@belkiyazar
|
Bugün günlerden ne..? Ah... Telefonum. Salı, bu gün günlerden salıymış. Başım ağrıyor. Gri mi? Gri sevmem. Neredeyim acaba... Üzerimdeki yorgana kadar her şey gri. Başım zonkluyor... Odanın kapısı nerde? Buldum! Sol taraft- hayır... Banyoymuş o. O zaman çaprazdaki? Kütüphane mi? Yatak odasında mı? Bi saniye... Yatak değil ki, koltukmuş. Sırtım tutulmuş, şimdi fark ediyorum. Demek bu yüzdenmiş. O halde karşıdaki kapı. Evet! Bu kez buldum. Ama neredeyim? Büyük... Karmaşık ama sade. Neden bu kadar çok koridor var? Kafa karıştırıcı. Miğdem ağrıyor. Acıktım mı? Sanırım acıktım. Hayır, acıkma değil. Biraz... Miğdem bulanıyor gibi ama... Herneyse. Bu lanet koridorun soru nerede!? Nereden geldim buraya? Neredeyim... Başka bir kapı daha. Sonunda! Mutfak mı? Penceresi dışarıya bakıyor. Ama kaçıncı kat? 1. Çok iyi. Birinci kat. Tıkırtı- o da ne!? Ah... Sadece bir kız... Ama kim o? Hem neredeyim? İleri gidiyorum. Hayır, ayaklarım benden izinsiz gidiyor. Kızın önünde durdular. Dilim... Sesim benden bağımsız duyuluyor. "Neredeyim ben ve buraya nasıl geldim." diyor. Sus dilim sus. Ah... Güzel bir kız... Umarım şaşırtmamışımdır onu. "Hatırlamıyor musun?" diyor kız. Hatırlamıyor muyum? Hayır... Hayır güzel kız, üzgünüm ama pek bir şey hatırlamıyorum. Gri yorganı hatırlıyorum. Sonra... Gri oda ve karmaşık koridorlar... Ama sesim çıkmıyor. Konuş dilim konuş! Kız bir şey sordu! Sadece başım iki yana hafifçe sallanıyor. Kız sakin gözüküyor. Sakin ama sanki biraz şaşkın. "Adın ne?" diyor yine bedenim. Ah be beynim... Aptalca komutlar verme, kızı ürküteceksin. Ne de güzel bir kız, tıpkı çikolata gibi... "Tan..." diyor kız. Sanki biraz durgun. "Güneş ben de!" diyor bedenim. Sanki biraz heyecanlı... Ne oluyor sana bedenim? Beni dinlesene! Uslu dur. Konuşma öyle heyecanla. Kız ürkecek sonra... Hem sen... Neden beni dinlemiyorsun? Sanki buğulu bir camın ardına beni kapattın ve kendi kafana göre hareket ediyorsun. Kurulu bir makina gibi ama tam aksine öylesine gelişigüzel... Ben neredeyim? Niye o buğulu cam var? Bedenim titriyor... Düşüncelerimi duymuyor musun? Beynim kendi kendine emrediyor... İki kişi gibiyim. Bu ne? Niye böyle? "Sanırım hastayım." diyor bedenim. Niye öyle dedi? Biraz kötü hissediyor olabilirim ama öyle söylememeli. Kıza iş çıkartacak şimdi... "Soğuk almışsındır..." diyor kız. O cümlenin devamı var... Neden söylemedi? Bir şey daha söyleyecek gibiydi ama sustu... Konuş be çikolata kız. Konuş benimle. Sesin güven veriyor... Neden sustuğun sormak istiyorum. Terliyorum... Soğuk soğuk. Dik durmalıyım. Ama tökezledim! Son anda masanın kenarına tutunmasam kızın üzerine düşecektim. Yapma! Beni dinlemiyor olabilirsin ama en azından aptallık etme! Aptal beden. Neden beni dışarıda bırakıyor ki zaten!? Düşmemeliyim. Kıza zarar vermemeliyim... Çok narin gözüküyor. Ama değil, biliyorum. Aslında öyle değil. Tuhaf... O kız benden bile güçlüymüş gibi hissettiriyor. Oysa benden en az bir baş boyu kısa, zift kadar koyu ama yumuşak saçlı, oniks rengi gözlü, koyu tenli, sakin, gülümsemeyen ama sanki gülümsüyormuş gibi hissettiren bir kız. Narin gözüküyor. Ama değil, değil mi? "Burası neresi?" kelimeleri dökülüyor yine asi dudaklarımdan. Saçmalık... Önce kim olduğumu sormalıyım. Ben Güneş'im. Güneş'im ama sadece o kadarım... Diğerleri? Başka bir şey hatırlamıyorum... Sadece o Tan olduğunu söyleyince ben Güneş olduğumu hatırladım, hepsi bu. Sorsam o bana söyler mi? Kim olduğumu sormalıyım... "Evim. Burası evim." ne güzel bir ses, ne nazik bir ton... Ama kelimeleri eksik. Sanki bir şeyler demek ister gibi bakıyor gözlerime... Konuş be güzel kız... Bir adım geri çekiliyor bedenim. Dur! Ne yapıyorsun! Ah... Tamam, sadece yarım adım geri çekildi ve durdu. Ama neden? Neden çekildi ki-?! Bedenim düşüyor. Evet- dur, ne! Bedenim! Yere düştü. Kızın önünde... Ah... Biraz titriyor... Ama ben nereden izliyorum? Bedenimin gözleri kapalı... Çikolata kız... Onun güzel sakin yüzünde şimdi bir endişe belirtisi var. Üzülme güzel kız, düzelirim... Birazcık bozuldum sanırım ama sen sakin ol, eminim iyi olurum. Şu karanlığı bir görebilsem... Gözleri... Bedenimin gözleri kapalı. Karanlığı görebilirsem iyi olacağım. O zaman düzelmiş olacağım. Biraz bekle. Endişelenme sen. Simsiyah gözlerine endişe yakışmıyor. Parlak mı? Gözlerin mi yaşardı? Sakın! Ağlama sen. Ben halledeceğim. Gözlerin parlarken çok güzel ama bu mutluluktan olsun! Ah ne güzel gözler... Ama senin için endişeliyim. Kimim ki ben? Bu kadar endişelenme olmayan birisi için...
|
0% |