Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@berceste_sb

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn!

İyi okumalarr 🤍

İrkilerek yatağımdan doğrulduğumda hava neredeyse aydınlanmıştı. Dün yaşadıklarımın bir rüyadan ibaret olmasını istediğim için gözlerimi tekrar açıp kapadım ama hayır, ne yazık ki hepsi gerçekti.

Dün annemi ve Yiğit'i salonda bırakıp uyumuştum. Zaten yorgundum, birde daha fazla yalanı kaldıramazdım ama içimden bir ses her zaman farklı olduğumuzu biliyordu, bunlar eninde sonunda yaşanacak şeylerdi.

Başımı sallayıp kendime geldim. İzim yine sızlıyordu. Odamdaki aynalardan -daha çok tekrar görmek istemediğim yansımadan- kaçarak okul için hazırlandım.

Mutfaktan gelen seslere dikkat kesildim. Annem uyanmış olmalıydı. Ayna kullanmadan saçımı taradım ve çantamı alıp mutfağa ilerledim. Annem beni görünce sessizleşti, ben ise ona aldırış etmeden kahvaltı yapmaya başladım.

"Dolunay-"

"Sorun değil, anne." Dedim sözünü kesip. "Her ne saklıyorsanız iyiliğim için anladım ama benden şimdilik sizi affetmemi bekleyemezsiniz." bakışlarımı masaya indirdim.

"Bu yaşına kadar iyiliğini düşündüm, bu konuda hem fikiriz. Ben senin annenim ve doğru olan yol buydu." Dedi ve yavaşça masaya oturdu. Gözlerimin içine baktı. "Ama her şeyi anlatacağım zaman daha gelmedi. Kendi gözlerinle görmeni istiyorum. Ne olduğumuzu, neler yapabileceğini."

"Abimin yalan söyleyip evden uzaklara gitmesi ve uzun zamandır yanımızda olmamasıda bu sebepten kaynaklanıyor heralde?" Dedim sitemle.

"Sorumlulukları vardı. Yakında anlayacağın sorumluluklar."

Gözlerimi devirdim ve konuyu kapatmak için başka bir şey söyledim. "Benim hakkımda insan dışında başka bir varlıkmışım gibi konuşman tuhaf olmaya başladı."

Annem güldü ama yorum yapmadı. Masada duran kitabı fark ettim o sırada. Annem elinin yanında duran kitabı önüme itekledi. Bu dün okumaya çalıştığım ama sayfaları eksik olan kitaptı.

"Bu kitap boş." Dedim önümdeki kitaba bakarak. "Eskiden bana okuduğun kısımlar yok."

Annem gülümsedi. "Doğaüstüne inanmayan herkes için bu sayfalar boş, evet. Ama zaten şimdinin en büyük sorunu inanç. Mesela insanlar inanmamayı seçtiler ve böyle devam ettikleri sürece de asla öğrenemeyecekler. Tekrar denemelisin, tatlım."

Kaşlarım çatıldı. Annem başka bir şey demeden masadan kalktı ve mutfaktan çıktı. Bense nefesimi tutup kitabı araladım.

Tanrım!

Sayfaların hepsi şimdi doluydu. Araya sıkıştırılmış görselleri incelerken nefesimi tuttum.

Fantastik dünyanın içine hızlı bir giriş yapmıştım ve bu sayfaları görmemin tek nedeni anneminde dediği gibi artık doğaüstü varlıklara inanıyor olmamdı.

Hızla sayfaları çevirdim. Şeytanlar başlığını gördüğümde durdum. İşte bu görsel, tamda aradığım görseldi. Okuldaki aynada onu görmüştüm.

Sinirle güldüm.

Aklımı yitirecektim ama hislerim bana tamamlandığımı bas bas bağırıyordu. Her zaman içimde bir yerde boşluk vardı sanki ve artık tamamlanmıştı.

Kitabı çantama attıktan sonra okula gitmek için yola çıktım. Apartmandan indiğimde birinin beni beklediğini gördüm.

Yiğit sırıtarak bana seslendi. "Günaydın." Dediğinde yavaşça iç çektim.

"Senin burada ne işin var?" Çok kaba davranmıştım ne yazık ki... ayrıca hala ona ısınamamıştım.

Omuz silkti. "Evim yan sokakta. Ayrıca etraf senin için tehlikeli."

Gözlerimi devirip yanından geçtim. Kesinlikle kaba bir kız değildim ama bu olaylar beni huysuzlaştırıyordu. "Teşekkür ederim, yeni korumam. Birkaç vampirle karşılaştık diyelim, seni kim koruyacak peki?" Dedim alayla. "En son izlediğim filmde hızlı yaratıklardı." Dedim ve yanımdan sırıtarak yürüyen ona kısa bir bakış attım. "Bir yerlerinden ateş çıkarma gücün vardır heralde, değil mi? Sonuçta ateş koruyucususun. Boşuna verilmemiştir bu ünvan."

"Tahmin bile edemezsin." Dedi gülerek. "Seninle uğraşmak çok eğlenceli olacak. Şuna bak, yavru kurtlar bile senden daha bilgili."

Homurdanarak ona döndüm. "Vampirler, şeytanlar bitti kurtlar başladı. Aslında hata bende, vampirler varken neden kurt adamlar olmasın ki?"

"Öğrenmeye başlıyorsun." Dedi minik bir tebessümle ve önüne döndü. Ben ise dehşete düşmüştüm.

Kurt adamlarda gerçekti.

Tanrım, akıl hastanesini arayıp üçümüzüde hastaneye yatırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Sessizce yürümeye devam ederken ona yandan bir bakış attım. Kurt adam değildir heralde, değil mi?

Öyle bir enerjisi yoktu, sakin bir adama benziyordu.

Hayatımda hiç kurtadam görmemiştim ki!

Boğazımı temizledim ve hayatımda sorduğum en saçma soruya kendimi hazırladım. "Büyük bir yaratığa dönüşebilme olasılığını hesaplamak istesek bu yüzde kaç olurdu?" Dedim günlük bir soru sorarmış gibi.

Bana gülerek kısa bir bakış attı. "Yanında olduğum zaman boyunca korkarak benden uzak durmak istiyorsan bu soruyu hemen cevaplayabilirim." Dediğinde çenemi kapayıp önüme döndüm.

Evet, bilmek istemediğime karar vermiştim. Korkunç.

Okula vardığımızda etrafıma bakındım. Öğrenciler bahçedeydi.

"Sence burada kaç tane vampir ya da kurtadam vardır?" Diye sorduğumda Yiğit gözlerini dehşetle açıp eliyle hızla ağzımı kapadı.

"Bana vampir filmleri izlediğini söylemiştin!" Dedi gerginlikle.

Hatırladığım şeyle gözlerim irileşti. Elini ittirip konuştum. "Bizi duydular, öyle değil mi?"

Bir kerede şu aklını çalıştır be kızım!

İç sesim ne yazık ki haklıydı.

Vampirler ve uzaktaki sesleri bile duyabilmeleri...

Yok, benden hiçbir şey olmazdı. Beni iki saniye doğaüstü dünyaya bıraksanız birinci saniyesinde öldürtürdüm kendimi.

"Bazı gelişmiş vampirlerin duyuları keskindir, bütün türün değil. Umalım da burada gelişmişlerden biri yoktur. Yoksa evet, konuştuğumuz her şeyi muhtemelen duydu ve dinlemeye devam ediyor." Dedi Yiğit.

"Sanırım sorumuzun cevabını aldık." Dedim neşeyle, bize yaklaşan benim yaşlarımda gözüken kız ve erkeğe bakarak. Bakışlarında hayır yoktu ve kesinlikle bizi duymuşlardı. "Vampirlerin daha farklı görüneceğini düşünmüştüm."

Yiğit bıkkınlıkla yüzünü sıvazladı. "Artık bir günümüz bile normal geçmeyecek, öyle değil mi?" Diye sorduğunda gözlerimi kısarak ona baktım.

"Bu işi başımıza açan sensin. İlk gün yanıma oturmasaydın bunlar başımıza gelmeyecekti."

"Yanına ben oturmasaydım muhtemelen şu anda aramızda yoktun."

İrkildim. "Çok yardımcı oluyorsun, sağol." Dedim ve homurdanarak önümüzde dikilen vampirlere baktım. Sonra dediğim şeye kendi kendime güldüm. Vampirler!

Üç çift gözü üzerimde hissettiğimde gülmemi kestim. "Lütfen, ben yokmuşum gibi devam edin." Dedim ve okulun bahçesindeki boş bir banka ilerledim.

Evet, kendim hakkında bahsetmediğim diğer bir özellikse, bela mıknatısı olduğumdu.

Bunları Yiğit başımıza sarmıştı, şimdi vampirlerle o ilgilenebilirdi.

Tabi dediği şeyde haklıydı.

Etrafım neden düşmanım olduğunu bilmediğim vampirlerle doluysa o yanıma oturmasaydı üç gün önce diğer tarafı boylamış olurdum. Ama bunun için ona teşekkür etmeyecektim.

Annem ve Yiğit olan şeyleri anlatmadıkları sürece böyle davranabilirdim ama içimden bir his, çok yakında her şeyi öğrenecekmişim ve bir daha normal olamayacakmışım gibi düşünmeme neden oluyordu.

Şimdilik son normal anlarımın tadını çıkaracaktım.

Sonra ise ilk işim o şeytan silüetinin sahibini bulmak olacaktı.

Çünkü onu düşündükçe kalbimin bu kadar hızlı atmasının nedenini öğrenmeliydim.

Biri bana dur demeliydi oysa.

Şeytanlarla oyun olmazdı.

 

Devam edecek...

Loading...
0%