@bensuskun
|
İnsanlardan yardım bekleyip dururuz ve bu yardım için ona minnettar kalırız. Çünkü o ana kadar seni ondan başka kimse umursamamış olur.
Ülkece aranan nick name'i Çağ olan seri katil, hâlâ bir sır olarak devam ediyor sayın seyirciler. Bu davanın başında olan komiser Berzan Pamir Dağran, birazdan halkı bilgilendirmek adına bizim kanalımızda canlı yayında konuşacaktır." Televizyonun açık sesi tüm salonu dolduruyordu, kimseden çıt çıkmıyordu. Benim yüzümde ise anlamsız bir gülümseme mevcuttu.
Hafta da iki kez her akşam belirli bir saatte ailece toplanır ve şimdi ki gibi haber kanallarını seyrederdik. Neden böyle yaptığımız bir muammaydı, belki de sadece eski günleri yad ediyorduk.
Fakat bu sefer ki farklıydı, bu sefer ki çok farklıydı. Bütün abilerim toplanmış, babam yine tekli koltuğunda oturuyordu. Her şey aynı gibiydi ama değildi.
Birazdan haber kanalında konuşma yapacak olan adamla ilgiliydi bu farklılık.
"Böyle bir hata nasıl yapılabilir baba?" Pek değerli abim Kahraman, hâlâ olayı sorgulamaya devam ediyordu. "Bebekleri karıştırmak da ne demek? Ve bu kaç yıl sonra ortaya çıkıyor." Kahraman, yüzünü elleri arasına alıvermişti.
"Berzan bey, katili hâlâ yakalayamamış olmanız komiser kimliğinizi oldukça sarsmış durumda. Bu konu hakkında bir yorumunuz var mı? Bir seri katilin açtığı siteyi doğru düzgün kapatamıyorsunuz bile, o site belirli saatlerde açılıyor ve yeni kurban seçiliyor. Siz ise bu durumu çözemiyorsunuz."
"Bu davanın başında olmam benimle böyle bir üslupla konuşabilmeniz anlamına gelmiyor, telaşınızı anlamış bulunmaktayım ancak karşınızda kim olduğunu unutuyor olmalısınız."
Kulaklarıma ulaşan onun sesiyle, gözlerimi televizyona çevirdim. Ellerini kürsüye dayamış ve takındığı poker face maskesini yüzünden düşürmüyordu.
"Aranan seri katil konusuna gelirsek, elimizde hiçbir gelişme yok,"
Açık sözlü bir adamdı, onun cümlesi daha tamamlanmadan bütün haberciler ayaklanmıştı bile. Bakışları sertti, kollarındaki dövmeler özellikle kendini daha çok belli ediyordu. Bir polisin, komiserin dövmeleri olabilir miydi?
"Fakat bu hiçbir gelişme olmayacak anlamına da gelmiyor. Her geçen gün çalışmalarımız derinleşiyor, Çağ adlı seri katilin global gündeme düşmemesi için çaba sarf ediyoruz."
"Oğlunuz ne zaman burada olur Gökhan bey?" Babam en sonunda ağzını açmış ve cümle kurabilmişti. Evet farklılık tam olarak buydu, bugün ailecek toplanmamış, küçük bir sorunu halletmek adına misafirlerimizle toplanmıştık.
"Bir saat içinde burada olur Barış bey." Karşı taraf çok hoşnutsuz bir ifade ile bana bakıyordu, kızlarına bakıyorlardı daha doğrusu. Gökhan Dağran'ın yanında oturan kadının gözleri sürekli dövmelerimde dolaşıp duruyordu.
"Sanırım içinde bulunduğumuz durumun tam anlamıyla farkında değil." Babamın sesinde herhangi bir yumuşama belirtisi yoktu. "Gördüğünüz gibi daha önemli bir işle meşgul oğlum," Kadın, oğlunu korumak istercesine savunmaya geçmişti.
Ben ise daha fazla onları dinlemek istemeyerek gözlerimi tekrardan televizyonda konuşma yapan adama çevirdim. Berzan Pamir Dağran'ı belki de en iyi tanıyan kişi bendim bu ortamda, o da beni çok iyi tanırdı.
Onunla yollarımız bu denli bir şekilde birleşik olması trajikomikti. Bu adamla benzediğimi düşünürdüm çoğu zaman, onunla çok ortak yönümüz vardı.
O beni arayıp duruyordu ve kader onun yüzüne gülmüş tam olarak karşısına çıkarmıştı. Elbette bunu bilemediği için bu ortamda bulunmuyordu şu an.
O beni arayıp dururdu, ben ise uzaktan izlerdim. O benim yaptığım işleri durdurmak için ant içmişti, ben ise inadına işleri yoğunlaştırmıştım.
O benimle savaş içerisindeydi, işin komik tarafı ise kaderlerimiz de savaş içerisindeydi. Kimliğimi bilmemesi benim için bir avantaj sağlıyordu ama belki de aynı ortamda gerçek anlamda bulunduğumuz da anlayacaktı.
'Çağ'ı arıyordu durmadan, her yer de arıyordu. İki yıl boyunca bulamamış olması onu çıldırtıyordu, egosu tatmin olmuyordu çünkü bu sefer. Global'e düşmemesi için elinden geleni yapıyordu, çünkü o bulmak istiyordu.
Berzan Pamir Dağran küstah ve egosu büyük bir adamdı. Ben ise onun bu egosunu söndürmek için gönderilmiş gibiydim. Şu an bile hayatının en önemli olaylarından birisine gelmeyi reddetmiş ve Çağ'ı arıyordu.
Tam olarak 3 saat, 42 dakika sonra site tekrar açılacak ve kurban belirlenecekti. O da bunu bilmenin telaşıyla halka açıklama yapıyordu, telaşını belli etmemeye çalışıyordu, bu konuda başarılıydı ama ben onu iki yıldır tanıyordum, onu ondan bile daha iyi tanıyordum artık.
Bebeklikten beri kesişen bu yollar, hâlâ da kesişmeye devam ediyordu ve Berzan Pamir Dağran bunun farkında değildi. Egosu yine üstün gelmiş ve bu ortama ayak dahi basmamayı tercih etmişti.
Gelmeyecekti bugün, biliyordum ve bunu bilmenin bilinciyle bende kalkacaktım birazdan oturduğum yerden. Bu konuşma biter bitmez kalkacak ve gidip site üzerinde çalışacaktım.
Bu kurduğum site, darkweb üzerinden hafta da iki gün olmak üzere belirli saatler de açılıyordu. Kurbanları ise ben seçiyordum kendi elimle.
Siteye sadece ben değil, darkweb'e girebilen herkes girip bulabilirdi. Sitenin içine girip, anasayfasına bir yorum bırakıyorlardı. Bu yorum ise hayatları üzerine kuruluydu, herkes intikam almak istediği kişiyi ve neden intikam istediğini, sebebini detaylı bir şekilde özet geçiyordu ve bende onlara yardım ediyordum. Para yoktu işin içinde, yardım vardı.
Berzan Pamir Dağran'ın gözünde ise bu birer delilikten ibaretti. Her gün başarılı siber suçlara karşı örgütünü kuruyor ve bu kurduğum siteyi yok etmeye çalışıyordu. Başarısız olması ise onu daha da çılgına çeviriyordu.
"Andım olsun ki seni bulacağım Çağ, seni bulacağım ve kendi ellerimle kafese kapatacağım."
Her zaman ki gibi son sözünü söyledi, kürsüden ayrıldı. Hep böyle olurdu, bu son konuşma hep aynıydı. Bana, daha doğrusu Çağ'a bu son mesajı her zaman bırakırdı. Tehdit etmiyordu biliyordum, uyarı da değildi. Yapacaklarını söylüyordu sadece.
Ve ben, beni eninde sonunda bulacağına adım kadar emindim. Başarılı bir adamdı ama bunun daha da üstü egolu bir adamdı, egosunu tatmin edebilmek adına beni eninde sonunda bulacaktı. Savaşın kazanan tarafı olmak istediği belliydi.
Ben, Kavim Erge. Yeni bir çağ başlatabilmek adına iki yıl önce başlayan bir oyun kurmuştum. Bu oyun insanların hayatı üzerine koyulmuştu. Kadın, erkek fark etmeksizin hafta da iki kişi ölüyordu. 'Çağrı' adlı site de herkes bir çağrı bırakıyordu, yardım çağrısı.
Kendimi süper kahraman niyetine koymuş, kendimi ilah gibi görmüş ve insanları canice öldürmeye başlamıştım. Beni bu ilahi güçten uyandıran kişi ise bebekliğimden beri tanıştığım, kader ortağım sevgili komiserimdi.
Beni bu rüyadan uyandırmış, gerçek hayatın içine koymuştu. Artık bir süper kahraman olmadığımın, ilah olmadığımın farkındaydım. Katildim, cani bir seri katil.
Komiser Berzan Pamir Dağran ise bu hikayenin asıl baş kahramanı, asıl süper kahramanıydı. Ben kötü karakter rolünde yer alıyordum.
"Bu olay kapansın Barış bey, herkes kendi evladı ile mutlu." Gökhan denen adam yeri göğü inletiyordu, ancak benim gözlerim hâlâ televizyondaydı. Giden adamın ardından bakıyordum.
"Psikopatsınız siz!" Kahraman abimin dediği şey komikti benim açımdan, "Kim bir erkek çocuğu istediği için kızını bırakır ya! Kafayı yemişsiniz." Sesi sona doğru kısılmıştı, dediklerini o bile yediremiyor gibiydi. "Dava açacağız size! Değil mi baba? Yanlarına kalamaz bu olay..."
En sonunda bakışlarımı babama çevirdim, o da bana bakıyordu. Gözlerimin en derinine bakıyordu, lanet okuyordu bana içinden biliyordum. Diğer iki abim, Kahraman'ın aksine sesini etmiyordu. Karşı tarafında tek bir sözcüsü vardı, o da Gökhan denen herifti.
"Haklısınız, bu olay kapansın. Hiç ortaya çıkmaması bile gerekirdi, saçmalık. Herkes kendi evladı ile mutlu ve bu böyle devam edecek." Babam son sözlerini kurarken gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Bu olayı Kahraman abim ortaya çıkarmıştı, benim doğduğum hastane de baş hekimdi ve bir şekilde olayı çözebilmişti.
Bu konu bana söylendiğinde hiçbir tepki vermemiştim, umurumda dahi olmamıştı. Taki o devreye girene kadar, onun adını duyana kadar.
"Hemfikir olduğumuza sevindim Barış bey, en iyisi bu." Üzerimde başka gözlerde hissediyordum, yüksek ihtimalle karşı taraftaki iki kız. Biyolojik ablalarım.
Çok sakindim, çünkü dediğim gibi onun ismini duyana kadar umrumda bile değildi. Başka bir ailenin kızı mıydım? Ee ne olmuş yani? Hayatım kurulmuştu, yaşamıştım yaşayacağım her şeyi. Bu saatten sonra olay çıkarsam, umursasam ne değişecekti?
Benim hayatım çoktan mahvolmuştu mahvolacağı kadar, hasarlar alınmıştı, kederler toplanmıştı. Şimdi başka bir ailenin kızı isem ne olmuş yani? Onlarla beraber yaşamaya başlasam ne değişecekti sanki? Hiçbir şey, hiçbir şey değişmeyecekti.
Kahraman sadece benden kurtulmaya çalışıyordu, onunda umurunda değildi yoksa bu olay. Diğer abilerim, Kutay ve Eren de onun gibi düşünüyordu ama onlar babamın sözünün üstüne söz getirmiyordu sadece.
27 yaşıma gelene kadar yaşadığım her şeyi yaşamış, acılar çekmiştim, çektirmiştim. Kavim Erge, Çağ olana kadar bir çok yoldan geçmişti. Olduğunda ise tek bir ortağı vardı, o da bu ortamda bulunmayan tek kişiydi tabii.
Herkesi anlayan o, bana ilham olan adam anlar mıydı ki beni? Anlar mıydı acılarımı? Anlar mıydı kederimi? Şimdi tam burada olsa gözlerimin içindeki çaresizliği görür müydü?
O beni hiçbir koşulda hatırlamayacaktı, umurunda dahi olmayabilirdim hatta. Herkesi gören o, anlayan o, yine anlamayacaktı. Yanından her gün bilerek geçen kızı hatırlamayacaktı, koluna 7 defa çarpmış olan bu kızı asla hatırlamayacaktı. Gözlerinin içine bakarak karşı bankta oturan kızı da hatırlamayacaktı. Onun ellerine değebilmek için canını dişine takan o kızı da hatırlamayacaktı.
Şimdi karşısına çıksam her gün delice aradığı kişinin ben olduğumu söylesem ancak o zaman dikkatini çekebilecektim ama yine beni hatırlamayacaktı.
Kader benim anlamadığım bir şekilde, beklemediğim şekilde yine yollarımızı birleştirmişti ama o yine umursamamış ve gelmeye zahmet dahi göstermemişti. Hâlbuki daha bu sabah ne de heyecanlıydım, ilk defa onunla konuşacaktım sonuçta değil mi? Sonunda o da benim gözlerimin içine bakacaktı ve bu sefer beni hatırlayacaktı. Benim de Çağ olmama, tam 3 saat, 8 dakika sonra kurban seçmeme gerek kalmayacaktı."Hemfikir olduğumuza sevindim Barış bey, en iyisi bu." Üzerimde başka gözlerde hissediyordum, yüksek ihtimalle karşı taraftaki iki kız. Biyolojik ablalarım.
Çok sakindim, çünkü dediğim gibi onun ismini duyana kadar umrumda bile değildi. Başka bir ailenin kızı mıydım? Ee ne olmuş yani? Hayatım kurulmuştu, yaşamıştım yaşayacağım her şeyi. Bu saatten sonra olay çıkarsam, umursasam ne değişecekti?
Bu yaşadığımız durum tesadüf değildi, hayır. O benim yaşayıp durduğum tuhaf kaderimdi ama sanırım onun kaderinde ben yoktum. Onun kaderinde olmak için Çağ olmam gerekiyordu ve bende bunun için olurdum.
Hayatımı tepetaklak eden insanlar biyolojik ailemdi, hayatımı ele geçiren insan benim komiserimdi, benim hayatımı elimden almak isteyen insanlar ise beni büyüten ailemdi. Kavim Erge asla yaşamayan, Berzan Pamir'in peşindeki o önemsiz kızdı.
Kapının zil sesini duyduğumda düşüncelerim bölündü, iki ailenin konuşması da bölündü. Her iki taraf da benden kurtulmak için çabalıyordu şu an. Hizmetli Zeynep abla gidip kapıyı açana kadar kimseden çıt çıkmıyordu.
Kahraman benden kurtulabilmek için her yolu denese de, babamın kararından dönmeyeceğini o da ben de iyi biliyorduk. Karşı tarafında beni istediğini sanmıyordum, daha bebek iken kurtulmuşlar zaten niye şimdi tekrar başlarına bela açsınlardı ki?
Ailemin, Kahraman'ın benden neden kurtulmak istediğini biliyordum ve bu yüzden de belki de saygı duyuyordum. Haklılardı çünkü, haklıydı. Yaptığım şey, şeyler yenilir yutulur gibi değildi. Benden korkuyorlardı ve insanlar korktukları şeyden kurtulabilmek için yolu denerlerdi. Bahsettiğim şey seri katil olmam değildi, bilmiyorlardı. Ben onların hayatını dolaylı yoldan olmadan, düpedüz mahvetmiştim bir şekilde.
Adım sesleri duymamla beraber bakışlarım, salonun girişindeki adım seslerinin sahibine çevrildi. Onun bakışları ise zaten benim üzerimdeydi. Vücuduma değen elektrik dalgaları hayal ürünüm müydü? Karşımda ilk defa gözlerini bana düpedüz çeviren adam hayal ürünüm müydü?
Barzan Pamir Dağran tam olarak karşımdaydı, oturduğum yerden bakıyordum ona ve o da bana bakıyordu. İlk defa bakışları tam olarak bana sabitlenmişti, ilk defa beni yanıltmıştı. Aramızdaki bakışmayı hiçbir şey bölemiyordu, her iki tarafında gözleri ikimizin üzerinde gidip geliyordu.
Ben onu uzunca bir süre tanıyordum, o ise ilk defa bugün beni gördüğünü sanacak, ilk defa benimle tanışacaktı.
Ayakları benim olduğum tarafa doğru gelirken, nefesimi rahatça alıp verebilmeme şaşırıyordum. Onun bana geldiğini görmek, benimde oturduğum yerden kalkmamı sağladı. Bende adımlarımı ona doğru atıyordum.
En sonunda orta da buluştuğumuz da, onun gözleri benim sol koluma yani onun sol kolundaki dövmelerle aynı olan dövmelerime gitmişti.
Dövmelerimizin aynı oluşu onu şaşırtmıştı, annesi de aynı bana böyle bakıyordu işte. Aslında ona olan bağlılığım gözle görülür şekilde ortadaydı ama herkesi gören o, beni göremiyordu.
Yanından geçtiğim her süre boyunca sol kolumu onun göz hizasında tutmaya çalışmıştım ama hiçbir koşulda beni fark etmemişti.
İlk tepkiyi o vererek sol elini havaya kaldırdı, gözleri yine gözlerimle buluşmuştu. Gelmez dediğim adam ilk defa gelmiş, hatta ilk defa o bir adım atmıştı.
Benim elim, onun eline doğru giderken tek düşündüğüm ona yaklaşmaya çalıştığım anlardı. Bu eller birbirine değsin diye çok uğraşmıştım.
Ellerimiz birbirine değdiği an onun yüzünde bir gülümseme oluştu, bana ilk gülümseyişiydi. 10 Haziran, sevgili komiserimle kaderlerimiz gerçek anlamda savaş açtığı ilk gündü ve bu savaş uzunca bir süre son bulmayacaktı elbette.
-
Ben ne yazdım böyle... İnanın ilk bölüm etkisini üzerimde uzunca bir süre hissedeceğim...
Umarım bu kurgu hayırlara vesile olur diyelim, ilk defa kadın karakterle karşınızda olmak gerici açıkçası.
Berzan ve Kavim'in hikayesini derince bir içine gireceğiz, sizinde eminim ki daha ilk bölümden düşünceleriniz oluşmuştur.
Medya; Kavim Erge.
Umarım hoşunuza gitmiştir...
Diğer bölüm de görüşmek üzere!
—Suskun.
|
0% |