Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm

@belydaily

Alparslan sert bakışlar atarak masada oturuyor, bakışlarına tezat sakince yemeğini yiyordu.

Tüm gün şirkette, saçma salak insanlarla bir araya oturmak onu oldukça sinirlendiriyordu.

Daha bugün, şirketten para çalan bir çalışanını öldürmüştü.

Aptal ve nankör insanlara tahammülü yoktu!

Annesinin telaşlı bakışları eşliğinde birkaç bağırtı duydu. Çoğunluğu küfürden oluşan bu bağırtılar sırasında kulaklara dolan iki el ateş sesi, Alparslan'ı zivanadan çıkartmıştı.

Kim, hangi cürret ile Alparslan Demirhan'ın konağına gelip densiz hareketlerde bulunabilirdi, kim?

"Gönül! Çık dışarı Gönül! Ulan orospu, namusumu kirlettin lan. Çık dışarı, Gönül!"

Tek kaşı, kendiliğinden havaya kalktı. Kim, hangi had ile kardeşinin adını ağzına alabilirdi?

Sakince ağzının kenarlarını bir peçete yardımı ile sildi. Üzerindeki sakinlik, insanı korkutuyordu.

Ayağa kalktı, dışarıdaki bağrış sesleri hala daha devam etmekteydi. Bu insanoğlu, küfür etmeden duramaz mıydı yahu?

Aptal ve nankör insanların yanı sıra küfür eden, iftira atan ve yalan söyleyen insanları da hiç sevmezdi Alparslan Demirhan.

Bir eli beline gitti, silahını kontrol etti. Her an her şey olabilir, Alparsan Demirhan canileşebilirdi. Kimse, Alparslan'ın cani yanını görmek istemezdi.

Konağını kim hangi cürret ile basardı, hala aklı almıyordu. Ya kana susamışlardı ya da kendilerince bir eğlence arıyorlardı. Peki ya sonlarının ölüm olacağını bilmiyorlar mıydı?

Elbette bilmiyorlardı, bilseler Demirhan Konağı'nın önünden dahi geçemezlerdi.

Adımlarını yavaş tutarak avluya yanaştı Alparslan Demirhan. Karşısında gördüğü adamı tanımak için kendisine bir iki dakika müddet verdi.

Kimdi bu?

Gerçekten kimdi bu?

Karamanlar'ın büyük oğlu Fırat Karaman..

Arkasındaki nursuz ise bir küçüğü Ferhat Karaman'dı.

Onun arkasında duran aptal insan ise Ferit Karaman..

Üçünün de tam gözünün içine baktı. Ferit'in gözleri hariç tanıdıktı.

Kalbine bir anda düşen o koyu kahve gözlere benziyorlardı..

Hele ki Fırat'ın gözleri.. istemeden kızın simasını gözlerinin önüne getirdi. Yaptığı yanlıştı..

Düşüncelerini dağıtmak için biraz inceledi Karaman Erkeklerini..

Mert adamdı Fırat, Ferhat ve Ferit'in aksine.

Küçük yaşta, tüm ailenin yükünü sırtına yüklemişti. Köklü bir aşiretin ağasıydı.

Alparslan Demirhan kadar olmasa da Fırat Karaman'da iyi bir ağaydı.

"Bu ne densizlik Karaman?"

Kendisine doğrultulan silahı görünce yüzünde bir gülümseme oldu.

Karşısındakini küçük düşürecek bir gülümseme..

"Ferit kendine gel!" Fırat'ın sert adımları, Ferit'e yönelince Alparslan elini, dur, dercesine kaldırıp onu durdurdu.

"Derdin ne Küçük Karaman?"

Ferit, titreyen ellerinin farkında olmadan yandan bir sırıtma gönderdi Alparslan'a.

"Senin bacın, ağabeyimin aklı ile oynamış! Namusumuzu beş paralık etmiş. Daha hala ne güler durusun karşımda?"

Ferit'in elindeki silahı atik bir hareketle kaptığı gibi Ferit'in kafasına dayadı Alparslan.

Aptal insanlara gerçekten tahammülü yoktu ve bu herif aptalların önde bayrak sallayanıydı.

"Ulan, namusu bozuk! Sen benim konağıma gelip, elini kolunu sallaya sallaya bana silah çekebileceğini mi sandın?"

Silahı ateşlemeden, yalnızca bastırdı.

"Dua et Küçük Karaman.. seni öldürmememin sebebi olan o yatalak anana dua et. Kadın, birde evlat acısı ile sınanmasın diye affediyorum seni."

Silahı çekip, emniyetini kapattı. Beline yerleştirdikten sonra Ferat'i bir çöp fırlatır gibi fırlattı.

"Şimdi, kuyruğuna basılmış enik gibi bağırmanın sebebini alayım!"

Bileğini ovuşturdu Ferit. Sert bakışları önce Alparslan'ı sonra arkasındaki Gönül'ü buldu.

"Senin bu orospu bacın benim ağabeyimin-"

Hırsla Ferit'in üzerine atıldı Alparslan.

"Ulan.. ulan sen benim bacıma.."

Yumruğu havada kaldı.

Gönül ile Ferhat'ı aynı cümle içerisinde duyduğunu anladığı an dünyası başına yıkıldı.

"Ne dedin sen?"

Ferit, üstten bir bakış attı Alparslan'a.

"Senin o bacın, benim ağabeyimin aklına girmiş. Aklına girmekle kalmayıp, altına da girmiş!"

Gönül, içindeki korku ile annesine baktı.

Dila Hanım, yalnızca kendisine bakıyordu.

Bolca hayalkırıklığı vardı kadının yaşlı gözlerinde. Bunca yıl, kızlarım okusun para kazansın, diyerek kendini paralamıştı.

İki kızından da yüzü gülmemişti.

Alparslan, bakışlarını arkasında duran Gönül'e çevirdi.

Kız kardeşinin bakışları, konuşulan her şeyi doğruluyordu.

"Gönül, sen ne yaptın?" diye bir bağırtı duyuldu üst kattan.

Rozerin, hızla merdivenlerden inip abisine doğru koştu.

"Gönül, ne yaptın?" ağlamamak için kendini sıktı Rozerin.

"Rozerin, karışma kızım.."

Rozerin, çektiği acı yetmezmiş gibi bir de kardeş acısına katlanamazdı..

Alparslan, yalnızca Gönül'e bakıyor tek bir söz dahi etmiyordu. Edemiyordu çünkü.

Ferit'in sırıtmasını görünce içinde kaynayan sinire hakim olamadı.

"Abi, dur!"

...

Umarım beklentilerinizi karşılamıştır.. tüm bölümleri aynı anda atacağım dedim, ama dayanamadım.. :')

 

Şimdiden söylemek istiyorum,

Bu kurgu benim kendi kurgumdur. Herhangibir (ç)alma konusu söz konusu dahi değildir.

Farklı töre kitapları okuyup, bana gelip sen bu kitaptan bu sahneyi çalmışsın, demeyin lütfen.

Bu zamana kadar çok fazla töre kitabı okumadım çünkü.

Gülpembe'yi yazma fikrini de bir arkadaşım vermişti, onun tavsiyesi ile yazmaya başladım.

'Tüm Hakları Saklıdır..'

 

'Bu çalışma benim kendi çalışmamdır, herhangibir çalma durumu söz konusu değildir!'

 

Son.

Loading...
0%