Ben, az önce patlayan o silahın, bir daha ateş edecek olan o namlusunun, tam karşısındayım.
Kendimi, elimde menekşe kokulu kara kaplı defterim ve kalemime sıkıca sarılmış bir biçimde, sadece cam tavandan vuran ay ışığının parlattığı, yüzünü bile göremediğim şahsiyetin karşısında bir namlunun ucunda buldum. Ay ışığı sadece bana o silahı parlatmıyordu. Bir bitmiş ömrü, bir solmuş menekşeyi, bir cesedi parlatıyordu! Ve asıl soru. Bir insan sevdiğini nasıl elleri ile gömebilirdi? Ben Itır. Itır Şensoy. Hikayemi öğrenmeye, bu eski istasyonda başıma geleceklere bizzat şahit olmaya, trende yanımdaki koltukta oturmaya var mısınız? |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |