Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.Bölüm

@belydaily

Sare elindeki evraklarda göz gezdirdi. Müdür beyin sözü bitince kendisi devralacaktı ve Ömer yüzünden çok tedirgindi. Kendi kendine sakinleştirici telkinler verdi.

Ve söz artık kendisindeydi.

"Müdür beyin de dediği gibi eğer iki şirket olarak bu projeye imza atarsak, iki tarafında yararına olur. Size yaptığım küçük bir hesaplamadan bahsetmek istiyorum, eğer bu proje her şekilde istediğimiz gibi olursa 1.500.000.000.000 dolar kazancımız olacak, yalnızca para ile bitmiyor tabi ki. Huzurla yaşamak isteyen insanlara huzurlu, konforlu bir ev vereceğiz. Paranın yanı sıra insanların mutluluğuna da sebep olacağız." diye sözüne devam etti ve sunumunu on beş dakikada bitirip rahat bir nefes verdi.

Ömer'in kendisine olan bakışları ise insanların dikkatini çekmişti.

"Peki Sare Hanım, sizin bu projeye imza atmamız için bize sunduğunuz teklif nedir?" dedi Ömer iğnelercesine.

Sare derin bir nefes aldı.

"Aslıcığım, Ömer Bey'e teklifimizin fotokopisini vermediniz mi?" dediğinde Aslı, hızla fotokopiyi hazırlayıp Sare'nin eline verdi.

Sare de sakince masaya doğru eğilip fotokopiyi Ömer'in önüne itti.

"Teklifimizde oldukça konforlu bir ev teminatı veriyoruz. Bu da müşterilerimizin rahatı demek. Rahat olan müşteri daima çevresine reklam yapar değil mi Ömer Bey? Sizin işiniz de zaten reklam yapmak değil miydi?"

Profesyonelce lafını da soktuktan sonra rahatça arkasına yaslandı.

Ömer ise yediği lafın altında kalmıştı resmen. Şöyle de iyi bir şey vardı, masadaki kimse lafı anlamamıştı.

Sare'nin bu laflarından sonra söz ekibe geçmişti ve hepsi teker teker sunumlarını yapıp oturmuşlardı.

Sıra Ömer'in şirketindeydi. En son sözü Ömer aldı.

Sare'nin bakışları üzerindeyken nasıl rahat davranacaktı? Bilmiyordu ama olabildiğince rahat davranmaya çalıştı.

"Bu projede insanların huzurla ve güvenle yaşayacağı evler inşa ediyoruz. Biz evi inşa edeceğiz ve siz de o evi bir yuvaya dönüştüreceksiniz. Benim bu ortaklığa imzam var siz de kabul ederseniz Kerim Bey, ortaklık için sözleşmeye imzalarımızı atalım ve en kısa sürede proje için çalışmalara başlayalım." dediğinde herkes rahat bir nefes verdi ve imzalar atıldı.

"Bir yemek ile bu ortaklığı taçlandırmak isterim, Sare Hanım." dedi Ömer ve herkes artık iyiden iyiye sezmişti bir şeyler olduğunu.

"Ekibimle yemek yiyebilirsiniz Ömer Bey, benim bugün işlerim oldukça yoğun. Benim kalkmam lazım, size afiyet olsun." dedi ve ekibine döndü.

"Size normalde bir günlük izin verecektim ama iyi iş çıkarttınız iki gün izniniz var. Haftasonu ile birleşince dört gün tatil yapma hakkınız var, sakın salmayın. Pazartesi hepinizi bomba gibi görmek istiyorum."

Ekip sevinçle gülümsedi.

"Hiç şüpheniz olmasın Sare Hanım, o iş bizde."

Ömer, dudaklarında gizleyemediği bir tebessüm ile Sare'ye bakıyordu. Ekibi ile arasındaki ilişki, imrenilmeyecek gibi değildi.

Fatih, Asım'a döndü ve bir Sare'yi bir de Ömer'i gösterdi. Sonra sinirle mırıldandı.

"Milletin ekip başkanına bak nasıl güzel, nasıl güler yüzlü. Bir de bizimkine bak, cesetten farksız. Ah Allah'ım sen bana sabır ver.."

"Tülin, ben şirkete geçiyorum." diyince Sare, Tülin hemen ayaklandı.

"Bende geleyim Sare Hanım, tek gitmeyin."

Sare gülümsedi ve hafifçe Tülin'in kulağına eğildi.

"Bana bir şey olmaz sen otur yemek ye burada, çok çalıştın. Ama yemekten sonra kesinlikle seni şirkette görmek istiyorum."

Sonrasında elinin altında bulunan Aslı'nın omzunu hafifçe sıktı.

"Size güveniyorum arkadaşlar, yüzümü kara çıkartmayın." dedi ve çantasını alıp çıkış kapısına ilerledi. Kapıdaki görevli ile tekrar bir konuşma yaşayınca Ömer hızla yerinden kalktı.

"Arkadaşlar, hepinize afiyet olsun ben hesabı ödeyip çıkıyorum acil bir işim var. İstediğinizi yiyebilirsiniz." dedi ve ceketini alıp koştura koştura ödemeyi yapıp Sare'nin peşinden koştu. Tam arabasına binmek üzereyken yakaladı Sare'yi.

"Sare Hanım!"

Sare arabanın kapısını kapattı ve kilitledi. Yönünü Ömer'e çevirdi ve sorgularcasına tek kaşını havaya kaldırdı.

"Buyrun Ömer Bey?"

Ömer, birkaç adım atarak Sare'nin dibine girdi.

"İşimle hayatımı asla karıştırmam Sare Hanım, sizde bu şekilde yaparsanız sevinirim."

Sare gözlerini devirdi ve parmak uçlarına kalkıp Ömer'in gözlerinin tam içine baktı.

"Şu evlilik işi saçmalığını bitirirseniz emin olun işle hayatı asla karıştırmam."

Ömer gülümsedi ve kaşlarını yukarı doğru kaldırıp indirdi.

"Hayır kararımdan geri dönemem. Zira annem çoktan annen ile yüzük bakmaya gitmiş bile. Hem en kötü ne olabilir ki Sare?"

Sare de gülümsedi bu sözlere.

"En kötüsü oluyor zaten Ömer Bey. Evlilik kararınızdan geri dönmediğiniz sürece benim için hep en kötüsü olacak. Şimdi müsaadenizle, şirkete gitmem gerekiyor." dedi ve tekrar arabasının kapısını açıp bindi.

Arabayı gazlayıp gittiğinde arkasından bakan bir Ömer kalmıştı bir de kafenin camından onları seyreden bir ekip..

.

.

.

Ömer, üç saat önce arkadaşlık isteği atmıştı Sare'ye. Ve beş dakika olmuştu kabul edileli.

Ömer yatağında uzanmış, Sare'nin hesabında dolaşıyor, gördüğü her bir resimde iyiden iyiye hayran kalıyordu.

Gidip gezdiği yerler için ayrı bir yer yapmıştı. Kendini paylaştığı fotoğraflar için başka bir yer, çektiği estetik fotoğraflar için başka bir yer yapmıştı.

6 gönderisi vardı ve hepsinde kendisi vardı.

Sare, cidden güzel bir kadındı.

Gezdiği yerleri görmek istedi Ömer ve yuvarlak simgenin üzerine tıkladı.

Önce, Hacı Bayram Veli Camii'nin resmi çıktı karşısına, sonra Hamamönü, Bilkent, Çayyolu derken Ankara'nın tüm semtlerinden birer ikişer fotoğraf görmüştü.

Sonrasında İstanbul çıktı karşısına, Çanakkale, Bursa, İzmir..

"Gezip duruyor bu kız.."

Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon.

Adana, Maraş, Antep, Mardin.

"Tüm Türkiye'yi gezmiş maşallah."

Parmağını ekranda bir kez daha hareket ettirdi.

"Yuh!" dedi farkında olmadan. Çünkü karşısına çıkan fotoğrafta Eyfel Kulesi vardı. Biraz daha ilerledi fotoğraflarda.

Paris, Londra, Berlin, Hamburg.

Hatta ve hatta Fas, Özbekistan, Azerbaycan, Batum bile vardı.

Sare, gezmeyi seviyordu anladığı kadarıyla. Dünyayı gezmişti resmen.

Sonraz kendisini paylaştığı resimlere bakmak istedi.

Fotoğrafları paylaştığı tarih 2015'ten başlıyordu.

İlk beş fotoğrafta özçekim yapmıştı. Yüzü oldukça küçük duruyordu. Üniversitenin ilk yıllarındaydı.

Altıncı fotoğraf 2016 Ocak ayında atılmıştı.Bu fotoğrafta yurtdışındaydı. Eyfel kulesinin önünde duruyordu ve bir özçekim çekmişti. Gözleri kameraya değil havaya bakıyordu sanki şaşırılacak bir şey görmüş gibiydi.

Üzerinde ise bir yazı vardı.

"Erasmus var dediler geldik."

Yüzü çok küçük ve masum duruyordu. Elinde olmadan gülümsedi Ömer.

Diğer fotoğrafta bir kafede oturuyor, elinde tuttuğu kupa ile kameraya bakıp gülümsüyordu. Ağzı burnu kıpkırmızı olmuş, başörtüsünün üzerinde bir bere ve boynunda bere ile aynı renk bir atkı vardı. Bu fotoğrafın üzerine de bir yazı eklemişti.

'Bana kimse Berlin'in bu kadar soğuk olduğunu söylememişti"

Ve böyle bir sürü fotoğraf vardı. Spordan çıkınca, üniversiteden mezun olunca, şehir turu yaparken, stajdayken, ikinci üniversiteyi okurken, evdeyken, kendi kafesinde çalışırken, şirketteyken...

Paylaştığı en son fotoğrafa baktı Ömer, 2024 Ağustos ayındaydı. Üzerinde siyah bir etek vardı, üzerine siyah bir tişört giyinmişti, onunda üzerinde siyah bir gömlek vardı. Başına yine kahverengi bir şal örtmüştü. Gözünde siyah güneş gözlükleri vardı ve fotoğraf yan profilden çekilmişti. Elinde bir kutu bardak vardı. Suratı oldukça sert gözüküyordu.

2015'ten 2024'e kadar Sare'nin büyüme sürecini resmen görmüştü Ömer.

Ve, yine ve yine, Sare'nin çok güzel bir kadın olduğunu düşünmüştü. Sare'nin son paylaştığı fotoğrafa bakarken telefonu birden titremeye başladı.

Sare Arıyor...

Bu bildirim kendisini oldukça şaşırtırken, kalp ritmini de bozmuştu.

Ömer hızla kendini toplarladı ve telefonu açtı.

"Siz beni arar mıydınız Sare Hanım?"

"Müsait misin Ömer?" dediğinde Sare, Ömer ilk defa ismini 'Bey' lafzı olmadan telaffuz etmesine şaşırırken, müsaitliğini soruyor olmasına daha bir şaşırmıştı.

"Tabii müsaitim, bir sorun mu var?"

Sare sıkıntılı bir nefes çekti içine.

"Kısmen. Evdeysen eğer gelebilir miyim?"

Ömer ayağa kalkıp salona yürüdü. Titiz adamdı Ömer, evi kirli olmazdı. Gönül rahatlığıyla kabul etti Sare'nin gelme isteğini.

"Gel tabi gel, telaşlandırdın beni de."

"Gelince konuşuruz." dedi ve telefonu Ömer'in suratına kapandı.

Ömer de hızla mutfağa girdi ve eve gelince demlediği çayın altını yaktı ısınması için. Buzdolabını açtı ve kısaca göz gezdirdi.

Annesinin yapıp getirdiği tatlılar vardı. Bir de birkaç süt şişesi vesaire.

Dolabı kapattığı gibi kapı çaldı ve Ömer hızla kapıyı açmaya gitti.

Kapıyı açtığında, göz çevresi ve burnu kıpkırmızı bir Sare görmeyi beklemiyordu. Kalbi sıkıştı bu görüntü karşısında.

"Sare? Ne oldu sana?"

Sare, dolu gözlerini yavaş yavaş Ömer'in gözlerine çıkarttı.

"İçeri girebilir miyim?"

"Tabi." dedi ve hızla kenara çekildi Ömer.

Sare'yi ağlarken görmek, beynini durdurmuştu. Düşünemiyordu.

Eli ayağı birbirine dolaşmıştı.

"Salona geç, peçete ister misin?"

"Gerek yok." diye cevap verdi Sare ve salona adımladı.

Kendi evi ile kısmen aynıydı. Bu yüzden bulmak zor olmamıştı.

Bir koltuğa geçip oturduğunda Ömer de hemen yanındaki koltuğa oturmuştu.

"Ne oldu Sare? Neden ağlıyorsun?"

"Ömer.. Ben.." diyip tekrar ağlamaya başladı.

Eli kolu bağlanmıştı Ömer'in. Ne oluyordu bir türlü anlayamamıştı.

"Sare, ağlama lütfen. Ne olduğunu anlat bana, hiçbir şey anlamıyorum."

"Ömer" dedi ve gözlerini elinin tersi ile sildi Sare. Küçük bir çocuk gibi gözüküyordu.

"Bugün sen benim arabamın yanına geldiğin zaman birisi fotoğraf çekmiş."

Suçlulukla başını eğdi.

"Fotoğraf hem annene hem anneme gitmiş, onlara gitmekle kalmayıp basına da düşmüş. Özür dilerim her şeyi berbat ettim."

Bir su serpilmişti Ömer'in kalbine.

"Bunun için o kadar ağlanır mı Sare? Sen öyle ağlayınca ne kadar telaşlandım. Bir şey olmaz, gören görsün ne olmuş yani? Nişanlıyız der geçeriz."

Sare, ellerini iki yanına doğru saldı.

"Ömer beni anlamıyorsun, ben evlenmek istemiyorum. Şimdi herkes, aramızda bir şey olduğunu düşünecek, bu yüzden ortaklık yaptığımızı düşünecekler. Kimse emeğimi görmeyecek, herkes torpil diyecek."

"Neden istemiyorsun Sare evlenmeyi? Annenin çenesinden, annenin çok önemsediği o elalemin çenesinden kurtulacaksın işte."

Sare, gözlerini Ömer'in gözlerine dikti.

"Korkuyorum çünkü Ömer."

Gözleri tekrar yavaş yavaş dolarken, Ömer'in gözlerinden çekti gözlerini.

"Çok korkuyorum. Evlenmek istemiyorum."

Ömer, öne doğru eğildi.

"Bana neyden korktuğunu söyle Sare, benden mi? Sorun ne? Emin ol çözebilirim."

"Çözemezsin."

Ömer, ne yapacağını bilemez bir şekilde yüzünü sıvazladı.

"Sare, benim çözemeyeceğim iş yok. Söyle bana çözelim, yardımcı olayım sana. Zaten onay verme sebebimde seni annenin dilinden kurtarmak."

Sare utançla kasıldı oturduğu yerde.

"Sözleşme yapalım o zaman Ömer. Madem evliliği sırf beni kurtarmak için kabul ettin. Sözleşme yapalım."

Başı ile onayladı Ömer.

"Yapalım ama önce bana neyden korktuğunu söyle."

Gözlerini korkarak Ömer'in gözlerine çıkarttı Sare.

"Anlatırsam beni yargılamayacağına söz verecek misin?"

 

 

Loading...
0%