Her sanatçının bir ilk göz ağrısı vardır. Bu kitap da benim için öyle. İzninizle hikâyeye geçmeden önce yazarlığa adım atmamı sağlayan bu kitabın anısını aktarayım.

Lise birinci sınıfta henüz on dört yaşındaydım. Bazı insanların belirli alanlarda doğuştan yeteneği olur. Allah vergisi dediğimiz şey benim için yazarlık oldu. O yaşıma kadar bir kompozisyon dahi yazdığımı hatırlamıyorum. Bir gün tarih öğretmenimiz gelmemiş ve o ders boş geçiyordu. League of Legends oyununa büyük bir ilgim vardı. Bu kitabı okumak için alanlar muhtemelen şimdi ne söyleyeceğimi anlayacaktır fakat oyun hakkında bilgisi olmayanlara açıklama yapmak için değerli okuyucularımdan müsaade istiyorum.

Bir çevrimiçi oyun olan League of Legends on kişiyle oynanıyor. Sistem oyun öncesinde sizi bir eşleştirme sırasına alıyor. Bu eşleştirme süresi aşağı yukarı üç dakika sürüyor. Bu esnada boş vaktiniz oluyor. Oyundaki tüm karakterlerin bir hikâyesi var ve oyun içindeki panelden bu hikâyeleri okuyabiliyorsunuz. Ben de sıra beklerken genellikle bu hikâyeleri okurdum. Yıllarca oynamaya devam edeceğim oyunun en sevdiğim kısmıdır karakter hikâyeleri. Kitabı okurken oyunun resmi sitesinden evren haritası ve karakter hikâyelerini okuyarak detay bilgiler elde edebilirsiniz. Çoğunlukla orijinal evrene sadık kalmaya çalıştım.

Bu kitabın büyük esin kaynağı League of Legends’tır. Fakat bana fikir veren aynı dönemde oynadığım bir başka oyun olan “Bully” isimli oyundur. Bu oyun yatılı okulda okuyan kabadayı bir öğrencinin hikâyesini anlatmaktadır fakat ön yargılı yaklaşmayın, oyunun hikâyesini değil sadece okul kısmını aldım. O dönemler henüz Harry Potter serisi ile tanışmamıştım. Eğer tanışmış olsaydım muhtemelen bu seri beni etkileyecekti.

Gerekli tüm bilgileri verdikten sonra yazarlığa başlama hikâyemi tamamlayabilirim. Boş olan dersimizde anlık olarak bir ilham geldi. Dediğim gibi bazı insanların Allah vergisi yetenekleri vardır ve ben de buna inanıyorum. Anlık olarak gelen “Acaba bu iki oyunu birleştirirsem ne olur?” sorusuyla defterimi kalemimi çıkarmam bir olmuştu. Kareli defterime satır atlamadan altı sayfa boyunca birazdan okuyacağınız hikâyenin ilk kısımlarını yazdım. İçimde o anda tutuşan alev bir daha da hiç sönmedi. Eve gider gitmez bu hikâyeyi paylaşabileceğim bir yer aradım. Sonucunda Wattpad isimli platformu keşfettim ve yazarlık hayatım başlamış oldu.

Gönül isterdi ki bu kitap ilk defa yazıldığı gibi kalsın fakat çocukluk diyebileceğimiz bir dönemde kaleme alındığı ve hayli toy bir girişim olduğu için revize etmek durumunda kaldım. Siz değerli okuyucularımla bu anımı paylaştığım için kıvanç duyuyor keyifli okumalar diliyorum.