Yeni Üyelik
6.
Bölüm

yasak

@belos176

Volkan Bey de katılacağına göre önemli bir toplantı olacaktı. Tam yarım saat kalmıştı ve yarım saat de temizlikle geçti. Yukarı çıktığımızda Volkan Bey ve Murat Bey oturuyorlardı. Diğerleri de işlerini bitirip geleceklerdi. Volkan Bey ve Murat Bey bana patrondan çok Abi olmuşlardı. İkisini de çok severdim. Onlar da beni kardeşleri gibi görürlerdi. Volkan abi 47 yaşında Murat abi ise 28 yaşlarındaydı.

 

Diğerleri de işlerini bitirip geldiğinde uzunca bir masa kurmuştuk. En başta Volkan abi onun yanında Murat abi onun yanında mutfakta çalıştığımız İrem Abla ve Zuhal Abla oturuyordu. Sol tarafta ise Alper ben Ediz ve Sinan oturuyordu.

Hepimiz merakla söylenecekleri bekliyorduk. Volkan abi söze girdi.
"Arkadaşlar,biliyorsunuz ki işletme olarak biraz sıkıntılı dönemlerden geçiyoruz. Eleman eksiğimiz fazla ve kadro kurulmadı. Kadro kuruluncaya kadar sizden istediğim işinize sarılmanız ve yeni sezona hazır olmanız."

Volkan abi konuşurken Alper saçma sapan gülüyordu. Neden güldüğünü sorduğumda göz kırpıp toplantının sonunu bekle demişti. Merak ediyordum.

 

Volkan abi sözünü bitirdiğinde Murat abi ile aralarında konuşmaya başladılar .

Tam o sırada Ediz koluma dokunup kulağıma eğildi ve fısıldadı.

"Nasılsın Prenses?"

yine prenses demişti. karnım hareketleniyordu öyle şeyler söylediği zaman. Neden olduğunu bilmiyordum.

gülümseyerek cevap verdim.

"Süt iyi geldi sanırım,çok iyiyim"

dedim.

Yine sırıtmıştı ve yine tatlı olmuştu.

"Hep böyle iyi olacaksan hergün ısıtırım o zaman"

dedi.

"Kalbi olmazsa içmem ama"

dedim ve aramızda güldük. Sonra Volkan abi yine konuşmaya başlayınca susup dinlemeye başladık.

"Sizden işinize asılmanızı istemekten yanı sıra da istemediğim şeyler var. Biliyorsunuz ki eskiden çalışanların arasında bir ilişki olduğu zaman çok sıkıntı çekmiştik. Bu dükkanda ilişki istemiyorum. Hiçbir şekilde de kabul etmiyorum. Bu şekilde karşıma sakın gelmeyin."

dedi. Ortam baya ciddileşmişti. Çünkü Volkan abi çok ciddi konuşuyordu. Haklıydı da. Çünkü işin içine aşk dahil olunca kimse işini doğru düzgün yapamıyordu.

Volkan abi konuşmayı bitirince sessizlik olmuştu bende ellerimle oynuyordum. Alper ise pis pis sırıtıyordu. Bu olayın Alper'den çıktığı belliydi. Ama amacı neydi bilmiyordum.

 

Ediz bana dönüp

"Bu nereden çıktı?"

dedi. Bilmem anlamında kafamı salladım.

Sonra Murat abi söze girdi

"Evet arkadaşlar duydunuz. Önceden kıramayacağımız insanlar oldu hatır saydık. Ama olmuyormuş sonrasında bu ciddi krizlere yol açtı. Yeni sezona hazır olmamız gerekiyor o yüzden hayatınızın aşkını şu kapının dışında arayın"

dedi ve gülümseyerek kapıyı gösterdi. Murat abi Volkan abiye karşın daha sakindi. Volkan abi de kolay kolay sinirlenmez,ama sinirlenince kimse onu tutamazdı. Kalp kırardı ama haksız yere kimseyi incitmezdi.

 

Ediz düşünceli düşünceli etrafa bakıyordu. Neden bu kadsr şaşırmıştı anlamamıştım. Derin bir sessizlik olduğu için de soramıyordum.

Murat abiden sonra Volkan abi de söz aldı.

"Dediğimiz gibi. Biz burada hayırlı kazançlar sağlamaya çalışıyoruz. Hayırlısı neyse o olsun bu toplantıya katıldığınız için teşekkür ediyoruz. Şimdi harcamalar hakkında konuşabiliriz"

deyip Murat abiye döndü. Kendi aralarında harcamalar hakkında konuşacaklardı. Herkese sorup içeri çay doldurmaya gittim. Barın içine girdiğimde çayları doldururken Ediz de peşimden geldi. Barın önüne yaslandı.

"Neden böyle bir karar alıyorlar?"

diye sordu.

"Duymadın mı dükkanda sevgili çalışamıyormuş o yüzdendir"

dedim.

"Bence alakası bile yok asıl sevdiğin kadının yanında güzel çalışabilirsin"

dedi ve sırıttı

"Bilmem belki de öyledir ama sonuçta yasakmış"

dedim

"evet maalesef ki duydum"

dedi 

Çayları doldurmaya devam ediyordum. Bir soru daha sordu.

"Mesela sevgili olsak çalışabilir miydin?"

soruyu duymamla çaydanlıktaki çayı elime dökmem bir oldu. Çok acıdığı için bağırdım. Ediz hemen koşarak barın içine girdi. Elimi soğuk suya tutarken bir yandan da özür diliyordu. Ben ise elimin acısını unutup sorduğu soruya şaşırıyordum hala. Ama elim acıyormuş gibi konuşuyordum çünkü o soruyu unutturmam lazımdı.

 

Elim kıpkırmızı olmuştu ve bekledikçe acımaya başlamıştı. Çok yanıyordu ve duramıyordum. Ediz de panik olmuş halde ne yapacağını şaşırmıştı. Aşağıdaki buz makinesinden yere eğilip buz aldı. biz de yere çömeldik elime buz tutuyordu. Hala şaşkınlık ve acı içerisindeydim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ama elim çok kötüydü.

 

Sinan arkamızdan geldi. Su almaya geldiğini söylemişti. Beni görünce telaş yaptı

"Ne oldu eline Damla?"

"birşeyim yok çay doldururken yanlışlıkla elime döktüm sadece. Minik bir kaza "

dedim.

"Olmaz böyle elin kıpkırmızı olmuş. Hastaneye gidelim ister misin?"

dedi.Hastanelik bir durumum yoktu. Abartıyordu sanırım. Ediz ise gözlerini dikmiş Sinan'ı izliyordu.

"İyiyim Sinan gerçekten abartılacak bir durum yok sadece çay döküldü"

Ediz yüzüme bakıp gülümsedi. Elimi hala tutuyordu,bırakmamıştı.

"İyi peki öyle diyorsan öyle olsun. Ama yanık kremi bulalım onu sür bari"

dedi. Artık sinirleniyordum. Çünkü düzgünde konuştukça daha fazla ısrar ediyordu. Sinan'ı seviyordum ama bu huyundan hiç hoşlanmıyordum.

Tam o sırada Ediz söze girdi

"Tamam Sinan ben hallederim şimdi"

demişti. Ben de konuşsam aynısını diyecektim. Beni yormamış oldu. Gülümseyerek baktım.

Sinan 

"Hallet bakalım"

dedi ve gitti. Ediz sinir olmuştu farketmiştim. Sanırım Sinan'la karakterleri uyuşmuyordu.

Ediz bana dönüp

"Gerçekten çok acıyorsa hastaneye gidebiliriz"

deyip tebessüm etti

"Çok acımıyor ya geçer birazdan"

deyip geçiştirmeye çalıştım.

"Bazı yaralar geçmez"

dedi. Kafamı kaldırıp baktım o da öyle durmuş bana bakıyordu. Birkaç saniye böyle bakışarak geçmişti. Sonra kendime gelip elimin sızlamasına karşın

"uff"

diye bir ses çıkarttım.

"Yok bu böyle olmayacak kalk gidiyoruz"

dedi.

Nereye? diye sormama fırsat vermeden kolumdan tutup ilerlemeye başladı. Dükkandan çıktığımızda hırkasını verdi.

"Bunu giy üşüteceksin"

dedi ve fermuarını sonuna kafar kapattı.

"Nereye gidiyoruz?"

diye sordum durdurarak. Durdu bana döndü

"Hastaneye gidiyoruz. Bu halde iyileşmesini bekleyemeyiz.Derin soyuluyor artık"

dedi.

"İyiyim ben gerçekten hastaneye gerek yok iyileşir bir şekilde"

dedim.

hastaneye gitmemek için çok ısrar etmiştim en sonunda dayanamayıp o zaman bana gel ben yapıcam pansumanını demişti. Çok şaşırmıştım çünkü birini evine çağırmak için çok güvenmen gerekiyordu. Birkaç dakika ısrar etti sonra tamam dedim. Saat 1 civarıydı. Ediz'in evine gelmiştik. Bir yandan da çok korkuyordum çünkü ne zaman ne yapacağı belli olmazdı erkeklerin. Yavaş adımlarla peşinden gidiyordum. Salonu göstererek

"Şuraya geç hemen kremle sargı bezi alıp geliyorum"

dedi ve başka bir odaya girdi. Oturup evi izlemeye başladım. Ev hem sade hem de çok şıktı. Zevki de çok güzeldi.

Sargı bezi ve krem alıp yanıma geldi. Elime pansuman yapmaya başladı. Krem soğuk olduğu için iyi gelmişti.

Sargı bittiğinde elimi güzelce sardı. Saat 2:30'u gösteriyordu. Bu saatte nasıl eve gidecektim? Zaten karanlıktan korkuyordum.Artık öyle böyle gitmek zorundaydım burada kalıp Ediz'e rahatsızlık veremezdim.

"Neyse ben artık eve gideyim"

deyip yerimden kalktım. Kolumdan tutup

"Nereye? Bu saatte nereye gideceksin? Zaten elin de çok kötü"

dedi.

"Rahatsızlık vermek istemiyorum bir şekilde gideceğim. Taksiye binerim."

dedim.

"Gitme"

dedi. Şaşırmıştım. Birden sadece gitme demişti.

"Neden?"

diye sorduğumda önce soluna sonra bana bakıp

"Gitme işte. Sen olmayınca ışıklar kapanıyor,çiçekler soluyor. Öyle bir dünyada yaşamak ister misin?"

dedi. Donup kalmıştım. Yine karnımda birşeyler oluyordu. İçim içime sığmıyor gibiydi.

"Tamam gitmiyorum."

dedim. Şaşırmış gibi yüzüme baktı. Ama ona karşı bende şaşırmıştım dediğim şeye.

Gülümsedi.

"Bekle sana kıyafet getireyim"

dedi. Üzerimde pantolon vardı ama getirme dememe rağmen getirmeye gitmişti. Getirdiği kıyafetler aşırı büyüktü. Ama bir yandan güzel de duruyordu.

Kıyafetlere bakıp

"Çok yakıştı"

deyip güldü. Güzel sırıttığı için kızmıyordum.

Dışarda yağmur başladığı için bana dönüp

"Bak gördün mü? gitseydin yağmura yakalanacaktın iyiki gitmemişsin"

dedi.

" Evet gitseydim yağmura yakalanacaktım iyiki gitmemişim"

deyip gülümsedim.

Birden elektrikler gitti. Çok panik yapmıştım öylece kalmıştım ve korkuyordum. Sonra gök gürültüsünün sesleri karanlığa eşlik etmeye başladı. Daha da korkmaya başladım.

"Ediz"

"Efendim prenses"

"Sarılalım mı?"

dedim. Korkudan ağlamaya başlamıştım. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum.

"Sarılalım prenses"

dedi. Bunu duyunca direkt boynuna sarıldım çünkü çok korkuyordum. Ağlamaya başlamıştım ve bu küçüklükten kalan bir travmamdı. Ediz sakinleştirmeye çalışıyordu.

Bir eliyle saçlarımı okşuyorken bir eliyle belimden sarılıyordu.Kendimi güvende hissetmiştim sarılınca.

"Güzelim sakin ol ağlama"

"Ediz çok korkuyorum"

"Korkma ben varım. Ben senin koruyucunum. Herşeyden koruyacağım seni"

"Ya koruyamazsan?"

"Koruyamıyorsam bil ki ölüm haberimi almışsındır"

dedi. Sarılmayı bıraktım.

"Deme öyle. Ölmek falan yok."

dedim mızmızlanarak.

"illaki öleceğiz"

dedi.

"Ölümsüz olamaz mıyız?"

"Bilmem olabilir miyiz?"

"Bence oluruz neden olmasın?"

"Bir aşk mıdır iki insanı ölümsüz yapan,yoksa bir ölüm müdür insanları birbirine aşık yapan?"

"Ohaa" dedim tatlı bir sesle

Beni taklit edip tatlı tatlı sırıttı.

"Hadi uyu artık saat 4'e geliyor"

dedi ve ayağa kalktı. Tam ayağa kalkarken elini tuttum. Elini tutunca damarlarını hissedebiliyordum.

"Gitmesen olmaz mı elim çok acıyo"

dedim. Aslında elim bahaneydi. Karanlıktan ve gök gürültüsünden çok korkuyordum.

"Kıyamam. Bekle ışığı kapatıp geliyorum"

"Hayır hayır kapatma. Işıkları kapatırsan seni göremem ki"

"Korkuyorum demiyorsun da"

dedi ve güldü.

"Ne alakası var korkmuyorum. Seni göremem diye dedim sadece"

"Tamam ışığı kapatmayayım görürsün beni"

dedi ve tekrar oturdu. Ben yatıyordum o ise yanımda oturuyordu. Elimi hâlâ bırakmamıştı.

"Sen uyumuyorsun"

dedim kızgın bir şekilde.

"Uykum yok benim uyu sen"

dedi. Ama yorgun gözlerle bakıyordu. Uykusunun geldiğini biliyordum.

Yatması için kenara kaydım. Yer verdim. Koltuk zaten açtığımız için büyüktü.

"Yatabilirsin"

dedim

"O zaman sen rahat yatamazsın. Yat sen ben bekliyorum"

dedi. 

"Gerçekten yatabilirsin"

deyip gülümsedim.

Yavaşça yanıma yattı. Karnımda yine birşeyler hissediyordum ama yine anlayamıyordum.

"Teşekkür ederim"

dedim.

"Neden?"

"Bilmem. Korkumu giderdiğin için. Yanımda olduğun için"

dedim.

"Rica ederim. Her zaman yanındayım"

dedi. Hala gök gürüldüyordu ve çok fazla korkuyordum.

"İstersen sarılabilirsin"

dedi korkumu hissetmiş gibi.

"Teşekkür ederim"

dedim ve kolumun üzerine yattım. Çok yorulduğum için gözlerim kapanıp duruyordu. Zorlamadan kendimi uykunun kollarına bıraktım......

 

 

 

Bölümü nasılll buldunuzzzzz. Sürekli uzun bölümler atmaya çalışıyoruummmm. Umarım Beğenirsinizzz 🩷🌸

 

 

 

Loading...
0%