Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm

@belydaily

"Günaydın Ömer Bey, saat 10'da başlayacak bir toplantınız var." dedi Ömer'in arkasından koşuşturan çocuk. Elinde tableti, gözünde yuvarlak çerçeveli siyah gözlükleri ile Ömer'in peşinden gidiyor, günlük planı anlatmaya çalışıyordu.

Lakin Ketum Ömer, bugün tam ketumdu. Çocuğu dinlemiyor bir de atlı koşturuyor gibi büyük adımlarla yürüyordu.

"Fatih, saat 10'daki toplantıyı iptal et."

Çocuk gözlerini kocaman açtı.

"Ama Ömer Bey, ***** Mimarlık Şirketi ile yapılacak büyük anlaşmanın toplantısı. Gölbaşı'na yapılacak site-"

Ömer'in adımları bir bıçak misali kesildi. Çatık kaşları ile başını omzundan geriye doğru yatırdı ve Fatih'e baktı.

"Ne mimarlık şirketi dedin?"

"***** Mimarlık Şirketi, Türkiye'nin en iyi ve en bilinen şirketlerinin başında geliyor Ömer Bey, bu toplantı çok önemli."

Ömer, duyduğu şirket ismi ile gülümsedi. Patronunun gülümsediğini gören Fatih ise adeta küçük dilini yutacaktı.

"Tamam toplantıyı iptal etme. Kimlerin katılacağı hakkında bilgin var mı?"

Fatih, hemen tabletine aldığı notlara baktı.

"Ömer Bey, dün söz konusu olan şirketin yetkililerinden birinin asistanı ile konuştum. Aldığım bilgiye göre müdür yardımcısı ve müdürün katılım sağlayacağı söylendi. Lakin isim olarak bir bilgim yok."

Müdür yardımcısı, kelimesini duyunca istediğini almanın zevkiyle biraz daha gülümsedi Ömer.

"İyi iyi. Hemen ekibi toplayıp odama gönder, bu toplantı kesinlikle ortaklık ile bitecek."

Fatih, Ömer'i ilk defa gülümserken gördüğü için bi hayli şaşkın olsa da bu fırsatı değerlendirdi ve onu kızdırmamak için ne dediyse yaptı.

.

.

.

"Sare, bu toplantı bizim için çok önemli. Gölbaşı'nda yapılacak büyük bir site planlaması var. Nereden baksan trilyonluk iş. Sana güveniyorum, eğer mühendislik şirketi ile ortaklık kurabilirsek şirketimiz bir adım değil on adım ileri çıkmış olacak."

Sare, eline aldığı not defteri ile hemen kısaca not tutmaya başladı.

"Şirketin sahibi aynı zamanda patronu olan adam çok kibirli bir adam Sare, o adamın gözüne girmek için tüm hünerlerini sergilemeni istiyorum."

Sare, müdürüne baktı ve hafifçe başını salladı.

"Kerim Bey, bu zamana kadar girdiğim tüm toplantılarda ortaklığı zaten kabul ettirdim. Bu toplantı için niye bu kadar telaşlısınız?"

Yaşlı adam, beyazlaşmış saçlarını kaşıdı.

"Bu şirket çok ünlü bir şirket ve yapıları insanlar tarafından çok rağbet görüyor. Eğer bu şirket ile ortaklık kurar ve ortak bir iş yapabilirsek hem müşteri sayımız ikiye üçe hatta ona katlanır hem de çok daha fazla tanınırız. Kızım sana güveniyorum ama bu adam hiçbir şey beğenmiyor. Ne yap ne et bu işi al."

Sare, başını salladı ve müsaade isteyerek odadan çıktı. Kendine güveni tamdı. Bu toplantının güzel bir şekilde sonuçlanacağından şüphesi yoktu.

Odadan çıktığı gibi şirketin muhasebe başkanı ile karşılaşmıştı. Sinirle gözlerini devirmemek için kendini zor tutmuş ve her zamanki tatlı yüzünü devreye sokmuştu.

"Merhabalar Verda Hanım. Görüşmemek üzere Verda Hanım.." dedi ve kadına bakmadan odasına yürüdü.

"Sare Hanım!" Sare kadını duymamış gibi yapıp hızla odasına girdi ve kapıyı kapatmadan önce asistanına Verda'yı asla içeri almaması gerektiğini söyledi.

"Tabi Sare Hanım, kolay gelsin."

"Sağol Tülin. Bu arada, bana geçen toplantıda kullandığımız çizimlerin kopyalarını mail atabilir misin? Bugün çok önemli bir toplantımız var saat 10'da. Üç saatimiz var hazırlanmak için, sende benimle gel toplantıya. Ne kadar evrak varsa hepsinin birer kopyasını hazırla, işimizi sağlama alalım."

Koluna taktığı dijital saatinden saate baktı ve tekrar asistanına döndü.

"Ekibe söyle hemen kendi aralarında bir planlama ve çizim yapıp sana teslim etsinler beğenirsem bir günlük izin vereceğimi söyle. Bir de Rüstem Abiye söylesen sana zahmet olmazsa bana bir çay göndersin. Kolay gelsin Tülinciğim."

Tülin, bu kadının asistanı olduğu için şükredecekti. Allah korusun, Verda Hanım'ın asistanı da olabilirdi.

Sare'ye gülümsedi Tülin ve aynı şekilde karşılık verdi.

"Size de kolay gelsin Sare Hanım, çayınız hemen geliyor. Bu toplantıda da iyi bir iş çıkartacağınıza eminim."

Sare, Tülin'e gülümsedi ve odasına girdi.

Ve böylece iki şirkette de toplantı için hummalı bir çalışma başladı...

.

.

.

"Arkadaşlar, her şey hazır mı? Hiçbir eksik istemiyorum." dedi Ömer çalışanlara bakarken.

Ömer'in odasında toplanmış, şirketin en iyi mühendisleri karşı şirket ile anlaşabilmek için ne gerekiyorsa hepsini ayarlamıştı.

Ve şimdi ortak buluşma alanı olan Çankaya'da oldukça lüks ve sakin bir kafeye yol almak üzereydiler.

Ömer'in içinde garip bir heyecan vardı. Çünkü o olaylı buluşmanın üzerinden iki haftaya yakın süre geçmişti ve bu süre zarfında Sare'yi hiç görmemişti.

Garip bir şekilde Sare'yi görmek, onunla uğraşmak istiyordu. Sinirlenince kızaran yüzü, şaşırınca kırpıştırıp durduğu koca gözleri hoşuna gidiyordu. Nedeni iste şahibeliydi.

Kırk beş dakikalık bir yolculuk sonrası varış noktasına ulaştı Ömer ve şirketi. Rezervasyon üç hafta öncesinden yapılmıştı.

"Ömer Kalaycıoğlu." dedi Ömer tüm karizmasıyla, kapıda duran görevli kıza. Kız hemen onlar için dünden rezerve edilen masayı gösterdi ve yanlarından ayrıldı.

Ömer de ceketini sandalyesine asıp lavaboya adımladı.

Ömer'in gitmesini fırsat bilen Fatih hemen söze atıldı.

"Patron bugün çok mutlu." dedi.

"Ne alaka be? Her zaman ki patron işte." dedi sarışın çocuk.

"Yok be abi, bugün ilk defa gülümserken gördüm. Üstelik iki kere!"

"Aman, olmuştur hoşuna giden bir şey gülmüştür." dedi kıvırcık saçlı kız.

"Valla sabah pek bir sinirliydi, ben toplantı var diyince tersledi iptal et dedi. Ne olduysa şirketin ismini ve katılım sağlayacak kişileri söyleyince güldü."

"Alacağı paraya gülmüştür." dedi sarışın çocuk ve gülmeye başladılar.

"Saçmalama Asım, adamın b*k gibi parası var. Bir şirketle anlaşma yapsa ne yapmasa ne?" dedi bu sefer masanın en kenarında oturan kız.

Haklıydı. Ömer'in kendisine ait bir şirketi ve o şirketin hemen hemen her şehirde ikişer üçer şubesi vardı.

Müşterileri ise takdir edersiniz ki çok fazlaydı.

"Aşık olmuş olmasın?" dedi Fatih ve tam o sırada Ömer'in masaya yaklaştığını fark ettiler.

Hepsi sustu ve evrakları ile ilgilenmeye başladı.

Ömer de geçip yerine oturduğunda yalnızca karşı şirketin gelmesini beklemek kalmıştı.

Ömer telefonunu açtı ve instagrama girdi. Çok aktif kullanmıyordu tabi ama aradığı bir kişi vardı.

Hızla arama yerine Sare Aydınoğlu yazdı. En başta çıkan hesaba tıkladığında sevinçten dilini yutacaktı.

Annesi bu hesabı takip ediyordu, büyük bir ihtimalle Sare'nin hesabı da buydu.

Profili büyütmeye çalıştı ama Fatih'in sesi ile hemen telefonun ekranını kilitleyip duruşunu dikleştirdi.

"Ömer Bey, geliyorlar."

Ömer, gözlerini kapıya sabitledi ve kendilerine doğru yaklaşan ekibe baktı.

"Nerede bu kız?" diye mırıldandı kendi kendine. Fatih, patronunun bir şeyler dediğini duymuştu ama ne dediğini bir türlü anlayamamıştı.

Ekip masaya yaklaşmış selamlaşmalar yapılmış ve herkes yerine yerleşmişti. Müdürün yanındaki sandalye boş kalmıştı. Ömer'in tam karşısındaki sandalyeydi bu..

Ömer sözü devralıp dikkatleri kendine çekti.

"Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz, bu toplantının iyi bir şekilde sonuçlanacağını düşünüyorum. Umarım iki taraf için de güzel geçen bir toplantı olur." dedi.

Toplantı başlamadan önce herkes siparişlerini verirken Ömer'in gözü kapıdaydı.

Sonunda istediğini görmüştü. Kapıdaki görevli ile konuşuyor, gülümsüyordu.

Hızla kafasını aşağı yukarı salladı, görevlinin omzuna dokundu ve içeriye giriş yaptı.

Bugün üzerinde feracesi yoktu. Kahverengi bir etek ve aynı renk tonunda bir blazer ceket giyinmişti.

Masaya yaklaştıkça Ömer'in kalbi tekliyordu.

Başında siyah renkli bir şal vardı. Beyaz yüzü yine ay gibi parlıyordu.

Masaya doğru geldi, çantasını boş sandalyeye bıraktı ve hemen masada göz gezdirmeye başladı.

"Hepinizden özür dilerim, arabaya park yeri bulamadığım için geciktim." dedi ve yerine oturdu.

Fakat oturur oturmaz karşısında Ömer'i görünce küçük dilini yutacak raddeye gelmişti.

Ömer ise Sare'nin yüzüne bakıyor tek bir kelime etmiyordu.

"Bir daha ki sefere dikkat edin hanımefendi. Geç kalınmasını sevmem." dedi ve arkasına yaslandı.

Onaylarcasına başını salladı Sare. Bu ortaklığın olması için susmaktan başka çaresi yoktu, yoksa görürdü o Ömer gününü.

"Dilerseniz toplantıya başlayalım." dedi Ömer, müdüre bakarak. Müdür de onay verince toplantı resmen başlamış oldu.

 

Loading...
0%