@benrapu
|
Aria, o gece eve döndüğünde hâlâ yaşadığı olayın etkisi altındaydı. Düşünceleri karmakarışıktı; Thanara'nın gücü, seçilme durumu ve başına gelecekler hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Sabah olduğunda ise her şeyin sadece bir rüya olmasını diledi. Ama içindeki o tanıdık olmayan güç, her şeyin gerçek olduğunu ona hatırlatıyordu.
Gün ışığı köye huzur getirirken, Aria’nın hissettiği gerilim büyüyordu. O sabah, köylüler günlük işlerine başlamıştı, ancak Aria kendini onlardan soyutlanmış hissediyordu. Gözleri sürekli etrafı tarıyor, sanki her an bir tehlike bekliyormuş gibi tetikteydi. Ve bu his, kısa süre sonra gerçek oldu.
Günün ortasında, köyün sınırlarından tiz bir çığlık yükseldi. Aria, kalbinin hızla çarptığını hissetti. Köylüler, ne olduğunu anlamak için dışarı fırladıklarında, gözlerinin önünde yükselen devasa bir kara duman gördüler. Duman, köyün dışındaki ormandan yükseliyordu ve bu hiç de iyi bir işaret değildi.
Aria, bir anlık tereddüdün ardından, dumanın kaynağına doğru koşmaya başladı. İçgüdüleri ona bir şeylerin çok yanlış olduğunu söylüyordu. Köyün diğer gençleri de ona katıldılar, fakat Aria’nın hissettiği aciliyet, kimsenin tahmin edemeyeceği bir şeydi.
Ormanın kenarına ulaştıklarında, onları bekleyen manzara dehşet vericiydi. Dumanın ardında, ağır zırhlarla kaplanmış ve yüzleri maskeli bir grup savaşçı duruyordu. Gözlerinde acımasızlık parlıyordu ve üzerlerinde taşıdıkları ölümcül silahlar, niyetlerinin barışçıl olmadığını açıkça gösteriyordu.
Aria'nın içi titredi; bu insanların, Thanara'nın gücünü hissettiklerini biliyordu. Birden, grubun lideri gibi görünen biri öne çıktı. Uzun boylu, güçlü yapılı bu adam, elinde garip bir cihaz tutuyordu. Cihaz, bir tür mistik enerjiyle parlıyordu ve Aria'nın içinde bir şeyler yankılandı.
Adam, cihazı köylülerin üzerine tutarak taradı ve birden cihazdan çıkan keskin bir ses Aria’nın üzerine odaklandı. Adam, soğuk bir gülümsemeyle Aria’yı işaret etti.
"Ölüm tanrıçası bu kızın içinde!" diye bağırdı. "Yakalayın onu, derhal!"
Aria, ne olduğunu anlamadan geri çekildi. Korku, bedenini esir aldı, fakat kaçacak yer yoktu. Savaşçılar ona doğru yürümeye başladılar. Aria, çaresizlik içinde geri adım atarken, köyün gençlerinden biri olan Thomas onun önüne geçmeye çalıştı. Ancak bir savaşçının tek bir hareketiyle yere yıkıldı.
Aria’nın zihni bulanıktı. Hiçbir şey yapamıyordu, gücü kullanmayı bilmiyordu. Savaşçılar ona yaklaştıkça, bedenini bir korku dalgası kapladı. Onlardan biri, Aria’nın kolunu sertçe tuttu ve onu yere çekti.
"Ya güzellikle içindeki o gücü bize teslim edersin ya da biz almasını biliriz," dedi liderleri, tehditkar bir sesle.
Aria, şaşkın ve korku dolu gözlerle gruba baktı. "Neden bahsettiğinizi bilmiyorum!" diye yalvardı. "Yemin ederim, bende hiçbir şey yok."
Fakat adam Aria’nın yalan söylediğini düşünüyordu. "Yeter bu kadar oyun," dedi, grubun iri yarı savaşçısına dönerek. "Hayna, sıra sende."
Hayna adındaki devasa, ürkütücü yaratık, liderinden aldığı emirle Aria'ya doğru ilerledi. Yüzü acımasız bir ifade taşıyordu, ve hiçbir tereddüt göstermeden kızı yerden yere vurmaya başladı. Her darbe, Aria'nın bedeninde yankılandı, acı içindeydi, ama çok daha derin bir yerde, başka bir şey hissediyordu. İçinde bir şey uyanıyordu.
Tam o sırada, Aria'nın zihninde tanıdık bir ses yankılandı: "Sıra bende." Bu, Thanara'nın sesiydi ve bu sefer Aria ona direnemedi. Gözleri aniden siyaha döndü, bedeninde olağanüstü bir güç hissetti. Fakat bu gücü kontrol edemeden bilincini kaybetti.
Aria, kendini karanlık ve sessiz bir yerde buldu. Sadece bir anlığına, bu hiçlikte kaybolmuş gibi hissetti, ama sonra aniden bir parıltı belirdi. Bu, Thanara'nın gücünün ta kendisiydi. Thanara'nın sesi bir kez daha yankılandı: "Korkma, sen seçilmiş olansın. Benim gücüm senin içinde, onu kontrol etmelisin."
Aria, yavaşça kendine gelirken, etrafındaki karanlık kaybolmaya başladı. Bilinci yerine gelmeye başladığında, savaşçılar tarafından kuşatılmış olduğunu fark etti. Fakat artık yalnız değildi; Thanara’nın gücü onun içindeydi ve bu kez kontrol etmeye kararlıydı.
Bu an, Aria’nın kaderinin ne kadar büyük ve tehlikeli olduğunu anlamaya başladığı andı. Hayatta kalmak ve bu gücü kontrol etmek zorundaydı, çünkü artık hem kendisinin hem de Thanara'nın da hayatı tehlikedeydi |
0% |