@bayanmandalin
|
Öncelikle herkese merhabalar. Bu hikaye, kısa hikaye formatında yazılmıştır. Kitappad'de ilk "İsnat" isimli kurgudur. İsnat kelimesi, iftira sözcüğü ile yakın anlamlıdır. Birinin üzerine suç atmak, atılan suç ile üstünü karalamaya çabalamak vb. anlamına gelir. Bu hikayeyi, aslında okulda yazdım. İlk formatı, yani okulda yazdığım formatı değildir. Bazı hatalar düzenlenmiştir. Bu kurgunun fikrinin asıl çıkış kaynağı Ömer Seyfettin isimli yazarımızın Kaşağı isimli kurgusundandır. Başlangıç - 09.10.19 İyi okumalar dilerim. :) Başlama tarihiniz ----> --- "Gülsüm!" diye bağırarak, çağırdı profesör Gülsüm'ü. "Efendim hocam?" "Gülsüm, yeni bir hasta geldi. Akciğer nakli olacak. Dezenfekte edebilir misin?" Kafasını aşağı yukarı salladı. Koridorun sonuna kadar ilerledi. Grinin tonlarındaki düğmeye bastı. Çok geçmeden, asansör bulunduğu kata ulaştı. Gümüş renginin hakim olduğu, parlak kapı aheste bir şekilde açıldı. Gülsüm, içeri girdi. Kemikli elleri ile, en üst katın düğmesine bastı. Beklemeye başladı. Kapı ağır ağır açıldı, dışarı çıktı. Bu katta, ameliyathaneler ve bir tane personel odası vardı. Personel odasında, genellikle eski malzemeler ve temizlik malzemeleri bulunurdu. İçeri girdi, temizlik malzemelerini bir arabaya doldurdu. Sonra onu itekleyerek dışarı çıktı. Bu kat, loş bir hava hakimiyeti altındaydı. Bu durum, kata mistik bir hava veriyordu. Ayağının çıkardığı tıkırtı, sessizliği bir kurşun edasıyla yok ediyordu. Buz mavisi kapıyı açtı, içeriye önce arabayı itti sonra kendisi girdi. Eline beyaz, lastik eldiveni geçirdi. Oradaki bir fısfısı aldı, havaya sıktı. Ardından su dolu bir kovaya, bir çok kutunun arasından bir kutu aldı. Ardından kutuyu, kovya boca etti. Kollarını sıvadı, bezi kavrayarak kovaya bir kaç defa batırıp çıkardı; köpüren suya. Masayı, ameliyat masasını, aletleri temizledi, duruladı. Ameliyat masasının üzerine bir hasta bezi serdi. Ameliyathaneden çıktı. Çok geçmeden, kovalamaca oynayan ikiz kardeşlerden Eylül hızını alamayarak ameliyathaneye daldı. Zeminin kaygan olması sebebiyle de, dengesini kaybetti, aletlere çarparak etrafı dağıttı. Tedirgin gözlerle, kardeşi Simay'a baktı. "Simay, çabuk! Kimse fark etmeden ortalığı toplayalım!" Simay, kahverengi gözlerini devirdi. "Fakat, hasta mikrop kapar," dedi. Eylül'ün gözlerinden mesajı vermişti. Bunun üzerine, Simay "Fakat, anlarlar," dedi. "Birisine atarız suçu işte, sen o kısmı kafana takma," dedi Eylül. Ardından yerinden doğruldu. Ameliyat masasına doğru ilerledi, Simay'a gelmesini işaret etti. Beraber masayı yerine çektler. Ardından yere saçılan eşyaları kaplarına gelişigüzel dizip yerlerine koydular. Sonrasında sessiz olmaya çabalayarak, uzaklaştılar. Aradan dakikalar geçiyor, kum saatinin taneleri teker teker, sanki akmak istemezmiş gibi akıyordu. Tabii, zamanı geldi, hasta ameliyata alındı. Nakil yapıldı. Bir kaç saat geçti. Hasta kendisine geldi. Her şey düzgün gidiyordu... Şimdilik! _ _ _ _ _ _ _ |
0% |