Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm

@belydaily

"Gül'üm, yavrum yapma böyle.."

Fırat, sessizce gözyaşlarını akıtan kardeşine sarıldı sımsıkı. Açıkta bıraktığı kumral-kızıl arası oldukça garip bir renge sahip olan saçlarına derin bir öpücük bıraktı.

"Bak, Alparslan sana eksiklik göstermemek için her şeyi usülüne göre yapıyor. Üzme kendini bir tanem. Çok mutlu olacaksın, e-"

Hırsla ayağa kalktı Gülpembe. Yanaklarında biriken yaşları sildi hızlıca.

"Ne mutluluğundan bahsediyorsun sen be? Ne mutluluğu?"

İçindeki öfke asla geçmiyordu.

Büyüğe saygısızlık yapmayı hiç mi hiç sevmezdi..

Ama bu saygısızlık değildi, artık yapılanlara sessiz kalamayacaktı.

Asıl saygısızlık kendisine yapılıyordu! Buna sessiz mi kalınırdı?

Öyleyse, çok beklerlerdi.

"Hayatımı mahvettiniz be, ne mutluluğu? Mutluluk mu kaldı?"

Fırat, kardeşine sarılmak için ayağa kalktı. Dayanamıyordu!

Canından can gidiyordu sanki..

Fırat, Gülpembe'nin arkasından sarıldı.

Gülpembe, ateşe değmiş gibi ittirdi Fırat'ı.

"Dokunma bana!"

Sinirle odasının içinde bulunan banyoya yürüdü.

"Geri geldiğimde burada olma Fırat.!"

Sinirle banyo kapısını kapattı. Bir soğuk su iyi gelecekti belli ki.

Suyu açarken bir yandanda üzerini çıkartmaya başlamıştı. Üzerinde iç çamaşırları kalacak şekilde soyunduktan sonra kendini suyun altına attı.

Şaka gibiydi, bugün kendisini istemeye geleceklerdi.

Bugüne kadar gelen her görücüyü reddetmişti, şimdi öyle bir şansı yoktu. Zorunlu bir kabul ediş vardı.

Soğuk su, başından akıp giderken gözleri aynadaki yansımasına bakıyordu.

İstemeden kendini süzdü. Ahım şahım bir güzellikte değildi, kendince.

Abartıldığı kadar olduğunuda düşünmüyordu.

Nedendi neden?

Neden her şey Gülpembe'nin başına geliyordu ki?

İmtihandı elbette. Ama dayanamıyordu artık. Ki bir de bu daha başlangıçtı.

Alparslan Demirhan'ın ne kadar cani biri olduğunu bilmeyen mi vardı? Öyle cani bir adamla bir ömür nasıl geçecekti?

Ah bir de dini nikah diye tutturmuşlardı ya!

İsteme günü nikah mı kıyılırdı? Nerede görülmüştü bu?

Ama emindi.. her şey o Alparslan denilen adamın başı altından çıkıyordu.

"Gıcık Herif, ne olacak.."

Yirmi beş yaşındaydı kendisi, Allah bilir o herif kaç yaşındaydı?

Otuz beş var mıydı ki?

En fazla iki yaş olsun derdi her seferinde. Şimdi bu ayıboğan kaç yaşındaydı kim bilir?

Oldukça kalıplıydı yani. Big Boy mu denilirdi ona?

Bir doksanın sonlarında, oldukça kaslıydı. Yan yana nasıl gözükürlerdi?

"Hemen de kabullen zaten, aptal..!"

Çok çabuk kabul etmişti, yan yana nasıl gözükeceklerini düşünüyordu baksanıza!

Kafasını toplamak adına, hiçbir şeyi düşünmemeye çalıştı. İstemeden o ayıboğanı düşünüyor, sonra kendine kızıyordu.

Biraz oyalandıktan sonra önce saçını sonra vücudunu yıkadı. Bir gusül alıp hızla banyodan çıktı.

Oda, istediği gibi bomboştu. Dolabın karşısına geçti ve ne giyeceğine baktı.

Evlenmek istemiyor olabilirdi, bu özenmeyeceği anlamına gelmiyordu. Sonuçta berdel, yalnız ölümle sonlanırdı.

Bu da demek oluyordu ki Gülpembe bu heyecanları hayatında bir defa yaşayacaktı.

Gözlerini elbiselerde gezdirmeye devam etti.

Kendine bakmayı da, güçlü görünmeyi de severdi.

Güçsüz birisi olup, öylece yerinde oturmayacaktı.

Hala Karamanlar'ın Hanımağa'sıydı öyle değil mi? Demirhanlar'ında Gelinağa'sı olmayı bilirdi..

Kimseye ezdirmeyecekti kendini. Kimseye!

Belden korseli kahverengi elbisesini aldı eline. İçine giyeceği beyaz uzun kollu gömleği de aldıktan sonra başörtü dolabına yürüdü.

Eline aldığı kahverengi şalı, gelişi güzel bir şekilde yatağın üzerine bıraktı.

...

Son kez etrafında döndü ve aynadaki siması ile yüz yüze geldi.

Gayet güzel olmuştu. Yüzünde keyifli bir ifade olduğunde gözlerini aynadan çekti.

Arkasını dönüp yatağına bir adım attığında kapısı açıldı.

"Pembe.. müsait misin?"

Yıllar sonra duyduğu o sesi duyunca gözleri doldu. Biricik dostu, can dostu, sıra arkadaşı gelmişti..

Mavi'si gelmişti..

Hızla arkasını döndü Gülpembe. Karşısında gördüğü karnı burnunda olan Mavi ile gözyaşlarını serbest bıraktı. Karnı öyle şişmişti ki, gören biri son aylarda olduğunu rahatlıkla anlayabilirdi.

"Mavi.."

Hızla birbirlerine sarılırken, Gülpembe gözyaşlarını durdurmaya çalışıyordu.

Mavi de her bahtsız genç kız gibi berdel ile evlenmişti.

Çok değil, on bir ay kadar önceydi.. gerçi Mavi için pek bir sorun yoktu.

Sevdiği adam ile evlenmişti fakat güzel bir düğün yapmak isterdi. Onun tek bahtsızlığı abisinin yaptığı hata ile hayallerinin düğününü yapamamasıydı.

İki üç ayda hamile kalmıştı yani, öyle mi?

"Sen.. ne zaman..?"

Gülpembe, gözlerini asla Mavi'nin karnından alamıyor, kalbinin hızlanmasını göz ardı edemiyordu.

Gülpembe, çocukları her zaman çok severdi. Ama kız çocuklarına karşı hep zaafı vardı.

"Aaa.. kızım çoktan yerimi aldı. Teyzesi, bende buradayım!"

Gülpembe, kollarını hızla Mavi'ye sardı.

"Kız bir de öyle mi?"

İkili birlikte gülerken, oldukça mutlulardı.

Tüm dertleri sıkıntıları, iki saniyeliğine de olsa geçmişti.

"Eee Pembe Hanım, evleneceğinizi kaynanamdan mı duyacaktım ben? Hiç gelmedim mi aklına?"

Mavi'nin espirili sesi, Gülpembe'yi tekrar derde sürüklemişti.

"Benimde yeni haberim oldu Mavi.."

İşlerin ciddiye bindiğini hissetti Mavi. Bir eli belinde, bir eli karnının üzerinde yatağa oturdu.

"Gel otur şöyle de baştan bir anlat. Neler oluyor?"

Gülpembe yatağa oturduğunda, Mavi sıcakladığı için peçesini indirmişti. Gülpembe, bakışlarını saniyelik, Mavi'nin güzel çehresine çevirdi.

"Abim.. Alparslan'ın kız kardeşi ile birlikte olmuş. Nikahsız."

Mavi'nin adı gibi mavi gözleri kocaman açılmıştı.

"Nasıl ya? Hangi abin kızım? Fırat abi mi? Yapmaz ki o!"

Gülpembe, arkadaşının cırtlak sesine karşı kulaklarını tıkadı.

"Fırat abim değil zaten.. Ferhat."

Ferhat ismini duyunca yüzünü ekşitti Mavi. Hiç mi hiç sevmezdi onu.

"Haysiyetsiz.."

Derin bir nefes aldı Gülpembe.

"Ağalar toplandı. Sonra da işte berdel kararı verildi falan.."

Kafası karışmıştı Mavi'nin.

"Niye senle oldu peki? Nebibe ile Felike de bekâr."

Gözlerini devirdi Gülpembe.

"Neymiş ben Ferhat ile aynı anne-babanın çocuğuymuşum.. o yüzdenmiş."

Her ikisi de kaşlarını çatmıştı şimdi.

"Ne alakası var ama.."

Gülpembe, omuzlarını yukarı çekip geri bıraktı. O sırada kapı çaldı.

"Müsaitiz?"

Mavi, hızla peçesini burnunun üzerine çekerken kapı yavaş yavaş açıldı.

"Hanımım.. Alparslan Ağa'mlar geldiler."

...

Son..

Loading...
0%