Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Hatıralar

@beray_belcim.ygt

Bir hafta sonra...

Cinayetin üstünden tam olarak bir hafta geçti ben ise deniz fokunun zoru ile bir otele geldim. Oteldeyken de araştırmalara devam ediyordum. Hata yaptığımız haber işe yaramış gibiydi siteye polisler araştırmacılar kısacası bu konu ile ilgili herkes orayı araştırıyor. Efe'yi aradım. Telefon açıldığında sevinçli bir ses ile konuştum.

"Kıvırcık gördün mü yaptığımız haber patlamış."

"Evet gördüm bu olay daha çabuk çözelecek gibi duruyor bizim başımız rahat."

"Hayır değil kıvırcık o eveden yeni bir bilgi almamız gerekiyor." Efe'nin artık bu hareketimden sıkılmış olduğunu beli eden sesini duydum.

"Oflama bana."

"Bir kere de rahat dur Berfin hem bir sürü kişi uğraşıyor biz uğraşmayalım. Ne dersin?"

"Kıvırcık,şekerim kendine gel. Bu bizim işimiz çocuk"

"Bu işe seninle girişirken düşünmem gerekiyordu."

"Sen benden rahatsız mısın?"

"Estağfurullah"

"Sus ve hemen buraya gel. Yoksa seni kovarım."

"Yani işin patronu ben miyim sen misin tartışılır." Güldüm ve konuştum. "Tabi ki benim kıvırcık sende iş yok"

"Bak ya"

"Neyse hadi gel bekliyorum." diyerek telefonu kapatım. Beş dakika sonra kapı çaldı. Efe'nin bu kadar çabuk geleceğini bilmiyorum. Kapıyı açtığımda karşımda Berat'ı gördüm. Dağılmış gibi görünüyordu. Sanki bir haftadır hiç uyumamış gibi saçları dağılmıştı. Göz altları morarmıştı. Bu ona ayrı bir hava katıyordu.

"İçeri almayacak mısın?" dediğinde kendime geldim. Bunları düşünmekten çocuğu içeri almayı unutum.

"Şey tabi gel." içeri girdi. Bana gülümseyerek bakıp konuştu.

"Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin."

"Hayır."

"Yani sevindin."

"Hayır."

"Sevinmedin mi?"

"Hayır yani eror verdim susar mısın?" Bir süre bana baktı sonra üzerime eğilerek konuştu.

"Açık açık konuşsana beni her gördüğünde dilin tutuluyor. Ne dediğini bile bilmiyorsun. Etkileniyor musun?" Geri eğilerek yüzüne baktım.

"Ne diyorsun deniz foku sende etkilenecek tip mi var?" Biraz daha üzerime eğildi.

"Onu bilmem ama sen kesin etkileniyorsun gazeteci kız" Biraz daha üzerime eğildiğinde sert bir kapı sesi duyduk kapıda Efe'yi gördüm.

"Ne oluyor lan burada" Hemen Berat'ı ittim.

"Birşey olmuyor" Efe Bera'ta ters bir bakış attı.

"Elden gidiyorsun Berfin" Daha ben konuşmadan Berat atıldı.

"Kıvırcık marul pat diye ortaya çıkmasan olmuyor mu? Belki öpüşecez. Tüm olayı bozuyorsun."

"Bana bak orangutan kardeşimden uzak dur gebertirim seni." Efe'nin Berat'ı görünce değişen tavrı her zaman beni şaşırtıyor. Bu çocuk ponçik tatlı birşey neden Berat'ı görünce saldırganlaşıyor? İkisine gülümseyerek bakıp konuştum.

"Gene başlamasanız mı? İşimiz var ya hani bizim" Efe bana baktı.

"Senin işini görüyorum." Tam konuşacaktım ki deniz foku susmadı. Biri şuna susması gerektiğini söylesin artık.

"Evet onun işi benim. Bir sorun mu var?"

"ulan senle konuşan mı var sen sussana." Ortamı yumuşatmak için bir espiri yaptım.

"Niye hep benim için kavga ediyorsunuz?" Birden ikisinin sert bakışı bana döndü keşke yapmasaymışım.

"Şakaydı ya"

"Komik mi gazeteci kız?"

"Çok ciddisin deniz foku"

"Berfin sen beni bu çocuk gidince ara ben daha fazla tahammül edemiyorum." diyerek çıktı. Efe'nin arkasından bakmaktan başka birşey yapamadım.

"Nereye kıvırcık marul daha karpuz kesecektik." Sert bir şekilde Berat'a baktım.

"Ne var?" Berat'ın kolunu sert bir şekilde vurdum kolunu tutarak inledi.

"Elin ağırmış da bu ne içindi?"

"İki dakika susaydın olmazdı değil mi?"

"Olmazdı güzelik sorun mu var? Rahatsızsan gideyim."

"Git lütfen Efe gelsin haber için çalışma yapacaktık." bir süre bana bakıp içeri girdi. Bende peşinden gittim.

"Hani gidecektin?"

"Vazgeçtim. Güzel odan varmış."

"Ya sen bana sınav olarak mı gönderildin?"

"Bu soruyu benim sormam gerekmez mi gazeteci kız?" Yatağa uzandı.

"Yatak rahatmış."

"Yorgun gibi görünüyorsun."

"Hiç uyumadım ki"

"Neden ki manyak mısın?"

"Senin yüzünden." Söylediği şey şaşırmama neden oldu.

"Ben ne yaptım ya karabasan gibi üzerine mi çöktüm? bir haftadır yokum." Bir süre sustu hiçbir şey söylemedi.

"Uyudun mu?" Derin bir nefe alıp bıraktı.

"Keşke karabasan gibi üzerime çöksen seni düşünmekten uyuyamıyorum."

"Düşünme o zaman" Büyük bir kahkaha atı.

"Anlamıyorsun gazeteci bendeki etkin çok büyük" Bir süre ikimizde sustuk sonra yatakta uzanırken eliyle diğer tarafını gösterdi. "Gel uzan."

"Pardon?"

"Bir kere de dediğimi yapsan ne olur?"

"Yani kusura bakma ama-" Lafım ağzımda kaldı. Konuşmamı bittirmeden deniz foku beni yanına çekti. Kolarını belime doladı. Gözleri kapalı bir şekilde benimle konuşuyordu.

"Ne yapıyorsun?"

"Hiç mi profersörlerin dediklerini okumuyorsun?"

"Ne diyor o profesörler?"

"Sevdiğinizin kokusu daha iyi bir uyku çekmeye yardımcı olur."

"Yani?"

"Yanisi yok gazeteci sus uykuya ihtiyacım var."

Son kelimesinden sonra ne dediğini anladım. Konuşmak için ağzımı açtım fakat sonradan vazgeçtim. Uzun bir süre Berat'a baktım. Uyumuştur diye düşünüp elimi yüzüne götürdüm. Fakat dokunmadan geri çektim. O benim hiçbir şeyim değil burada onunla yatmam bile hata ellerini yavaşça çekip ayağa kalktım. Üzerini örtüp otel odasından çıktım. Siteye doğru yol aldım o sırada Efe'yi de aradım. Siteye gittiğim zaman oradaki yetkilileri gördüm. Ne olduğunu anlayamadım. Gidip ne olduğuna baktım. Asansör içinde bir ceset vardı gene. Cesedin birkaç fotoğrafını aldığımda gözüm aynada ki nota takıldı. Bu notun aynısını 1 hafta önce Berat'la beraberken de görmüştüm. Notu elime alıp okudum.

"Gazeteci kızdan ayrıl dedim. Onu bizden uzaklaştır değil. Onu getirmezsen yakında çıkacak ceset senin olur."

Not karşısında ağzım açık kaldı. Bu not Berat'a mı yazılmıştı? Hızla Notun fotoğrafını çektim elimde bir kopyası olması için notu cebime attım. Bu adamları bulmam gerektiğini hissetim bir an ve Berat'ın hayatından da çıkmam gerek onlar hem kimse beni istiyordu ve Berat'la beraber olmam onun için bir tehditi. Bu işi kendim haledecektim. Telefonumu çıkarıp Berat'a bir mesaj yazdım.

"Bir daha görüşmeyelim ikimiz içinde bu daha iyi olur. Seni tanımak güzeldi deniz foku görüşürüz."

Mesajı yazdıktan sonra Berat'ı engeledim. Hemen bir not yazıp asansör aynasına yapıştırdım. Nota "Ben gazeteci işiniz benimle ise bırakacağım numaradan beni arayın" yazdım. Berat'ın beni bulamayacağı bir yere gitmem gerekiyordu. Şuan gidebileceğim tek yer bizim kıvırcığın yani siteden çıkıp Efe'nin evinin yolunu tutum. Yarım saat sonra Efe'nin evine geldim. Kapıyı çalıp açılmasını bekledim. Efe kapıyı kızgın görünüyordu. Kapıyı açıp gitti.

"Kaç yılık arkadaşınım insan bir hoş geldin der" Söylediğim şeye cevap gelmeyince tekrardan konuştum.

"En azından içeri gel diyebilirdin." tekrardan ses gelmedi.

"Ayakabımı içeri alsaydın" tekrar cevap gelmedi ayakabımı çıkarıp içeri girdim.

"Lan birşey desene otistik"

"Ne diyeyim?" Efe'nin bu tavrı beni şaşırtmıştı.

"Efe sen iyi misin?"

"Ne işin var burda? Gitsene deniz fokunun yanına"

"Ne?"

"Anlamıyor gibi yapma Berfin o çocuktan sonra çok değiştin farkında mısın?" Efe'nin söylediği şeylere şaşırdım kaşlarımı çatarak konuştum.

"Efe ne alakası var ben hala aynı Berfinim"

"Değilsin ben giderken peşimden geldin mi? Hayır o çocuğu seçtin şimdi de onun yanına git ne işin var burada?" Bir süre sadece Efe'ye baktım. ardından güldüm.

"Sen şaka yapıyorsun değil mi?"

"Hayır ciddiyim."

"Öyle mi?"

"Öyle"

"İyi" diyerek ordan ayrıldım. Bana asla böyle yapmazdı fakat şuan onu anlayamıyordum. Arabaya bindim kendi kendime konuştum.

"Harika Berfin kızım salak mısın? Neden önce kalacak bir yerim var mı diye düşünmeden çocuğa mesaj atıyorsun? Kalacak yerin mi var? Bir ailen bile yokken bu neyin öz güveni?" Sıkıntılı bir şekilde iç çektim. Kafamı araba direksiyonuna bıraktım. Birden aklıma gelen şeyle başımı kaldırdım.

"Tabi ya çok zekiyim" baş parmağımı öpüp kafama bastırdım. "Canım aklım zehir gibi çalışıyor maşallah." Hemen arabayı çalıştırıp babaannemin evinin yolunu tutum. Yarım saat sonra evin önüne geldim. Evin anahtarını arabadan alıp evin bahçesine girdim.Bahçe bakımsız görünüyordu ama çok güzeldi. Bu köşede hep oyun oynadığım aklıma geldi.Gözüm büyük salıncağa takıldı. Babaannem bana hep orada gazetecilik anılarını anlatırdı.Bu büyük ağaç peki buraya babaannem ile bana hep salıncak yapmaya çalıştık ama olmuyordu.Bahçeye kısa bir süre baktım. Oradaki anılarım aklıma gelince gülümsedim. Evin kapısına ilerdim. Kapıyı açıp içeri girdim. Giriş vardı ilk hep bir köşesine ayakkabımı atardım. Tabi babaannemde bana kızardı. Mutfağa yöneldim. Babaannemin ölmeden önce bize yaptığı yemek hala ocak üstündeydi.Etrafını böcekler sarmıştı iğrenç tabi ama anı sonuç olarak. Mutfaktan sonra büyük oturma odasına girdim.Odanın girişinde tv vardı onun üzerinde ise babaannemin gözü gibi baktığı kar küreleri vardı. Tozlanmış koltuklar ve babaannemin salanan sandalyesi. Ardindan babaannemin yatak odasına gittim.Oda tozlanmıştı. Babaannem buna asla izin vermezdi odasına gözü gibi bakardı. Tozlanan tabloları gördüm. Hepsinde ben ve babaannem vardık.Birinde ise ben,babaannem,babam ve annem o gün aklıma gelince gözlerim doldu. O gün babam bana söz vermişti. Akşam hep beraber luna parka gidip pamuk şeker yeriz dediğini hatırlıyorum. Fakat dönüşte annem ve babam trafik kazası geçirdi. O an ayakta duracak gücü kendimde bulamadım yatağa oturup ağladım. Belki bir saat belki iki saat ne kadar sürdü bilmiyorum ama uyuya kalmıştım.

Sabahın ışıkları ile gözlerimi açtım çok rahatsız ediciydi. Yatakta doğruldum. Ağlarken uyuya kaldığımı anladım. Hemen yataktan çıktım. Eve son kez göz atıp evden çıktım. Arabaya binip siteye gittim. Yukarı çıktığımda Berat'ı gördüm o beni fark etmesin diye hemen yan tarafa çekildim. Bu tarafa döndü fakat beni görmedi. Berat ve başka bir polisin konuşmalarını duydum.

"Efendim dün akşam bir polisimiz kayboldu."

"Ne demek kayboldu?"

"Bizde anlamadık asansörde gerçekleşen yeni cinayeti inceliyorduk bir an yok oldu ve bir not bulduk."

"Ne notu"

"Notun üzerinde sizin adınız vardı.Bu akşam saat 22.00'da sizi bu sitenin iki sokak aşağısındaki ara sokakta bekleyecekleri yazıyordu."

"Anladım araştırmaya devam edin herhangi birşey olursa bana haberin verin."

"Peki efendim"

Berat'ın geldiğini görünce hızla aşağıya indim. Acil kaçış kapısının olduğu koridora girdim. Arkasına dönüp baktı ve kendi kendine konuştuğunu duydum.

"Neredesin Berfin engelemek nedir kızım? Kanser edecek bu kız beni" diyerek oradan ayrıldı. Bunları sanki burada olduğumu biliyormuş gibi söylemişti.

Berat çıktıktan sonra vakit kaybetmeden peşinden gittim. Arabasına binip gittiğini gördüm.Hızla bende arabama binip onun arabasını takip ettim. Deniz köşesine gitti. Bir köşeye oturup sigarasını yaktığını gördüm. Arabada onu izledim. Fakat dayanamayıp arabadan indim ve yanına gittim. Yanına oturdum. Şaşkın gözlerle bana baktı.

"Berfin?" gülümseyerek konuştum.

"Merhaba" şaşırmış ifadesi sinirli bir hal aldı. Sesi yükseldi.

"Merhaba mı?"

"Evet merhaba"

"Dala mı geçiyorsun? Önce bana bir mesaj at sonra beni engele ve ortadan kaybol ve yanıma gelip bana merhaba de"

"Beğenmediysen başka dilerde de söyleyebilirim. Mesela korece, Fransızca ya da" dedim ve sözümü kesti.

"Berfin sus" beni kolları arasına aldı başını saçlarıma gömdü kısa bir süre saçlarımı kokladı ben ise şaşkın bir halde Berat'ın ne yapacağını bekliyordum. Saçlarımı kokladıktan sonra konuştu. "Bir daha benden gitmek gibi bir hata yapma" hiçbir şey demeden Berat'ın kolları arasında kaldım. Kokusu bana huzur veriyordu. Başına benim yüzümden bir sorun açılacak biliyorum ama ondan uzak kalmak onuda benide üzüyordu. Arada kalmış gibi hissediyorum. Biraz oturduktan sonra Berat sigarasını çıkardı bana uzatıp

"İster misin?" Diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım. Sigarasını yakarken onu izledim.

"Zarar veren birşeyi neden kullanıyorsun?"

Bana bakıp konuştu. "Bazen gerekiyor çok takma" diyerek sigarasından bir nefes aldı. Telefonundan bir müzik açtı ve konuştu."Aslında kendi isteğimle başlamadım sigaraya"

"Nasıl?" Bir süre sustu sanki aklına birşeyler geliyor gibi yüzünde buruk bir gülümseme belirdi. "Zorla verildi bana babam tarafından." Söylediği şeyle şoka uğradım

"Baban tarafından nasıl?"

"Babam bağımlıydı her akşam gelir beni odaya kapatır anneme ise şiddet uygulardı. En son annemi bıçaklayarak öldürdü. Annemden sonra bir ay kadar hiç konuşmadık bir gece enjektör ile de" diyip sustu "her neyse boşver." Diyerek sigarasından bir nefes aldı. Devamını anlatamadı içi acıyordu. Yüz ifadesinden beli oluyor. Konuyu dağıtmak için başka bir soru sordum.

"Neden sürekli müzik dinliyorsun?"

Sigarasından bir nefes aldı ve konuştu. "Çünkü bazen tek kaçış yolu müziktir."

"Nasıl?" İç çekip konuştu.

"Müzik söyleyemediğin sözleri yansıtıyor. Mutluyken melodiyi üzgünkense sözleri dinlersin müzik kişiyi yansıtır anlayacağın." Bunları söyleyip saatine baktı ve ayağa kalktı. Bana anahtarını uzatı.

"Sen eve git. Benim biraz işim var. Hemen gelecem." Diyerek yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra bende ayağa kalktım o adamların çağırdığı yere gideceğini biliyordum. Hızla arabaya binerek Berat'ın peşinden gittim. Bir saatlik yoldan sonra ıssız bir sokağa geldi. Arabamı bir köşeye çekip onları izlemeye başladım.

*Berat'ın ağzından*

Berfin'den ayrılmak istemiyordum. Fakat gitmezsen sorun olacaktı. Berfin'i ne için istediklerini bilmiyordum ama Berfin'i onlara bırakmayacaktım. Bir saat sonra bana verilen adrese geldim. Birkaç kişi yanıma geldi.

"O polis sen misin?"

"Benim" dediğimde beni tutup çektiler arkası dönük bir adam gördüm. Adamın kulağına birşey söylediler. Adam bana döndü.

"Nerede o?"

"Yok"

"Bana o gazeteciyi getir polis yoksa sonun kötü olur."

"Sonu ne olursa olsun onu size getirmeyecek."

"Anlamıyorsun polis ailesinden bana ait olan parayı alamadım. Kızlarını alacam. Hem güzel kız hemde iş var."

Adamın söylediği şey sinirlerimi bozmuştu. "Onun hakkında düzgün konuş." Adamın yüzünde meydan okur bir gülümseme oldu.

"Ya konuşmazsam"

"Ben sana yapacağımı bilirim."

"Bana uzaktan laf delikanlılığı yapma bana o gazeteciyi getir."

"Bunu asla yapmayacam."

"O halde seni kullanacağız."

Anlamaz gözlerle adama baktım. Kaşlarımı çatım.

"Yarın ya bana o gazeteciyi getirirsin ya da seni kullanırım."

"Ne yapacaksan şuan yap onu sana getirmeyeceğim." Adam sırıtarak bana doğru geldi.

"Güzel" diyerek elindeki enjektörü boynuma sapladı. Daha ne olduğunu anlamadan ense kısmıma yediğim sert bir nesne başımın dönmesine sebep oldu. Herşey etrafımda dönerken tek bir ses duydum.

"Berat" bu ses Berfin'in sesiydi. Peşimden gelmişti konuşmaya çalıştım fakat başaramadım. Berfin'in sesinden sonra herşey karardı.

Dördüncü bölümün sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir yorumlarınızı bekliyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere. Sağlıklı kalın.♡♡

İletişim için; Instagram-beraybelcim

Çalma listesi için; Spotify- kanlı iz

BERAY BELÇİM YİĞİT

Loading...
0%