@begumozturuk
|
20 Ocak 2024 Sorgu odası kaydı-1
"Onlarla aynı lisede okudum." Dedi, genç kadın. Bakışları polis memurunun önüne koyduğu fotoğraftaydı. "Ama hiçbir zaman onların karesinde yer alamadım." Kadının burukça kuruduğu cümle polis memurunun dikkatini çekti. Onların fotoğraf karesinde yer alıyor olmanın ayrıcalıklarını kendi içerinde düşünürken genç kadın kafasını fotoğraftan kaldırıp mahcupça polis memuruna doğru baktı. "Bu yüzden verdiğim ifade ne kadar işinizi yarar emin olamıyorum. Onları yalnızca izin verdikleri kadarıyla tanıyorum..." Bu, polis memurunun 'Onları izin verdikleri kadar tanıyorum!' cümlesini ilk duyuşuydu. Karşısındaki genç kadın da sorguya aldığı ilk tanığıydı. Ezgi Yüksek; zanlılarla aynı lisede okumuş, gençliğinde onlarla bağlantı kurmuştu. Emir için şimdilik bu kadarı yeterliydi. Cinayet şüphelileri sağlık sorunları bahanesinin ardına saklanırken Emir durup zanlılarla konuşmayı bekleyemeyecek kadar şevkle sarılmıştı dosyaya. Bu ona verilmiş ilk dosya değildi belki ama ilgisini bu denli çeken ilk dosya olduğunu söyleyebilirdi. Kafasındaki soru işaretlerine cevap alabilmek için elinden geleni ardına koymamaya karalıydı. Maden onları onlardan dinleyemiyordu, o halde yakın çevresinden dinlerdi. "Bildiğiniz her şey bu dava için çok önemli. Lütfen, fotoğraf karesinin aracılıyla bana onları anlatın." Genç kadın kararlılıkla kafasını salladı, parmağını fotoğraf karesinin en sağındaki çocuğun üzerine bastırdı. "Bu Savaş." Emir bakışlarını fotoğraf karesine indirdi. Çocuk, fotoğraf umurunda değilmiş gibi kolları arasına aldığı kıza doğru hayranlıkla bakıyor, gülümsüyordu. Emir, Ezgi'nin bahsettiği çocuğun Savaş savcı olduğunu fark etti. Yakınları ifadeye çağırmadan önce onları uzun uzun araştırmıştı. Fakat Savaş savcıyla ayrı bir mesaileri de olmuştu, onu diğerlerinden daha yakın tanıyordu. "O zamanlar okulumuzun hem en yakışıklısı hem de en beyefendi çocuğuydu. Her kızın- buna bende dahilim- hayallerini süslerdi. Burnu yere düşse almaz tiplerden değildi, kibardı. Onunla oturup sohbet edebilirdin, bu konuda diğerlerine pek benzemezdi. Hatta hiç unutmuyorum bana bir keresinde tokamın çok güzel olduğunu söylemiş, nereden aldığımı sormuştu. Bu onunla ilk konuşmamız olmasa da çok heyecanlanmıştım." Emir genç kadının anlatırken yaşadığı heyecanı fark etti, garipsemişti. Bahsettiği Savaş savcı adliye koridorlarının en soğuk yüzüydü. Daha öncesinde dosya dışında onunla hiç konuşmamıştı, daha doğrusu Savaş savcı konuşmaktan kaçınmıştı. "Nereden aldığımı tarif ederken ellerimin nasıl terlediğini hala hatırlıyorum. Aynı heyecanımın ertesi günü nasıl bir hayal kırıklığına dönüştüğünü unutmadığım gibi." Emir şaşkınlıkla genç kadını dinlerken genç kadın sitem dolu bir sesle konuşmaya devam etti. "Ertesi gün öğrendim ki Savaş tokamın aynısından ona almıştı." Genç kadın fotoğraf karesindeki Savaş'ın kolları arasına aldığı kızı gösterdi. Kız fotoğrafta ona sarılan kollara sevgiyle tutunuyor kameraya doğru gülümsüyordu. Emir, sıranın Aden Karaca'ya geldiğini anladı. Diğerleri arasında en ulaşılması güç olan Aden olmuştu. Liseyi bitirip üniversite birinci sınıfa başladığı süreye kadar olan boşlukta -yani yaklaşık beş yıl- ne yaptığına dair hiçbir bilgiye ulaşamamıştı. Sanki bu süre boyunca kız yaşamayı bırakmış, görünmez olmuştu. "Hani şu dünyadaki tüm tehlikelerden korumak istercesine sarıp sarmaladığı kız var ya. İşte ona, Aden'e almıştı tokayı." Sorgu odasında kısa bir anlığa derin bir sessizlik hâkim olmuştu. Emir, Ezgi'nin bakışlarındaki kıskançlığı sezmişti. Araya girip kadını bölmemek için sessizce bekledi, dahasını anlatması ihtiyacı vardı. En çok Aden'i tanımak istiyordu. Umursamazca omuz silken kadın en sonunda devam etti. "İlk defa bir erkek tarafından kalbim kırılmıyordu. Bu yüzden çok umursamamış, ikisiyle de olan sohbetimi kesmiştim. Böylesinin daha doğru olacağını düşünüyordum. Artık onlardan herhangi biriyle konuşmama konusunda kararlıydım. Ta ki hiç beklemediğim bir an da Aden hayatıma girene denk." Kadının sesindeki kırgınlık yerini minnete bıraktı. Az önce gözlerinden okunan kıskançlık kaybolmuştu. Emir garipsedi, kadın fotoğraf karesine teşekkür edermişçesine bakıyordu. "Ben o zamanlar pişmanlık duyduğum bir olaya karışmıştım..." Ezgi gücünü toparlayarak bakışlarını polis memuruna doğru kaldırdı. "Güvenmemem gereken insanlara güvenmiş, onlara bilmemeleri gereken şeyleri anlatmıştım." "Daha günü dolmadan anlattıklarım sınıf grubumuza oradan da okul grubumuza yayılmıştı. Hem de olduğu gibi de değildi, anlattıklarım çarptırılarak korkunç bir dedikoduya dönüşmüştü. Böyle olacağını tahmin etmem gerekirdi..." Kadın gerginlikle elleriyle oynamaya başladı. "Aptallığımın cezasını çekiyordum. Görünmezliğim sona ermişti, artık tüm okul beni görüyordu. Her ağız benim hakkımda farklı konuşur olmuştu ve ben hiçbirini susturamıyordum. Çok korkunçtu, çok korkmuştum... Dedikodular arasında dönüp duran bebek aldırma mevzusu ailemin kulağına gidebilirdi ve ben hiç aldırmadığım bebeğim yüzünden eğitim hayatımdan olabilirdim." Emir kadının yalan söylediğini beden dilinden anladı, lakin kadının bebeği aldırıp aldırmamasıyla ilgilenmiyordu. "İşte bu olay sayesinde karşılaştık Aden ile. Kızlar tuvaletinde hayatımın bittiğini düşünüp ağlarken beni fark etmiş olmalı. Nasıl geldi yanıma hatırlamıyorum. Beni konuşmaya nasıl ikna etti, bilmiyorum ama kendimi ona yaşadıklarımı anlatırken buldum. Beni sakince dinleyişini, bu dedikoduyu yayan arkadaşlarımın isimlerini soruşunu ve sonucunda beni şefkatle sarıp sarmasını hatırlıyorum. Sonrası ise bende yok. Nasıl yaptığını bilmiyorum... ama yapmıştı." Emir duruşunu dikleştirdi, genç kadın ise minnetle anlatmaya devam etti. "Aden herkesi susturdu. Dili olan konuşur derler ya. İşte o gün Aden tüm dilleri kesti." Emir, Aden hakkında öğrendiği bu bilgiden sonra afallamış gibi hissetti. Ondan şüphelenmek için daha çok erken olduğunu biliyordu. Lakin bir anda susturduğu kalabalık bir grubun varlığını da görmezden gelemiyordu. Nasıl bir kızdı bu böyle? Onca kişiyi susturmaya nasıl gücü yetmişti, bilmek istiyordu. Aden hakkında daha çok şey bilmek istiyordu. Olayın dışına çıkmamaya özen göstererek "Peki ya karşılığı... Karşılığında sizden hiçbir şey istemedi mi?" diye sordu. Aklına ilk gelen Aden'in kurduğu hiyerarşik düzen olmuştu. Yardım ettiği insanları kolaylıkla susturabilirdi. Evet... Evet susturabilirdi ama oturmayan bir şey vardı, susturduğu insanların hepsinin de mi Aden'e vefa borcu vardı? Bu kadar çok insana dokunmayı nasıl başarmıştı? Kadın olumsuz anlamda kafasını salladı. "Aden istemedi ama..." Emir kuşkuyla tek kaşını kaldırdı. "Ama Müge istedi..." Raylar yerine yavaş yavaş oturuyordu. Emir gittikçe onları ve düzenlerini anlamaya başlıyordu. "Ne istedi?" Kadının bakışları fotoğraf karesindeki kızları teğet geçip sarı saçlı çocuğu buldu. "Anlayabilmeniz için önce size biraz Barıştan söz etmem gerek sanırım. Bu Barış." Fotoğraf karesinin en solunda bulunan altın saçlı oğlanı gösterdi. Oğlan elinde bir parmağı hala arasında olduğu Matt Hang'in Gece Yarısı Kütüphanesi kitabını tutuyordu. Bakışları kamerada olsa da yüzünde silik bir gülümseme vardı. Sanki fotoğraf için kitabına kısa bir mola vermiş gibiydi. Emir zamanla ikizlerin yer değiştirdiğini düşündü. Fotoğraf karesinde gördüğü Barış ile Savaş savcının atandığı zamanda onunla birlikte gelen, Emir'in tanışma fırsatı yakaladığı Barış çok farklıydı. Konuşkan Barış fotoğrafta suskundu. Anlatılan sıcakkanlı Savaş savcı ise artık mesafeli, soğuktu. "Okulumuzun en zeki öğrencisiydi. Okul birinciliğini bir sene bile kimse onun elinden alamamıştı. Her ne kadar onların karesinde bir yeri varmış gibi gözükse de o aslında daha çok bizden gibiydi. Muhtemelen Savaş'ın ikizi olmasaydı da bizden olarak kalırdı." Emir onlar ve biz ayrımından rahatsızlık duymaya başlamıştı. Kurdukları hiyerarşik düzenin temellerini atan olay artık daha da ilgisini çekiyordu. 'İçlerinden birisinin babası okul müdürü müydü?' Diye düşündü. Aklına ilk gelen bu olmuştu ama araştırmalarına göre böyle bir bilgiye ulaşamamıştı. 'Diğerlerinden daha mı fazla mal varlığı olan bir aileden geliyorlardı?' Okudukları okullara bakılacak olursa tüm öğrencilerin zenginlik içinde yüzdüğü bir okuldu. Hatta cinayet şüphelilerinden birisi o okulda bursluydu. Peki ya 'Okulda sağladıkları herhangi bir başarı mı onları herkesten üstün kılıyordu?' Dinlediği hikâyeye dayanarak başarının kaynağı Barıştı ve onu diğerlerinden ayıran şeyin başarısı değil, Savaş ile ikiz olmasıydı. Emir kendini çıkmazda hissediyordu. Soluksuz bir şekilde zanlıları anlatan kadın sorularına cevap olmaktan ziyade daha fazla soru işaretine neden olmaya başlamıştı ama yine de kadını bölüp hikâye akışını bozmamaya karar verdi, Emir. Sorularını kadının anlattıkları bittikten sonra da sorabilirdi. "Barış onlara kıyasla daha az mükemmeldi. Ona diğerleri gibi herkes saygı duymazdı. Hoş, zaten Barışta ona saygı duyulup duyulmamasını pek umursamazdı. Halinden memnundu. Lakin Müge değildi. Kendine duyulan saygıyı Barış için de isterdi. Bana da bu yüzünden gelmişti. Barış hakkında pek doğru olmayan iddialarda bulunan bir erkek grubu vardı ve bu grup kısa süre içerinde Müge'nin radarına girmişti." "Ne hakkında bir iddia bu?" "Cinsel yönelimleriyle ilgili. En başta da demiştim ya, Barış mükemmel birisi değildi. Tamam, itiraf etmek gerekirse en az ikizi Savaş kadar yakışıklı bir çocuktu ama... ama çok silikti. Onunla konuşmaya çalışan kızlara sanki yaratıklarmış gibi bakardı, biraz yabaniydi. Kendi arkadaş grubundaki kızlarla da çok konuştuğuna şahitlik etmemiştik. Eh tabi bu durumda insanların aklına acaba yönelimi kendi cinsiyetine mi diye bir soru işareti bırakmıştı..." Genç kadın utançla yüzünü buruşturdu. "Maalesef ki bir erkeğin önceliğinin kızlar değil de başarısı olması bizim dönemimizde böyle anlaşılmıştı." Emir lisedeki halini düşündü ve o an istemese de Barış'ı anladı. "Ama o erkek grubundan çıkan bu söylendi çok dillenmedi, ikinci kişiden sonra üçüncü kişi bu söylentiyi duymadı. Çünkü Müge'nin radarına giren hiçbir şey sağ kurtulamazdı." Kadın kısa bir anlığına neden sorgu odasında olduğunu unutup dramatik bir şaka yapmıştı. "Kurtulamadı da. Müge çok geçmeden bana geldi ve benden yardım istedi. Aden sana yardım etti, şimdi sıra sende demedi ama bunu kurduğu cümlelerle hissettirmeyi başardı." Kadın her kelimesinin altında ezildi. "Kendimi zorunluymuş gibi hissetmiştim. Sanki Müge'nin istediğini yapmazsam dedikodu tekrar dilden dile dolaşmaya başlar, ailem her şeyi öğrenir gibiydi." Emir artık emin olmuştu. Başta Aden'in kurduğunu düşündüğü düzene Müge de hatta belki diğerleri de dahildi. "Müge sizden ne istedi?" Kadın pişmanlıkla kafasını eğdi. Yaptıklarından utanıyordu ama utanması yaptıklarını telafi etmiyordu. "Bebeğin babasının onlardan birisi olduğunu ve bu durumun benim istediğim dışında gerçekleştiğini söylememi istedi." Emir şok içerinde kadına bakmayı sürdürürken ne diyeceğini bilemiyordu. Zanlıların okul dönemi boyunca okuldan atılan yalnızca üç erkek öğrenci vardı. Kadının bahsettiği öğrencilerin onlar olduğunu anladı. Hikâyenin devamını biliyordu. Kadın, Müge'nin bu hastalıklı isteğini yerine getirmiş, çocukları işlemedikleri bir suçtan okuldan attırmayı başarmıştı. Polis memuru fevri davranıp sorguya son vermemek için büyük bir savaş verdi ve savaştan galibiyetle ayrıldı. Yumruklarını masanın altına sakladı, kendisini toparladı. "Peki ya... Peki ya o? İren?" Emir'in tanışmadığı bir tek o kalmıştı. İren... Kadın artık anlatmak için pek hevesli değildi. Kısa cümleleriyle kaçamak yanıtlar verdi. "O pek konuşan birisi değildi, suskundu. Daha doğrusu bize karşı öyleydi. Yalnızca onlarla konuşurdu." Emir kadının önündeki fotoğrafı kendine doğru çekerken kadın irkildi. Suçunun farkındaydı, korkuyordu. Emir peşine düşse kadını konuşturur ya da gençlerin yalan ifade yüzünden okuldan atıldıklarını kanıtlayabilirdi ama yapmadı. Önceliğinin sapmasına izin vermedi, kapının dışında bekleyen memurlara seslenip kadını dışarı çıkarttı. Küçük, loş sorgu odasında artık bir başınaydı. Fotoğraf karesindeki gülümseyen yüzlere bakıyor ve kendisine o fotoğrafta bir yer arıyor, bulamıyordu. Onları hala istediği kadar iyi tanımıyordu.
🕯️ Hellüüüü, nasılsınııızzz? Ben bomba gibiyim! . . .
Açılışı herhangi birisiyle yapıp hikayeye başlamadan önce onları biraz tanıyım istedim. Bazı bölümlerde karşınıza çıkacak bu dış gözler aslında yalancıların yalanlarından uzak bir şekilde onları tanımanız için. Onlar sadece sorgu odasında ifade veren kişiler, cinayet şüphelileri değil ve bir daha karşınıza çıkmayacaklar.
Bunlar giriş bölümümde bahsettiğim sorgu odası görüşmeleri değil. Onlar beşinci bölüm ile birlikte başlayacaklar ve şüphelilere ait olacaklar. Bahsettiğim gibi bunlar sadece yalancıların hayatlarına dokunduğu insanlar.
Sizlerle bir aksilik olmazsa her pazartesi buluşmayı planlıyorum 🌸 Bu da demek oluyor ki yarın yeni bir bölüm daha gelecek.
Beklemede kalın, ballarım 🌼🍯 .
Ahhh sanırım sıra her bölümün sonunda soracağım o kutsal soru da;
🕯️Sizce İren Angı'yı kim öldürdü?
Tahminlerinizi merak ediyorummm ☺️Yorumlarda benimle buluşmayı unutmayın. Bölüm hoşunuza gittiyse de yıldızları parlatın. Unutmayın fikirleriniz benim için çok değerli💋💋💋
|
0% |