Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@belydaily

"Bakın Sare Hanım, benim evlilikmiş çolukmuş çocukmuş uğraşacak vaktim yok." dedi Ömer.

"Benim de yok zaten Ömer Bey, ben buraya sizin kara kaşınıza kara gözünüze aşık olduğumdan gelmedim. Ben buraya kendi isteğimle bile gelmedim."

"Sare Hanım, bi lafımı bölmeseniz de konuşsam ben..?" dediğinde, Sare gözlerini devirdi.

"Ne diyeceğinizi tahmin edebiliyorum Ömer Bey, çok şükür beynim yerinde. Kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum, bir kocaya ihtiyacım yok. Hele sizin gibi egoist birine, hiç!"

Ömer, Sare'yi aşağılayarak güldü.

"Allah Allah, ne diyecekmişim ben?"

Sare, iddia okuyan bakışlarını Ömer'in gözlerine dikti. Ömer'in kalbi hızla çarparken, aklından geçen tek şey Sare'nin ne kadar güzel olduğuydu.

"Formaliteden evlilik diyeceksiniz tabi ki. Yok sözleşme yok bilmem ne." dediğinde, Ömer Sare'nin bunu nasıl anladığını merak etmeye başlamıştı.

"Siz, nereden..?"

"Çünkü Ömer Bey, siz paranızla her şeyi yapabileceğinizi düşünen bir zavallısınız. Sabahtan beri gözünüzdeki o hayranlığa rağmen beni sürekli ezmeye çalışmanız, narsistliğinizin göstergesi. Sizin gibi narsist bir insandan anca formaliteden evlilik teklifi beklenir. Bakmayın öyle sessiz sakin durduğuma, onca uğraşımın yanı sıra insan sarrafıyımdır da."

Sare, kendini masaya yaslayarak yüzünü Ömer'e doğru yaklaştırdı.

"Şimdi gidip annenize, bu evliliğe olumlu bakmadığınızı söylüyorsunuz. Sonra siz yolunuza ben yoluma. Emin olun, benimle uğraşmak istemezsiniz."

diyip geri arkasına yaslandı ve yeni gelen çayından bir yudum aldı zevkle.

"Ya, ben bu evliliğe olumlu baktığımı söylersem anneme? O zaman ne olur Sare Hanım?"

Sare, gözlerini kocaman açmış, yüzü kıpkırmızı olmuş ve çayı yutamamıştı.

"Sakın! Böyle bir şey yaparsanız canınıza okurum sizin. Ben kendi evimde kedimle sessiz sakin yaşayan, işinde gücünde kadınım. Evlilik falan ters bana, eminim ki sizin de öyledir. O yüzden hiç boşuna macera aramayın Ömer Bey, rica ediyorum."

Ömer, dilini damağına değdirdi ve "tıch" diye bir ses çıkarttı.

"Yok."

Sare, hızla gözlerini kırpıştırdı anlamazcasına.

"Ne, yok?"

"Yok, anneme gidip olumsuz demeyeceğim."

Sare'nin nefes alış verişleri hızlandı, sinir damarlarından beynine doğru nüksetti, zaten kızarmış olan yüzü daha da kızardı ve güzel kara kaşları yavaş yavaş çatıldı.

"Eğer olumlu derseniz.."

"Diyeceğim zaten, evlenelim. Ne olacak ki? Merak etme, aşkımdan öldürmem seni, sarılmak istersen gelir sarılırsın." dedi ve gıcık edici bir gülüş attı Ömer.

"Belli ki siz aşkımdan ölüyorsunuz Ömer Bey, evliliğe olumlu baktığınıza göre. Ama şunu söyleyeyim." dedi ve tekrar masaya yaklaştı.

"Bana aşık olan erkekler, genellikle aşklarını alıp uzak diyarlara gidiyor. Yani, maalesef, aşkınıza karşılık bende yok. Bende anca.." dedi ve önündeki bardağı hafifçe ittirdi.

Bu hareket karşısında bardağın içindeki kaynar çay döküldü, tamda Ömer'in üzerine.

"Bende anca acı olur Ömer Bey.." dedi, sinsice gülümsedi. Sonra oyuncuları kıskandıracak bir oyunculukla şaşırarak etrafa baktı.

"Eyvah yandı adamcağız.. Özür dilerim Ömer Bey, iyi misiniz acaba?" dedi gözlerini kırpıştıra kırpıştıra.

Ortalık karışınca, çantasını aldığı gibi kafeden hızla ayrıldı.

Biraz yürüdükten sonra bir taksi buldu ve hemen taksiye binip evinin adresini verdi.

Çok aksiyonlu bir gün olmuştu ve Sare'nin bünyesine bu çok fazlaydı.

Bir an önce evine gitmeli, kedisi Müezza'yı öpüp koklamalı, sonra duşa girip günün pisliğinden sıyrılmalıydı.

Eve gidince alacağı sıcak duşun hayalini kurdu tüm yol boyunca. Taksi, evinin önünde durunca teşekkür etti, parayı ödedi ve hızla evine koştu.

"Ah, evim evim güzel evim benim!" bahçe kapısını açtı ve hızla kendi dairesine doğru merdivenlerden çıkmaya başladı.

Kapıyı açtığında, kedisi hemen kapının önüne yatmış ve miyavlamaya başlamıştı.

"Bebeğiimm. Ben geldim kızım." yere eğilmiş, kedisini kucakladığı gibi kapıyı kapatıp salona adımlamıştı.

"Ne yapmış benim güzel kızım evde? Özlemiş mi beni?" dediğinde kedisinden miyavlama ile cevap aldı.

Sare, kedisini biraz daha öpüp kokladıktan sonra hayalini kurduğu sıcak duşa doğru büyük adımlar atmaya başlamıştı.

.

.

.

Beline kadar uzanan koyu kahverengi saçlarını bir çırpıda topuz yaptı. Pişen noodleyi tabağa koydu ve oturup yemeye hazırlandı.

Chopstikleri ile noodleyi tutmuş, ağzına götürecekken telefonu çalmaya başlamıştı.

Kimin aradığına baktığında, yabancı bir numara ile karşılaşmış olması Sare'yi oldukça germişti.

"Buyrun?"

"Sare Hanım, yaptığınız şey çok yanlış bir davranıştı. İnsan müstakbel kocasını yakar mı hiç?"

"Yine mi siz Ömer Bey? Ayrıca, ne kocasından bahsediyorsunuz siz?" elinde tuttuğu chopstiklerle noodleyi karıştırdı.

"Aaa, anneniz henüz aramamış mıydı sizi Sare Hanım? Tüh. Her neyse, annenizden önce ben söyleyeyim o zaman, yarın sizi istemeye geliyoruz."

Sare'nin ağzı açık kalmıştı.

"Ne demek istemek? Ömer Bey siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?"

Ömer, sigarasından bir duman daha çekti içine.

"Ben sizinle dalga geçmiyorum ama bence siz odanızın camını kapalı tutun. Duş jelinizle şampuanınızın kokusu tüm bahçeyi sarmış."

"Ne?" diye bağırdı Sare.

"Bu ne laubalilik? Siz benimle nasıl böyle konuşursunuz? Ayrıca siz nereden biliyorsunuz benim odamı?"

"Bağırmayın lütfen Sare Hanım, komşum olduğunuzu bende yeni öğrendim."

Sare, sinirle gözlerini devirdi.

"Ömer Bey, benimle uğraşmayın. Hayırlı geceler dilerim." demiş ve telefonu kapatmıştı.

"Dalga geçti, yoktur isteme falan rahat ol Sare. Bir şey yok.."

Keyfini hiç bozmadan noodleyi yemiş, karnını bir güzel doyurmuştu.

Şimdi sıra güzel bir uykudaydı. Kuş tüyünden yatağında, deliksiz bir uyku çekmek için hızla yatağına ilerledi.

Çok geçmeden uyuyakalmıştı bile.

.

.

.

Sare Kafeden Çıktıktan Sonra.

"Oğlum! Oğlum ne oldu? Ah yandı çocuğum."

Ömer, pantolonuna peçete bastırırken canı acısa dahi belli etmedi.

"Aman anne, yok bir şeyim telaş etme sen."

Figan Hanım, kollarını göğsünde birleştirmiş, yüzünde her zaman ki o memnuniyetsiz ifade ile Sare'yi sormuştu.

"Sare nerede?"

Ömer, elbette ki Sare'yi ele vermeyecekti.

Ah, kıyılır mıydı Sare'ye?

"Onu şirketten aradılar, acil işi varmış. İzindeyim falan dedi ama illa çağırdıkları için gitmek zorunda kaldı."

Figan Hanım, memnuniyetsizlikle başını salladı. Ardından o malum soru soruldu.

"Ee oğlan, kararınız nedir?"

Ömer, samimice gülümsedi.

"Olumluyuz."

Sonrası takdir edersiniz ki bir şenlikti. Çocuklarının evlenmesini isteyen iki anne de sevinçlerini en dibine kadar yaşamıştı.

Ömer, annesi ile Figan Hanım'ı evlerine bıraktıktan sonra, Figan Hanım'dan öğrendiği adrese sürmüştü ki yarı yol da adresi bildiğini fark etti.

"Benim evimin adresi burası?"

Evin önünde arabasını durdurdu ve bahçe kapısından içeri girdi. Tüm binanın ışıkları kapalıyken yalnız ikinci katın ışıkları açıktı. Ve bahçe, öylesine kiraz çiçeği gibi kokuyordu ki.

Zor olmadı ikinci katın Sare'ye ait olduğunu anlamak.

Binadan içeri girdi ve üçüncü kattaki evine çıktı. Eve girdiğinde telefonuna düşen mesaja baktı.

Annem: 0551******* Sare'nin telefon numarası

Ömer, hemen numarayı tuşlamış ve Sare'yi aramıştı. Ama yüzüne kapatılan telefonla bir hayli şaşırmıştı.

Sare, çok yönlü olduğu kadar zor bir kadındı da anladığı kadarıyla.

Ama, Sare ya işte. Kahrıyla da güzeldi, lütfuyla da. Hissediyordu Ömer.

Ferhat ile Şirin'i, Tahir ile Zühre'yi, Mecnun ile Leyla'yı, Kerem ile Aslı'yı kıskandıracak bir aşk yaşayacaklardı, hissediyordu.

Sare, o gün kafede Mahur'a gülümsediğinde bir cemre olup düşmüştü Ömer'in gönlüne.

Ve Ömer her ne kadar kabul etmek istemese de o cemre çoktan ilk tohumu vermişti. Ömer'in kimseyi kabul etmeyen kalbi, Sare'ye bir gül filizi yeşertmişti.

Ve yine, Ömer her ne kadar inattan kabul etmiş gibi dursa da evliliği aslında gerçekten istediği için kabul etmişti. Ama bunu kabul etmeye hiç cesareti yoktu.

Çünkü, Ömer'di ya işte. Ömer sevemezdi kimseyi. Ne kadar çabalarsa çabalasın sevemezdi.

Ama, aklından çıkmıyordu bir türlü Sare'nin kafeye girişi, kendisine yürüyüşü, karşısında gülüşü...

Sare çok güzeldi ve Ömer o güzelliğin hakkını misliyle verecekti.

"Görüşeceğiz Sare.."

 

Loading...
0%