@belarophontes
|
ஆ
4
Oyunbozan
Küçükken masalların başlangıcını hiç sevmezdim. Bir varmış, kısmı ile bir problem yaşamazdım ama bir masalın en bitecek olması beni her daim üzerdi. Sonralarında gece uyurken o masalın sonu hakkında düşünürdüm. Mutlu yaşamlarını nasıl tamamladıkları hakkında odamın kireç duvarındaki pütürlere bakarken kurardım bu hayalleri. Sonrasında devir değişti. Masal kitaplarını artık çocuklar okuyamaz oldu. Genç kızlar cadıların verdiği elmaları yedi ve kurtlara inanmaya başladılar.
Bir kurtla birlikte olmak benim için bu demekti. Hikayenin kötüsü ile birlikte olmak da bu demekti. Ben bir kurtla, hikayenin kötüsü ile karşılaştığım da hikayenin bu olacağını bilmiyordum. Daha doğrusu kestiremiyordum. Bana attığı fotoğraf ile öylece bakışırken hayal dünyamdan gerçek dünyama sızan kız çocuğu bana masalları yeniden okumaya başladı.
Aslında her masal iyi ve kötüyü ayırt etmek için yazılmıştı ama yeni dünya da Merza'da kötü ve iyi birbirine bulanmıştı. Avukatı hatırlıyordum. Bir ara ismi yolsuzluk ile anılmıştı ve bir kız çocuğunun cinsel istismar davasında hakkında açıklamaları ile bir süre gündem olmuştu. Katil, son 3 cinayetinde de bir zakkum bırakarak adını duyurmadan harika ve kusursuz bir işçilik ile ilerliyordu. Katil, kötüleri hedef alıyordu.
Sayfanın olduğu sayfayı kapatarak yeniden konuşma ekranına döndüğümde yazdım.
Maral:
Benden ne istiyorsun peki?
Ellerimi sıkıntı ile saçlarımdan geçirdim. Benden ne istediğini bilmiyordum. Sanırım işten kovulduğumu ve artık bir gazeteci olmadığımı bilmiyordu.
Hayalet:
Mektubumu Recep Yassı'ya at ve benim seni tehdit ettiğimi söyle. Hedef olmamak için gazetecilik bilinci ile yap bunu. Aksi takdirde seni hedef gösterirler. Sen işini geri almış olacaksın bu sebeple.
Kovulduğumu biliyordu. O sanırım her şeyi biliyordu.
Maral:
Bana neden yardım ediyorsun ki?
Hayalet:
Çünkü Suç ve Ceza'yı okumuşsun gazeteci. Bu bile bizi aynı eksende sayar.
Maral:
Ben birini öldüren biri ile asla aynı yolda olmam.
Hayalet:
Cehenneme ulaştırdığı o yolda Tanrı'ya ettiğim küçücük bir yardım sadece. Öldürdüklerim yalnızca oldukça kötü adamlar.
Maral:
Bu birilerinin öldüğünü değiştirmez.
Hayalet:
Ama birilerinin kurtulduğunu es geçemezsin gazeteci. Adalet sağlanacak, ben ölsem bile.
Maral:
Bu çok sosyopatça.
Hayalet:
Düşünceyi engellemek kadar değil.
Maral:
Seni mutlaka bulacaklardır.
Hayalet:
Ben görünmezdim gazeteci. Her zaman. Bulmaları için beni görmeleri gerek.
Maral:
Edebi konuşmalarının arasına katman gereken gerçekler var. Bu ülke de tek bir şey iyi işler o da ceza.
Hayalet:
Birinin hakkında hiçbir şey bilmiyorsan, hayat ile ilgili felsefelerini kendine saklamalısın gazeteci. Sana dediğim mektubu gönder ve evinin kapılarını hep kilitle. Dışarı da dolaşan azılı bir katil var :)
Maral:
Trajikomik.
Hayalet:
Mizahı olmayan şeylerin izahı olur gazeteci. İyi bir sabah geçirmeni dilerim. Mektubumu ulaştır.
Bu mesajdan sonra bir şey yazmadım. Zaten her mesaj aralığında uzun uzun ne yazacağımı düşünüyordum. Dizlerimi karnıma çektim ve içeri giren sessiz kuş cıvıltılarının sesini dinledim bir süre. Uyuyamadım. Uyuyamazdım da zaten. Saatte baktım. Saat sabaha karşıydı. Birazdan hava tamamıyla aydınlanacaktı. Kendime kalkıp kahve yapmanın önemsiz olduğunu biliyordum. Bu kafamı açmayacaktı. Aksine bulandıracaktı. Ben de bu yüzden sadece tek bir noktaya daldım. Küçücük bir çocukken sadece bir noktaya bakarak uyumayı denerdim. Bir çit hayal ederdim. O çitin üzerinden atlayan irili ufaklı koyunları sanki görebiliyordum. Büyüdüm, artık Merza'da uzun çayırlardan arşınlayan çitler ve onun üzerinden atlayan koyunlar yoktu. Büyümüştüm ve Merza elimden her şeyimi almıştı.
Tekrardan bir bildirim sesi geldiğinde doğrulup açtım.
Hayalet:
Umut ve uyku bazen şarkılarda gizlidir gazeteci. Merza'ya iyi uykular. Sana da günaydın.
Anlayamamıştım. Ne dediğini anlamak için birkaç kere okumuştum ki, tekrardan bir ses yükseldi ama bu kez bilgisayardan değildi. Şehrin hoparlöründendi.
Kanun mu bu yalnızlık?
İçindeki yabancı
El üstünde dururken
Kuyuya düşen.
Anlamadığım için ayağa kalktığımda pencereye ilerledim ve açtım. Tüm şehrin tüm hoparlörlerinden aynı şarkıyı çalıyordu.
Alnımda yazanlar mı?
Aklımda kalanlar mı haklı?
Oyunbozan mı haklı?
Biri söylese.
Bildirim sesi şarkının arasına girdiğinde bilgisayarı alıp pencerenin yanına oturdum.
Hayalet:
Oyunbozan mı haklı?
Maral:
Öldürmek seni haklı kılmaz.
Hayalet:
Öldürmek, sadece adaleti haklı kılar.
Maral:
Hayalet için bu kadar mı önemli adalet?
Hayalet:
Adalet, onu arayanlar için özeldir ve önemlidir gazeteci. Ben adaleti arayanların sesiyim. Mürekkebim kanlı sadece.
Maral:
Mürekkebin kanlı ise yazdığın yazıyı insanlar yanlış anlar.
Hayalet:
Sen Yılmaz'ın, Papaz ve karısının ve avukatın yaşamasını ister miydin?
Maral:
Sanırım hayır.
Hayalet:
İşte adalet budur.
Mektubum aşağıdadır gazeteci :)
Sevgili Merza'lılar ve diğerleri.
Dışlananlar ve hak etmeyenler. Merza'nın gelecekleri notum sizedir. Ben Hayalet. Buradaki adaleti sağlamak için yazıyorum bu satırları. Kendini suçlu görenler, sizler için birkaç demet daha zakkumum var. Sizin için geleceğim. |
0% |