canim okurlarim uzun bir bölüm ile karsinizdayim bölümlerin aksadiginin farkındayım telafi için uzun bölümler yazmaya gayret edeceğim oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın desteğiniz icin şimdiden teşekkürler iyi okumalar🩷🩷🩷🩷
hayal kırıklığı ile "ama onlar bizim çocuğumuz"dedim Mert dehşete düşmüş gibiydi gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım o sırada da kapı da Piraye ve Ayza beliriverdi
"batus,ardis ne yapiyorsunuz?"diye sordu şaşkınlıkla yanı saskinligi normaldi bende Mert'in paçasına yapışmış bir Batu görsem şaşırdım
"piros bak babam tanis elini öp seni alcak bana"dedi Mert'in paçasına daha da sıkı sarılarak Piraye gülerken Ayza hala anlamaya çalışıyordu
"hadi Batu'yu anladık sen ne alaka ardo buna uymuş olamazsın"dedi Ayza ben gülerek kafa salladığım da Arda bana daha sıkı sarıldı "onlar bizim anne ve babamız batusko da kardesim pis ablalar!"dedi
ve Ayza'ya doğru tükürdü Allah'ım aklımı delircem çok komikti yaşadığımız Ayza sinirle terligini cikardi ve Arda'ya doğrulttu
"ikinizin de içeri koşması için 5 saniyesi var kostunuz kostunuz kosmadiniz terliği size aksam yemegi olarak yediririm"dedi ve saymaya başladı
Batu ve Arda birbirlerine bakıp 3 olmadan koşarak içeri gittiler Ayza da terligini gülerek geri giydi ve Piraye'yi de alarak dışarı çıktı
onlar dışarı çıkınca Mert yapmacık bir öksürükle "ee nerede kalmıştık"diye sordu sonrada bana yaklaşmaya başladı canım kocam hiçbir fırsatı kaçırmıyor
beni tekrar duvara yasladiginda dudağına küçük bir öpücük koyndurdum ve "evlenmeden olmaz"diyip kaçarak aşağı indim
Ayza ve Piraye dedikodu yapıyordu Arda ve Batu da telefondan savaş oyunu oynuyorlardı ben hemen kızların yanına kuruldum ve dedikoduya eşlik ettim
birkaç dakika sonra da Mert indi bana ufak bir bakış atıp bizimkilere katıldı
---------------------------------------------------------
aradan neredeyse 3 saat geçmişti çok sıkılmıştım kızlar da uyumaya gitmişti ama Mert ve yandaşları hala oyun oynuyordu
kızlarla konuşurken kına ve düğünü yarın yapmaya karar vermiştik ama Mert Bey'in hala bundan haberi yoktu neden? çünkü oyun oynuyordu paşamız!
"ölüyorum imdat kurtarsaiza!"diye bağırdı Batu ve ayağa kalkıp tepinmeye başladı "geldim kardeşim sakin ol'dedi Mert şeytan diyor kalk interneti kapa
bence şeytana uymaliyim usulca yerimden kalktim ve internetin kablolarını bir bir çekip odama kaçtım 15 dakika sonra kapı açıldı bende uyuma numarası yaptım
birkaç dakika sonra yatağın öbür tarafında bir ağırlık hissettim Mert bey yanıma teşrif edebilmişdi "Nehir uyumadiğini biliyorum"dedi ve beni kendine çekip belime sarıldı
"uyumuyorum zaten seni görmemek icin kapalı gözlerim!" dedim sinirle ve Mert'e döndüm "meleğim sen neye kızdın?"dedi sakin ses tonuyla
yani başka zaman olsa çoktan sinirim giderdi "neye acaba biz kızlarla düğün konuşuyoruz sen gitmiş orda oyun oynuyorsun! hayır yanı önemli miydi o kada-"diye başladım cümleye
ama bitiremeden Mert dudaklariyla susturdu beni sinirim anında tuzla buz olmuştu dudakları bir sakinleştirici gibiydi Mert birkaç saniye sonra geri çekilip"özür dilerim"dedi
ben sadece kafa sallayabilmistim sonra Mert beni kendine daha çok çekip uykuya bıraktı kendini biraz onu izledim düşündüm bu adam nasıl kısa sürede herşeyim olmuştu?
bütün yaralarımı sarmıştı yapamadığım yasayamadigim herşeyi telafi etmeye çalışıyordu ben cok şanslıydım çünkü hayatıma Mert girmişti Mert Aslan benim şansım olmuştu
bunları düşünerek kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım
-----------------------------------------------------
sabah erkenden uyanmış önce kahvaltı etmiş sonra da hazırlıklara başlamıştık bahçeye mükemmel bir organizasyon yapılmıştı kıyafetlerimiz gelmişti kuaförler ve makyozler bile gelmişti
geriye kalan tek şey bizim hazirlanmamizdı ilk kına olacaktı o yüzden saçımı ve makyajımı yaptırıp bindallimi giydim hala inanamiyordum
benim kınam ve düğünüm oluyordu hemde bu sefer sevdiğim adam vardı yanımda ağlamıyorum mutluydum son kez aynada kendime bakıp kızların yanına ilerledim
onlarda neredeyse hazırlardı "ee nehis heyecan var mı!"dedi Piraye neşeyle "çok fazla var heyecandan kalbim duracak piros"dedim elimi kalbime koyarak
"oy güzel kızım sakin ol diyemeyeceğim çünkü biz olsak çoktan bayılmıştık heyecandan"dedi Ayza gülerek "evet ya Batu başımda 'piros askim uyan!'diye ağıt yakardı" dedi Piraye Batu'yu taklit ederek
taklidine kahkaha atarken kapı çaldı ve herkesin geldiğini söyledi organizetorlerden biri erkekler kınaya kına yakilacagi zaman katilacakti yani ilk baslarda kiz kiza olacaktik
kızlarla aşağı indik gerçekten 20 den fazla kişi vardı ve çoğunu yakından taniyordum dilan bile buradaydı ben insanların yüzünü incelerken gözüm birinin yüzünde takılı kaldı ve gülümsemem aniden soldu
bu besteydi bunun ne işi vardı burada? Ayza ve Piraye'ye fısıldayarak "bunun ne işi var burada"dedim ve besteyi gösterdim onlarda benim kadar şaşırmış ve sinirlenmislerdi
Mert'in eski sevgilisinin düğünde olması tamamen saçmalıktı "boşver nehosum kalsın da kudursun cok takma bugün en mutlu günün sonuçta"dedi Ayza bana moral vermeye çalışarak
haklıydı bugün en mutlu günümdü ve bunun bozulmasına izin vermeyecektim gülümseyerek oynamaya başladım pirayeler de bana katıldı
---------------------------------------------------
onca şarkıdan ve oynamadan sonra sıra kınaya gelmişti bahçenin ortasına iki süslü sandalye konulmuştu benide oraya oturtmuslardi
dakikalar sonra Mert ve diğer erkekler içeri girdi dikkatimi ceken ilk sey Batu ve Arda'nın üzerinde olan kırmızı ceketler ve avuçlarında olan mumlardı bu ceketlerden sadece etrafimizda donecek kizlara vermistik
bunlar nereden bulmustu! sonra gozum Mert'e kaydı kocam yine çok yakışıklıydı ya manken gibiydi manken dakikalar sonra Mert'de yanıma oturdu
ve o şarkı hadi gel de ağlama Nehir Mert yavaşça kulağıma eğildi ve "ağlamanı görmek istemiyorum aglamasan olmaz mı ya da ben gitsem"diye fısıldadı
ben cevap vermeden şarkıyı dinledim Piraye,Ayza ve birkaç kız şarkıyı mırıldanarak etrafımızda dönüyorlardı sonra Arda ve Batu katıldı onlara
onlarda donerek sarkiyi soylemeye basladilar "yuksek yukseeeek tepelereee kiz vermesinleeer" diyordu Batu ve Arda bağırarak ama onlar bile ağlamama engel olamamıştı
bu şarkıda gelinlerin neden ağladığını hiçbir zaman anlamazdım ama şuan net bir şekilde anlıyor hatta hıçkırarak ağlıyordum
şarkının yarısına gelmeden Mert küfür ederek yerinden kalktı "sikerim şarkısını da geri kalanını da sürün şu kınayı!"dedi sinirle Mert öyle diyince anında şarkı kapandı ve kına sürüldü
artık düğüne geçecektik bu yüzden 15 dakikalık ara verildi ve ben kızlarla hazırlanmaya gittim odaya girer girmez koltuğa oturdum hala ağlamaklıydım kızlarda öyleydi
konuşmadan hızlıca hazırlandık gelinliğimi giydim ve hazırdım en son olarak topuklu ayakkabimin altina koskaca harflerle Piraye,Ayza ve Arda yazdım
yazmayı bitirdiğim de içeri Mert girdi Mert girince kızlar bizi yalnız bırakmak için dışarı çıktı Mert yavaşça yanıma geldi ve önümde eğilip çıkardığım ayakkabıyı giydirdi
"melek gibi olmuşsun sevgilim ve lütfen bir daha ağlama seni öyle görmeye dayanamıyorum"dedi sonra da ayağa kalkıp beni kaldırdı
gülümseyip kafa salladım ve el ele aşağı indik herkes bize bakıyordu şuan kalp krizi gecirmemin tam zamanıydı ben gerginlikten kirilsam bile Mert aşırı sakindi
beni yonlendirip dans edeceğimiz yere getirdi ve dans etmeye başladık hani herkes cok merak eder ya acaba gelinle damat ne konuşur diye iste bu sefer sahit olacagim ne konuştuklarına
"bu şarkı.."diye fısıldadım bu Mert'in bana evlenme teklifi ettiği sırada çalan şarkıydı Mert gulumseyerek kafa salladı "evet bu sana evlenme teklifi ettiğim şarkı bu bizim şarkımız"dedi ve yavaşça beni kendi etrafımda döndürdü
"Nehir düğünden sonra olacakları biliyorsun değil mi? bizimkiler de gidecek evden"dedi hassiktir ben onu tamamen unutmuştum yani normal bir şeydi ama hani olur ya korkarsın ve heyecanlanirsin o durum iste
yüzümde garip bir ifade oluştu tam birşeyler diyeceğim sırada ikinci dans müziği çaldı ve bu sefer bizimkiler de dansa katıldı abim yanımıza ilerledi "Prensesimi alabilir miyim damat bey?"dedi ve elini bana uzattı
Mert gulumseyerek kafa salladı ve benden ayrıldı bende abimin elini tutup onunla dans etmeye başladım "çok güzel olmuşsun abicim"dedi abim duygusallıkla "teşekkür ederim abi sende çok yakışıklı olmuşsun"dedim gülümseyerek
"daha dün küçücüktün avlu da bebeklerinle oynuyordun şimdi ise evleniyorsun üstelik en yakın arkadaşımla hala aklım almıyor hala büyüdüğünü kabullenmek istemiyorum"dedi bunları derken gözünden bir damla yaş düştü
düşen yaşı ellerimle sildim "ne kadar büyürsem büyüyeyim hep senin küçük kardeşin olarak kalacağım abi"dedim ve sıkıca sarıldım biz sarılırken şarkı bitmişti
geri çekildiğimde Mert ve Beste'nin hararetli hararetli konuştuğunu gördüm kavga ediyor gibiydiler yavaş yavaş yanlarına ilerledim ilk duyduğum şey Beste'nin Mert'e "ben sana hala aşığım vazgeç şu kızdan!"demesiydi
ve onu duymam yeterli olmuştu nerede olduğumu üzerimde ne olduğunu umursamadan Beste'nin saçına yapıştım Mert hemen öne atıldı ama elimle onu durdurdum "sakın Mert bu sefer karışma!"diye öfkeyle tısladım
Ayza,Piraye ve Dilan hemen yanıma geldi Dilan kolumdan tuttu "Nehir ne yapıyorsun bıraksana kızı abartma arkadaşım o benim"dedi sinirim daha da alevlendi
sinirle Dilana döndüm "sen ne zamandan beri evli adamlarla oynasmaya calisanlarla arkadas olmaya basladin Dilan ellesme yoksa seni de alırım ayağımın altına!"dedim
ama Dilan umursamadan kolumu bırakmadı hatta sıkmaya kalktı o sırada arkadan Ayza kızın kafasına silah dayadı "Dilan uzaklaş bunu üsteğmenin karısına tehtid sayar beynini dağıtırım"dedi
tabi ki böyle birşey yapmazdı Ayza aramızda en mantıklı insandı bu sadece Dilanı korkutmak için yaptığı bir blöftü işe de yaramıştı Dilan korkarak geri çekildi ve sinirle buradan uzaklaştı
o gidince gözlerimi tekrar besteye çevirdim bırak diye bağırıyordu susması için saçını daha güçlü cektirdim "beste farkında mısın bilmem ama bu düğün eğlence amaçlı yapıldı biz zaten evliyiz senin yaptığına halk arasında orospuluk denir"dedim sakince
sonra da tüm gücümle ittim Beste sinirle silahını çıkardı ve bana doğrulttu korkmadan duruşumu diklestirdim ben mardinliydim hayatimda en cok gördüğüm şey bir silahtı
beni bununla korkutmayı düşünüyorsa yanılıyordu Mert hızla önüme geçti beni dr arkasına aldı "beste seni bu yaptığına pişman ederim indir onu bu bir emirdir!"dedi sinirle ama Beste umursamadan silahı dogrultmaya devam etti
dakikalar sonra Beste'nin arkasında Arda ve Batu beliriverdi saniyeler içinde Beste'nin elinden silahı aldılar sonra da besteyi kolundan tutup düğünden uzaklastirdilar
Beste de gidince moralimizi bozacak kimse kalmamıştı geriye kalan tek şey eğlenmeye kaldığımız yerden devam etmekti
ve çalan ilk şey horondu tabi ya kocam karadenizliydi horonsuz olur muydu bir karadenizlinin düğünü ama ben bilmiyordum Allah'ın mardinlisi nerden bilsin horonu
içimden söylenirken oturdum ve izlemeye başladım horonda abimde vardi nerden öğrenmişti bu Ayza ve Mert'in ortasına girmiş mükemmel horon tepiyordu Batu ve Arda da Piraye'yi ortalarına almış kenarda Piraye'den horon öğrenmeye calisiyorlardı
biraz daha oynadiklarinda cok sıkılmıştım yerimden kalkıp dj'in yanına gittim ve halay açmasını rica ettim halay açınca sevinçle Piraye'yi ve Ardayı yanima alıp halay çekmeye başladık
işte gerçek eğlence saniyeler sonra biri elimi tuttu ve bana ayak uydurmaya başladı bu Mert'di halay da mi biliyordu "sen halayı nerden biliyorsun ya"dedim mizmizlanarak
Mert göz kirparak "ne yapalım karimiz Mardinli"dedi
------------------------------------------------------
aradan saatler geçmiş herkes gitmişti gitme sırası Bozkurt timindeydi bizde yarin tatilimizi bitirip yanlarına dönecektik hepsiyle tek tek vedalaştım
en son Ayza'ya sarıldım kulağıma "bol şanslar"diye fısıldadı ve gülümseyerek geri çekildi
hepsi çıkıp gittiğin de ben ve Mert baş başa kalmıştık şuan Batu bir yerden çıksa çok mükemmel olurdu ama imkansızdı bugün baş basaydik
Okur Yorumları | Yorum Ekle |