@benrapu
|
Günün ilk ışıkları, savaş alanının üzerine doğarken, Aria bilinçsizce toprağa serilmişti. Etrafındaki dünya sessizdi, ancak bu sessizlik, köyün yıkımının ve savaşın izlerini taşıyan bir sessizlikti. Aria'nın zihni bulanıktı, neler olduğunu tam olarak anımsayamıyordu ama içinde bir güç dalgalanıyordu. Thanara'nın ona bıraktığı bu güç, onu yeniden hayata döndürüyordu.
Gözlerini açtığında, başının üzerinde eğilmiş bir yüz gördü. Bu, kadın da kimdi? Yumuşak hatlı yüzü, parlak gözleri ile tepeden bakıyordu. Ancak bir anda gözlerinde Aria'nın beklediğinden farklı bir ifade belirdi—tereddüt.
"Sen…" diye fısıldadı Aria, sesi zayıf ama bilinçliydi. "Sen kimsin?"
Kadın, bir an için gözlerini kaçırdı. "Bu olmamalıydı," dedi.
Aria, acı dolu bir iç çekişle doğrulmaya çalıştı. "Sen de mi onlardan birisin?" dedi.
Kadın, Aria’nın sorusuna doğrudan cevap vermedi. Bunun yerine, elini ona uzatarak ayağa kalkmasına yardım etti. "Zamanımız yok," diye uyardı. "Tros’un adamları geri dönecek. Seni buradan götürmeliyiz."
Aria, içindeki gücün ona rehberlik ettiğini hissediyordu, ancak hâlâ kadına güvenmekte zorlanıyordu. Yine de, bu yabancının ona zarar vermek yerine yardım etmek istediği açıktı. Bir süre tereddüt ettikten sonra, onunla gitmeye karar verdi.
Köyün kenarındaki ormana doğru ilerlerken, kadın birkaç kez arkalarına bakarak diğerlerinin onları takip edip etmediğini kontrol etti. Aria, kadının sessizliğini bozmadı, ancak zihninde sorular dolanıyordu. Bu kadın, gerçekten ona yardım mı ediyordu, yoksa bu bir tuzak mıydı?
Ormanın derinliklerine vardıklarında, kadın sonunda durdu. "Burada güvende olacağız," dedi. "En azından bir süre."
Aria, nefesini toparlarken etrafına baktı. Bu yer, ona tanıdık geliyordu; çocukluğunda sık sık geldiği, eski bir tapınağın kalıntılarıydı burası. Ancak şimdi, Thanara'nın gücüyle bağlantısı olduğuna dair bir his taşıyordu.
"Hanımefendi, neden bana yardım ediyorsunuz?" diye sordu Aria, gözlerini kadına dikerek.
Kadın, bir an için duraksadı. "Elera" dedi. Aria, kadına gözlerini dikerek anlamsızca kadının yüzüne baktı. "Adım, Elera" diye tekrarladı kadın. Ve sonra ekledi "Tros’un planları düşündüğünden çok daha karanlık," dedi. "O, Thanara’yı yok etmeye kararlı. Ama bunu yaparsa, sadece tanrıçayı değil, onunla birlikte tüm dünyayı da yıkıma sürükleyecek."
Aria, bu sözlerin ağırlığını hissediyordu. "Tros o yaratıkların lideri mi?" "Thanara’yı yok etmek mi?" "Neden? Neden bunu yapmak istiyor?" Diye tekrarladı.
Elara, derin bir iç çekişle başını salladı. "Tros, o yaratıkların içinde bulunduğu bir örgüt" diye ekledi. "Tros, tanrıçalardan ve onların insanlarla olan bağlarından nefret ediyor. Ona göre, insanlık kendi kaderini kontrol etmeli. Tanrıların gücüyle bağlantılı olan herkes, onun gözünde birer tehdit."
Bu sırada Aria’nın zihninde bir şeyler yerli yerine oturmaya başlamıştı. "Ve ben… ben de bir tehditim," dedi. "Çünkü Thanara'nın gücü bende."
Elara, başını onaylayarak eğdi. "Evet, ama sen sadece bir araçsın. Tros, seni kullanarak Thanara'yı dünyadan silmeyi planlıyor."
Aria, Elera'nın söylediklerini sindirmeye çalışıyordu. "Peki, sen neden onu destekliyorsun?" diye sordu. "Eğer bu kadar karanlık bir planı varsa, neden onun yanındasın?"
Elera, beklenmedik bir şekilde kahkaha attı. "Tros'u desteklemek mi? Ben asla o şapşalları desteklemem. Ben Tanrıların yanındayım." Diye ekledi.
Bu sırada Aria, Elara'nın bir yoldaş olduğunu anlamış oldu. Ama aynı zamanda bir düşman da olabileceğini fark etti. "Madem insanları ikiye bölen bir olayın içindeyim herkes her an taraf değiştirebilir" diye düşündü. Niyetlerinden hâlâ emin değildi, ama içinde bulundukları durum onları müttefik yapıyordu—en azından şimdilik.
Elera, dikkatle etrafa bakarak, "Burada fazla kalamayız," dedi. "Dagon ve grubu seni bulmak için her yeri arayacak. Daha güçlü olmalısın, Aria. Thanara'nın gücünü kontrol etmeyi öğrenmelisin."
"Dagon da kim?" diye sordu Aria Elera " Dagon ve grubu, seni öldürmeye gelenlerdi, Aria" dedi "Dost ve düşmanlarını tanıman gerek yoksa bu savaşta hayatta kalamazsın. Bir an önce içindeki gücü kontrol etmeyi öğrenmen gerek Thanara sana içindeki güç sayesinde yol gösterecektir."
Aria, içindeki gücün varlığını hissediyordu, ancak onu nasıl kontrol edeceğini bilmiyordu. "Bunu nasıl yapacağım?" diye sordu.
Elera, ona doğru bir adım attı. "Sana öğretebilirim," dedi. "Ama zamanımız dar. Dagon peşinde olduğu sürece, her an saldırıya uğrayabiliriz."
Bu sırada, uzaklardan bir kargaşa sesi duyuldu. Elera, hızla Aria'ya baktı. "Geliyorlar," dedi. "Gitmemiz gerek."
Aria, içindeki korkuyu bastırarak Elera'nın peşinden koşmaya başladı. Artık geri dönüş yoktu. Dagon’un grubu onları takip ediyordu ve hayatta kalmak için Thanara'nın gücünü kullanmayı öğrenmek zorundaydı |
0% |