Yeni Üyelik
2.
Bölüm

bu çocuk da kim??

@belos176

dolmuştan inince yavaş adımlarla yürümeye başladım. Yürümeyi seviyordum çünkü havanın temiz kokusu iyi geliyordu,kafamı dağıtıyordu birnevi. Hele bir de kulaklık varsa Ankara'dan İstanbul'a bile yürürüm!

 

Tahmini bir 15 dakika sonra işyerine varmıştım. İçeri girdiğimde barmen olan Alper'le biraz sohbet ettik. Alkollü bir mekanda çalışmıyordum,Alper sadece kahve ve milkshake gibi içecekler yapıyordu,baristaydı. Ama kendine barmen denilmesinden hoşlanıyor gibiydi. Aynı zamanda bar şefiydi,arada böbürlenirdi. Sohbetin sonuna geldiğimizde yavaş adımlarla mutfağa yöneldim. Mutfağa indiğimde aşağısı sipariş kaynıyordu ve bu işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyordum...

 

Saatin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Saat 3 olmuştu! Yorulduğum için molaya çıkmaya karar vermiştim. Şimdi bir çay çok iyi giderdi. mutfaktan çıkıp merdivenlere yöneldim merdivenleri de hızla çıktıktan sonra bardan çay aldım ve barın önünde tanımadığım bir çocuk olduğunu farkettim. Bardan çay aldığım sırada Alper'le ben konuşurken sürekli dikkatle izlemişti,farketmiştm,garibime gitmişti.

Çayı alıp işyerinin karşısındaki otobüs durağına geçip oturmuştum. Bir yandan sigaramı yaktım,bir yandan çayımdan bir yudum aldım. Yorgunluğun üzerine ikisi de iyi gelmişti. Ama garibime giden şeyi hala düşünüyordum. O çocuk kimdi? Neden barın önündeydi? Ve neden dikkatlice izliyordu? Kafamda sorular dolanırken telefonuma gelen mesajla gözlerim telefonun ekranını buldu.Salon şefimiz,yani garsonların şefi yarının shiftini yazmıştı. Gözlerim tanımadığım ismi buldu. "Ediz" Ediz kimdi? Neden ismi yazıyordu?

 

Muhtemelen yeni başlamıştı. Ve büyük ihtimal düşündüğüm çocuktu. O çocuğu daha önce hiç görmemiştim,tanımıyordum. Saçını özenle yapmış,sakalları da gayet düzgün duruyordu.Yaklaşık 1.85 boyunda,spor yaptığını belli eden kaslı bir vücudu vardı. Yüz hatları belirgindi,bakışları ise bıçaktan keskin gibiydi. O çocuğu nedense merak etmiştim. Halbuki işyerine sürekli yeni insanlar girip çıkıyordu ama ilk defa bu kim diye düşündüğüm bir kişiydi. Sifaramı çayla beraber içtikten sonra nefes alıp açık havada oturmanın iyi geldiğini hissediyordum. Sonra kulaklarım sayacımdan gelen sesleri işitti. Zamanım dolmuştu ve aşağıda İrem ile Zuhal ablalar beni bekliyorlardı. Aşağı inip onları da molaya göndermem gerekiyordu. İrem abla mutfağımızın şefiydi çok tatlı çocuk ruhlu bir insandı. Zuhal abla ise cana yakın ama sinirli olduğunda ister istemez emir verici tarzda konuşan biriydi. İkisini de çok seviyordum.

 

Mutfağa indiğimde yorgunluğumu attığım için artık çalışmaya hazırdım. İrem abla ve Zuhal ablayı molaya gönderdim ve tek çalışmaya başladım.

 

Telefonu elime aldığımda siparişler yeni bitmişti,yoğunluk azalmıştı ve saatler 23:57 yi gösteriyordu. 3 dakika sonra kapatacaktık ve mutluydum çünkü bayadır mola vermeden çalışıyordum bedenime ağırlık yapmıştı. Ayakta durmakta zorlanarak sandalyeye oturdum. Bugün de bitmişti. Temizlik saati ise daha yeni başlıyordu. Mutfağı bir güzel temizleyecektim. Ediz ise tuvaletler ile ara katı temizleyip paspas atacaktı. Garsonlardan daha fazla işi olduğu için yorulmuş olmalıydı.

 

Bir şarkı açtım ve temizlik yapmaya devam ettim. Ediz ise erkekler tuvaletinin temizliğini bitirip çıkmıştı. Durup biraz şarkının sözlerini dinledi.

Belki bir şarkının her sesinde,

Belki bir sahil meyhanesinde,

Belki de içtiğim sigaranın dumanısın

"Bu şarkıyı çok seviyorum"

dedi.

"Bende bu şarkıyı çok seviyorum. Çünkü sözleri ne olursa olsun hayatında sürekli yaşatmak anlamına geliyor,gözden uzak olanı kalbinde,ruhunda taşımak gibi"

 

Hayır! bu söylediklerimi dışımdan söylemiş olamazdım. İçimde kendi kendime konuşurken farkında olmadan dışımdan söylemiştim.

Söylediklerim hoşuna gitmişti belli ki. Dışımdan söylediğimi fark ettiğimde tebessüm ettiğini görmüştüm. Benimde hoşuma gitmişti. Bende gülümseyip temizliğe geri döndüm.

 

Mutfakta işimi bitirip kapıdan çıktığımda saat 12:37 yi gösteriyordu. Gece kapatıyorduk ve geç çıkıyordum. Mutfak kapısının önünde birsürü çöp poşeti vardı ve hepsini Ediz taşıyacaktı. mMutfak kapısının önünde depoda üstünü değiştirip çıkmasını bekliyordum. Depodan çıktığı sırada

"Neden hâlâ buradasın?"

diye bir soru yöneltti.

Ben ise hiç garipsemeden çöp poşetlerine yardım etmek istediğimi söyledim.

"Gerek yoktu ama teşekkür ederim"

dedi gülümseyerek.

"Tamam hadi başlayalım"

dedim.

En hafif olanları bana vermişti ve taşıdığımdan da yardım ettiğimden de hiçbirşey anlamamıştım. Kuş tüyü kadar hafif olan poşetlerle beraber yukarı doğru çıktık. Çöpleri atmak için dükkanın biraz ilerisindeki çöp konteynırına gitmemiz gerekiyordu. Ediz'le yürürken sohbet ettik,ikimiz de keyif alıp gülüyorduk. Yaklaşık 300 metre yürüdükten sonra çöp konteynırının yanına gelmiştik.Ben elimdeki çöpleri atmıştım Ediz'in de atmasını bekliyordum. Ediz'in taşıdığı çöpler ağır olduğu için biraz uzun sürüyordu. Ediz son çöpü de atacakken bomboş sokakta ışıkları yanık bir şekilde bize doğru ilerleyip yanımızda duran arabayı fark ettik. Simsiyah ve tertemiz bir arabaydı. Genelde filmlerde görürsüm böyle arabaları ve genelde de mafyaların arabası olurdu. Bu araba kimindi? İçinde kim vardı? Biraz korkula Ediz'e bakıyordum ancak Ediz rahat tavırlar sergiliyordu. Korkmuş yada tırsmış gibi değildi. Ben ise korkmuştum çünkü sokak bomboştu ve karanlıktı. Karanlıktan korkuyordum zaten ve şuan da hem karanlık hem gizemliydi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ediz'e korktuğumu belli ederek bakarken arabanın arka camının yavaşça açıldığını farkettik.

 

 

 

Umarım bölümü beğenirsinizzz iyi okumalarrr 🩷🩷🌸

Loading...
0%