Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Ben Onun İçin Yaşıyorum

@beray_belcim.ygt

Karakola gittiğimizde bizi kapının önünde 1.85 kumral yeşil gözlü bir polis karşıladı.

"Merhaba ben Alp" Hızla yanımıza gelip elimi tutu. Olabildiğince hızlı salladı."Seni haber kanalında görmüştüm. Gizemi çözebilecek gibi görünüyorsun. Tanıştığıma çok sevindim." Elimi bırakınca çalkalanmış ayran gibi hissetim kendimi gene de gülümseyerek karşılık verdim.

"Bende bende memnun oldum. Berat nerede?"

"Hapiste."

"Ne?"

"Hapiste tek kişilik hücrede şuan soruşturma başlatacağız. Yarın da mahkemeye çıkacak sende görgü tanığısın işte."

"Beni hemen onun yanına götür." dediğimde eliyle yolu gösterdi. önümden yürümeye başladı. Birkaç koridor geçtikten sonra tek kişilik hücrelerin olduğu yere geldik. Berat'ın bir hücrede olduğunu görünce gözlerim doldu. Gözümden akan birkaç damla yaşa engel olamadım.

"İyi misin?" Elini omzuma atan Efe'nin sesi ile kendime geldim.

"Bilmiyorum Efe en son 6 yaşında babamı burada görmüştüm. O zaman suçsuz sanıyordum. Her gece anneme ağlıyordum. Babam gelecek mi diye. Meğer benim babam katilmiş. Berat'ın ise hiçbir suçu yok. Onu da babamı kısa tutukları kadar kısa tutmalarını istiyorum."

"Bu çocuk sana zarar verecek Berfin."

"Bu hiç umurumda değil Efe. Bana zarar gelecekse ondan gelsin."

"O bencil Berfine ne oldu?"

"O Berfin Berat'ı tanıyana kadar burdaydı." İç çekip Berat'ın olduğu hücreye yürüdüm. Beni görünce hemen ayaklandı.

"Berfin iyi misin?" burada bu durumda beni mi düşünüyor cidden mi?

"Aptal" söylediğim şeylere şaşırmış gibi bana baktı.

"Ne" Göz yaşlarıma engel olamadım. Benden istemsiz bir şekilde akmaya başladılar

"Aptalsın,aptal seni burada suçsuz yere tutuyorlar ve sen beni mi düşünüyorsun?" Ellerini hücre parmaklıklarından dışarı çıkarıp yüzmü avuç içine aldı. Baş parmağıyla gözümdeki yaşları sildi.

"Ağlama böyle"

"Ya ne yapayım?"

"Bilmiyorum ama ağlama dökme boncuklarını bu hoşuma gitmiyor gazeteci" Ağlarken ne yapacağımı bilemeyip bir kahkaha atım. Bu ona garip gelmiş gibi kaşlarını çattı.

"Kolay mı sanıyorsun? Burada bu durumda kendini değil de beni mi düşünüyorsun cidden Berat neden bencilik yapıp sadece kendini düşünmüyorsun?" Kaşları biraz daha çatıldı.

"Mümkün değil gazeteci. Ben seni unuttamıyorum. Bencilik edipte nasıl kendimi düşünürüm?"

"Bencilik et işte kendini düşün"

"Bunu yapamam."

Berat'ın söylediği şeyler beni 6 yaşıma götürdü

06/06/2010

İzmir

Babam hapishane hücresindeydi küçük ellerim hücrenin parmaklıklarını tutan babamın elini tutuyordu.

"Berfin'im güzel kızım iyi misin?"

"Ben iyim baba ya sen? Soğuk mu orası?"

"Hayır soğuk değil. Sen gelince daha sıcak oldu hatta"

"Baba bu durumdasın ve bana nasıl olduğumu sordun. Bu komik değil mi? Bana hep bencilik yap kendini düşün başkasını değil diyen sendin neden şuan beni düşünüyorsun? Kendini düşünmelisin." Babam gülerek konuştu.

"Ben bunu nasıl yaparım bebeğim?"

"Ama kendini düşünmelisin."

"Bunu yapamam Berfin'im"

Günümüz;

"Berfin iyi misin?" Berat'ın sesi ile anılardan sıyrıldım. Gözlerine baktım. Dalıp gitmem onu korkutmuş gibiydi. Başımı önüme eğdim dizlerimin bağı çözüldü resmen ayakta duramadım. Yere düşerek ağlamaya başladım. Berat yere çökerek elini bana uzatı.

"İyi misin? Neden ağlıyorsun?" Efe koşarak yanıma geldi.

"Berfin iyi misin? Ne yaptın ona"

"Ben birşey yapmadım birden daldı. Sonra böyle oldu."

"Senin yordamını soyunu kardeşim. Berfin kalk gidiyoruz." Efe beni ayağa kaldırarak dışarı çıkardı. Bir bankın üzerine oturduk.

"Berfin iyi misin?" Başımı kaldırdım. Nerede olduğumu kim olduğumu unutmuştum.Yanımdaki kişiye baktım.

"Sen kimsin?"

"Ne?"

"Ne ne kimsin sen?"

"Berfin benim Efe"

"Berfin mi? O gitti" Gülümseyerek ellimi uzatım. "Ben Defne" Şok olmuş gözlerle bana baktığında ürpermiştim. "Öyle bakman beni korkutuyor."

 

*****

Berat'ın mahkemesine tam olarak 2 saat vardı. Ben bir saatini asansörle ilgili birşey bulabilirim umuduyla geçirecektim fakat kıvırcığım buna izin vermiyor.

"Efe burada doktorculuk oynayacağımıza gidip araştırma yapabiliriz."

"Doktorculuk oynamıyoruz Berfin. Ben sana birkaç soru soracam sende cevap vereceksin anladın mı?"

"Boşa zaman kaybı." Söylediğim şeyi hiç umursamadan sorularına geçti.

"Sen kimsin?" Dalga geçer gibi konuştum.

"Berfin Yıldırım ben."

"Dalga geçme"

"Geçmiyorum ilk tanıştığımızda da bunu demiştim unuttun mu?"

10/09/2022

İstanbul

Babaannemin isteği üzerine bana gösterdiği kıvırcık çocuğun yanına gittim.

"Şey bakar mısınız?" Baştan aşağı beni inceledi

"Buyur maviş"

"Maviş?"

"Evet maviş küçük hanım birşey mi oldu?"

"Ben burada yeni işe başladım da ne yapacağımı bilmiyorum."

"Adın ne senin?"

"Berfin Yıldırım ben" Elindeki kağıtlara baktı.

"Sen Valide Yıldırımın torunu olan o kızsın senden bahsetmişti. Evet geç şöyle bugün ki aktarımı sen yapacaksın. Ben kamera arkasında sana yardım edeceğim."

"Ben ne yapacağımı bilmiyorum."

"Rahat ol canlı yayın tarzı birşey değil.Hatan olduğunda kesip tekrar çekebilirim." Gülümsedim

"Teşekkür ederim." Aynı şekilde oda bana gülümseyerek karşılık verdi.

"Rica ederim." Ben yerimi alınca bana baktı.

"Rahat ol. Kamera hazır 3,2,1 kayıt..."

*****

Bana bakarak gülümsedi.

"Hatırlıyorum maviş fazla çekingendin." Güldüm.

"Ne yapsaydım ilk günümdü."

"İlk günündü ama bezdirdin. Bir haber sunacan da paylaşacaz diye otuz defa kamerayı kapatıp açtım."

"Abartma"

"Ciddiyim." Diyerek güldü. "Her neyse Berfin. Defne kim?" Bu soruyu duyduğumda gülüşüm soldu. Bir süre parmaklarımla oynadım.

"Defne benim doğmamış kardeşim. Annem hamileyken trafik kazası geçirdiler o gün kontrole gidiyorlardı." Zorlukla yutkundum. "Doğmasına sadece 3 ay kalmıştı. Bende abla olacağım diye büyük taslıyordum. Olamadım..." İçeriyi ölüm sessizliği sardı. Efe beni kendine çekip sarıldı.

"Üzülme istersen benim ablam olabilirsin." Efe bunu söylerken sesi titredi. oda 2023 depreminde ailesinden kalan tek kişi olan ablasını kaybetmişti. Efe'nin sarılışına karşılık verdim. .

"Ama sen benden büyüksün."

"Doğru. O halde abin oluyorum."

"Binevi" Efe'den ayrıldım. "Şuan birbirimize duygu sömürüsü yapmayı bırakıp araştırma yapabiliz diye düşünüyorum."

"Seni tutamayacağıma göre gidelim." İkimizde ayağa kalkıp otoparka gittik. Efe sürmek istediğini söylediği için o sürücü koltuğuna bende ön koltuğa geçtim. Yarım saat sonra evin önüne gelmiştik. Asansörde tadilat vardı. Bu yüzden merdivenleri kullandık. Asansörün bizim olduğumuz katta durduğunu gördüm.

"Bu asansör bozulunca neden hep senin evinin olduğu katta duruyor?"

"Açık değil mi intikam istiyorlar."

"Komplo yani"

"Kesinlikle öyle" Asansöre yaklaştım kapıyı açtım. Kabinde gözleri açık boynunda el izi olan bir kadın gördüm.

"Kurbanların çoğu neden kadın?"

"Güçleri kadınlara yetiyor demek ki kıvırcık" Diyerek ceseten bir kaç iz aldım. Boynundaki el izlerini çekerken hırkasının arasına not yapıştırıldığını gördüm. Notu alıp okumaya başladım.

"Elbet buraya geri geleceksin gazeteci o zaman o çok güvendiğin polis ise başka yerde olacak. İşte herşey o zaman başlayacak. Onu kolla gazeteci."

Notan hiçbir şey anlamamıştım. Fakat yanımda delil olarak kalması için hem fotoğrafını çektim. Hemde notu cebime koydum.

"Nota anlatmak istedikleri şey ne?" Birden ne olduğunu anladım. Kaşlarımı çattım.

"Berat'a zarar verecekler onu bir alanda tutup öldürecek."

"Bu imkansız orası karakol"

"Karakol ama aralarından biri oraya sızacak ya da para... Birine para ile teklif ederlerse kabul edecektirler."

"Saçmalama bunu yapamazlar"

"Yaparlar,yapabilirler Efe hemen oraya gidelim lütfen"

"Tamam sakin ol gidelim." Hızlı adımlarla apartmandan çıktık. Hemen arabaya bindik duruşmanın olduğu adliyeye sürerken telefonum çaldı. Telefon ekranına baktım. Gizlenmiş bir numaraydı. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. Telefondan tek bir cümle duydum.

"Daha hızlı gazeteci sevdiğin tehlikede." Ardından telefon kapandı. Arabanın hızını daha fazla artırdım.

"Berfin biraz daha mı yavaş gitsen onun canı yüzünden olan bize olacak."

"Sus Efe." Arabanın hızını daha fazla artırdım. Arabayı durdurmaya çalıştım fakat frenler tutmadı. O an aklıma anne ve babamın trafik kazası geçirerek öldüğü geldi. Beynim durdu adeta elim direksiyondan aşağı kaydı.

"Berfin ne yapıyorsun?" Efe telaşla direksiyonu tutu. "Kendine gel frene bas Berfin." Kendimde değildim. Donmuş bir şekilde konuştum.

"Fren tutmuyor." Efe'nin direksiyonu ani kırışı ile yoldan çıktık.Ormanlık bir alana girdik. Efe beni kendine çekti başımı göğüsüne sakladı. Araba bir ağaca çarptığında Efe'nin sırtını direksiyon tutmuştu fakat başı cama çarptı.Kanlı başı kucağıma düştüğünde ne yapacağımı bilemedim. Göz yaşlarıma engel olamadım. Onu sarstım.

"Efe" Cevap vermedi. "Efe lütfen cevap ver." Tekrardan cevap gelmedi. Ağlamam şiddetlendi. "Efe, Efe lütfen uyan özür dilerim." Cevap vermedi nabzını kontrol ettim. Yok denecek kadar yavaş atıyordu. "Bekle beni hemen gelecem." Diyerek arabadan çıktım. Hızlı adımlarla yola çıktım. Bir arabanın önüne geçtim. Araba ani frenle durdu. Sürücü koltuğundan bir adam indi.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" Gözümden akan yaşlar eşliğinde konuştum

"Ben çok özür dilerim. Yalvarırım ambulansı arayın."

"Sakin olun"

"Sakin olamam yalvarırım. Arkadaşım arabada nabzı çok yavaş lütfen." Adam tereddüt etmeden telefonunu cebinden çıkarıp ambulansı aradı. Ona teşekkür ederek Efe'nin yanına döndüm. Adam da arkamdan gelmişti.

"Efe ben geldim. Dayan lütfen ambulans gelecek sende bırakma beni yalvarırım."

Ambulans yirmi dakika sonra gelmişti. Efe'yi sedeyeye yatırdılar. Ardından ambulansa götürdüler. Adama döndüm.

"Herşey için çok teşekkür ederim size borçluyum." Adam elini omzuma koydu.

"Bana hiçbir şey borçlu değilsin. Sadece dikkatli olun." Adama gülümsedikten sonra ambulansa bindim. Hiçbir şey demeden sadece Efe'ye bakıyordum.

Telefonum çalmaya başladı. Ekrana baktığımda isimsiz numara telefonu açip kulağıma götürdüm.

"Birde bir gazeteci." Dedi ve telefonu kapatı. Sinirden ne yapacağımı bilemedim ağlamaktan başka birşey elimden gelmiyordu. Telefonum tekrardan çaldı. Bu sefer arayan kişi Alp'tı. Telefonu açarak kulağıma götürdüm.

"Berfin neredesin duruşma başlamak üzere."

"Hastaneye gidiyorum."

"Ne?"

"Alp trafik kazası geçirdik. Hastaneye gidiyoruz. Sana yalvarırım Berat'a dikkat edin duruşmayı başka bir tarihe erteleyebilirsen ertele."Dedim ona konuşma fırsatı vermeden telefonu kapatım.

Berat'dan;

Duruşma neredeyse başlayacaktı. Ben ise Berfin'i bekliyordum. Bu işten başım yanacak ve müddet yiyecem biliyorum. Son bir kez onu görmek,sesini duymak,Kokusunu içime çekmek istiyorum. En önemlisi bu askeri kolyeyi ona vermek istiyorum.

Kapıya bakarken avukatın geldiğini gördüm.

"Berat Bey duruşma başka bir tarihe ertelendi." Avukatın dedikleri beni şaşırtmıştı.

"Neden?"

"Berfin Hanımın talebi."

"Berfin'in mi talebi?"

"Evet" Dediğinde hiçbir şey anlamadım. İçeri koşarak giren Alp'i gördüm.

"Ne oluyor?"

"Sakin ol."

"Ne demek sakin ol neden başka bir tarihe alındı duruşma?"

"Berfin ve arkadaşı buraya gelirken trafik kazası geçirmiş." Duyduğum şeylerle gözlerim belerdi.

"Nasıl? Yani iyi mi?"

"Hiçbir şey bilmiyorum. Sadece bana hastaneye gittiklerini ve duruşmayı başka bir tarihe ertelememizi istedi."

"Alp beni ona götür."

"Bunu yapamam"

"Ne demek yapamam Alp? Beni Berfin'e götür."

"Burdan çıkman için yaralanman gerek Berat"

"Yarala o halde beni."

"Kafayı mı sıyırdın sen?"

"Alp yarala beni çıkar bir şekilde beni buradan Berfini görmem gerekiyor anlasana."

"Berat ben bunu yapamam özür dilerim." Elimden hiçbir şey gelmeyeceğini anlayınca gözlerim doldu. Hiçbir şey diyemedim. Duruşma başka bir tarihe alındığı için adliyeden çıktık. Biz dışarıdayken birden silah sesleri duyudum. Herkes çığlık atıp oraya buraya koşturmaya başladı. Yanımdaki polisler yere eğildi. Ben ise ayakta durdum. Berfin'i görebilmemin tek yolu buydu. Siyah bir arabanın camının açıldığını gördüm. Tanıdık bir yüz bana baktı. Tek seferde ateş etiği gibi gögüsümün biraz altını vurmuştu. Araba burdan uzaklaşırken silah sesleri durdu. Dengemi salayamadım. Yere yığıldığımda Baş ucumda Alp'i gördüm. Acı içinde ona bakarak gülümsedim.

"Al yaralandım. Şimdi beni Berfin'e götür."

"Sen cidden kafayı sıyırmışsın."

"Ben onun için yaşıyorum Alp" Gözlerim kapandı. Etrafımdaki sesler kesildi. Uyanıktım ama duymuyordum. Gözlerimi açamıyordum. Kafamın içindeki tüm sesler herşey sanki o an benimle vuruldu. Bir tek birşey vurulmadı. Oda Berfin'in yüzüydü...

Altıncı bölümün sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir yorumlarınızı bekliyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere. Sağlıklı kalın.♡♡

İletişim için; Instagram-beraybelcim

Çalma listesi için; Spotify- kanlı iz

BERAY BELÇİM YİĞİT

 

Loading...
0%