorduk fakat ikimiz de birbirimizi asla görmezdik. Görmeyi de istemezdik muhtemelen. Ikimiz de garip insanlardık. Onun bilgisayar mühendisliği okuduğunu ve son sınıf olduğunu biliyordum sadece. Giyimine çok özen göstermezdi. Dağınık saçları ve kemik gözlükleri ile sabah odadan çıkar akşama kadar gelmezdi.


Ben ise tam tersi. Sabah çıkıp dersim biter bitmez geri gelirdim. Insanları görmekten nefret ediyordum. Kısmen depresyonda olduğum söylenebilirdi belki. Bilmiyorum, belki de öyleydi. Ölmek isteyen fakat bir türlü ölemeyen bir aptaldan fazlası değildim. Kim bilir kaç aydır tuvaletteki aynadan bile kendime bakmıyordum. Ne kadar dağılmış olduğum umurumda bile değildi.


Oturduğum banka yavaşça uzandım. Gözlerim bulutlu gökyüzüne döndü. O da benim gibiydi. Saklanıyordu bulutların arkasına.


Kaçıyordu dünyadan, dünyasından. Bulutlu ve soluk gökyüzüne bakarken derin nefesler aldım. Ister istemez kesikli nefeslere dönüşüyordu. Az önceki şok etkisi hâlâ geçmemişti. Aniden gelen ölme isteği gibi değildi. Sanki düşünülmüş bir intihar girişimiydi. Gerçekten ölmeyi plânladiktan sonra kendi planını bozan bir çocuk gibiydim. Eğer kimse cevap vermeseydi atabilecek miydim sanki kendimi? Istemekle kalacaktım her zamanki gibi...


0536 *** : N'apiyorsun?


Umurunda mıydı gerçekten? Yoksa sadece ufak hir vicdan azabı mıydı? Belki de içini rahatlatmak istiyordu. Hep böyle derlerdi zaten.


0505 *** : Niye soruyorsun?


0536 *** : Merak ediyorum?


0505 *** : Beni?


Merak mı ediyordu beni? İnandırıcı gelmiyordu. Kimse merak etmemişti ki beni. Hep görmezden gelinen o kız olmuştum ben. Ha var olmuş ha olmamış önemi olmayan o kız çocuğu... Zorbalığın dibini görmüş ama yine de yaşamaya devam etmiş bir çocuk... Küçücük çocuğa kim öğretirdi ki kendinden zayıf olanı ezmeyi?


0536 *** : Neredesin, peki?


0505 *** : Bilmiyorum.


Gerçekten de neredeydim ben? Ayaklarım beni nereye getirmişti beni? Yattığım yerde kıpırdanarak çevreme bakındım. Yurda yakın bir yerdi galiba. Buraya dair sadece bir çocuk parkı olduğunu ayırt edebiliyordum.


0536 *** : Ben sana sıcak bir yere git demedim mi?


0505 *** : Dedin mi?


0536 *** : Hm hm dedim.


0536 *** : Ve sen şu an o kadar eminim ki bir sokaktan başka bir yerde değilsin.


0505 *** : Öyle alışkınım ben.


Telefonu kapattim ve etrafa bakındım sessizce. Birkaç küçük çıtırtı dışında hiç ses yoktu. Korkutucuydu evet, ama şu an korkamıyordum bile. Uzandığım bankta doğruldum. Kalbim sıkışıyordu, içim sıkılıyordu. Nefeslerim göğsüme bıçak gibi saklanıyordu. Ne hissettiğimi bilmiyordum. Hissediyor muydum onu da bilmiyordum. Sadece sokaktaydım birkaç saat içinde güneş doğacaktı belki de. Kimse merak etmemişti beni. Hiçbir zaman da etmeyecekti.


Ya annem aramasaydı? Gerçekten de atlayabilir miydim? Istiyor muydum bunu gerçekten? Ya atlasaydım? Ölmüş olur muydum? Bilmiyorum... yaşamak istiyor muydum? Bilmiyorum... Beni neden merak ediyordu? O niye bana diğerleri gibi bakmıyordu? Bana acıyor gibi değil, benden nefret ediyor gibi değil, beni seviyor gibi değil, bambaşka bakıyordu bana. Neden?


0505 *** : ilk konuşmamız gerçekten de hoş olmadı.


0505 *** : baştan başlayalım


0505 *** : selam, günaydın.


0536 *** : kendine gelmene sevindim


0536 *** : selam, sana da günaydın.


0536 *** : Nasılsın, bakalım?


Nasıl hissediyordum? Iyi miydim? Hala ölmek istiyor muydum? Bilmiyorum. Ne hissettiğimi bile bilmiyorum. Komik...


0505 *** : Iyi değilim :)


0505 *** : Sen nasılsın?


Iki kelime yazmak ne kadar zor olabilirdi ki? Insan bir "nasılsın" ı bile yazarken düşünür mü ya? Gerçekten de insanlar mi benden nefret ediyor ben mi onlardan anlayamıyordum. Sevmeye çalışıyordum onları. Hatta nefret ve tiksinme yoktu bende onlara karşı. Fakat onların bana karşı olan tavırları rahatsızlık vericiydi.


0536 *** : Idare eder.


0536 *** : Hala dışarıda mısın?


0505 *** : Evet.


0536 *** : Neden biyoloji okuyorsun?


0505 *** : Ne demek neden?


Konudan konuya atlıyordu. Sarhoş filan olabilir miydi acaba? Ben bile kendimde değilken bu kadar hızlı atlamıyordum oradan oraya. Ayrıca o da biyoloji okuyordu. Aynı bölümde okuyorduk. Ne garip bir soruydu bu böyle?


0536 *** : Yani neden başka bir bölüm değil de moleküler biyoloji?


0505 *** : Bilmiyorum


0536 *** : Bana bildiğin bir şey söylesene.


Yüzümde silik bir gülümseme oluştu. Ablam da böyle söylerdi. Sürekli bilmiyorum demem sinir bozuyormuş. Öyle söylerdi yani ablam.


0505 *** : Hiçbir şey bilmediğim?


Bir süre çevrimiçi göründü sonra çevrimdışı oldu. Sinir bozmuş olmalıydım. Komik değildi. Kendimi fazla germeden konuşuyordum fakat bu kadar da olamazdı.


0536 *** : Bence felsefeye geç sen en kısa zamanda.


0536 *** : Daha çok yakışır sana.


0505 *** : ha ha çok komik.


Komik değildi. Felsefe alanına ait en sevdiğim söz olması kesinlikle karakterimle fazla uyuşuyor oluşuydu. Niye bu kadar durup da cevap vermişti ki? Daha çok gerilmeme sebep oldu. Onu da sıkmıştım galiba. 10 dakikadır cevap yoktu. Bekledim yine de malum saat artık sabah olmuştu. Bir yarım saat sonra güneş doğacak ve benim gibiler için işkence başlayacaktı.


Oturduğum banktan kalkıp çocuk parkına doğru yürüdüm. Iki tane salıncak yan yana duruyordu. Biri mavi biri ise kırmızıydı. Kırmızı olana oturdum. Ellerimle zincire tutundum ve hafifçe kendimi salladım. Yüzüme vuran hafif rüzgar az önce çatıda yüzüme vuran rüzgarı anımsattı. Içim titredi. 3 ya da 4 olmuştu bu ölmek isteyip de ölemeyişim. Her zaman birileri arayıp bana engel oluyordu. Bazen annem bazen ablam. Sanki sen istesen de hayatla halâ bağın olduğu için gidemezmişsin gibi hissettiriyordu. Istemeden de olsa yaşamaya devam etmek zorundaymış gibi.


Salıncak hazırlandığında düşüncelerimden ayrıldım ve dengemi sağlamaya odaklandım. Zincirden gelen gıcırdama kulağımı Rahatsız ediyordu belki ama umursamadım. Her öne doğru ilerlerken geriye giden saçlarım özgür hissettiriyor, geriye gelirken yüzüme gelip tutsak hissettiriyordu. Yeterince hızlanınca durdum ve salıncak kendi kendine sallanmaya devam etti. Küçük bir çocuk gibi hissetmek istiyordum. Ama olmuyordu artık. Kaybolmuştu o büyü. Ne yaparsam olmuyordu hiçbir şey. Geri gelmiyordu o mutlu çocukluklarım. Özlüyordum içime gömülmüş o çocuğu ve çocuksu duyguları.


Salıncak iyice yavaşladığında yerimden kalktım. Güneş kırıklığıyla kendini belli etmeye başlamıştı. Adımlarım yan taraftaki sokağa doğru ilerledi. Kampüs biraz ileride olmalıydı. Hızlıca yurda gidip temizlenmek istiyordum. Üzerimdeki ağırlık geçmezdi belki ama rahatlardım belki. Yurtların olduğu binaların olduğu yere geldiğimde telefonun titremesiyle duraksadım.


0536 *** : Kendinden vazgeçme akıllı kız.


Mesaja gülümsedim ve yurt odama doğru ilerledim. Benimki bir vazgeçiş değildi zaten. Ben vazgeçmemiştim. Dayanamıyordum böyle yaşamaya. Sevilmeden, dışlanarak, görünmez bir şekilde yaşamak...


Loading...
0%