Yeni Üyelik
2.
Bölüm

BÖLÜM 2

@belkiyazar

 

Bugün okulda yeni bir kızla tanıştım. Aslında tanışma sayılmaz. Henüz ilk kez okula geliyorum ve heyecanlıyım. Tanıştım diye bahsettiğim kız ise sıra arkadaşım. Tanışmadık ta kendimizi sınıfa tanıttık. Ordan tanıdım onu.

 

Rengarenk giyiniyor. Rengarenk ve capcanlı. Teyzemin bahçesinde güzel kokan çiçekler gibi çapcanlı renkleri var kıyafetlerinin. Kendisi ise bir çikolata gibi... Beline kadar inen simsiyah saçları var. Zift gibi kara ama yumuşacık gözüküyorlar. Teni de çikolatayı andırıyor aslında. Göz rengi ise geceden bir parça kopmuş ve onun gözlerine saklanmış gibi hissettiriyor. Çok güzel bir kız...

 

Boyu benden birazcık daha uzun. Çok neşeli ve sosyal gözüküyor. Öğretmen ne sorsa hemen cevap veriyor ve yüzünde hep bir gülümseme var. O gülümseme hiç gitmiyor. Sanki o gülümsemese bile hep gülümsüyormuş gibi gözükürmüş hissi veriyor. Daha altı yaşında, o da benden iki yaş küçük tıpkı diğer herkes gibi.

 

Onu anneme anlatmak istiyorum. Annem gibi kokuyor bu kız. Böyle yumuşacık, nazik ve sıcacık. Yere düşen silgimi alırken çantasına sinen koku burnuma dolmuştu. Oradan biliyorum.

 

Çikolata kızın adı Tan'mış. Benim adım da Güneş. O benden önde... Merak ediyorum, acaba onunla sohbet etmek istesem kabul eder mi? Yanına gitmek istiyorum... Onunla oyunlar oynamak ve arkadaş olmak istiyorum. Saçları çok güzel.

 

Bir şarkı dinlemiştim ablam dinlerken. Siyah saçlı bir kadın vardı, teni soluktu. Ama saçları up uzundu. Rapunzel gibi bir kaledeydi ama onun kalesine gelen prens ondan korkmuştu. Çünkü o sarı saçlı ve al yanaklı değildi. Siyah saçlı ve soluk tenliydi. Benim adım siyah matmazel ve gördüğün gibi ne gülümsüyorum, ne kahkaha atıyorum ne de yaşıyorum diyormuş ablam öyle dimişti. Tan çikolata gibi koyu tenli ve o kadının aksine neşeyle capcanlı gülümsüyor. Ama yine de bir anda aklıma o şarkı geldi. Mademoiselle Noir... Acaba bir gün Tan da o kadın gibi olur mu...

 

Olsun istemem. Çünkü o kadın saçları yanarken hala prensini bekleyen yalnız ve zararsız, nazik bir ruhtu. Ama Tan güzel ve neşeli birisi. Onun öyle bir şeye dönüşmesin istemem. Annem hep der ki çocuklar büyüyünce masumluğunu yitirirmiş. Umarım bu kötü bir şey değildir. Çünkü annem masumluğunu yitiren çocukların artık birer yetişkin olduğunu söyler. Bazı yetişkinler tıpkı o kadın gibi...

 

Tan şimdi yanımda başını kollarına yaslamış sıraya yatıyor. Birkaç dakika geçti ve şimdi uyuyor. Az önceki teneffüste çok oynadık ve o yüzden yorulmuş olmalı. Ne güzel birisi... Umarım hep böyle güzel kalır. Sanırım beni pek dikkate almıyor. Yani aslında alıyor ama... Herkesi aldığı kadar. Merak ediyorum da acaba o da beni benim onu merak ettiğim gibi merak ediyor mudur? Çünkü ben onu çok merak ediyorum.

 

Sıra arkadaşım nazik bir kız ve çok hoş gözüküyor. Şimdi uyuyor, uyanmasın diye perdeleri kapadım. Öğretmen sorduğunda o rahat uyusun diye kapadım demeye çekindim. Ben de gözüme güneş giriyor diye kapattığımı söyledim. Yalan sayılır mı? Onun gözlerine ışık girmesin diye kapattım sonuçta. Yani amaç aynı... Umarım kızmaz. Anneme Tan'ı anlatmak istiyorum. Bir de bu küçük yalan çok ayıp olur mu onu soracağım tabii.

 

Şimdi biraz yorgun hissediyorum... Ben de biraz uyusam öğretmen kızar mı? Ben uyumayayım. Sonra çok Öğrenci uyuyor diye onu da uyandırırlar. O uyusun. Uyurken güzel gözüküyor. Biraz ona bakayım, sonra dersi dinlerim. Zaten bunları öğrenmek kolay. Saymayı evde öğrenmiştim.

 

Zil çaldı. Zili sustursunlar. Niye çaldı ki? Tan uyandı... Şaşkın şaşkın etrafına bakarken çok tatlı gözüküyor... Şimdi çantasını da topladı. Neden? Ah... Son ders bitmiş. Eve mi gideceğiz? Hiç fark etmedim. Zaman ne de hızlı geçiyor. Eve gideceğim. O kimle gidecek ki? Merak ettim şimdi... Acaba Tan nasıl müzikler dinliyordur...

 

Eve geldim ama aklım onda kaldı. Eve varmış mıdır sağ salim? Üzerimi değişip yemeğe indim ama yine aklıma o geldi. Yemiş midir acaba yemek? Dişlerimi fırçalayıp yatağıma girdim. Sıcacık ve yumuşacık... Acaba onun yatağı da rahat mıdır?

 

Arkadaş olmak istiyorum... Tan ile arkadaş olmak ve ondan hiç alrılmamak istiyorum. Hep onunla kalmak istiyorum. Böylece merakım gider. Onun yatağına oturup rahat mı diye bakabilirim. Eve onunla gider, iyi olduğundan emin olurum. Sonra onunla yemek yiyip doyduğunu kendim görürüm. Arkadaşlar iyi anlaşır. Onu daha çok gülümserken izlerim. Onu daha çok gülümsetirim... Ona yakın olmak istiyorum...

 

Ama şimdilik uyuyacağım. Annem masal okuyor. Okumasa bile uyuyabilirim. Yine de okuyor. Acaba Tan da masal dinliyor mudur uyurken? Merak ettim şimdi... Dinlemeyi seviyorsa okumayı öğrenince ona kendim masal okurum.

 

Yarın okula hemen gitmek istiyorum... Hemen gitmek ve onunla arkadaş olmak istiyorum. Bana nazikçe gülümsemesini ve hep gülümsemesini istiyorum. Mutlu olmasını ve hep böyle neşeli olmasını istiyorum. Ne çok istiyorum o hep böyle gülümsesin ve hep güzel kalsın. Minik bir gamzesi bile var. Sadece sol yanağında ve çok küçük ama yine de orada. Belki Tan büyüyünce gamzesi de onunla büyür. Büyür mü?

 

Onu görmek istiyorum. Onu mutlu görmek istiyorum. Yarın ve sonraki gün. Sonraki günlerin hepsinde... Büyüdüğünde bile onu hep görmek istiyorum. O da büyüyecek... Acaba büyüyünce de güzel kalacak mı? Yetişkinler pek gülümsemez genelde. O hep gülümsesin. Gülümsemek onu daha da güzel yapıyor.

 

Yine de aklım takıldı şimdi. Hemen uyuyacağım. Uyuyup yarın onu görmek istiyorum. Kitap okumayı öğrenmek istiyorum. Sonra... Piyano! Belki müzik dinlemeyi seviyordur. Ona piyano çalıp şarkı söylemek istiyorum. Hangi yemeği seviyorsa hemen büyüyüp pişirmeyi öğrenmek istiyorum. Merak ediyorum. Hangi rengi seviyor ve neden seviyor? Nasıl hikayeler seviyor veya hikaye seviyor mu? Bence seviyordur. Ben seviyorum. Çocuklar hikayeleri severler. Hepsi sever değil mi? O da seviyor mudur?

 

Tan... Güneş'in doğuşundan önceki alacakaranlık zaman demekmiş. Anneme sorduğumda öyle söyledi. Ama Tan çok aydınlık... Hiç de alacakaranlık değil... Ben ona baktığında hiç karanlık görmedim. O zaman Tan, Güneş' in ışıkları sayesinde mi var? Daha çok ışık... Ben güneş olsam Tan zamanı için daha çok ışık yollardım dağların arkasına. Daha çok ışık yollayayım Tan zamanına.

 

Yarın gideceğim... Onu daha parlak gülümseteceğim. Böylece çiçekler daha güzel kokar. Deniz daha ışıl ışıl parlar. Sabah erken olur, öcüler daha çabuk kaçar... Kaçar, değil mi? Tan gülümserse öcüler bile kaçar...

 

 

 

Loading...
0%